Kisaltmalar



Yüklə 368,16 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/13
tarix26.03.2018
ölçüsü368,16 Kb.
#33574
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

7

1.4. KERNİKTERUS: “ASLA OLMAMASI GEREKEN BİR 

DURUM”

Yüksek bilirubin düzeylerinin zararlı olabileceği bilincinin 



yerleşmesinin yanısıra fototerapi ve kan değişimi ile 

hiperbilirubineminin kontrol altına alınması sonucu 

bilirubin ensefalopatisi vakalarının sıklığı önemli oranlarda 

azalmıştır. Önleyici tedavinin kernikterusu önlemede en 

etkin yöntem olduğu bilinmektedir.

12,13


 Ancak son yıllarda, 

özellikle 1990’lı yıllardan sonra kernikterus vakalarında 

yeniden artış bildirilmektedir.

14

Bu vakalar incelendiğinde kernikterusun sarılığı fark 



edilmeyen ya da yaşa göre derecesi değerlendirilmeyen 

ve çoğunlukla, hemoliz, prematürite, hipoalbüminemi, 

emzirme ile ilgili sorunlar gibi riskleri olan yenidoğanlarda 

geliştiği saptanmıştır. Bu faktörler de göz önüne alınarak 

Amerikan Pediatri Akademisi tarafından 2004 yılında 

yenidoğan sarılığının tanınması, önlenmesi ve tedavisi ile 

ilgili yeni öneriler yayınlanmıştır.

7

 Bu kılavuza uyulduğunda 



bilirubin ensefalopatisinin önlenebileceğini veya sekellerin 

azalabileceğini ileri sürmüştür.

7

 Kernikterus için artık 



“asla görülmemesi gereken olay” ilkesi vurgulanmaktadır. 

Ancak kernikterus halen dünyanın her tarafından 

bildirilmeye devam etmekte, hatta Amerika Birleşik 

Devletleri, Kanada, Hollanda, Danimarka, İtalya, İngiltere, 

Almanya gibi gelişmiş tıbbi bakımı olan ülkelerden de 

vakalar bildirilmektedir.

15-23

 Yenidoğan sarılıklarına daha 



liberal bir davranış biçiminin uyarlanmış olması, anne-

bebek çiftinin bilirubin düzeyi tepe yapmadan erken 

taburcu edilmesi, anne sütü ile beslenen bebek sayısının 

artması, sonradan doğru olmadığı kanıtlanan kernikterus 

için artmış hemolizin esansiyel olduğu varsayımı, geç 

pretermlerde hiperbilirubinemi tedavi uygulamalarının 

term bebeklerdeki gibi olması bu artışın nedenleri olabilir.

15

Kernikterus sıklığı kesin değildir; büyük coğrafik 



farklılıklar gösterir.

24

 Kuzey Amerika ve Avrupa’da term 



ve geç pretermlerde tahmini sıklık 0.4-2.7/100.000.

25

 



Hatta Kanada’da yapılan bir çalışmaya göre akut 

bilirubin ensefalopatisi sıklığının 1/10.000 olduğu, bunun 

fenilketonüri sıklığına benzer olduğu; kronik ensefalopati 

sıklığının ise 2/100.000 olduğu saptanmıştır.

17

Bazı gelişmekte olan ülkelerde ciddi neonatal sarılık sıklığı 



gelişmiş ülkelerden yaklaşık 100 kez fazladır.

26 


Bu ülkelerde 

kernikterus sıklığı yüksektir. Buna neden olan faktörler 

neonatal sarılığın yetersiz taranması, STB düzeyini kolay 

ölçme yetersizliği, ciddi hiperbilirubinemi veya bilirubin 

nörotoksisite riskini artıran G6PD, Rh izoimmünizasyonu, 

sepsis gibi durumların yüksek prevalansı, sarılıklı 

yenidoğanların tedavi olanaklarının olduğu bölgelere sevk 

edilmesinde gecikme, fototerapi uygulamalarında sorun, 

güvenli kan bankası uygulamalarının olmaması nedeniyle 

yüksek bilirubin düzeyleri olan bebeklerde kan değişim 

desteğinin yapılamamasıdır.

24

1.



 “Akut bilirubin ensefalopatisi” terimi doğumdan 

sonraki ilk haftada görülen bilirubin toksisitesinin 

akut belirtilerini, “kernikterus” terimi ise bilirubin 

toksisitesinin kronik ve kalıcı klinik sekellerini 

tanımlamak için kullanılmalıdır.

2.

 Son yıllarda bilirubin ensefalopatisi ile ilişkili 



değişiklikleri tanımlamada daha geniş kapsamlı olan 

bilirubinin indüklediği nörolojik disfonksiyon (BİND) 

teriminin kullanılması önerilmektedir.

3.

  Lipofilik özelliği nedeniyle konjuge olmamış serbest 



bilirubin (albümine bağlı olmayan veya gevşek olarak 

bağlı olan bilirubin) kan-beyin bariyerini geçebilir.

4.

 Bilirubin ensefalopatisi vakalarının sıklığı önemli 



oranlarda azalmıştır; ancak son yıllarda, kernikterus 

vakalarında yeniden artış bildirilmektedir.

5.

  Gelişmiş tıbbi bakımı olan ülkelerde tahmini kernikterus 



sıklığı 0.4-2.7/100.000; akut bilirubin ensefalpatisi 

sıklığı 1/10.000’dir.

6.

 

Bazı gelişmekte olan ülkelerde ciddi neonatal sarılık 



sıklığı gelişmiş ülkelerden yaklaşık 100 kez fazladır.

1.5. ÜLKEMİZDE DURUM 

Ülkemizde yenidoğanlarda hiperbilirubinemi sıklığı ile 

ilgili net veriler yoktur. Ciddi hiperbilirubinemi, tedavi 

gerektiren hiperbilirubinemi, kan değişimi sıklığı ile ilgili 

veriler toplum bazlı değildir. Mortalite istatistiklerinde akut 

bilirubin ensefalopatisine bağlı ölüm bildirilmemektedir.

42

Bir çalışmada hastanede doğan bebeklerde tedavi 



gerektiren hiperbilirubinemi oranı miadında bebeklerde 

%10.5, miada yakın bebeklerde %25.3 bulunmuştur.

43

 Bir 


başka çalışmada ise hastaneye sarılık nedeniyle yatırılan 

bebeklerde %12 oranında STB

>25 mg/dl saptanmış; 

nedenler araştırıldığında %20 izoimmünizasyon, %5 G6PD 

eksikliği, %7.5 sepsis, %1.4 hipotiroidi, %65.6 vakada 

ise neden belirlenemediği bildirilmiştir. Aynı çalışmada 

kernikterus oranı %6.5 saptanmıştır.

44



8

Diyarbakır bölgesinden bir yayında ise kan değişimi yapılan 

21 bebek incelendiğinde ortalama bilirubin değerlerinin 

35 mg/dl olduğu; %76’sında klinik ensefalopati bulguları 

saptanmıştır. Vakaların %38’inde kan grup uyuşmazlığı, 

%19.5’unda G6PD eksikliği, %47.6’sında da neden 

bulunamadığı bildirilmektedir.

45

 Kısıtlı veriler ve gözlemler, 



kişisel bilgi paylaşımlarına göre ülkemizde tedavi 

gerektiren ve tehlikeli sınırlara erişen hiperbilirubinemi 

ve kernikterus sıklığının gelişmiş ülkelerden daha yüksek 

olması beklenmektedir. 

Buna neden olarak şu konular sayılabilir. Ülkemizde 

özellikle Anadolu’da yenidoğan bakımındaki mahalli 

uygulamalar yaygındır.

46

 Bu uygulamalar sarılıklı 



bebeklerin sağlık kurumlarına başvurusunu geciktirmekte 

veya engellemektedir. Yenidoğan sağlığı konusunda son 

yıllardaki ilerlemelere rağmen halen bazı sağlık sistemi 

temelli sorunlar devam etmektedir. Sezaryen doğum 

oranlarının yüksekliği, doğumdan sonra çok erken (

<24 

saat) taburculuk uygulamaları, taburculuktan sonraki 

48 saat içinde kontrol edilme sisteminin yeterince 

uygulanmaması, kontrollerin yenidoğan sağlığı konusunda 

donanımlı olmayan aile hekimlerince yapılması bunlardan 

bazılarıdır. Ayrıca gene neonatal sarılığa neden olabilecek 

bazı hastalıkların sık görülmesi (G6PD eksikliği), akraba 

evliliği oranının yüksek olması ve bunun sonucu genetik 

geçişli hastalıkların yüksek oranı (ör. galaktozemi, 

G6PD eksikliği vs.) neonatal hiperbilirubinemi sıklığını 

artıran faktörlerdir. Rh uyuşmazlığına bağlı hemolitik 

hiperbilirubinemi de halen maternal profilaksideki 

aksamalar nedeniyle azalmakla birlikte devam etmektedir. 

Gelişmiş ülkelere ait kernikterus sıklığına göre bile 

bir hesaplama yapılırsa ülkemizde senede en az 50-60 

kernikterus vakası beklenmelidir; ancak bunun çok daha 

yüksek olabileceği daha gerçekçi bir tahmin olacaktır. 

Tamamen sağlıklı, başka sorunu olmayan bu kadar bebeğin 

etkilenmesi kabul edilemez bir sağlık sorunudur. 

1.6. NEDEN FARKLI KILAVUZLARA GEREKSİNİM VARDIR? 

Başka sağlık sorunu olmayan term ve geç pretermlerde 

sarılığın tanısı ve tedavisi halen çözülmesi gereken bir 

sorun olarak devam etmektedir.

12

 Son yıllarda önceki yıllara 



göre bu durum hakkında farkındalık daha fazladır. AAP 

tarafından yayınlanan hiperbilirubinemi yönetimi ile ilgili 

öneriler yaygın olarak kullanılmaktadır.

7

 Bununla beraber 



hiperbilirubineminin yönetimindeki uygulamalarda 

belirgin farklılıklar vardır ve bu kılavuza uyum düşük 

kalmaktadır.

27

 Hiperbilirubinemi tanı ve tedavisi ile ilgili 



çabalar sadece Amerika Birleşik Devletleri’ne özgü 

değildir. Birçok ülke son uygulamalarını değerlendirme, 

prognoz ilişkili verilerini toplama ve ulusal klinik uygulama 

kılavuzlarını oluşturma girişimindedirler.

28

 Konuyla ilgili 



olarak ülkemizde 2002 yılında Türk Neonatoloji Derneği 

dernek bülteninde tanı ve tedavi protokolleri arasında bir 

kılavuz hazırlamıştır.

29

Ayrıca çeşitli ülkelerden de kılavuzlar yayınlanmaktadır. 



Norveç,

30

 Kanada,



31

 İsviçre,

32

 Hindistan,



33

 İsrail,


15

 Hollanda,

34

 

Avustralya,



35

 Yeni Zelanda,

36

 İngiltere,



37,38

 İtalya,


39

 Almanya


40

 

gibi ülkeler kılavuzlarını hazırlamışlardır. Norveç, İsviçre 



gibi bazı ülkeler hatta yenilemiştir. 

Yeryüzünde yenidoğanlar ve sorunlarının fizyopatolojisi 

ve bunlardan etkilenme durumları aynı olmasına rağmen 

neden ülkeler kendi kılavuzlarını oluşturma çabası 

içindeler? Aslında çeşitli kılavuzlara bakıldığında amaç 

ve ana prensiplerde fark yoktur. Ancak farklı ülkeler 

veya coğrafik bölgelerde hiperbilirubinemiyi artırma 

veya azaltma potansiyeli taşıyan lokal gelenekler veya 

göreneklerin yanı sıra sağlık sistemlerinin de farklı 

özellikleri olabilir.

41

 Bu nedenle o ülkelerde mevcut 



durumlara uygun yeni kılavuzlar hazırlanmaktadır. 

1.7. KILAVUZUN AMACI VE HEDEFLERİ 

Hastanede yattığı sürede neonatolog/çocuk hekimi sarılığın 

izlenmesinden ve gerektiğinde tedavisinden sorumludur 

ve bebek taburcu olduğunda izlem planını yapmalıdır. 

Bundan sonra izlendiği kurumdaki çocuk hekimleri/

aile hekimleri sorumluluğu üstlenir. Artık hastane yatış 

süreleri kısaldığından hiperbilirubineminin yönetimindeki 

sorumluluk neonatolog, çocuk hekimi, aile hekimleri 

tarafından paylaşılmaktadır. Bu kılavuz hastanede çalışan 

neonatologlara olduğu kadar tüm kamu ve özel sağlık 

kurumlarında çalışan çocuk hekimi ve aile hekimlerine 

yönelik olmalıdır.

AMAÇ neonatal sarılığın yönetimi için klinik deneyimler, 

tıbbi raporlar ve bireysel katkılarla değiştirilebilecek 

genel prensipleri içeren bir kılavuz hazırlamaktır. Ancak 

her yenidoğan kendine has özellikler taşır, bu nedenle her 

yenidoğana uygun olabilen bir kılavuz olması mümkün 

değildir. Tedaviye yaklaşımda risk faktörleri ve bireysel 

özellikler dikkate alınmalıdır. 

HEDEF tüm oluşturulan prensiplere neonatologların, 

pediatristlerin ve aile hekimlerinin bağlı kalmaları ve 

böylece ciddi hiperbilirubineminin (STB 

> 25 mg/dl) 

önlenmesidir. 



Yüklə 368,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə