XI
bağlı kalmadığı durumlar var mıdır? Lafza bağlı kalmada gözettiği temel gaye ve
hedef nedir? Hadîs ve sünnet anlayışının anlama ve yorumlamaya etkisi nedir? şte
tezimiz bu ve bunun gibi sorulara cevap aramayı ve araştırmayı amaçlamaktadır.
Ş
âfiî’nin görüş ve düşüncelerinin de şüphesiz yaşadığı dönem ve çevre ile
yakından bir ilgisi vardır. Zira hiç kimseyi içinde bulunduğu toplumdan ve
gelişmelerden soyutlamak mümkün değildir. O, kendi döneminin şartları dahilinde
yorumlarını yapmış, hadîsleri/sünneti değerlendirmiştir. Şu halde, onun ortaya
koyduğu yorum ve değerlendirmelerin kendi dönemi için problem teşkil etmemesi de
mümkündür. Dolayısıyla amacımız Şâfiî’nin yorumlarının doğruluğu tartışması
yapmak değil, onun yaklaşım biçimini anlamaya çalışmaktır.
II- ARAŞTIRMANIN ÖNEM
Bilindiği üzere nass adı verilen Kur’an ve sünnet metinleri, sözlü ve yazılı
ifade ve anlatımlarla aktarılagelmiştir. Şu halde bunlar Arap dili ile ifade edilmiş dinî
metinlerden ibarettir. Dinin göndericisi Allah ve onun mübelliği Peygamber ilahî,
dinî hakikatleri, dil aracılığı ile ifade etmişlerdir. Ancak herhangi bir dilde ifade
edilen bir söz ve konuşmada, konuşmacının muradını ve maksadını anlamak ve tesbit
etmek her zaman kolay olmamıştır. Muhatablar bu söz ve hitaptan farklı anlamlar
çıkarak farklı sonuç ve kanaatlere varabilmişlerdir. Bazıları sözün ilk ve zahirî
anlamına dayanarak bir kanaate varırken, bazıları da aynı sözde konuşmacının mana
ve maksadını da göz önünde bulundurarak daha farklı kanaatlere ulaşabilmişlerdir.
Dolayısıyla dini metinlerde ifade edilen söz ve lafızlar birer araç konumunda olup,
bizatihi kendileri amaç değildir. “Dinin nass olarak kabul ettiği metinleri anlamak
için, Şâriin gaye ve maksatlarını tesbit etmek esastır. Ancak bu gaye ve maksadı
sadece dil bilgisi kuralları ile lafızlardan istinbat etmek mümkün değildir. Zira
kelime ve lafızlar gayenin kendisi olamaz. bret ve itibar olmadan ibâre, bizi asla
hak ve hakikate götüremez”
1
Ş
u halde slâm düşüncesinde temel bilgi kaynakları olan Kur’an ve sünnet
nasslarının nasıl anlaşılacağı hususu farklı tutum ve değerlendirmelerin temelini
1
Görmez, Mehmet, Sünnet ve Hadîsin Anlaşılmasında ve Yorumlanmasında Metodoloji
Sorunu, TDV Yay., Ankara, 1997, s. 1.
XII
oluşturmuştur. Zira nasslar sınırlı olup, hayat olayları değişkendir. Yine nassların
lafzî/zahirî anlamının esas alınması her türlü sorunu çözmede acaba ne kadar
yeterlidir? Dolayısıyla nassların sınırlı olması onların yorumlanmasını kaçınılmaz
kılmaktadır. Ancak nasslara karşı takınılan tavır, slam düşünce tarihinin daha
başlarında ehl-i hadîs ve ehl-i re’y adı verilen iki farklı ekol ve zihniyetinin ortaya
çıkışına zemin hazırlamıştır. Hadîs taraftarları, nassları sorgulamadan lafzî ve literal
boyutuyla anlamayı ilke edinirken, re’y taraftarları nasslarda gözetilen illetleri, mana
ve maksatları, sebep ve hikmetleri nazar-ı itibara alan bir yorum anlayışını
benimsemişlerdir. Ancak zamanla hadîslerin tespit ve anlaşılmasında re’y
taraftarlarının yaklaşımı yerine hadîslerin anlaşılmasında lafız, tespitinde de sened
yegane belirleyici olmaya başlamış, bu anlayışın slam dünyasına egemen olmasında
mam Şâfiî’nin önemli bir rol üstlendiği belirtilmiştir
2
. Bu bakımdan Şâfiî’nin yorum
ve yaklaşım tarzının tesbiti daha bir önem kazanmaktadır.
slam’da hadîs ve sünnetin anlaşılması ve ondan hüküm çıkarılması genel
olarak Fıkıh ilminin konusu olmuştur. Bu nedenle hadîs ile fıkıh arasında sıkı bir
ilişki vardır. Zira “Fıkıh- hadîs ilişkisi, Hz. Peygamberden beri süregelenr sağlam ve
ayrılmaz bir ilişkidir. Zira O, hukukî bir söz (hadîs) söylediğinde bir hükmü
açıklamış oluyor, kendisine bir mesele arz olunduğunda onu bir hadîsle ifade
ediyordu. Dolayısıyla her ne kadar haddizatında yüce bir gâye de olsa hadîs
araştırmak, onları bir arada toplayıp cem etmek değil, asıl ve daha da önemlisi
hadîslerin ifade ettiği hükümleri araştırmaktır”
3
Hiç şüphesiz fıkıh kurallarının dayandığı temel ve küllî prensiplerin tespit
ve sistematize edilmesi sürecinde, diğer mezhep imamları gibi, mam Şâfiî’nin de
önemli bir fonksiyon icra ettiği bilinmektedir. Dolayısıyla Şâfiî’nin fıkhı sıradan bir
fıkıh olmayıp, üzerinde çok çalışılması gereken hatta bir çok teze konu edinilmesi
gereken genişlikte ve çapta bir fıkıhtır. Zira asırlar boyunca hatta günümüzde dahi
Müslüman bilgin ve araştırmacıların ilk ve en önde gelen referanslarından biri de
Ş
âfii’dir. Nitekim son otuz-kırk yıl içinde, modern ilim de, Muhammed b. drîs eş-
2
Güleç, Hüseyin, Şâfiî Fıkıh Usûlünde Hadîs Metodolojisi, (Yayınlanmamış Doktora Tezi),
AÜSBE, Ankara, 2002, s. 2.
3
Abdulmecîd, Mahmûd, el- tticâhâtu’l- Fıkhıyye ‘ınde Ashâbi’l-Hadîs fi’l-Karni’s-Sâlisi’l-
Hicrî, Mektebetu Hancî, Kahire, 1979, s. 24.
XIII
Ş
âfiî’nin, slam hukuk ilminin ilk gelişiminde çok merkezî bir rol oynadığı fikrini
artan bir hızla kabul eder olmuştur
4
.
mam Şâfiî’yi nassları anlama ve yorumlama ameliyesinde farklı kılan bir
diğer yönü ise, meşhur eseri er-Risâle’de anlama ve yorumlamayla yakın bir ilişkiye
sahip olan başta ‘beyân’ kavramı olmak üzere ictihad, kıyas, istihsan, ilim vs.
yanısıra âmm, hâss, nass, cümle, zâhir ve bâtın gibi lafızların delâleti ile ilgili
kavramlara yer vererek ilk defa usûl alanında teorik anlamda kurallar koymuş
olmasıdır. Nassların dilsel anlamıyla anlaşılması her ne kadar Şâfiî’den önce -teorik
anlamda olmasa da- var olduğu kabul edilse de Şâfiî’nin çabalarıyla bundan böyle
nassların dilsel açıdan tahlîl edilmeye ve bu kurallar çerçevesinde yorumlanmaya ve
değerlendirilmeye başlandığını söylemek mümkündür. Şâfiî’nin hadîslerden hüküm
istinbât ederken, metinde ifade edilen lafızların Arap dilindeki anlamlarına büyük bir
değer atfetmesi bunun bir göstergesidir. Dolayısıyla Şâfiî’de görülen lafza bağlı
yaklaşımların onun bu tutum ve tavrı ile yakın bir ilgisi söz konusudur. Klasik slâmî
ilimlerde Şâfiî’nin etkisi düşünüldüğünde, slâm düşüncesinde nassları anlama ve
değerlendirmede görülen lafzî yaklaşımların araştırılması ve gözden geçirilmesi
önem kazanmaktadır.
III- ARAŞTIRMANIN YÖNTEM VE PLÂNI
mam Şâfiî gibi ilim tarihimizde büyük bir yere sahip olan ilmî şahsiyetin
hayatı ve eserleri üzerinde klasik ve modern bir çok eser ve çalışmalarda
olabildiğince yer verildiği için, ayrıca yer vermeyi düşünmedik
5
. Ancak burada şu
4
Wael b. Hallaq, “Şâfiî Hukuk lminin Başmimarı mıydı?”, çev. . Hakkı Ünal, Sünni
Paradigmanın Oluşumunda Şâfiî’nin Rolü, haz. M. Hayri Kırbaşoğlu, Kitâbiyât, Ankara,
2000, s. 49.
5
Meselâ Şâfiî’nin hayatı için şu eserlere bakılabilir: bn Abdilberr, Ebû Ömer Yusuf en-Nemerî,
el- ntikâ fî Selâseti’-l Eimmeti’l-Fukahâ, Mektebetu’l-Kudsî, Kahire, 1350, s. 65-120; el-
Bağdâdî, Ebu Bekr Ahmed b. Ali el-Hatîb, Târîhu Bağdad, Dâru’l-Kutubi’l- lmiyye, Beyrût,
ty., II. 56-70; eş-Şîrâzî, Ebû shâk brahim Ali b. Yusuf, Tabakâtu’l-Fukahâ, thk. Halîl el-
Meyyis, Dâru’l-Kalem, Beyrût, ty., s. 60-62; ez-Zehebî, Şemsuddin Muhammed b. Ahmed,
Siyeru A‘lâmu’n-Nubelâ, thk. Şuayb el-Arnavût, Muhammed Nuaym, Muessesetu’r-Risâle,
Beyrût, 1993, X. 5-99; bn Nedîm, Ebu’l-Ferec Muhammed b. Ebî Yakûb, el-Fihrist, thk.
brahim Ramazan, Dâru’l-Ma’rife, Beyrût, 1997, s. 259-261; bn Hacer, Ahmed b. Ali el-
Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, Dâru’l-Fikr, Beyrût, 1984, IX. 23-27; el-Beyhakî, Menâkıbu’ş-
Ş
âfiî, thk. Seyyid A. Sakr, Dâru’t-Turâs, Kahire, ty.; er-Râzî, Fahruddîn, Menâkıbu’ş-Şâfiî,
Kahire, 1986; en-Nahrâvî, Ahmed Abdusselâm, el- mâmu’ş-Şâfiî fî Mezhebeyhi’l- Kadîm ve’l-
Dostları ilə paylaş: |