5
ERLİHYOZLAR
Epidemiyoloji
Ehrlichia ve Anaplasma türleri kene ısırmasından sonra bulaşır. Neorickettsia türleri ise
en sık enfekte balıkların yenmesi yoluyla hayvan ve insanlara bulaşır (20). Ruminantların
anaplazmoz etkeni A. marginale kenelerden başka kan emen böcekler tarafından da
bulaştırılır (21). A. marginale için enfekte eritrositlerin kazara inokülasyonu gibi bulaşmanın
diğer bir şekli bildirilmiştir. Kuşlar ve amfibiyanlara Aegyptianella cinsinin üyelerini
bulaştırmada keneler önemlidir (22).
İnsan erlihyozunun kene vektörleri sert kenelerdir. Ixodes, Amblyomma, Hyalomma,
Dermacentor, Rhipicephalus ve Boophilus grubu keneler enfekte tükrük salgıları ile etkeni
bulaştırırlar. Yapılan çalışmalar (10); enfekte kenenin yaşamının her evresine etkeni
taşıdığını, (Avrupa koyun kenesi Ixodes ricinus için transovaryal geçiş olabilir) yumurtaları
yolu ile sonraki nesillere aktaramadığını göstermiştir. Transovaryal geçişin olmaması nedeni
ile keneler erlihyoz için sadece vektördür, rezervuar değildir (1,2,10).
İnsanlar erlihyalar için rastlantısal son konaktır ve dikkatsizlik sonucu enfekte olurlar (4).
Kene kaynaklı erlihyaların doğada devamını sürdürmeleri çevrede uygun kene vektörlerinin
ve memeli konakların varlığına bağlıdır (23).
ABD’de E. chaffeensis’in doğal rezervuarları beyaz kuyruklu geyik (Odocoileus
virginianus) ve evcil köpeklerdir (24). ABD’de beyaz ayaklı fareler (Peromyscus leucopus),
çizgili sincap (Tamias striatus) ve tarla fareleri (Clethrionomys gapperi) gibi küçük memeliler
doğal olarak enfekte olurlar ve I. scapularis’in olgunlaşmamış evreleri için konaktır (23,25).
Hayvan rezervuarların uzamış enfeksiyonları etkenlerin doğadaki devamı için gereklidir.
Avrupa’da kırmızı geyikler, koyunlar, sığırlar ve keçiler persistan olarak enfekte olurlar ve A.
phagocytophilum’un rezervuarı olarak hizmet ederler (14). Avrupa’da HGA etkeni I. ricinus
kenelerinde saptanmıştır ve pek çok ülkede büyük memelilere ilaveten küçük orman
kemiricilerinin de doğal rezervuar olduğu kanıtlanmıştır (2,4).
Çiğ balık tüketiminin sennetsu ateşiyle ilişkili olduğu gösterilmesine rağmen N. sennetsu
için rezervuar bilinmemektedir. Potomac at ateşi etkeni olan N. risticii’nin enfekte
serkaryaları taşıyan böceklerin kazara yenilmesiyle atlara bulaştığı görülür (26). Benzer
olarak N. helminthoeca trematodla enfeste balıkların yenmesi yoluyla köpekleri enfekte eder
(27).
6
Erlihyoz mevsimsel bir hastalık olup insidansı kene aktivitesi ile ilişkilidir. HGA ve HME
ile ilgili vakalar Mart-Kasım ayları arasında bildirilmesine rağmen; özellikle Mayıs-Ağustos
ayları vakaların pik yaptığı aylardır (1,2,18).
Avrupa’da Erlihya
HGA’nın Avrupada seroprevalansı %0-28 arasındadır. Oranlar giderek artmaktadır. İlk
kez 1994’de ABD’de tanımlanan HGA, 1995’de İsviçre’de serolojik olarak gösterilmiştir.
İngiltere, Norveç, İtalya, İsveç, Almanya, Danimarka, Estonya, Çek Cumhuriyeti,
Bulgaristan, Slovenya, İspanya, Avusturya, Hollanda, Polonya, Belçika, Yunanistan’da da
HGA serolojik olarak gösterilmiştir. Kanıtlanmış ilk vaka 1997’de Slovenya’da olmuştur.
1997’den 2003’e kadar 65 vaka çeşitli Avrupa ülkelerinden bildirilmiştir. Slovenya, İsveç,
Hollanda, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Norveç, Hırvatistan ve İtalya bu ülkelerdendir. HGA
Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile ilk kez 2001’de Slovenya’da, daha sonra 2002’de Çek
Cumhuriyeti’nde gösterilmiştir. 1999’da Hollanda’da yeni bir erlihya türü I. ricinus
kenelerinde tespit edilmiştir. İtalya’nın kuzeyinde farklı bir erlihya türünün varlığı da ortaya
çıkarılmış ve bu tür için Candidatus Ehrlichia walkerii ismi önerilmiştir (14).
İnsan granülositik anaplazmozu, İngiltere ve Norveç’te koyunlarda gösterilmiş, bazı fare
türlerinin doğal rezervuar oldukları belirlenmiştir. Kuzey İspanya’da karacalarda serolojik
yöntemlerle, Slovenya’da kırmızı geyiklerde serolojik ve moleküler yöntemlerle
gösterilmiştir. Yine Avusturya va Çek Cumhuriyeti’nde karacalarda PCR ile gösterilmiştir.
Bu çalışmalarda karacalardan ve insanlardan elde edilen HGA gen sekansların fazla derecede
yakın olduklarına dikkat çekilmektedir (14).
I. ricinus türü keneler HGA’nın Avrupa’daki vektörüdür. İsveç, İtalya, Fransa, Almanya,
İngiltere, Slovenya, Hollanda, Norveç, Rusyanın Avrupa parçası, İspanya, Bulgaristan,
Polonya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Litvanya’dan yayınlarda HGA etkeninin I. ricinus
türü kenelerde olduğu gösterilmiştir. Nimflere göre erişkin kenelerde HGA etkeni daha çok
oranda bulunmuştur (14). Rusya’nın Baltık ve Perm Bölgesi’nde ve Kuzeydoğu Çin’de I.
persulcatus türü sert kenelerde de etken gösterilmiştir (28,29).
Türkiye’de Erlihya
Ülkemizde yapılan seroprevalans çalışmasında Ongut ve ark. (15) Antalya’da kene ile
ısırılmış 201 kişinin 16’sında (%8) A. phagocytophilum’a karşı antikorları pozitif bulmuştur.
Şen (30) İstanbul Üniversitesi Arboretumu’ndan toplanmış 196 I. ricinus kenesinde PCR ile
7
A. phagocytophilum’u (%3 oranında) göstermiştir. 2003’de Christova ve ark. (31) Akdeniz
(Antalya), İç Anadolu (Kayseri) ve Doğu Anadolu (Malatya) bölgelerinden toplanan
Hyalomma, Dermacentor, Rhipicephalus ve Boophilus türü sert kenelerde PCR ve reverse
line blotting (RLB) hibridizasyon yöntemleri ile erlihyoz etkenlerini göstermişlerdir. Ege
Bölgesi’nde yapılan çalışma sonucunda, Nested-PCR ile 371 köpeğin 154’ünde (%41,5) E.
canis, 146’sında (%39,4) A. platys, 193’ünde (%52) A. phagocytophilum bulunmuştur (32).
Karadeniz’de yapılan bir çalışmada; 720 koyunun İndirekt immün floresan antikor
yöntemi (IFA) ile 107’sinde, nested-PCR ile 22’sinde ve 720 ineğin IFA ile 110’unda, nested
PCR ile 73’ünde A. phagocytophilum enfeksiyonu tespit edilmiştir (33). Rodriguez ve ark.
(34) yayınlarında Batmaz ve arkadaşlarının 2001’de köpeklerde E. canis antikorlarını
serolojik olarak %21 oranında gösterdiğini belirtmektedirler.
Ülkemizdeki hayvanlardaki kenelerle bulaşan Ehrlichia ve Anaplasma türlerinin son
durumu Arslan (35) tarafından derlenmiş ve bölgelere göre görülme oranları verilmiştir. Bu
bilgilere göre Marmara bölgesinde, sığırlarda A. marginale %0.4, A. centrale %0.8,
köpeklerde E. canis %14.0 oranında bildirilmiştir. Ege bölgesinde, köpeklerde E. canis %40.6
oranında saptanmıştır. Akdeniz bölgesinde, köpeklerde E. canis %11.1-65.4 oranında
gözlenmiştir. Karadeniz bölgesindeki sığır ve koyunlarda A. marginale %7.4 oranında
belirlenmiştir. A. phagocytophilum sığırlarda %10.1-15.3 ve koyunlarda %9.9-13.6 oranında
görülmüştür. İç Anadolu bölgesinde ruminantlarda A. marginale %3.2 oranında bildirilmiştir.
Güneydoğu Anadolu bölgesinde ruminantlarda E. canis %7.4 oranında tespit edilmiştir (35).
Afyon yöresinde bir sığırcılık işletmesinde sığırlarda competitive enzyme-linked
immunosorbent assay (cELISA) testi ile incelenen 506 serum örneğinin 312 (%61,66)’si A.
marginale’ye spesifik antikorlar yönünden pozitif bulunmuştur (21).
Yine Aydın yöresinden toplanan 422 adet sığır kanı, reverse line blotting (RLB) testi ile
değerlendirilmiştir. A. centrale (%13.3), A. marginale (%6.6), Ehrlichia spp. (%1.66) oranında
belirlenmiştir (36).
Morfolojik Özellikler ve Taksonomi
Erlihya grubundaki mikroorganizmalar, zorunlu intrasellüler, küçük (0.5µm x 2µm),
pleomorfik (5,37) daha çok kok şeklinde, zayıf gram negatif boyanan, hareketsiz bakterilerdir
(1,2). Romanovsky boyası ile koyu mavi-mor boyanır, giemsa ve wright boyaları ile de
boyanabilirler (4,10). Pili ve kapsülleri yoktur (38).
Dostları ilə paylaş: |