Ferhat Zeynalov
210
ibarettir. Bu unsurları dikkate almayan tasnifler, daima yarım, gerçeğe uygun olmayan, tesadüfi tasnifler
olur.
Dilin tarihini halkın tarihinden ve onların gelişim sürecinden ayrı tutmadan tasnif yapmak, ayrıca,
leksik-fonetik ve gramatik farklılıklara da dayanmak, N. A. Baskakov’un tasnifinde kendini belirgin bir
şekilde gösterir.
N.A. Baskakov Türk dilini iki büyük akraba kola ayırır:
1.
Batı Hun Kolu
2.
Doğu Hun Kolu
Batı Hun Kolu da kendi içinde dörde ayrılır: 1.
Oğuz grubu; 2. Karluk grubu; 3. Kıpçak grubu, 4.
Bulgar grubu.
Doğu Hun Kolu ise ikiye ayrılır: 1. Uygur-Oğuz grubu; 2. Kırgız-Kıpçak grubu.
7
Son zamanlarda yabancı dilcilerin Türk dilinin tasnifine olan ilgileri daha da artmıştır. 1959
yılında Wiesbaden’de neşredilen “Philologiae Turcicae Fundamenta” adlı eserde dikkati çeken bir dizi
tasnif verilmiştir:
8
İ. Benzing, aslında çağdaş Türk diyalektlerini esas alan ve diğer dilcilerin tasniflerine göre daha
mükemmel ve dikkat çekici bir sınıflandırma yapmıştır. Burada, eski Türk dili sadece çağdaş Türk
diyalektlerinin menşei olarak gösterilir.
İ. Benzing Türk diyalektlerini beşe ayırır:
1.
Bulgar Grubu
2.
Güney veya Oğuz Grubu
3.
Batı veya Kıpçak Grubu
4.
Doğu veya Uygur Grubu
5.
Kuzey Grubu.
Eserde verilen tasniflerden biri de K. H. Menges’in tasnifidir. Menges, Türk diyalektlerini altı
gruba ayırır. Bu gruplar da kendi içinde 12 alt gruba ayrılır:
1.
Merkezi ve Güneybatı Grubu
2.
Kuzeybatı ve Kıpçak Grubu
3.
Altay Grubu
4.
Merkezi ve Güney Sibirya Grubu
5.
Kuzeydoğu Grubu
7
N. A. Baskakov,
Vvedeniye v İzuçeniye Tyurkskih Yazıkov, Moskova 1969.
8
Philologiae Turcicae Fundamenta I, Wiesbaden 1959.
Türk Diyalektlerinin Tasnifi ve “Halaç Dili Grubu” Meselesi
211
6.
Volga-Bulgar veya Hun-Bulgar Grubu.
“Fundamenta”da ilgi çekici başka bir tasnif daha vardır. Eseri hazırlayanlara ait olan bu
sınıflandırmaya göre Türk dili dörde ayrılır:
1.
Eski Türk Dilleri Grubu
2.
Orta Türk Dilleri Grubu
3.
Yeni Türk Dilleri Grubu
4.
Bulgar Dilleri Grubu.
Son zamanlarda Türk diliyle ilgili olarak Alman Türkoloğu G. Doerfer’in yaptığı tasnif
özellikle
dikkat çekicidir. Doerfer, Güney Azerbaycan arazisinde yaptığı incelemelere dayanarak şimdiye kadar
Türk dili ailesinde belirtilmemiş “yeni” bir Türk grubu oluşturur. Doerfer, Türk dilini 7’ye ayırır:
1.
Çuvaş grubu
2.
Güneybatı veya Oğuz Grubu
3.
Kuzeybatı veya Kıpçak Grubu
4.
Güneydoğu veya Uygur Grubu
5.
Kuzeydoğu veya Sibirya Grubu
6.
Yakut Grubu
7.
Halaç Grubu.
9
Tasniften de göründüğü gibi, G. Doerfer yeni bir Türk dili grubu yani Halaç grubu oluşturmuştur.
Yukarıda da zikrettiğimiz gibi, bu tasnife kadar yapılan hiçbir sınıflandırmada
Halaç dil grubuna
(ve aynı zamanda
Halaç diline) rastlamayız.
Biz bu makalede sınırlıda olsa, elimizde olan malzemeye göre Gerhard Doerfer’in ayrıca en eski
bir dil gibi sunduğu “
Halaç Dili” denen bu diyalektin gerçekten de eski bir Türk dili (ve de dil grubu)
olup olmadığı hakkında kendi düşüncelerimizi bildirmeye çalışacağız.
Bildiğimiz bir sıra eserde İran arazisinde Türk dilli dört halkın yaşadığı iddia edilir:
Azerbaycan,
Eynali, Kaşgay ve
Türkmen. Bizce
Eynali ve
Kaşgaylar ayrı bir dil grubu olarak gösterilemez. Bunlar,
Azerbaycan Türkçesinin diyalekt ve şiveleri gibi görülmelidir.
Bunlara
ek olarak, İran arazisinde
Kıpçak, Selçuk, Çağatay halklarının ve hatta
Berberi denilen
10
bir dille konuşan Türk halkının da yaşadığı kaydedilir.
Yukarıda adları zikredilen diyalektlerin özel bir grup teşkil edip etmemesi ile ilgili ancak
vasıtasız olarak bu diyalektlerle yakından tanışdıktan sonra kesin bir fikir söylemek mümkün olur. Fakat,
bu arazide yaşayan Azerbaycanlıların, mevcut içtimai-siyasi kuruluşta ana dilinde eğitim olmadığı için
9
Bkz. Gerhard Doerfer, “İran’daki Türk Dilleri”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, Ankara 1969.
10
Agm., s. 3-6.
Ferhat Zeynalov
212
arkaik unsurları (Kıpçak ve Selçuk özelliklerini de) sıkı bir şekilde muhafaza edebildikleri,
mutlak bir
gerçekliktir. Merkezden daha uzak olan kentlerde ise bu arkaik özellikler ayrıca bir dil tasavvuru
oluşturacak kadar sıkı korunmuştur.
Tahran’dan 200 km merkeze doğru Halaç denilen bir arazide (hemen hemen 20 milyon kadar
kişi) arkaik özellikleri saklaması bakımından Azerbaycan Türkçesinden ayrılan bir diyalektle konuşan bu
halkı G. Doerfer en eski bir Türk dili ve ayrıca bir Türk grubu (Halaç grubu) olarak adlandırır.
Halaçlar hakkında çok az da olsa belli malumatı, W. Minorski ve M. Mugaddem’in eserlerinde
buluyoruz.
W. Minorski
11
ve Mugaddem
12
, Halaç arazisinde yaşayanları Azerbaycanlı, onların dilini ise
Azerbayan Türkçesinin diyalekti olarak kabul etmiştir. G. Doerfer’in
kendisi de Halaç arazisinde
yaşayanları daha önce Azerbaycan Türkçesinin bir diyalekti olarak görmüştü.
13
Fakat Gerhard Doerfer
daha sonraları Halaç bölgesinde yaşayan halkları Azerbaycanlı değil, en eski Türk halkı olarak kabul
etmiş ve “Halaç dili” olarak adlandırarak Türk dili ailesi içerisinde
Halaç dili grubu şeklinde ayrıca bir
maddeyle ifade etmeyi zaruri görmüştür.
14
Halaç bölgesi, İranın merkezinde, Tahran şehrinden merkeze doğru 200 km kadar güneybatıda
Sultanabad ile Save (Hemedan-Kom arası) arasındadır.
Oliver Karrod’a göre İran’daki Kaşgaylar arasında da Halaçlar yaşamaktadır.
W. Minorski, İran Halaçları hakkında ilk bilgilerin 1403 yılında Timuriler devrine ait bir
kaynakta verildiğini söyler. G. Doerfer ise Halaçların bu topraklara Moğol istilası zamanında, belki de
daha evvel, Selçuk hükümranlığı devrinde gelmiş olabileceğini iddia eder. Bizce
Halaçlar ve bu bölgenin
etrafında olan diğer Türk dilli gruplar, sonradan gelme değil, bu toprakların asıl eski sakinleridirler. Onlar
Yeni Çağdan önce bu araziye yerleşmişlerdir. Bu iddiayı, bundan iki üç yıl önce söz konusu arazide
yapılan kazılar bir kez daha ispat etti. Ortaya çıkarılan beş tabakanın 1-2. tabakaları Farslara ait ise 3-5.
tabakalar Türkî halklara, Azerbaycanlılara aittir.
Yukarıda G. Doerfer’in, Halaç arazisinde yaşayan halkın eski bir Türk halkı ve bu halkın
konuştuğu dili de en eski bir Türk dili olarak kabul ettiğinden bahsetmiştik. Peki G. Doerfer hangi
özellikleri temel alarak bu sonuca varmıştır?
Müellifi bu sonuca sevk eden sebeplerden biri, Azerbaycan Türkçesinde kullanılmayan ve
genellikle Oğuz grubu diyalektlerinde de görülmeyen bir dizi kelimenin burada kullanılmasıdır.
Örneğin:
Kidän “toy, düğün”, béré “kurt”, ärin “dudak”, ängir “dün”, ım “şalvar”, hürün “ak, parlak”,
alumla “elma”.
G. Doerfer bu tür sözlere
“kuş” kelimesini de ekler.
Belli ki müellif kuş sözünün burada sadece
serçe anlamında kullanılmasına dayanarak böyle yapmıştır. Diğer Türk dillerinde ve Azerbaycan
11
V. Minorsky, “The Turkish Dialect of the Khalaj”,
BSOS (Bulletin of the School of Oriental and African Studies),
University of London, 1940, s.417-437.
12
M. Mugaddem,
Guyisha-ye Väsf vä Astiyan Täafräs, “İran-Kudé”, 11, Tahran 1318, h. s.
13
G. Doerfer,
Zum Vokabular eines Azerbaidshanischen Dialektes in Zentral Persien “Voprosı Tyurkologii”, Baku 1971, s.
33.
14
Gerhard Doerfer,
İrandaki Türk Dilleri, s. 89; yine Doerfer’in
O Sostoyanii İssledovaniya Galadjskoy Gruppı Yazıkov,
Jurnal “Voprosı Yazıkoznaniya”, No 1, 1972.