96
Bu araştırmada dönemin en yüksek tirajlı iki gazetesi
187
olan Sabah ve Türkiye
188
gazetelerinin 17 Aralık 1990 – 17 Ocak 1991 tarihleri arasındaki günlük sayıları
incelenmiştir. Bu süre içerisinde konu ile ilgili olarak Sabah gazetesinde 49 haber 18
köşe yazısı, Türkiye gazetesinde ise 39 haber ve 12 köşe yazısı olmak üzere toplam
88 haber ve 30 köşe yazısı incelenmiştir.
Haber aktörleri açısından haber ve yorumlarda taraflar ele alınırken ABD resmi
açıklamalarına 11 kez ile en çok yer verilen taraf olurken, Irak 8 kez ile Türkiye’den
sonra üçüncü olmuştur. Ayrıca ABD’nin silah ve teknolojik üstünlüğü en çok vurgu
alan haber aktörlerinden biri olmuştur. Bu dönemde haber değeri taşıyan olay olarak
Türkiye’nin NATO’dan talep ettiği Çevik Kuvvet haber ve yorumlarda en sık
bahsedilen konulardan biri olmuştur. Basında, özellikle savaşa yaklaşıldıkça her iki
tarafın askeri ve teknolojik kapasiteleri birbiriyle kıyaslanmış ve ABD ve
müttefiklerinin askeri ve teknolojik üstünlüğü vurgu alan diğer bir konu olmuştur.
Körfez Krizinde çatışmanın iyi ve kötü tarafları belirlenirken Türkiye ve Sabah
gazeteleri savaştan önceki süreçte birbirinden farklı politikalar izlemişlerdir. Savaş
yaklaştıkça her iki gazetenin politikaları da birbirine yaklaşmıştır. Savaştan önce
Türkiye gazetesinde kötü tarafta hem ABD ve ABD Başkanı George Bush hem de
Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin yer alırken, Sabah gazetesinde asıl suçlu
Saddam Hüseyin olmuştur. Savaşa yaklaşıldıkça “barışı engelleyen”, “saldırgan”
tarafta her iki gazetede de ağırlıklı olarak Saddam Hüseyin yer almıştır. Savaştan
187
Kaynak, Basın-ilan Kurumu
188
Milliyetçi -
muhafazakâr bir ideolojiye sahip olan Türkiye Gazetesi basın dünyasındaki yerini, 22
Nisan 1970 tarihinde yayın hayatına başlayarak almıştır.
97
önce özellikle Türkiye gazetesinde ABD ve George Bush eleştirilirken “Devrimizin
Hitleri”, “Yahudi Lobisinin kuklası”, “savaş taraftarı” gibi çerçevelerle sunulmuştur.
“Başkan Bush, Siyonizm ve Hıristiyan Batı adına Körfez Savaşı’nda kesin
kararlıdır”
189
“Körfez Krizi’nin Türkiye’nin arabuluculuğuyla barışçı yollarla hallini
ABD önlemiştir”
190
“ABD kötü niyetlidir. Bush devrimizin Hitleri olarak savaş
kışkırtıcısıdır. Bu savaşı ABD’nin menfaatleri için değil, kendisini Beyaz Saray’a
getiren Yahudi lobisinin kuklası olduğu için srail adına başlatacaktır”
191
denilmek
suretiyle ABD ve George Bush eleştirilmektedir. Öbür taraftan Saddam Hüseyin
incelenen her iki gazetede de savaşın asıl sorumlusu olarak görülmektedir. Haber ve
yorumlarda Saddam Hüseyin, Irak’tan ayrı ele alınmaya çalışılmıştır. Özellikle
savaşa yaklaşıldıkça Saddam Hüseyin ile ilgili tahliller de artmaktadır. Saddam
Hüseyin haber ve yorumlarda “Kanlı bir diktatör”, “Ruh hastası”, “Despot”,
“Şovmen”, “ şgalci” gibi çerçevelerle sunulmaktadır. Irak’ın başında Saddam
Hüseyin’in yerinde mantıklı bir insanın olması durumunda bu yaşanılanların
hiçbirisinin olmayacağı, yaşanılacak bir savaşın da sorumlusunun Saddam Hüseyin
olacağı bu yüzden savaşın Irak’la değil Saddam’la yapılması gerektiği ifade
edilmektedir. Bundan dolayı Saddam Hüseyin’in cezalandırılması gerektiği öne
sürülmüştür. Güngör Mengi bu konuda şunları ifade etmektedir:
Saddam’ın gerçekten ceza görmesi lazım Bu doğru… ran’a saldırdı,
ülkesindeki Kürtlere soykırım yaptı, Kuveyt’i ilhak etti, Suudi
Arabistan’a kutsal savaş ilan etti. yi geçindiği tek ülke Türkiye idi.
Ama su konusunda Arap halkların haklarını savunduğu gerekçesiyle
bizimle de bozuştu. Ortadoğu’da bütün ülkelerin menfaati Saddam’ın
189
M. Necati Özfatura, Savaş çin Hazırlık, Türkiye, 25 Aralık, 1990.
190
M. Necati Özfatura, Bush Savaş stiyor, Türkiye, 23 Aralık, 1990.
191
M. Necati Özfatura, ABD Körfez’de Savaş stiyor, Türkiye, 22 Aralık, 1990.
98
tasfiye edilmesini gerektiriyor. Eğer bu şimdi yapılmazsa Saddam’ı
durdurmanın ya imkânı kalmayacak veya ilerde çok daha pahalıya mal
olacaktır.
192
BM’nin, Irak’a Kuveyt’ten çekilmesi için vermiş olduğu süre olan 15 Ocak 1991
tarihine doğru yaklaşıldıkça basın da tamamıyla Saddam Hüseyin aleyhine bir
politika izlemeye başlamıştır. Saddam Hüseyin’in işgal ettiği topraklarda
çıkmamakta direnmesi ve binlerce Iraklıyı ölüme götürmeyi göze alması Türkiye ve
Sabah gazeteleri tarafından eleştirilmektedir. Bunların yaşanmaması için Saddam’ın
Kuveyt’ten çekilmesi, silahların konuşmamasının gerektiği, bunun yerine
diplomasinin konuşmasının gerektiği ifade edilmiştir. Haber ve yorumlarda savaşın
en önemli sorumlusu Saddam Hüseyin görülürken Müttefik kuvvetler savaşın
yaşanmamasını isteyen taraf olmaktadır. “Gerek Amerika gerekse müttefikleri
Saddam’a tanınan bir ek sürenin, Iraklı diktatörün lehine çalıştığına inanıyor. Eğer
zamanın Saddam lehine çalıştığı inancı olmasaydı kesinlikle Amerikan Başkanı
Bush da Saddam’a karşı kuvvet kullanmak yerine, Irak’a uygulanan ambargonun
uzatılmasını isterdi.”
193
denilmek suretiyle Batı’nın ve ABD’nin haklılığı ve kuvvet
kullanma meşruiyeti sağlanmaya çalışılmıştır. Bununla, Türkiye’nin de ABD’nin
yanında yer alarak savaşa girmesinin meşru olduğu zımnen ifade edilmektedir.
Çatışma tarihteki benzer olaylarla karşılaştırılırken kişiler üzerinden bir
karşılaştırma yapılmış, kıyaslamalar yapılırken daha çok demokratik ve despotik
lider kıyaslamalarına gidilmiş Saddam Hüseyin tarihin çeşitli despotlarına,
192
Güngör Mengi, Doğru ve Yanlış, Sabah, 10 Ocak 1991.
193
Mehmet Barlas, Barış çin Son Söz, sabah, 15 Ocak 1991.
Dostları ilə paylaş: |