105
bölgesel süper güç olacağı yapılan yorumlar arasındadır. BM kararına uygun
olarak hareket edecek olan bir Türkiye’nin tüm dünyada prestij kazanacağı ve
böylece bölgede ve Türk dünyasında itibarlı bir ülke olarak lider ülke olacağı
savunulmaktadır. Türkiye’nin ulusal çıkarlarının her iki tarafta da olmaması
gerektiği yönünde ikinci bir görüş de mevcuttur. Çünkü ABD yanında yer alacak
olan bir Türkiye’nin Ortadoğu ve slam ülkeleri nezdinde prestij kaybedeceği,
bölgenin lider ülkesi olma iddiasını kaybedeceği ifade edilmektedir. Bu bölgede
Türkiye’nin lider ülke olması gerektiği, bunun için de savaşta taraf tutmayan
arabulucu bir rol üstlenmesi ve barışı oluşturmaya çalışması gerektiği öne
sürülmüştür.
4.
Yazılı Basında Bosna Savaşı ve Ulusal Çıkarlar
Slovenya ve Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılması ve önce Almanya, ardından da
Avrupa Birliği tarafından tanınmasından sonra, Sırbistan ve 1990’ların sonuna dek
ona fiilen bağlı Karadağ’dan oluşan bir federasyon içinde kalmak istemediklerinden,
Bosna-Hersek ile Makedonya da ayrılma yoluna gittiler. 1 Mart 1992'de yapılan
referanduma, Bosnalı Sırplar boykot ettigi için yüzde 64'lük bir katılım oldu ve
katılanların yüzde 99'u bağımsızlık yönünde oy kullandı. 3 Mart’ta Bosna-Hersek
bağımsızlığını ilan etti. Bosnalı Sırplar ise aynı ayın sonunda başkent olarak kabul
ettikleri Pale’de Sırp Cumhuriyetini (Republika Srpska) ilan ettiler. 6 Nisan 1992'de
Avrupa Birliğinin, 7 Nisan’da da ABD'nin Bosna-Hersek'i tanımasının ardından
106
Bosnalı Sırplar, çoğunluğu Sırplardan oluşan federal ordunun desteğiyle Bosna
topraklarını işgal etmeye başladılar. Savaşa hazırlıklı oldukları anlaşılan Sırp tarafı
kısa sürede Bosna topraklarının yüzde 70'ini ele geçirdi. Bosna-Hersek'teki savaşı
sona erdiren ve yeni bir düzen kuran Dayton Anlaşması büyük ölçüde ABD'nin
girişimleriyle 21 Kasım 1995'te Dayton’da Boşnakların Aliya zzetbegoviç, Hır-
vatların Franyo Tucman, Sırpların Slabodan Miloseviç tarafından temsil ettiği bir
toplantıda parafe edildi ve 15 Aralık 1995'te Paris'te imzalandı. Dayton
Anlaşmasıyla Bosna-Hersek’in egemenliği ve bütünlüğü tanınırken ülkenin yüzde
51'i Boşnak-Hırvat Federasyonuna, yüzde 49'u ise Bosna'daki Sırp Cumhuriyetine
(Republika Srpska) bırakıldı. Böylece, dünya tarihinde ilk kez bir cumhuriyetle bir
federasyondan oluşan bir devlet kurulmuş oldu. Dayton Anlaşmasıyla barışı
uygulamak için silah kullanma yetkisine sahip bulunan bir Uygulama Gücü
(lmplementation Force-IFOR) kurulması kararlaştırıldı ve ABD'nin 60.000
Türkiye’nin ise 1320 kişilik bir birlikle katıldığı bir güç oluşturuldu. Haziran
1997’de görevini tamamlayan bu gücün sayısı 30.000'e indirildi ve adı stikrar
Gücüne (Stabilization Force SFOR) dönüştü.
207
Bu araştırmada, dönemin en yüksek tirajlı iki gazetesi
208
olan Hürriyet ve Sabah
gazetelerinin 8 Kasım – 8 Aralık 1992 tarihler arasındaki günlük sayıları
incelenmiştir. Bu süre içerisinde konu ile ilgili olarak Sabah gazetesinde 22 haber 4
köşe yazısı, Hürriyet gazetesinde ise 29 haber ve 6 köşe yazısı olmak üzere toplam
51 haber ve 10 köşe yazısı incelenmiştir.
207
Baskın Oran, Türk Dış Politikası, II. Cilt, letişim Yayınları, stanbul, 2000, s. 493-494.
208
Kaynak, Basın- lan Kurumu
107
Hürriyet ve Sabah gazetelerinde haber aktörlerini ağırlıklı olarak Sırplar, Batı,
Bosna ve Türkiye oluşturmuştur. Burada Sırplar ve Batı olumsuzlanırken Bosna ve
Türkiye olumlanmaktadır. Bu durum çatışmanın iyi ve kötü taraflarının
belirlenmesini de beraberinde getirmektedir.
Çatışmanın iyi ve kötü tarafları basın tarafından belirlenmiştir. Burada saldırgan ve
mazlum ayırımına gidilmiş ve Sırplar saldırgan, zulüm uygulayan, Bosnalı
Müslümanlar ise zulme maruz kalan, mazlum olarak ele alınmıştır. Bosnalı
Müslümanların “mazlum” olarak nitelendirildikleri sıklık derecesi ‘6’ olmuştur. Buna
karşılık Sırpların negatif olarak nitelendirildikleri sıklık derecesi ise ‘15’ olmuştur.
Dolayısıyla yapılacak bir müdahale de saldırganı durdurmak, zulme engel olmak
olarak tanımlanmıştır. Sırplar haber ve yorumlarda: “Katliam yapan Sırplar”, “Sırp
işgali”, “Sırp saldırganlar”, “Hiçbir ateşkes antlaşmasına riayet etmeyen Sırplar” gibi
çerçevelerle sunulmaktadır. Sırpların Bosna Hersek’te başlattıkları olaylar
neticesinde meydana gelen durum ele alınırken; Bosna’da inanılmaz bir manzaranın
yaşandığı ve bu duruma bütün dünyanın gözlerini yumduğunu, bilmezden geldiğini
insanların bir vahşet içinde oldukları ve yoksulluktan öldükleri belirtilmektedir.
Sırpların uluslararası kuruluşların almış olduğu kararlara uymadıkları, BM’nin
ateşkes kararına rağmen saldırılarını devam ettirdikleri üzerinde en çok durulan
konulardan biri olmuştur. Basın, Bosna’da yaşananları Sırpların “etnik temizlik”
yaptıkları şeklinde ele almaktadır. Uluslararası nsan Hakları Birliğinin Bosna’da
yaşanan olayları “etnik temizlik” olarak nitelediği, bunu da yayınlamış olduğu bir
raporda “etnik temizlik hareketi çerçevesinde azınlık gruplarının yerlerinden
edindikleri, tecavüze uğradıkları, işkence gördükleri ve öldürüldükleri”ni belirttiğini
Dostları ilə paylaş: |