108
ifade etmektedir.”
209
BM’nin Saraybosna’daki barış gücünün komutanı olan General
Ali Abdu’l-Rezzak’ın dünyaya Sırp vahşetine, Sırp barbarlığına karşı imdat çığlığı
attığını ve hemen askeri bir müdahalenin yapılması gerektiğini, bunun da Bosnalı
Müslümanların ne kadar zor durumda olduğunu gösterdiği ifade edilmiştir.
Haberlerde Bosnalı Müslümanların artık kaybedecek hiçbir şeylerinin kalmadıkları,
Sırp çetelerinin (çetnikler) Bosnalı Müslümanlara zulmettikleri, kadınların tecavüze
uğradıkları vurgulanmaktadır. Çetniklerin yapmış oldukları zulüm ve tecavüz olayına
bir örnek olarak 13 yaşındaki Boşnak bir Müslüman kız örnek gösterilmektedir.
Yirmi Sırp çetecinin ona hem tecavüz ettikleri hem de çeşitli yerlerinden yaraladıkları
fotoğrafıyla birlikte verilmektedir.
210
Sırpların özellikle insani yardım kuruluşlarının
Bosna’ya girmelerine izin vermemeleri ve bunun sonucunda yaşanan açlık ve kıtlık
basının üzerinde durduğu Sırp kötülüğünden biri olmuştur. Bu durum: “Sırplar BM
konvoyunu engelliyor”
211
“BM yardımı Sırplara takıldı”
212
“Bosna Somali’den
beter”
213
gibi haber başlıklarıyla sunulmaktadır. Yapılan haberlerde özellikle
Sırpların bu yardımları engellemeleri, Boşnak Müslümanları, sert kış koşulları, açlık
ve hastalık nedeniyle ölüm tehdidiyle baş başa bıraktığı vurgulanmaktadır. Liberal
basın ilk defa Batı’ya yönelik eleştirileri paylaşmakta ve bu olay itibarıyla özellikle
tarihsel bağlantıları dolayısıyla Müslümanlığı ön plana çıkarmaktadır. Bu bölgenin
eski Osmanlı toprakları olması ve tarihte Balkan Savaşlarının yaşanması, Türkiye’nin
bu bölgeyle ilgilenmesi gerektiği konusunda basında bir kanaat ortaya koymuştur.
Tarihi kıyaslamalar da bunun üzerinden yapılmıştır. Batıya yönelik eleştirilerin
209
Hürriyet, 5 Aralık, 1992.
210
Sabah, Çetnik Zulmü!, 27 Kasım, 1992.
211
Sabah, 27 Kasım, 1992.
212
Hürriyet, 28 Kasım, 1992.
213
Hürriyet, 27 Kasım, 1992.
109
başında inanç ve maddi çıkarların uyuşmaması gelmektedir. Bosna-Hersek’in
Müslüman olması ve yeraltı zenginlikleri açısından fakir olması liberal basın
tarafından batının yardım etmesini engelleyen en önemli iki unsur olarak
değerlendirilmekte ve batı iki yüzlülükle suçlanmaktadır. Bunun en önemli
belirtilerinden biri de bu dönemde Somali’de yaşanan açlık felaketine Batı’nın
yardım etmesi ancak; Bosna’da yaşanan zulme, soykırıma ses çıkarmamasıdır.
Bosna’daki olaylara sessiz kalan Batı dünyası eleştirilirken ve ikiyüzlülükle itham
edilirken, konu ile ilgili haber ve yorumlar genellikle “Boşnaklar sırtından
bıçaklandı”
214
, “Ambargo utancı”, “Bosna Somali’den beter”
215
, “Çifte standart”
216
gibi haber başlıkları ile verilmektedir. Bosna Hersek’te yaşanan olaylar bu dönemde
Somali’de yaşanan açlık felaketine yapılan yardımlarla kıyaslanarak batının
ikiyüzlülüğü ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Konuyla ilgili olarak yapılan haber
ve yorumlarda Bosna’da yaşanan olaylar “Avrupa’nın ayıbı” olarak
nitelendirilmektedir. Bu konuda Batı dünyasının resmi açıklamalarına değinilmekte
ve bunlara mesafeli yaklaşılmaktadır. Özellikle Somali’ye açlık felaketinden dolayı
asker gönderen ABD eleştirilmekte ve bu “ABD’nin çifte standardı”
217
olarak
değerlendirilmektedir. Bosna’daki Boşnak soykırımına seyirci kalındığı, buna
karşılık ABD’nin açlık felaketinden dolayı Somali’ye 30 bin asker göndermeye
hazır olduğu, bunun ABD’nin Bosna’da yaşanan olaylara karşı vurdumduymaz
tavrının bir kefareti olduğu ifade edilmektedir. Burada özellikle batının çıkarlarının
da Bosna’daki bu olaylara karışılmasının önüne geçtiği, bu yüzden yaşanan olaylara
214
Hürriyet, 29 Kasım 1992.
215
Hürriyet, 8 Kasım 1992.
216
Hürriyet, 7 Aralık 1992.
217
Sabah, 7 Aralık, 1992.
110
müdahale edilmediği vurgulanmaktadır. Mümtaz Soysal bununla ilgili bir
kuşkusunu şöyle ifade etmektedir: “Avrupa açısından ‘yanlış yere yerleşmiş’ bir
Müslüman ‘kalıntı’nın silinip gitmesine seyirci kalma söz konusu. Sinsice, kalleşçe,
hoşgörü sözü etmeden. Ama Asya uçlarına uzanan AG K’in aynı tutumu paylaşması
bir tuhaf. Acaba Bosna Hersek petrol kuyularıyla dolu olsaydı, durum aynı mı
olurdu?”
218
Bosna Hersek’te yaşanan olaylarda özellikle Müslüman Boşnakların
Sırplar tarafından hedef alınmaları ve en ağır yarayı almalarına bir neden olarak da
BM tarafından uygulanan silah ambargosu gösterilmektedir. Sırpların bu ambargoyu
deldikleri BM silah ambargosunun Sırplar tarafından ihlal edildiği, bu ambargodan
zararlı çıkan tarafın yine Müslüman Boşnakların olduğu haber ve yorumlarda ele
alınmaktadır. Özellikle ABD’nin bu konuda:
Bosna üzerindeki silah ambargosunu kaldırılması, çatışma bölgesine
giren silah miktarlarının artmasına ve sonuçta daha çok kan
dökülmesine yol açacaktır. Ambargonun kalkması kısa dönemde
Boşnaklar lehine bir avantaj oluştursa da, uzun dönemde işi tamamen
içinden çıkılmaz bir hale getirebilir. Ayrıca Bosna ordusu ihtiyaç
duyduğu silahları kullanabilecek deneyime sahip değildir. Bir de
ambargonun kalkmasıyla birlikte çatışmaların genişlemesi, insancıl
yardımların sevkıyatını da tehlikeye sokabilir.
219
ş
eklinde ifade edilen argümanlarının inandırıcılıktan uzak olduğu kabul
edilmektedir. Sırpların ve Hırvatların aralarında barış antlaşması imzalamalarının da
Boşnakların sırtlarından vurulduğu şeklinde ele alınmaktadır. Bu anlaşmaya kadar
olan sürede Boşnaklar ve Hırvatlar beraber hareket etmekteydiler. BM nsan Hakları
Komisyonu tarafından alınan kararla yaşanan durumun “soykırım” olup olmadığının
218
Mümtaz Soysal, Hoşgörü, Hürriyet, 18 Kasım, 1992.
219
Sedat Ergin, Hürriyet, 16 Kasım, 1992.
Dostları ilə paylaş: |