Microsoft Word s g. temmuz doc



Yüklə 1,27 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə86/89
tarix08.09.2018
ölçüsü1,27 Mb.
#67448
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   89

 
262 
önceden  engelleyerek  kontrol  altında  tutması  gerektiği  üzerinde  durulmaktadır. 
Tezkerenin  reddedilmesinin  ABD’nin  çıkarlarına  darbe  vurmaktan  çok,  Irak 
Kürtlerinin  çıkarına  hizmet  edeceği,  Kuzey  Irak’ta  kurulacak  bir  Kürt  devletinin 
Türkiye için zaten bir “casus belli” yani “savaş nedeni” olduğu ifade edilmektedir. 
Tezkerenin  meclisten  onay  almaması  sonucunda  Kuzey  Irak  hakkında  yukarıda 
bahsedilen  korkular  gündeme  yeniden  getirilmekte  ve  ikinci  bir  tezkerenin  gereği 
üzerinde  durulmaktadır.  Tezkerenin  kabul  edilmemesinin  Türkiye’nin  kendi 
güvenliğini  tehlikeye  attığı,  Türkiye’nin  Kuzey  Irak’ı  kendi  güvenliği  için,  kendi 
bütünlüğü için kontrol altında tutması gerektiği üzerinde durulmuştur.  
 
Liberal basında barış eylemleri çok az yer almıştır. Dünyada ve Türkiye’de yapılan 
barış eylemlerine olumsuz bir yaklaşım sergilenmiştir. Canlı kalkanlar yorumlarda 
negatif  olarak  ele  alınmıştır.  Köşe  yazarları  bu  süreçte  barış  eylemcileri  olarak 
Irak’a giden canlı kalkanlara çok az yer vermişler ve canlı kalkanlara karşı negatif 
bir tutum içinde olmuşlardır. Köşe yazarları, Irak’a giden canlı kalkanların samimi 
olmadıkları,  savaşı  önlemek  için  Bağdat’a  gelen  canlı  kalkanların  çoğunun 
canlarının  derdine  düşerek  geri  döndükleri,  bir  tür  şov  yaptıklarını  ileri 
sürmüşlerdir.  
 
Muhafazakâr  basında  köşe  yazarları  gazetelerin  haberlerde  yer  alan  yaklaşımla 
uyumlu bir yaklaşım sergilemişler ve tezkere karşıtı bir tutum ortaya koymuşlardır. 
Köşe yazarları, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ABD’nin yanında yer almakta değil, 
karşısında olmakta görmüşlerdir. Türkiye’nin tezkereyi kabul etmesi durumunda bu 
kararı  yalnızca  ABD  ve  müttefiklerinin  tanıyacağı,  bunun  hiçbir  zaman  hukukî 


 
263 
zemin kazanmayacağı, BM ilkeleri ve uluslararası hukuk tarafından suç sayılacağı, 
Türkiye’nin  komşuları  ve  dünya  ülkeleri  nazarında  “saldırgan”  bir  ülke  olarak 
tanımlanacağı,  ikili  ilişkilerinde  ciddi  bir  erozyona  uğrayacağı  savunulmuştur. 
Türkiye’nin  Kuzey  Irak’ı  bahane  ederek  savaşa  girmesi  ABD’nin  küresel  haçlı 
savaşına 
destek 
anlamına 
geleceği, 
ABD 
askerlerinin 
Türkiye’de 
konuşlandırılmasına izin vermenin  slam coğrafyasını köleleştirme projesine destek 
vermek  olduğu  öne  sürülmüştür.  Türkiye’nin  yıllardan  beri  Irak’ın  toprak 
bütünlüğünün  bozulmasını  savaş  nedeni  saymasının  tezkerenin  kabul  edilmesiyle 
ortadan  kalkacağı,  ayrıca  tezkerenin  kabul  edilmesinin  Türkiye’yi  gayrimeşru  bir 
savaşın suç ortağı yapacağı savunulmuştur. Muhafazakâr basın, Türkiye’nin ulusal 
çıkarlarını  Batı  dışında  bir  oluşumda  görmektedir.  Bu  oluşum  ise  Türkiye’nin 
liderliğinde  Osmanlı  misyonuyla  donanmış  ve  slam  ülkelerini  içine  alan  bir 
oluşumdur.  Bu  durumda  Türkiye’nin  dünyaya  yön  veren  güçlerden  birini 
oluşturacağı varsayılmıştır.  
 
Tezkerenin  meclisten  onay  almaması  üzerine  muhafazakâr  basın  bunu  olumlu  bir 
ş
ekilde karşılamış, bu kararın meclise yansıyan millet vicdanı olduğu, Amerika’nın 
hegemonya  tutkusu  ve  güç  tapınmasının  Türkiye’nin  vicdanını  aşamadığı 
vurgulanmıştır.  Bunun  tüm  dünyada  özellikle  de  Ortadoğu’da  Türkiye’ye  prestij 
kazandırdığı  vurgulanmaktadır.  Bu  kararla  Türkiye’nin  siyasal  sisteminin  kişilik 
kazandığı,  Türk-Amerikan  ilişkilerinin  eşitlenmesi  ve  stratejik  ortaklık  eksenine 
oturması  açısından  önemli  bir  zemin  oluşturduğu  öne  sürülmüştür.  Tezkerenin 
reddedilmesiyle  Amerikan’ın  sinsi  emellerinin  reddedildiği,  srail  yayılmacılığına 


 
264 
karşı  çıkıldığı,  Ortadoğu’nun  kan  gölüne  çevrilmesinin  engellendiği  ifade 
edilmiştir. 
 
Türkiye’nin güvenlik çıkarları ABD ile bağlantılı olarak Kuzey Irak üzerinden ele 
alınmıştır.  Türkiye’nin  Kuzey  Irak’a  yönelik  düşüncelerinin  bölgede  bir  Kürt 
devletinin  kurulma  olasılığı  ve  Türkiye’nin  doğu  ve  güneydoğusunun  bundan 
etkilenerek  Türkiye’de  karışıklıkların  çıkması  ve  hatta  Türkiye’nin  bölünme 
olasılığının  olduğu  ileri  sürülmektedir.  Kürtlerin  Kuzey  Irak’ta  zaten 
parlamentosunu kurmuş, parasını basmış ve meclisini topladığı, ABD’nin kafasına 
bölgede  bir  Kürt  devleti  kurmayı  koymuşsa  bunu  Türkiye’nin  engellemesinin  söz 
konusu  olmadığı  öne  sürülmüştür.  Kuzey  Irak’taki  gruplardan  gelen  mesajların 
ABD’nin Türkiye’yi bölgeye çekmek için tezgâhladığı kışkırtmalar olduğu şeklinde 
değerlendirilmiştir.  Kuzey  Irak  hassasiyetinin  Kuzey  Irak’tan  ibaret  olmadığı, 
Kuzey  Irak’taki  gelişmelerin  Türkiye’de  sancılar  doğuracağı  ve  içerideki  ve 
dışarıdakileri  yeniden  muhasebe  zeminine  taşımak  gerektiği  üzerinde  durulmuş, 
ancak  burada  “güç  kullanma”  boyutundan  çok  öte  açılımlara  ihtiyaç  olduğu 
vurgulanmıştır. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta müdahil olmasının sebebi, Kuzey Irak’ta 
oluşacak bir Kürt devletinin Güneydoğuyu karıştıracağı inancına dayandığı, ancak 
Türkiye’nin kendi içinde çözmeye yeltenmediği, çözemediği bir sorunu ya da baskı 
politikalarıyla dindirdiği bir meseleyi bir sınır meselesi olarak ilan etmesinin yanlış 
olduğu, buna kalıcı ve barışçıl bir çözümün bulunması gerektiği vurgulanmıştır.  
 


 
265 
Sol basında köşe yazarlarının Türkiye’nin ulusal çıkarlarının ağırlıklı olarak ulusal 
güvenlik  ve  prestij  çıkarları  üzerinden  değerlendirmişlerdir.  Köşe  yazarları 
ABD’nin  Irak’a  yönelik  yapmayı  planladığı  savaşı  bir  saldırı  savaşı  olarak  ele 
almışlar  ve  ABD’nin  yeni  dünya  düzenini  kurmak  için  bu  savaşı  başlattığı 
yorumunu  yapmışlardır.  Türkiye’nin  böyle  bir  savaşa  alet  olması  durumunda 
bunun, geçmişini inkâr anlamına geleceği, geleceğini de maddi ve manevi anlamda 
karartacağını ve ciddi anlamda tehlikeye düşüreceği yorumuna yer verilmiştir. 
 
Yazarlar  Türkiye’nin  Kuzey  Irak’taki  çıkarlarını  ele  alırken,  Kuzey  Irak’taki  Kürt 
grupları “ABD kuklası”, “PKK’yı destekleyen”, “ABD’nin ezeli dostları” olarak ele 
almışlardır. Bölgede BM denetiminde bir devlet altyapısının kurulduğu, Saddam’ın 
devrilmesi  durumunda  Kuzey  Irak’ta  Kürt  devletinin  yaşama  geçirileceği,  tüm 
bunların  Türkiye  üzerine  oynanan  senaryonun  bir  parçası  olduğu  iddia  edilmiştir. 
Müttefik  olarak  görülen  devletin  Kürt  grupları  Türkiye’ye  karşı  kullandığı 
yorumları  yapılmıştır.  Sol  basın  Kuzey  Irak’a  gerekirse  asker  gönderilmesini 
savunurken,  ABD’nin  Türkiye  üzerinden  Kuzey  Irak’a  asker  göndermesine  karşı 
çıkmıştır.  Asker  göndermenin  nedeni  ise  orada  oluşacak  olan  bir  Kürt  devletinin 
önlenmesi  olmuştur.  Çünkü  Kuzey  Irak’ta  kurulacak  bir  Kürt  devletinin  Kuzey 
Irakla sınırlı kalmayacağı, eninde sonunda bölge ülkelerinde yaşayan Kürtleri de bu 
yönde  teşvik  edecekleri,  bu  durumda  bölgede en  fazla Kürt etnik  nüfusunu  içinde 
barındıran  Türkiye’yi  bölmeye  yönelik  çalışmaların  olacağı  üzerinde  durulmuştur. 
Türkiye’nin  Kuzey  Irak’taki  oluşumda  söz  sahibi  olabilmesinin  herhangi 
uluslararası,  hukuki  bir  dayanağının  olmadığı,  I.  Körfez  Savaş’ından  bu  yana 
bölgede  zaten  fiili  olarak  Türkiye’nin  istemediği  oluşumların  yaşandığı, 


Yüklə 1,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə