Microsoft Word s g. temmuz doc



Yüklə 1,27 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə88/89
tarix08.09.2018
ölçüsü1,27 Mb.
#67448
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   89

 
269 
muhafazakâr basın gibi daha çok uluslararası kuruluşların denetçilerine başvurarak 
haklılığını kanıtlamaya çalışmıştır.  
Liberal basında realist paradigmaya uygun olarak ulusal çıkarların savunulması için 
mantıklı  hareket  etmek  gerektiği,  ahlaka  ve  duygulara  göre  hareket  edilmemesi 
gerektiği savunulmuştur. Muhafazakâr basın ahlak ile mantık arasında bir dengenin 
kurulmasını savunmuş, böyle bir savaşa Türkiye’nin girmesinin hem ahlaken hem 
de  mantıken  doğru  olmadığını  savunmuştur.  Sol  basın  da  burada  muhafazakâr 
basınla  paralel  bir  politika  izlemiş  ve  Türkiye’nin  savaşa  girmesinin  ve  ABD 
askerlerine topraklarını açmasının mantıkla alakasının olmadığını savunmuştur.  
Liberal  basında  yaşanacak  olan  savaşın  kaçınılmaz  olduğu,  her  halükarda  bu 
savaşın  yaşanacağı,  Türkiye’nin  bunu  hiçbir  şekilde  engelleyemeyeceği  ve  bunun 
dışında  kalamayacağı  savunulmuştur.  Muhafazakâr  basında  ise  Türkiye’nin 
demografik  yapısı  nedeniyle  bu  savaştan  etkileneceği,  ancak  bu  savaşın  çirkin  bir 
savaş  olduğunu  açıklamaya  çalışmış,  sol  basın  ise  savaşın  ABD’nin  güç 
politikasının  bir  sonucu  olduğunu,  tezkerenin  kabul  edilmesi  durumunda 
Türkiye’nin işgal edilmiş olacağını açıklamaya çalışmıştır.  
Liberal  basında  sayı  oyunlarına  daha  çok  askeri  kapasitelerdeki  sayısal  ve 
teknolojik  verilere  vurgu  yapmak  amacıyla  başvurulurken,  muhafazakâr  basın  ve 
sol basın sayı oyunlarına daha çok savaş karşıtlarının oranı, savaşa verilen kamuoyu 
desteğinin azlığını vurgulamak için başvurmuşlardır.  
Liberal  basın  daha  çok  Türkiye’nin  bu  savaşın  dışında  kalması  durumunda, 
güvenliğini tehlikeye düşüreceği ve bölgesel bir güç olamayacağı yönünde tarihsel 
karşılaştırmalara  başvurmuştur.  Muhafazakâr  basın  ve  Sol  basın  ise  tarihsel 


 
270 
olaylarla  karşılaştırmalar  yaparken  Türkiye’nin  bu  savaşın  dışında  kalması 
gerektiği,  bu  savaşın  çirkin  bir  savaş  olduğu,  ulusal  çıkarlarının  bu  savaşta  taraf 
olmamasını gerektirdiği yönündeki tarihi karşılaştırmalara başvurmuşlardır.   
Liberal  basında  kurbanlaştırmaya  gidilmezken,  muhafazakâr  basında  kurban 
konumuna  mazlum  Iraklı  Müslümanlar  yerleştirilmiştir.  Bu  amaçla  muhafazakâr 
basında Türkiye’nin böyle bir zulme ortak olmaması gerektiği savunulmuştur. Sol 
basın da dramatikleştirme ve insancıllık temalarına başvurarak savaşın haksızlığını 
ve  Türkiye’nin  bu  haksız  savaşta  yer  almamasını,  ABD  askerlerini ülkesine  kabul 
etmemesini savunmuştur. Sol basın muhafazakâr basın gibi asıl kurbanın Irak halkı 
olduğunu savunmuştur. Ancak sol basın, muhafazakâr basından farklı olarak en çok 
zarar  görecek  ülkelerden  birinin  de  Türkiye  olduğunu  vurgulamış,  Türkiye’yi  de 
kurbanlaştırmıştır. 
Liberal  basında  “biz”  ile  “Türk  ulusu”,  “öteki”  ile  de  “Kuzey  Iraklı  Kürtler” 
tanımlanırken; muhafazakâr basında “biz” konumunda kimi zaman “Müslümanlar”, 
kimi zaman “Türkiye” olurken “öteki” ile de “ABD” ve “Kuzey Iraklı Kürt gruplar” 
kastedilmektedir. Sol basında ise “biz” konumuna “Türkiye” ve “Türkler”, “öteki” 
konumuna ise “ABD” ve “Kuzey Iraklı Kürtler” yerleştirilmektedir.  
Liberal,  muhafazakâr  ve  sol  basında  öteki  olarak  ele  alınan  ve  Türkiye  için  bir 
güvenlik tehdidi olarak tanımlanan Kuzey Iraklı Kürtler olumsuz bir çerçevede ele 
alınmışlardır.  
Liberal  ve  muhafazakâr  basında  olumlu  kendini  sunma  stratejisinde  Kuzey  Iraklı 
Kürtlere  geçmişte  yapılan  yardımlar  üzerinden  kendini  olumlu  sunma  söz  konusu 
iken,  sol  basın  Türkiye’nin  özellikle  tezkereye  hayır  demesi  üzerine  yapılmak 


 
271 
istenen  gayrı  meşru  savaşa  ortak  olmadığı,  ABD  askerlerinin  Türkiye’de 
bulunmalarına  izin vermediği  ve  onurlu  bir karar  aldığı  üzerinden  kendini  olumlu 
sunma stratejisini kullanmıştır.  
Liberal,  muhafazakar  ve  sol  basın  metafor,  alegori,  ironi  ve  örtmeceler  gibi  dil 
oyunlarını kullanarak savunulan görüşün ikna ediciliğini arttırmaya ve karşı karşıya 
olunun olayın önemini ortaya koymaya, görünür kılmaya çalışmışlardır. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


 
272 
SONUÇ 
 
Dünya  siyasal  sistemi  içinde  yer  alan  egemen  devletler,  devamlarını  sağlamak 
amacını  öne  sürerek  güçlü  olmak  zorunda  olduklarını,  bunun  için  de  ulusal 
çıkarlarının  her  şeyin  üstünde  olduğunu  ileri  sürerler.  Ulus  devletler  tarafından 
yaşamsal olarak görülen ve farklı paradigmalar tarafından farklı tanımlanan “ulusal 
çıkar”  kavramı  realist  paradigmada  güç  üzerine  bina  edilirken  ve  uluslararası 
ilişkiler  sisteminin  egemen  devletlerin  çıkarlarına  dayanan  bir  sistem  olduğu  öne 
sürülürken, liberal paradigmada “ulusal çıkar” kavramı uluslararası işbirliği üzerine 
inşa  edilmektedir.    Marxist  paradigmaya  göre  ise  “ulusal  çıkar”  kavramı  egemen 
sınıfların  bir  kamuflaj  aracı  olarak  kullanılmakta,  kavram,  ulusun  çıkarını  değil 
egemen  sınıfların  çıkarlarını  meşrulaştırıcı  bir  araç  olduğu  şeklinde 
tanımlanmaktadır.  Ulusal  çıkar  kavramı  uluslararası  ilişkiler  pratiğinde  daha  çok 
realist paradigma tarafından varsayılan şekliyle kabul edilmekte, özellikle bu görüş 
günümüz  gelişmiş  devletleri  tarafından  ateşli  bir  biçimde  savunulmaktadır. 
Gelişmiş devletlerin ağırlıklı olarak oluşturduğu ve denetlediği uluslararası ilişkiler 
sistemi de buna dayandırılmaktadır.  
 
Realist  uluslararası  paradigmada  uluslararası  ilişkilerin  çıkarlar  üzerine  kurulduğu 
ulusal  basının  da  bu  paradigmayı  benimsediği  varsayılan  bu  tez  çalışmasında 
varsayımlarımız  doğrultusunda  Kore  Savaşı,  Kıbrıs  Barış  Harekâtı,  Körfez  Savaşı, 
Bosna  Savaşı,  Kosova  Savaşı,  Afganistan  Savaşı  ve  1  Mart  2003  Tezkeresi 
incelenmiştir.    Türkiye’deki  ulusal  basının  ulusal  çıkar  önceliğinin  söylemsel 
kuruluşunu Türkiye’deki örnek olaylar aracılığıyla kanıtlamak amacıyla Türkiye’nin 


Yüklə 1,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə