Hiçbir yerde sömürgecilik sadece batılı aktörler tarafından gerçekleştirilmiyor. Sömürgecilik süreci her zaman sömürgeleştirilen yerlerdeki farklı aktörleri kurum ve söylemlerine çekiyor. Neoliberallik, kalkınmacılık ya da 19. yüzyıl klasik sömürgeciliği çok çeşitli kurumsal yapılanmalar ve söylemsel manevralar içeriyor (Said 1978, 1993). Bu yapılanmalar ve manevralar ise çoğu zaman Batılı olmayan aktörlerin kendi bölgelerindeki dezavantajlı kesimler ile ve batılı kurumsal aktörler ile kurdukları ilişki çerçevesinde oluşuyor. Bu şekilde gerek kalkınmacılıktan dönme milliyetçilik gerekse neoliberallik en genel bağlamda Batı’nın kapitalist ve bürokratik iktidarını perçinlerken, yerel ve ulusal bağlamlarda farklı aktörleri güçlendiriyor ya da güçsüzleştiriyor. Bu şekilde Batılı kurumsal aktörler, yerel seçkinler ve bu müdahalelerin nesnesi olanlar arasındaki söylemler ve ilişkiler içinde belirleniyor sömürgeciliğin derecesi, yöntemi ve şiddeti. Yani sömürgeleştirme süreci, sömğrgeci ile sömğrgleşen arasında ikili bir ilişki değil. Her zaman en az üç grup içeriyor. Bu bağlamda gelenek üzerinden yarayan namus cinayetleri söyleminin şu ana kadar temel olarak kalkınmacı model ile kendini eklemlemiş gruplar ile yeni neoliberal seçkinlerin iktidar alanlarını yaratıp perçinlemeye yaraması şaşırtıcı değil.
Şurası gayet net ki ne neoliberal çok kültürlülük ne de milliyetçilik kadınların sömürgeci ataerkillik içinde yaşadıklarının cevabı değil. Milliyetçilik yarattığı biz ve onlar ekseninde ilerleyen basitleştirişmiş söylemler ile sömürgecilik dinamiklerin karmaşıklığını ve de bunlara eklemlenen aktörlerin ve de eklemlenme biçimlerinin çeşitliliğinin üstünü kapatıyor. Neoliberal çok kültürlülük ise toplumsal hayatı teknik kurumsal müdahaleler ile kültürel fark arasında kalan bir seri hijyen diyalog söylemleri ile kapatıp iktidar ilişkilerini konuşmak için üretmeye çalıştığımız sesimizi elimizden alıyor.
Ancak namus cinayetleri üzerinden kurulan gelenek söylemini böyle kullanmak ve de farklı sömürgeciliklerin aktörü ya da mağduru olmak kader değil. İçinde bulunduğumuz bağlamı iktidar ilişkilerinin yapılanması üzerinden inceleyerek sadece güçsüzleşmemizin adını koymakla kalmıyor aynı zamanda güçlenebilmenin yollarını aramaya başlamış oluyoruz. Örneğin şu anda yukarıda tartıştığım uluslarüstü profesyonel sınıfın üyesi olmak Türkiye’de kalkınmacı seçkinlerle beraber varolabilmek hatta bazı alanlarda onların yerine geçmek demek. Devlet giderek küresel düzeyde seyreden, üretim, pazarlama süreçleri ve de finanssal sermayenin yararcı yer değiştirmesini kolaylaştırabilecek bir seri düzenlemelerden sorumlu bir örgüt haline getirilmeye çalışılıyor. Bu da net olarak modernleşmeci kalkınmacı elitlerin gücünün azalması demek oluyor. Dolayısıyla Türkiye’de yükselen orta sınıf milliyetçiliğine de, buna karşı yürütülen çokkültürlü neoliberal demokratlığı bu farklı seçkinlerin değişik sömürgecilik modelleri ile eklemlenme biçimleri ile ilintili olarak düşünebiliriz. Namus cinayetlerini gelenek ve kültür üzerinden görerek bu çevrede bilgi üretme hali bu iki farklı seçkin grubun kendi tahakkümlerini doğallaştırmaya çalışırken birbirleri ile girdikleri işbirlikleri ve çatışmalarla ortaya çıkıyor
İşte tam da bu noktada feminist hareket sömürgeciliği, farklı sömürgecilik ilişkilerini ve de Türkiye’de toplumsal cinsiyet ilişkilerinin bunlara eklemleniş biçimlerini tartışmaya başlarsa gerek kültürel fark, gerek eşitlik meselesi olarak kodlanmış bir çok konunun yeni açılımlara ulaşabileceği kanısındayım. Bu noktada ne milliyetçiliği ne de neoliberalliğe öykünen feminist anti-emperyalist bir bakış açısını üzerinde çalışırsak oluşturabileceğimize, buradan da farklı şekillerde feminist direniş biçimleri çıkartabileceğimize inanıyorum.
Bu noktada hem iktidar ilişkilerinin hem de bu ilişkilerin etrafında kurulan söylemlerin esneklikleri ve de yaratıcılıklarını azımsamamak önemli. Örneğin şu anda Türkiye’de namus cinayetlerinin kültüre çevrilmesini bir şekli yukarıda bahsettiğimiz gibi kültürün etnik farka bu farkın da Kürtlüğe çevrilmesi üzerinden oluyor. Aynı dönemde Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da gözlenen ise kültürel farkın dinsel farka çevrilerek söyleme girmesi. Özellikle 11 Eylül’den sonra Avrupa’nın ya da Amerika’nın müslümanları diye yeni bir kategori doğduğunu görüyoruz. Bu kesimin problemli gelenekleri ve kültürleri ile Batı kültürünün ürünü olarak görülen insan hakları ve demokrasi arasında bir zıtlaşma kurularak ikincisinin birincisine üstünlüğü ve müdahale yetkisi kuruluyor.
Bu söylemsel çerçevenin önderliğini yapan Ayan Hırsi Ali’nin sözleri buna iyi bir örnek oluşturuyor.
‘Kültürel ve ahlaki görecelilik yanları, insan haklarının bir Batı icadı olduğunu söyleyerek ahlaki öfke hissimizi kurutmaya çalışıyorlar. Kadınları suistimal eden erkekler ahlaki görecelilik yanlılarının kendilerine sunduğu terimleri kullanıyorlar. Alternatif değerlere, ‘Asyalı’, ‘Afrikalı’ ya da ‘islami’ olarak tanımlanan insan hakları yaklaşımlarına bağlı olma haklarını savunuyorlar. Bu düşünce yapısının kırılması lazım. Kızların cinsel organlarını kazıyan, akıllarını bulandıran ve de onları fiziksel olarak baskı altında tutmayı haklı gösteren bir kültür erkeklerle kadınların aynı haklara sahip olduklarına inanan bir kültürle bir tutulamaz.’
Bir anlamda Müslüman Türklerin Müslüman Kürtlere, içinde yaşanılan neoliberal yeniden yapılanma ve Güneydoğu’daki çatışma yüzünden yaptığını, Batı 11 eylül, Irak ve Afganistan savaşları ve neoliberal yeniden yapılanma dinamikleri ile din/kültür kategorisi üzerinden yapıyor. Sık sık insan hakları ile islam, ya da afrikalılık arasında bir zıtlık kuruluyor ve de birincisinin ikincisine üstünlüğü kuruluyor m(Volpp, 1994) . Burada da muhafazakar dini cemaatlerin de onların tahakkümün kadınları kurtarmaya çalışan uluslarüstü profesyonel sınıf üyelerinin de aynı birim, ‘kültür’ üzerinden konuştuklarını görüyoruz. Bir tanesi kendi iktidarının yeniden üremesi olacak göreceliliği savunurken diğeri kültürler arası üstünlük savı üzerinden kendi müdahale alanını kuruyor. Bir kez daha bu kesim ile hayatlarına müdahale edilen kadınlar arasındaki, farklı sömürgecilik ilişkileri ile katman katman yerleşen iktidar ilişkileri görünmez oluyor.
Öyle görünüyor ki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin gelenek üzerinde söylemleştirilerek kültüre indirgenmesi tekrar tekrar faklı boyutlardaki iktidar ilişkilerin doğallaştırılmasında kullanılan bir figür. O yüzen feministler olarak gelenek üzerinden kurulan her söylemde ataerkil ve sömürgeci iktidar ilişkilerini aramayı, uluslarüstü, ulusal ve yerel düzlemlerde gelenek ve kültür kategorileri üzerinden ne gibi tahakküm ilişkilerinin doğallaştığını araştırmayı öneriyorum. Bunun gelenekler üzerinden bölünerek piyonlaştırılmak yerine hem kadınlar olarak aramızdaki hem de etrafımızdaki farklılık ve eşitsizlikleri anlamaya çalışabileceğimiz bir tartışma alanı açabileceğini umuyorum. Bu tartışmalarla da aramızdaki eşitsizliklerin etkilerini sorgulayan ama bu sorgulama ile bölünmeyen, içinde yaşadığımız ataerkil sömürgeci düzen karşısında dirayetli bir dayanışma içinde uğraşan örgütlenmelere gidebileceğimizi umuyorum.
Kaynakça:
Arat, Y. (2000) ‘From Emancipation To Liberation: The Changing Role of Women in Turkey’s Public Realm’, Journal of International Affairs, vol.54, no. 1, pp.107-123
Arat, Z. (1994) ‘Turkish Women and the Republican Reconstruction of Tradition’, Gocek. M & S. Balaghi (eds.) Reconstructing Gender in the Middle East: Power, Identity, and Tradition, New York, Columbia University Press
Abu-Lughod, Lila. "Do Muslim Women Really Need Saving? Anthropological Reflections onCultural Relativism and Its Others." American Anthropologist 104.3 (2002): 783-90.
Bayramoğlu, Sonay(2005) Yönetişim Zihniyeti: Türkiye’de Üst Kurullar ve Siyasal İktidarın Dönüşümü, İstanbul, İletişim Yayınları
Chakrabarty, Dipesh (2000). Provincializing Europe: Postcolonial Thought and Historical Difference, Princeton: Princeton University Press. 2000
Can, Yasemin İpek (2007) “Sivil Toplum, Neoliberal Dönüşümler ve Gönüllük”, Toplum ve Bilim, sayı 108, sf 88 - 129
Durakbaşa, Ayse. "Kemalism as Identity Politics in Turkey." Deconstructing Images of Turkish Women. Ed. Z. Arat. New York: St. Martin, 1998. 139-57.
Escobar, Arturo (1995) Encountering Development: the Making and Unmaking of the Third world, Princeton, Princeton University Press
Ferguson, James (1994). The anti-politics Machine: "Development" depoliticization and bureaucratic power in Lesotho., University of Minnesota Press
Hirsi Ali, Ayaan (2006) ‘Time to Stop Gendercide’ New Perspectives Quarterly’, 23:2, 72-75
Kadıoğlu, Ayse Women’s Subordination in Turkey: Is Islam Really the Villain”, The Middle East Journal, 48/4, Autumn 1994, pp. 645-661
Kandiyoti, Deniz (1996) Cariyeler, Bacilar, Yurttaslar; Kimlikler ve Toplumsal Dönüsümler Istanbul, Metis Yayinlari
Koğacıoğlu, Dicle (2005) “Citizenship in Context: Rethinking Women’s Relationships to the Law in Turkey” in Birtek, F. And Thalia Dragonas (eds.) Citizenship and the Nation State in Greece and Turkey, New York: Routledge, pp. 144-160
------------- (2003) Law in Context: Citizenship and Reproduction of Inequality in an İstanbul Courthouse, Basılmamış Doktora Tezi, State University of New York at Stony Brook
Mahmood, Saba (2005) Politics of Piety: the Islamic Revival and the feminist Subject, Princeton, Princeton University Pres
Mc Clintock, Anne (1995) Imperial Leather: race, gender and Sexuality in the Colonial Contest, New York. Routledge
Mamdani, M (1996) Citizen and Subject: Contemporary Africa and the Legacy of Late Colonialism, Princeton, Princeton University Press
Mani, Lata. Contentious Traditions. Berkeley: University of California Press, 1998.
Narayan, Uma (1997) Dislocating Cultures: Identities, Traditions and Third World Feminism, New York: Routledge
Peirce, Leslie (2003) Morality Tales: law and Gender in the Otoman Court of Aintab, Berkeley, University of California Pres
Povinelli, Elizabeth (2002) The Cunning of Recognition: Indigenous Alterities and the Making of Australian Multiculturalism, Durham, Duke University Press
Said, E. (1993) Culture and Imperialism, New York, Alfred A. Knopf
_____ (1978) Orientalism, New York, Pantheon Books
Saktanber, A. (2002) Living Islam: Women, Religion and the Politicization of Culture in Turkey, London, I.B. Tauris
Seng, Y. (1994) “Standing at the Gates of Justice: Women in the Law Courts of Early-Sixteenth-Century Uskudar, İstanbul” in Lazarus- Black, M. & S. Hirsch (eds.) Contested States: Law, Hegemony and Resistance, New York, Routledge
Sirman, N. (2000a) “Gender Construction and Nationalist Discourse: Dethroning the Father in the Early Turkish Novel”, in Acar, F. & A. Guneş-Ayata (eds.) Gender and Identity Construction: Women of Central Asia, the Caucasus and Turkey, Leiden:Brill
_____ (2000b) “Writing the Usual Love Story: Fashioning of Conjugal and National Subjects in Turkey” in Goddard, V. A. (ed.) Gender, Agency and Change, London, Routledge
_____ (1990) “State, Village and Gender in Western Turkey” in Sirman, N & A. Finkel (eds.) Turkish State, Turkish Society, New York, Routledge
_____ (1999) “Kamusalla Ozel Arasinda Kadin Mucadelesinin Yeri”, paper presented at the World Academy of Local Democracy Conference
Spivak, Gayatri Chakravorty. "Can the Subaltern Speak?" Marxism and the Interpretation of
Culture. Ed. Cary Nelson and Lawrence Grossberg. Chicago: u of Illinois P, 1988. 271-331.
Tekeli, S. (1988) Kadinlar Icin, Istanbul, Alan Yayinevi
Volpp, Leti "(Mis)ldentifying Culture: Asian Women and the 'Cultural Defense.'" Harvard
Women's Law Journal 17.57 (1994)= 57-101
Zurcher, E. J. (1998) Turkey: a Modern History, London, I.B. Tauris
Dostları ilə paylaş: |