HAKSES -
August / Ağustos 2000
pagina / sayfa
2
TABÃRÃ INTERCULTURALÃ
PENTRU OLIMPICII CONSTANÞENI
Invăţămîntul constănţean nu a dus niciodată lipsă de valori
În fiecare an liceele constănţene cum ar fi: Liceul de Artă „Ovidius“, „George Călinescu“ ori ale Colegiului
Naţional “Mircea cel Bătrân“ dau absolvenţi temeinic pregătiţi care sunt recompensaţi printr-o tabără în
străinătate.
Anul acesta, DTSJ (Direcţia Taberelor Şcolare Judeţene), Inspectoratul Şcolar Judeţean şi Fundaţia „Sportin“
au organizat o tabără de vis în Turcia. De această tabără vor beneficia olimpicii, dar şi dascălii lor.
Pe lângă odihna binemeritată, elevii ca şi însoţitorii lor vor avea posibilitatea să admire cetăţile Troia, Efes,
Casa Fecioarei Maria şi Edirne.
Ne bucurăm că pe lista olimpicilor se află şi etnici turci cum ar fi Ilias Mustafa, Suzan Şerip, Sibel Menlivuap,
Cirorabai Filis.
Pentru reuşita acestei frumoaseacţiuni S.C. Onacva a sponsorizat cu suma de 15 milioane, tricouri şi
şorturi pentru copii, S.C. Dobrogea 10 milioane şi alimente, Arexim Bucureşti cu 10 milioane, Aliment Murfatlar
cu 2,5 milioane şi Consiliul Judeţean.
Doğumun 150.yılında
Mihail Eminescu
Türkiye’de anılıyor
Ünlü yayınları ile ünlü Romen
şairimiz Mihail Eminescu’nun
UNESCO tarafından 150. doğum
kutlamaları çeçevesinde, Türkiyeli
ünlü bilim adamı Dr. Irfan Ünver
Nasrattinoğlu’nun Eminescu üzerine
yazdığı kitabı Haziran ayında Ankara’da
tanıtılmıştır.
Önsüzünde yazarımız şöyle
diyor:
„Romanya ve Moldova, benim son
derece önem ve sevdiğim iki bağımsız
cumhuriyettir. Romanya’yı acı ve
tatlı günleriyle: Moldava’yı SSCB’ne
bağlı olduğu günlerden beri tanırım.
Romanya’da ihfilalı, Moldava’da
bağımsızlığı yaşadım; o büyük
mücadelerin yakından tanığı oldum.
Bugüne kadar 32 kez Romanya’ya,
20 kez de Moldava’ya ayak bastım. Bu
ülkelerde pek çok dostlarım var.
Gerek Romanya’da gerekse Moldava’da yaşayan
insanların büyük önem verdikleri şahsiyetlerin başında Mihai
Eminescu gelmektedir.Eminescu Romen Milleti için sadece bir
şair ya da yazar değil: bir fikir adamı. hatta bir idealdir. Yıllardır
O’nun eserleri, tekrar tekrar basılmakta ve yorumlanmaktadır.
Romanya ve Moldava’da, her kentte ve hemen hemen her
köyde, Eminescu’nun adını taşıyan yer adları bulunmaktadır.
Hatta, kimi şiirleri de, kimi yerlerin adı olmuştur...
Ölümünün 100. Yıldönümünde, yani 1989’da, kısa
hayat hikayesi ve şiirlerinden yaptığım seçmelerden oluşan
În Istanbul te simţi pătruns de efectul vrajei şi al
miresmei oraşului, ca o putere peste omenire şi totuşi în
această lume se simte că puterea este a statului, justiţia
şi religia-puntea înţelegerii.
Sub priviri îţi apar moscheile nemuritoare, minaretele
(turlele) răsărite din pământ care se înalţă spre ceruri,
cât zarea (cuprinzând zarea). Privindu-le ai impresia că
o fiinşă îşi deschide braţele (mâinile) spre ceruri pentru
a cere îndurare şi iertare credincioşilor.
Cel ce nu aude chemarea imamului este surd,
sufletul ce nu simte natura şi raţiunea este ca şi mort,
cel ce nu observă frumosul şi esteticul este orb. Iată
cartierul SULEYMANYYE.
Numai Suleymanye cu poziţia sa distinctă în
geografia Turciei, din toate timpurile a fost considerat
Lucescu
doğruyu yapıyor
Galatasaray’ın değişme uğrayan oyun modeli
yadırganıyor. Bu yüzden Teknik Direktör Lucescu
eleştiriliyor. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde inter gibi
kadro zengini İtalyan ekolünün güçlü temsilcisi Helsinborg’a
yeniliyor, normal karşılanıyor. Galatasaray deplasmanda
Saint Gallen’i yeniyor, kimse memnun değil. Bunun da
başlıca sebebi geçen seneki büyük başarının en önemli
saha içi faktörü olan etkili dar alan presinin gündeme
gelmeyişi. Gelmesi de mümkün değil. Çünkü Hakan
Şükür ve Arif artık yoklar. Benzer yapıda transferler yapıda
transferler yapılamade. Jardel, Marcıo ve Serkan gibi
forvetlerle alışmış klasik işlemez. Işletmeye zorlarsanız
takım savunması felç olur.
Hakan Şükür topla rakip arasına girmesi, sahip
olması ve asistleriyle gerideki arkadaşlarının karşı alana
yerleşmesini sağlıyordu. Arif de hareketli yer değiştirmeler
yapıyor, adam eksiltiyordu. Ayrıca kaptırılan toplardan
sonra da bu ikili dar alan presinin başlangıç noktasıydı.
Işte bu şartlarda Lucescu doğruyu yapıyor. Kontrollü
anlayışla tempoyu birleştiriyor, pres eskiye oranla daha
geriye çekilip orta alanda uygulanıyor, maçın gidişatına
ve skora göre risk alınıyor. Bize göre aralarında uyumlu,
hücuma olumlu katkılar verebilen, en önemlisi de Avrupa
seviyesinin üstünde pres yapan orta saha oyuncularıyla
Galatasaray her tip oyun modelini uygulayabilir. Tabii ki
bu mecburi değişim döneminde bazı sıkıntılar ortaya
çıkacak. Yalnız bir kere daha vurguluyoruz, eldeki forvet-
lerle geçen senenin en etkili silahı dar alan presinin tekrar
oluşması mümkün değil.
Ömer ÜRÜNDÜL
bir kitabı Ankara’da yayımlamıştım.
Diyebilirim ki Türk şiirseveri ilk kez,
Eminescu’yu bu kitapla tanımıştır.
Şimdi, Eminescu’nun doğumunun
150. Yıldönümü idrak edilmektedir.
Bu nedenle B.M. UNESCO Teşkilatı,
Eminescu’yu 2000 Yılında anılacak
büyük insanlar listesine almıştır.
Dolayısıyla Eminescu, yıl boyunca
dünyanın her yerinde törenlerle,
şölenlerle anılacaktır.
Bu kitapta, şairin ilk kitapta yer
almayan şiirlerinden seçmeler de
bulunmaktadır. Keza, hayatı ile ilgili
bilgiler de genişletilerek verilmektedir.
Ayrıca, Eminescu ile ilgili kimi yazılar
da, şairin daha iyi tanınması için,
kitaba alınmıştır.
Şiirlerin çevirisi konusunda
yardımcı olan Dr. Tudorka Arnaut,
Nikolay Babaoğlu, Çiğdem Menabit,
Enver ve Nedret Mahmut, merhum
Ismail Ziyaeddin, Ion Arion, Feyyaz
Sağlam, Erem Melike, Roman, Nevzat
Yusuf, Müteveffa Ion Penişoara,
Emil Sucıu, Müteveffa Valeriu Veliman, Şahidat Vatansever,
merhum M. Ali Ekrem ve Gülten Abdula’ya burada teşekkürü
borç biliyorum.
Çeyrek yüzyıldır, Türk- Romen dostluğu için çaba
harcamaktayım. Bu amaçla dernekler kurdum, yayınlar yaptım,
bilimsel toplantılar düzenledim. Kuşkusuz bu yoldaki çabalarım
bundan sonra da devam edecektir. Elinizdeki bu kitapcık da
bu amaca yöneliktir. Tüm bunlar, Türk- Romen dostluğunun
gelişmine katki sağlarsa ne mutlu bana...“
Ankara, 23 Nisan 2000
BÜTÜN MEZARTAŞLARINDA 17 AĞUSTOS 1999 YAZIYOR
ISTANBUL - ORAŞ SULTAN (II)
BALKANLARDA TÜRK
KÜLTÜR VARLIKLARI
Balkan Yarımadası’nın etnik kültürel,dinsel ve dilsel mozaiğinin savaştan
çok barışa, düşmanlıktan çok dostluğa hizmet etmesi amacıyla son dönemde
Türkiye’nin önderliğinde Balkan ülkelerini ortak bir amaç etrafında toplayacak
kültürel ve sosyal bazı faaliyetlere yönelinmiştir. Atatürk kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu ile Bulgaristan Şumnu Konstantin Preslavski Üniversitesi
tarafından geçtiğimiz Mayıs ayı içerisinde gerçekleştirilen „Balkanlarda
Kültürel Etkileşim ve Türk Mimarisi Sempozyumu“ bu çalışmalarının en somut
örneklerinden biridir.
17-19 Mayıs tarihleri arasında Bulgaristan’ın Şumnu kentinde
yapılan ve Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Yugoslavya, Makedonya,
Hırvatistan. Bosna- Hersek, Kosova, Moldova, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nden toplam 60 bilim adamının katıldığı sempozyumda;
Balkan ülkelerdeki Türk kültür varlıkları ele daha göz önüne sermiştir. T.C.’nin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış“ilkesi ile
hareket eden ve sahip olduğu değerlerle Balkan ülkelerine örnek teşkil
eden Türkiye, tüm dünya halkları için barışın anahtarının kültürel etkileşim
olduğunuı bu sempozyumda Türk bilim adamları aracılığı ile uluslararası
kamuoyuna duyurmuştur.
Osmanlı ımparatorluğu’nun yaklaşık olarak 500 yıl hüküm sürdüğü Balkan
ülkelerindeki Osmanlı mirası hiç kuşku yok ki Avrupa kültürü üzerinde derin
izler bırakmıştır. Balkan halklarının Osmanlı Imparatorluğu’nun idaresinde
asırlarca sürdürdükleri barış içerisindeki ortak yaşam: dilde, eğitimde, sanat
ve mimaride belirgin bir biçimde kendini göstermiştir. Bugün çoğu ciddi bir
restorasyon gerektiren bu kültür eserlerinin onarılması yalnızca Türk tarihi
için değil Avrupa ve Balkan tarihi için de son derece önemlidir.
Balkanlarda karşılıklı anlayış, işbirliği ve hoşgörüye dayanan bir ortam
yaratılmasında ortak kültürel değerlere sahip çıkılması ve bu değerlerin
korunması büyük önem arz etmektedir. Zira, bu kültürel birikim ve etkileşim,
dil, din ve ulus ayrımı yapmadan gelecek kuşaklara dostluk ve barış duyguları
aşılacaktır.
Hepsi çok güzel, fakat Romanya’daki bilim adamlarının çağırılmadığına
çok üzülüyorum.
G.A.
Yeni kitaplar köºesi
ca un cartier „sfânt
şi de o frumuseţe de
nedescris“.
Aici a fost ridicată
geamia „Suleymaniye“,
un templu grandios
sub bolta cerească,
inspirând şi sădind în
sufletele pământenilor
s ă i „ c r e d i n ţ a “ . O
asemenea capodoperă
nu ar fi fost posibilă
dacă n-ar fi existat un
faustos padişah pe
nume SULEYMAN şi
un arhitect renumit şi
iscusit ca arhitectul
SINAN.
S u l e y m a n y e
r e p r e z i n t ă u n
momument al unei religii
fără pereche pentru
sufletele musulmanilor turci, care îşi revarsă razele
sale peste orizonturile albastre ale Istanbulului. Aceste
cupole simbolizează consolarea a mii şi mii de martiri ai
confruntărilor care îşi dorm somnul de veci fără giulgiu.
Sub acest cer se odihnesc, cei care au fost
oferiţi ţărânei pentru somnul lor de veci, foştii stăpâni
ai pământului ANADOLU. Strecurându-se printre
orizonturile ceţoase ale Istanbulului turlele elegante
cuprinse în infinitul cerurilor transmit respectul, belşugul
şi iertarea generoasă, omenirii.
Veţi contempla un tablou al naturii în care se
contopesc umbrele frumoase ale razelor de lumină cu
culorile lor multicolore oglindite în apele sclipitoare cu
„lumina credinţei“.
Nermin Asan