M. Kaya / Platon’un Ruh Kuram
varlğnn bedene bağl olmadğ, bedenin ölümünden sonra da varlğn
devam ettirebileceği; (Platon, Phaidon: 72e-77d) ruhun bedeni, yani
organizmay meydana getiren parçalarn bir oran olmadğ için bedenin
dağlmas ile ortadan kalkmasnn söz konusu olmadğn kantlamaya çalşr
(Platon, Phaidon: 91c-95a).
Platon’un ruhun ölümsüzlüğüne dair görüşü kabul edildiğinde oluş
ve yok oluş içinde olan duyusal dünyadaki varlklara it bir şeyden söz
edilemez. Platon bu sonucu açkça kabul eder. Diğer yandan eğer ruh
ölümsüzse kendileriyle birlikte bulunduğu duyusal varlklardan yap,
mahiyet veya töz bakmndan farkl bir şey olmaldr. Platon bu sonucu da
kabul eder.
1.1 Ruh-Beden İlişkisi
Ruhun bedenle olan ilişkisinde, ruha daha çok önem verirken bedeni
tamamen inkar etmeyen Platon’a göre, şekil veren, yöneten ve her bakmdan
aktif olan ruhtur, şekil alan, yönetilen ve pasif bir nicelik olan ve ruha maddi
nesneleri duyular vastasyla tantan da bedendir. Peki, birbirinden tamamen
ayr ve bağmsz olan maddi ve manevi iki farkl tözün bir araya gelmesi
nasl mümkündür? Bir başka deyişle bu beraberliğin sonucunda meydana
gelen varlk nasl bir varlktr? Birbirine zt iki şeyden meydana gelen varlk
bu ztlktan nasl etkilenmektedir ve bu etkide hangi taraf daha ağr
basmaktadr? Bu sorulara verilecek cevaplar ruh ve beden arasndaki ilişkiyi
açğa çkaracaktr.
B.Jowett (1953), Phaidon diyalogunun İngilizce’ye çevirisinin giriş
ksmnda Platon’da ruh-beden düalizmi üzerine şu yorumu yapar:
“Kavranlabilir olan ile duyular vastasyla alglanabilir olan arasndaki
fark, Tanr ile dünya arasndaki ayrm, Platon’da ruh ve bedenin ayr
varlklar olduğu düşüncesinin doğmasna yardm etmiştir.” (Plato, Phaidon:
1953)
Peki ruh ve beden biri maddi diğeri manevi bağmsz iki töz ise, bu
bağmsz iki tözün bir araya gelmesi nasl mümkündür? Platon’a göre ruhun
konuk olduğu bedenle birliği ruh için aşağlayc bir ortaklktr. Ruh için
beden bir hapishanedir. O kabuğuna yapşmş bir istiridye gibi ruhun içine
hapsolduğu bir hapishanedir.(Platon, Phaidros: 250c) ve bedende bulunduğu
sürece hakikati elde edemez. Çünkü ruh onun doğal faaliyetlerini
gerçekleştirme şöyle dursun onun kendi doğasn gerçekleştirmesinin
önündeki en büyük engeldir. Platon’a göre ruh istediği takdirde bu
skntlardan, beden hapishanesinden kurtulabilir. Çünkü Platon’a göre,
yaratlş olarak ruha komutanlk, efendilik verilmişken bedene kölelik,
boyun eğme verilmiştir. Ruh akla sahiptir, beden bundan mahrumdur.
Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: XV, Say 1, 2013
6
düşünmek de birer harekettir (Platon, Yasalar: 897 a). Ayrca Platon bugün
bizim cansz olarak kabul ettiğimiz varlklar da canl olarak kabul
etmektedir. Bu anlamda bütün gök cisimleri canldrlar. Ayn zamanda
onlarn akllar da vardr. O halde onlarn ruhlar da vardr. Ayn şekilde
Platon evreninde canl, akll ve ruh sahibi olduğuna inanr ve bu ruha “alem
ruhu” adn verir. Sonuç olarak ruh, Platon’a göre özü itibariyle değişim ve
dönüşümün kendiliğinden hareketin, kendi kendine hareket eden varlğn bu
hareketinin ilkesidir (Platon, Yasalar: 892 a- 896a). Ruh demek zaten
hareketi kendiliğinden olan şey demektir. O, bütün varlklar içinde akla
sahip olabilecek biricik varlktr (Platon, Timaios 46 c).
Platon Phaidros’ta da hareketten kalkarak ruhun varlğn ve
ölümsüzlüğün kantlar. “Başkasndan hareket alan ve kendisi de başkasn
hareket ettiren şey, hareket durunca yaşamaz olur. Yalnz kendiliğinden
hareket eden varlktr ki kendi kendisini terk edemeyeceği için sürekli
hareket halindedir. Hatta bütün öteki varlklar için de bir hareket kaynağ ve
ilkesidir. Şimdi ilke olan bir şeyin doğuşundan, meydana gelişinden söz
edilemez. Tersine onun kendisi doğan, meydana gelen bir şeyin ilkesidir.
Eğer onun kendisi bir şeyden doğmuş olsayd, ilke olamazd. Böyle bir
ilkenin doğuşu, meydana gelmesi mümkün olmadğna göre onun yok olmas,
ortadan kalkmas da söz konusu olamaz. Çünkü eğer bu ilke yok olsayd,
hiçbir zaman kendi kendine bir hiçten tekrar doğamazd ve her şeyin bir
ilkeden doğmas gerektiğine göre kendisinden de başka hiçbir şey
doğamazd. O halde kendi kendine hareket eden varlk, hareketin ilkesidir ve
bu varlğn ne yok olmas mümkündür, ne de yeniden doğmas. Eğer başka
türlü olsayd üstümüzde gök ve bütün canl varlklar hareketsiz kalr, yok
olurdu ve artk bir daha hareket edebilmeleri, yeniden doğmalar mümkün
olmazd”
(Platon, Phaidros: 245 c-d).
Platon’a göre ruhun kendiliğinden hareketin ilkesi olmas, onun
doğas, kavram ve tanmdr. Guthrie’nin hakl olarak işaret ettiği gibi bu
görüş, evrende olup biten her şeyin temelinde ruhun bulunduğu ve ruhun
kendisinin de özü itibariyle bilinçli bir varlk olmasndan dolay evrenin
tümünün aklsal olarak yönetildiği anlamna gelir (Guthrie, 1962: 420).
Ayrca ruhun kendiliğinden hareketin ilkesi olmas, varlğa gelmesi ve
yokluğa gitmesi mümkün olmayan bir şey olmas, onun doğas itibariyle
ölümsüz olduğunu gösterir. Platon Phaidon, Phaidros ve Devlet’te ruhun
ölümsüz olduğunu, öyle olmas gerektiğini çeşitli argümanlara dayanarak
srarla savunur. Bu argümanlar içinde Phaidon önemli bir noktadadr.
Platon bu diyalogda, karştlarn birbirlerinden doğduklar, hayat ve
ölümün ise birbirlerinin karştlar olduğu ve ölümden sonra bir hayatn
gelmesi gerektiği; (Platon, Phaidon: 70c-72e) öğrenmenin hatrlama olduğu,
ruhun bir şey bilmesi için onu daha önceki hayatnda tanmş olmas
gerektiği yani ruhun doğumdan önce bir hayata sahip olduğu, onun
M. Kaya / Platon’un Ruh Kuram
Psukhe kavram Antik Yunan’da biyolojik, hatta ksmen de dini
anlamyla Anaksimenes ve Pythagorasçlardan itibaren bilinmektedir.
2
Fakat
Sokrates ona yepyeni bir anlam yükledi; onu
bilinçli kişiliğin ve ahlaki
karakterin bulunduğu yer olarak tanmlayarak, etiğin ve politikann gerçek
anlamda kurucusu oldu. Sokrates, kendisinden önce doğa filozoflarnn
canllk ilkesi olarak tanmladklar insan ruhunu, insani karakterin
bulunduğu yer, insan mutluluğunun kendisine ve durumuna bağl olduğu
özsel unsur; ksacas, bilinçli ve ahlaki kişiliğin oturduğu yer olarak tarif
eder (Cevizci, 2006: 47).
Ayrca bedenin insan varlğnn birliği, ahenkli bütünlüğü için
gerekli olmakla birlikte, özle olmadğ düşüncesine, elbette, bedenimizi
değiştirmenin bizim elimizde olmadğ, insanlarn bu bakmdan kendilerine
verilmiş olanla yetinmeleri gerektiği, oysa ruhumuzu geliştirmenin, ahlaki
karakterimizi snrszca geliştirmenin bizim elimizde olduğu düşüncesini
ekledi. Ona göre, insana düşen bedenle ruhun tek tek gerçek yerlerini
bilmek, aralarndaki ilişkiyi doğru tesis etmek ve gerçek değerin kaynağ
olarak ruha gereken özeni göstermekti (Cevizci, 2006: 47).
Sokrates insanlar ruhlarna özen göstermeleri konusunda ikna etme
çabasnda, onlara, erdemli bireysel eylemlere –adil, cesur, kibar vb.
eylemler- önem vermekle yetinmeyip, bu eylemlerin gerisinde bulunan,
adalet, cesaret ya da kibarlğn doğasn anlayabilmek ve tanmlayabilmek
için elinden gelen her şeyi yapmalar gerektiğini göstermeye çalşmştr.
Ayrca kişinin ruhuna özen göstermesinin yaşamn sorgulamasyla mümkün
olduğunu belirtmiştir. Onun bu tezleri eleştirilere sebep olmuştur.
Bu yeni görüşlere yöneltilen eleştirileri savunabilmek için Platon,
ahlak felsefesi ve metafiziğini bir araya getirerek, Sokrates’ten farkl olarak
ahlak alanndaki sorunlara olduğu kadar, gerçekliğin doğasna ilişkin
sorunlara da yoğun bir ilgi göstermiştir.
1.
Platon’un Ruh Anlayş
Platon, hocasnn söz konusu inancndan aldğ destekle, ruhun özü
itibariyle, şu gelip geçici dünyaya değil de, ebedi dünyaya bağl olduğunu
ortaya koyan Pythagorasç öğretinin etkilerini taşyan bir ruhçuluk
2
Töz olarak havay kabul eden Anaksimenes’i buna iten muhtemel neden, havayla ruh
arasnda gördüğü benzerlik olmuştur. Yunanca’da ruh anlamna gelen
psukhe kelimesi ayn
zamanda soluk, nefes, solunan hava anlamna gelmektedir. Benzeri bir durum Arapça’da
ruh anlamna gelen nefs, ile soluk anlamna gelen nefes arasnda da söz konusudur.
Pythagorasçlar ise ruhun insann gerçek özünü oluşturduğunu, bedenle ilişkiye girdiği
zaman ise bu özün bozulduğu görüşünü ortaya atarlar. Bu görüş bütün Bat ve Doğu
felsefelerinde ruh-beden ikiciliğini kabul edecek olan uzun ömürlüğü geleneğin
başlangcn oluşturmaktadr. (Arslan, 2006: 145)
177