S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə45/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   256

109

g e n i ş l e y e n   i s y a n   c o ğ r a f y a s ı

Tunus’ta başlayarak bütün Ortadoğu’yu hızla 

kuşatan siyasal dalga, hem değişimin kaçınıl-

maz bir şekilde aşikâr hem de sonuçlarının bir-

çok aktör için muğlâk olduğunu gösterdi. Yeni 

bir Ortadoğu kurulacağı konusunda şüphe yok. 

Bu yeni Ortadoğu’nun nasıl olacağı konusunda 

ise kafalar çok karışık. Bizatihi değişimin öz-

nesi olan aktörler yeni döneme dair kafa karı-

şıklığı içindeler. Tunus ve Mısır muhalefetleri,

25-30 yıllık diktatörlerinden kurtuldular. Lakin

yeni döneme dair telaffuz ettikleri elle tutulur 

bir siyasal program ortada görünmüyor. Yarım 

yüzyıl veya daha fazla bir süredir muhalefette 

olan siyasal hareketlerin hâlâ ne oldukları ve 

ne istedikleri konusunda kafalarının netleş-

memiş olması, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 

post-kolonyal dönemin acı bir başarısı olduğu 

kadar direniş hareketlerinin de siyasal kıvraklık 

düzeyini göstermesi açısından manidar. Hem 

Tunus’ta hem de Mısır’da ana sürükleyici mu-

halif damar İslamcılardan oluşuyor. Nahda ve

İhvan geçmiş dramatik tecrübelerinden dola-

yı yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih ediyorlar. 

Bu  konuda  haksız  da  sayılmazlar.  Lakin  geçiş

sürecinde siyasi pozisyonlarını net bir şekil-

de ortaya koymakta gecikmeleri sadece kendi 

kazanımlarını değil toplamda bütün değişimi 

tehlikeye sokabilir. 

Mısır muhalefeti açısından denklem çok daha

karmaşık olmakla birlikte yeni dönem için 

Tunus’a göre daha fazla imkânlara sahipler. Tu-

nus adeta bir siyasal boşluğun içerisine düşmüş 

gibi. Gerek Bin Ali’nin herkesi şaşırtan hızlı 

çekilişi gerek1990’larda rejimin sırtını yasla-

dığı Fransa’nın anlamsızlaşan bir aktöre dö-

nüşmesi gerekse de İslami muhalefetin muğlâk 

siyasal dilinden dolayı bir yönsüzlük hâkim. 15 

Mart sonrası anayasa gereği bir seçim yapılma-

SETA YORUM

Yeni Ortadoğu’ya Kim Hazır?

Yeni Ortadoğu’nun nasıl olacağı konusunda kafalar karışık. Tunus ve Mısır muhale-

fetleri, 25-30 yıllık diktatörlerinden kurtuldular. Lakin yeni döneme dair telaffuz et-

tikleri elle tutulur bir siyasal program ortada görünmüyor.

TAHA ÖZHAN

genişleyen isyan coğrafyası

ŞUBAT 2011 - 

Mısır’da 18 gün süren protestoların ardından 11 Şubat’ta Mübarek’in istifa-

sı, Arap ayaklanmalarının Tunus’tan sonra ikinci başarısı olarak tarihe geçti. İsyanın Mısır’daki 

zaferi, Libya ve Yemen’deki gösterileri de şiddetlendirdi. 17 Şubat’ı öfke günü ilan eden Lib-

yalı muhalifler 20 Şubat’ta Bingazi’yi ele geçirdi. Yemen’de 11 Şubat’ta Devlet Başkanı Salih’e 

karşı  düzenlenen  büyük  çaplı  gösteriler  hükümet  güçlerince  şiddet  kullanılarak  bastırılmaya 

çalışılınca ülkedeki gerilim hızla tırmandı. Bahreyn’de ise iktidardaki Sünni ailesini kendilerine 

yönelik sistematik ayrımcılık yapmakla suçlayan Şiiler, 14 Şubat’ta geniş katılımlı protestolar 

düzenlemeye başladı.



110

ş u b a t   1 1

sı  neredeyse  imkânsız.  Yüksek  Siyasi  Reform

Komisyonu tam anlamıyla Bin Alisiz bir Bin 

Alizmi hayata geçirecek bir komisyon. Bin Ali 

devrilirken bu komisyonun ülkeyi geçiş süre-

cine taşımak misyonuyla ayakta kalması bile 

muhalefetin aslında yapısal bir direniş gelişti-

remediğinin en güzel delili. Daha trajik olanı 

ise komisyonun başındaki Bin Aşur’un siyasal 

kimliğinin ülkedeki değişim taleplerinin çok 

uzağında olması. 



Türkiye’nin “Yeni Ortadoğu” momenti 

Türkiye’yi hem Mısır’a hem de Tunus’a bağlayan

çok önemli siyasal bağlar var. Her üç ülkede de 

en yoğun tartışma konularının başında yeni 

anayasa geliyor. Mahiyetleri farklı olmakla be-

raber yeni anayasa yapım süreçleri bağlamında 

benzer yönlerin olması kaçınılmaz. Elbette bu 

süreçte Türkiye başat aktör olarak görülüyor. 

Özellikle Tunus’ta Türkiye’nin son referandum 

süreci ve anayasa tartışmaları yeniden mercek 

altına alınmış. Ankara’da Arap büyükelçilikleri 

YSK mevzuatından anayasamıza, meclis ko-

misyon çalışmalarından hükümet sistemimize 

kadar birçok farklı başlıkta bilgi almak için kapı 

kapı dolaşıyorlar. Özellikle Tunus muhalefeti 

(kabaca 10-11 parti) Türkiye’den beklentilerini

en üst düzeye çıkarmış durumda. Dört başlık 

altında toplanabilecek bir ilgi listesi var: Yeni 

bir anayasa, ekonomik kalkınma, ülke içi ve dışı 

siyasal dil, yeni Ortadoğu. Türkiye yukarıdaki 

dört ana başlıkta dersini iyi çalışabildiği ölçüde 

Yeni Ortadoğu’da kuvveden fiile geçebilen bir 

aktöre dönüşebilir. Dolayısıyla 2011 seçimleri 

sonrası Türkiye’nin yapacağı yeni anayasa sa-

dece kendisini ilgilendiren bir toplumsal söz-

leşme olmaktan çoktan çıkmış durumda. Yeni 

anayasa sadece ülkemizdeki toplumsal kesim-

lerin mutabakatı değil aynı zamanda bu uzla-

şının bölgesine vereceği muhtemel deniz feneri 

misyonunu da ruhunda barındırmak zorunda. 

Aynı şekilde Türkiye’nin ekonomik performan-

sı da yakın coğrafyası tarafından mercek al-

tında tutulmakta. Enerji ithalatçısı başarılı bir 

ekonomik performans bütün bölge ülkelerinin 

dikkatini çekmektedir. Yeni dönemde bölgesiy-

le ekonomi-politik olarak çok daha fazla enteg-

re olan bir Türkiye görmemiz şaşırtıcı olmaya-

caktır. 


İnşa dönemi 

Bölge ülkelerindeki muhalefetin diğer bir so-

runu ise ülke içinde farklı gruplarla, ülke dı-

şında ise Batı ile konuşmalarını sağlayacak 

“haysiyetli” ve kaliteli bir siyasal dil ihtiyacı. 

Öyle ki hem ülke içerisindeki farklı toplumsal 

kesimlerle beraber yaşama siyasal tecrübesi, 

hem de post-kolonyal dönem sonrası hakiki 

bir bağımsızlık tecrübesini ilk kez yaşayacaklar. 

Bu dönemde gerekli olan en önemli enstrüman 

ise iyi işlenmiş bir siyasal dil olmak durumun-

da. Türkiye’nin bu alanlardaki birçok sorunu-

na  rağmen,  AK  Parti’nin  Tezkere’nin  reddiyle

(2003) başlayıp, Davos (2009) ve BM oylama-

sıyla (2010) devam ettirdiği duruşunun başarı-

lı bir siyasal dil olduğunu düşünenlerin sayısı 

oldukça fazla. Bu ise Türkiye’ye dair beklenti-

leri olabildiğince artırmaktadır. Son olarak, 

yeni Ortadoğu’nun nasıl olacağı konusunda 

muğlâklık devam etmektedir. “Yeni Ortadoğu” 

ne kadar az Washington üzerinden tartışılırsa 

bu muğlâklık o kadar azalacaktır. Bunun olabil-

mesi için Türkiye’nin bölge ülkelerini buluştu-

ran bir platform görevi ifa etmemesi için hiçbir 

sebep bulunmamaktadır. Böylesi bir çaba hem 

Batılı paranteze düşme tehlikesi olan “model 

tuzağından” uzak durmasını sağlar hem de 

bölge ülkelerinin tabii bir siyasi atmosferde bir 

araya gelmelerine yol açar. Yukarıdaki tüm baş-

lıklar, değişimin getirmesi muhtemel iş yüküne 

işaret ediyor. İnşa döneminde ciddiyetle işe el 

atan aktörler, yeni Ortadoğu sorusuna güven-

le cevap verenler olacaklar. Bu noktada herkes 

kendisine ne kadar hazırlıklı olduğunu sorma-

ya başlayarak işe başlayabilir.

Sabah, 26 Şubat 2011

Türkiye’yi hem Mısır’a hem de 



Tunus’a  bağlayan  çok  önemli  siyasal 

bağlar var.




Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə