SANAT
YAZILARI
22
Özet: Yeni medya ve dijital sanatlar, artık, sanatın icra edildiği mecranın, kullanılan araçların, sanat
nesnesinin sunumunun, korunmasının ve daha birçok faktörün, geleneksel algılarının kırıldığını ve
yeniden tanımlandırma ve temellendirmelerinin yapılmasının zorunluluğunu önümüze koyuyor. Bu
zorunluluğu aşma girişiminde bulunmadan önce yeni medya ve dijital sanatların şekillenmesinin
tarihsel arka planına göz atmak gerekiyor. Yeni medya ve dijital sanat sergileri birer referans olma
noktasında bizlere şu an ve geleceğe yönelik ipuçları veriyor. Geriye sadece verileri kontekst içine
yerleştirmek kalıyor
.
Anahtar sözcükler: Göz/Görme, Teknik, Yeni Medya Sanatı, Dijital Sanat, İnteraktif.
Abstract: New media and digital arts, now the art of media have been performed, tools, art objects
of the presentation, protection, and many factors traditional perception has been broken and
re-defined based pricing and consolidated at necessity to put in front of us. Before you attempt
to exceed this requirement new media and digital arts in shaping the historical background is
necessary to look at. New media and digital art exhibitions in one reference point for us right now
and the future will provide clues. Only data to put back into context remains.
Key words:
Eye/Vision, Technique, New Media Art, Digital Art, Interactive.
New Media and Digital Arts
Yeni Medya ve Dijital Sanatlar
Sosyolog
Özgen Yıldırım
Başbakanlık S.H.Ç.E.K Yeldeğirmeni ÇOGEM
Feriköy Mah. Şehit Erdem Canbaş Sok.
Merkaya Apt. 26/5 Kurtuluş / İstanbul
ozgenyil@gmail.com
58
Yeni Medya ve Dijital Sanatlar
Bugün dijital ya da teknolojik olanın varlığı başta sosyal bilimler olmak üzere birçok
alanda sorgu nesnesi haline getirilirken, sanat alanında da sanat nesnesi etrafında
gerçekleşen teorik temellendirme ve tartışmaların özellikle 20 yıldır dijital teknoloji
ve sanat ilişkisi yönünde devam ettiğini görmekteyiz. Bu bağlamda yalnızca sanat
nesnesinin değil, sanatın icra edildiği mecranın, kullanılan araçların, sanat nesnesinin
sunumunun, korunmasının, alımlanmasının ve daha birçok faktörün, artık, geleneksel
olandan ayrıştığını yeniden tanımlandırma ve temellendirmelerinin yapılmasının
zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Yeni medya ve dijital sanatlar üzerine açılan sergiler,
sergilerde yer alan sanat çalışmaları birer referans noktası olurken öncelikle, sanatın bu
noktaya gelmesindeki düşünsel arka planın ne olduğuna ve ne şekilde pratiğe geçtiğine
değinmek gerekiyor.
Özellikle “gözün zaferi”ni ilan ederek, her şeyin imajlara
indirgendiği bir dönemin
halen zamansal an’lıklarında yaşamlarımızı sürdürürken, imajların istilasına maruz
kalan geçiş kuşağı ile bu durumun doğallıyla büyüyen yeni kuşakların, dijital teknoloji
ile ilgili oluşları aynı şekilde algılayamayacağı ve yorumlayamayacağı baştan kabul
edilmesi gereken bir durumdur. “Sözün De Fakto” düşüşünün nedeni, görmenin imajsal
uyaranlara çok fazla maruz kalması, metinlerin değer ve anlam yitimine uğramasından
ileri gelir. Çünkü söz sorgulama nesnesi olarak algılanırken imaj, gerçekliğin kendisi
gibi sorgulanmaz halde algılanır. Görüntü gerçekliğin kendisiyle özdeş hale gelir ve
sorgulama nesnesi olmanın dışına çıkar. En somut örneklerini reklam sektörünün
kullandığı araçlar; reklam panoları ve göstergeler, afişler, dergi ve gazeteler,
televizyon
yayınları ya da internet reklamları oluştururken, ortalama bir insanın bir günde
maruz kaldığı imajsal uyaranların sayısını hesaplamak gerçekten zordur. Görmenin
bu denli ilerleyişi dijital teknolojinin gelişmesiyle paralellik gösterirken daha basit bir
birimle “teknik”in konumuyla devam edelim. Teknik, imajların patlamasını, imajların
sınırsızca çoğalmasını ve bir imajlar evreninin inşasını mümkün kılar. İmajlar evreni
yalnızca tekniğin bir ürünüdür. Aşama aşama önce yazılı basın, sonra fotoğrafçılık
ve akabinde kameralar, harf döküm makineleri, televizyon, kesintisiz imaj üretimine
imkân veren suni uydular ve internet. İmajlar evreni bir insani niyetin,
bir felsefenin
veya ekonomik yapının, bir kâr dürtüsünün, bir sınıf çatışmasının ya da Oedipus
kompleksinin ürünü değildir. Tekniğe uyum sağlamak için insan, başka her şeyden çok
görsel yönden donanımlı olmalıdır ve teknik bir çevrede yaşayan insanlar, her şeyin
görselleştirilmesine gereksinim duyarlar. Bir imajın verimliliği bir tekniğin verimliliğini
garantiler. Bu noktada Michael Foucault ve Jeremy Bentham’ın panoptik sistemini
yeniden keşfi tesadüf değildir. Focault, bu hapishane sisteminin, fiilen evrensel
görselleştirme araçlarıyla yorumlanabilen bütün topluma yayıldığını göstermeyi
dener.
Fakat Focault, şu iki konuda başarısızlık sergiler: “Bu panoptik sistem yalnızca
59
SANAT YAZILARI
22
yüksek düzeyde gelişmiş teknik araçlarla mümkündür ve bu sistem zorunludur, çünkü
teknolojik toplum, düzen ve randımana ihtiyaç duyar” (Ellul 1998: 187) Teknik şunu
söyler: “İnsanları birbirlerine yakınlaştıran binlerce teknik tarafından, teknik açıdan
işleme tabi tutulmaları için makineleşmelidirler.” (Ellul 1998: 188) “Nesneleşme” artık
ne felsefenin, ne soyut bir ekonomik meselenin ne de insanların yabancılaşmalarını
açıklayacak bir sömürü tarzıdır. O teknik gelişmenin ve görsel alanın istisnai
hakimiyetinin ürünüdür. Kişi bütünüyle görmeye, görülmüş olmaya indirgenmiştir ve
teknik de bunu doğrulamıştır. Görme-imaj ve tekniğin açılımlarına paralel, modern
sanatta uzay ve görselleştirmenin ne şekilde değişime uğradığına da değinelim. Tüm bu
olguların akabinde zaman ve mekân kavramlarının klasik anlayıştan kopuşuna da işaret
eden bir tümceyi dile getirmek isterim.
Ressamlara göre uzay, karakterini değiştirmiştir.
Görsel ve uzaysal olan zamansal ve işitsel olanın üzerinde hakimiyetini ilan etmiştir.
Robert L. Delevoyin analizinde “klasik kavrayışta uzay nesnelerarası ilişkinin mekânı”
sayılmaktaydı. Bu düşünceden hareketle uzay nosyonu açılımlandığında; “reel
olmayan bir çevre, tektonik değerlerin, gerilimlerin, eklemlenmelerin ve biçimlerin
art ardalığının” özgürce hareket ettikleri ve kendi kendilerine yeterli oldukları yer;
rengin uzaysal erdemleri ise, inşa edici mekanizmalar, dağıtım ve işaretlerin montajıyla
birleştirilmesidir. Analizin terimlerinde dahi, teknik süreçlere atıfta bulunulduğu gözden
kaçırılmamalıdır. Dünyanın uzaysal olmayan estetik temsili yoktur artık. Yeni bir sanat
algısının ortaya çıktığı açıktır. Filme alınmış roman, romanın yerini alır. Tüm bu eğilim
film gibi parçalara ayrılmış roman yazımını geliştirir. Tıpkı, bir film için roman yazarının
yönetmenle birlikte çalışmasıdır ki, örneğin Amarcord’da
Tonino Guerra ile Federico
Fellini gibi… Artık hikâyenin yalnızca resimlenmesi olarak film tekniği geride kalmıştır;
eski tekniğin yerini yenisi almıştır.
Yeni medya ve dijital sanatların çıkışı ve gelişmesi bahsettiğim geçişlerle bu günkü
duruma geldi. Kendi kendine birden ortaya çıkmadı. Sanat alanında da zaten tohumları
atılmış, ideolojik altyapısı ile teknikleri geliştirilmiş ve toplum bu yeniliklere hazır hale
getirilmeye çalışılmıştır. Bu süreç halen tamamlanmış görünmemektedir. Sanatın dijital
teknolojiyle ilişkisi, tabii ki yeni incelemelere ve tartışmalara neden olmaktadır, köklü
bir dönüşüm söz konusudur. Peki bugünkü süreç ne durumdadır?
Hayatımıza her anlamda doğrudan giren internet, tekniklerin biraradalığı ile sanatta
yeni açılımlar ve oluşumlar getirmiştir. İnternet sanatı, fotoğraf ve video gibi eski-
yeni medya sanatlarının yanı sıra etkileşimli sanat, ağ sanatı, yazılım sanatı, işlemsel
sanat, multimedya sanatı, e-posta sanatı, viral sanat, bilgisayar oyunu sanatı, yapay
zeka happenning’i, sanal dünya performansı vb türevlerle dijital ve teknoloji altyapılı
yeni medya sanatları bilgisayar ortamına bağımlı sanatlar olarak yerlerini almışlardır.
Yeni ve eski medya sanatları derken burada, eski ve yeni kavramları arasındaki
zamansal aralık bir hayli kısadır. İnternet sanatı gibi eski-yeni medya sanatı
ile yeni
medya yazılım sanatının arasındaki temel farkı kullandıkları mecradan konularını