13
haftalık, yıllık, mevsimlik şekilleri olduğu gibi, bu ibadetlerin hem evrenin yeniden
yaratılışını hem de insanın yeniden doğuşunu temsil ettiği de düşünülmüştür.
39
Vedalar dönemi insanının bu kurbanları sunmaktaki amacı, sağlıklı uzun bir
ömür, servet, evlat, mutluluk, başarı gibi dünyevi isteklerdir. Bu metinlerde
insanların bu isteklerine ulaşabilmek için çaba sarf etmeleri gerektiği ifade edilmiş ve
insanlar bunun için teşvik edilmişlerdir. Vedalar döneminde yeniden doğum, tenasüh
inancı Hinduizm’de henüz yerini almamıştır. Bu yüzden de dünya hayatına olumsuz
bir bakış söz konusu olmamıştır.
40
Upanişadlarla birlikte Hinduizm’in dini yapısı değişmeye başlamıştır. Vedalar
dönemindeki ibadete dayalı din anlayışı, yerini bilgiye dayalı din anlayışına
bırakmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Veda ilahilerinde tanrılara uzun bir ömür,
evlat, mal mülk sahibi olmak için yalvarılıyordu. Upanişadlar ise insana bu
dünyadaki geçici isteklerden uzak durmayı tavsiye etmiştir.
41
Upanişadlar’ın Hinduizm’e getirdiği en büyük yenilik karma- tenasüh inancı
olmuştur. Bu inanç Hinduizm yanında aynı bölgede ortaya çıkan Budizm, Caynizm
ve Sih Dini’nde de kabul görmüştür. Karma kelimesi Sanskritçe, yapmak, sebep
olmak, meydana getirmek gibi anlamlara gelen “kr” fiil kökünden türetilmiş bir
isimdir. Bu kelime her türlü iradi fiil ve bunların sonuçları ile ilgili evrensel bir
kanunu ifade eder.
42
Yani karma bir nevi sebep- sonuç kanunudur. İnsan önceki
varoluşlarında ne yaptıysa şimdi onun sonucuna bağlı bir hayat yaşamaktadır ve bir
39
Bkz. Eliade, C. I, s. 269-280.
40
Yitik, Karma Tenasüh, s. 66; Aydın, s. 79.
41
Kemal Çağdaş, “Upanishad’lar”, AÜDTCF Dergisi, Ankara 1961, C. XIX, S. 3-4, s. 149.
42
William K. Mahony, “Karman” (Hindu and Jain Concepts), The Encyclopedia of Religion
(ER), C. VIII, s, 262; Yitik, Karma Tenasüh, s. 43.
14
sonraki hayatı da bu yaşamında yaptığı iyi veya kötü fiillere bağlıdır. Ancak insanın
karmasının doğurduğu sonuçlar sadece tek bir yaşamla tüketilemeyebilir. Bunun
sonucunda da yeniden bedenlenmeler (tenasüh) ortaya çıkmaktadır.
43
Tenasüh,
karmaya bağlı olarak ortaya çıkan ve onun ayrılmaz bir parçası olan yeniden doğum
inancıdır. Karma ortadan kalkmadıkça yeniden doğum döngüsü de bitmez. Karmanın
sonu ise bütün karmik birikimlerin tüketilip karşılığının alınması ile
gelebilmektedir.
44
Tenasüh inancına bir sonraki başlıkta yer vereceğiz. Ancak
konumuz gereği kurtuluş anlayışında karma ve tenasühe tekrar döneceğiz.
Hinduizm için karma- tenasüh inancı kadar önemli olan bir başka kavram ise
dharma kavramıdır. Yukarıda Hinduların kendi dinlerine “Sanatana Dharma” adını
verdiklerini belirtmiştik. Dharma, Sanskritçe desteklemek, bir arada tutmak,
beslemek gibi anlamlara gelen “dhr” kökünden türetilmiştir ve “din, şeriat, görev,
sorumluluk, ahlak, fazilet” gibi anlamlara gelmektedir.
45
Görüldüğü gibi bu kavram,
farklı anlamları içinde barındırmaktadır. Bu çerçevede doğadaki dengeyi ayakta tutan
kanun, insan için uyulması zorunlu olan, kutsal metinlerde bildirilmiş kurallar ve
kişinin içinde bulunduğu sosyal sınıfa bağlı olarak yerine getirmek zorunda olduğu
görevler gibi anlamları bulunmaktadır. Ancak en fazla, son belirttiğimiz sosyal
sınıfa, yani kasta bağlı görevler anlamında kullanılmaktadır.
46
43
Günay Tümer- Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1988, s. 67; Kürşat Demirci,
“Hinduizm”, TDV İslam Ansiklopedisi (TDVİA), İstanbul 1998, C. XVIII, s. 115; A. Hilmi
Ömer Budda, Dinler Tarihi, İstanbul 1935, s. 77.
44
Aydın, s. 67.
45
Ali İhsan Yitik, “Hinduizm’de Din ve Din Anlayışı: Dharma Kavramı”, Dinler Tarihi
Araştırmaları II, Ankara 2000, s. 310.
46
Yitik, “Dharma Kavramı”, s. 311- 318.
15
Hinduizm’de insanlar çeşitli sınıflara ayrılmışlardır. Buna kast sistemi adı
verilmektedir. Bu sistem Vedalar’da tanrı Brahma’nın bedeninin bölümleri ile
açıklanmıştır. Bu çerçevede Brahman’ın başı, Brahmin yani din adamı sınıfını;
kollar, savaşçı ve yönetici olan kshatriyaları; bacaklar, çiftçi, tüccar, sanatkâr sınıfı
olan vaisyaları; ayaklar ise sudraları, hizmet işlerine bakanları temsil etmektedir.
47
Bu sınıflardan başka bir de paryalar, yani dokunulmazlar sınıfı vardır. Bunlar dinen
temiz sayılmamakta ve kast dışı kabul edilmektedirler. Hindu olmayanlar ise
bunlardan daha aşağıda bulunmaktadırlar çünkü herhangi bir kasta mensup
değillerdir.
48
Geleneksel Hinduizm’de insanlar yukarıda belirtilen kastlardan birine mensup
olarak doğmakta ve bu kastın görev ve sorumluluklarına uygun davranışları
yapmaktadırlar. Bireyin hangi kasta mensup olarak doğacağını ise Tanrı veya bir
başka yüce varlık değil kendi karması belirlemektedir. Buna göre kişi önceki
hayatında işlediği fiiller neticesinde daha üst veya daha aşağı bir kastta dünyaya
gelir.
49
Kast, aileden miras kalır ve değiştirilmesi de mümkün değildir.
50
Kişi içinde
bulunduğu kastın görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirirse bir dahaki dünyaya
gelişinde daha iyi bir kastta yer alma şansına sahip olabilir. İşte bu noktada dharma
kavramı devreye girmektedir. Kastına uygun davranmak, her türlü ahlaki ve dini
kurala uymak, dharmayı yerine getirmektir. Dharma, aynı zamanda Hindular için
önemli olan hayatın dört amacından bir tanesidir. Kişinin dharmasına uygun olarak
47
Nikhilananda, s. 82.
48
Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul 1983, s. 144-145; Yitik,
Karma Tenasüh, s. 25.
49
Nikhilananda, s. 83-84.
50
Sarıkçıoğlu, s. 144; Yitik, Karma Tenasüh, s. 26.
Dostları ilə paylaş: |