T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk'nın 250. Maddesi İle Yetkili)



Yüklə 4,89 Mb.
səhifə178/278
tarix14.09.2018
ölçüsü4,89 Mb.
#68132
1   ...   174   175   176   177   178   179   180   181   ...   278

KEMAL SEVEN : 15:08-16:10 Evet, geçmiş zaman onlarda söyledi ama oda istemedi yani zamanı söylesin,gelecek zaman bu, hepiniz söyleyin ...(anlaşılmadı), cek-cak, tamam bunlar gelecek zaman ekleri cek-cak, şimdiki zaman, geçmiş zaman, şimdiki zaman, geçmiş zaman, yani geçmiş, şimdiki artık yeni

X ERKEK 2 : 16:10-16:17 ...(anlaşılmadı).



KEMAL SEVEN : 16:17-17:36 ...(anlaşılmadı), mesela söyliyelim İçişleri bakanı, İç işleri bakanı ...(anlaşılmadı) biliyor musun şimdi biz ...(anlaşılmadı) yüksek, yüksek nedir biliyorsunuz şimdiki zaman ...(anlaşılmadı), kestiler, şimdiki zamanda söyledi, adının üstünde ..(anlaşılmadı) tamam, ...(anlışılmadı), ne dedin sen?

X ERKEK 2 : 17:36-18:01 Arkadaş dedi napim bende dedim ...(anlaşılmadı).



KEMAL SEVEN : 18:01-18:08 Yani...(anlaşılmadı)

X ERKEK 2 : 18:08-18:18 Yani sen bir yerden bir şey götürüyorsun, ondan bir şey alacağım.



KEMAL SEVEN : 18:18-18:24 Ben birşey götürüyorum, ondan alacağım.

X ERKEK 2 : 18:24-18:29 Ben birşey götürüyorum, ondan alacağım, bir şey götürüyorum çoktandır öğretmenim.



KEMAL SEVEN : 18:29-18:31 Bir şey götürüyorum, bir şey götürür.

X ERKEK 2 : 18:31-18:33 Bir şey götürür olur,bir şey götürür.



KEMAL SEVEN : 18:33-20:16 Bir şey götürüyorum ..(anlaşılmadı), bir şey götürür bu bugün o yüzden sen teyit ettin mi, oda ...(anlaşılmadı), söyledi biz ...(anlaşılmadı) biz, dedi ...(anlaşılmadı) gitmek diyorsa mesela ...(anlaşılmadı), yap, yaptı, yaptılar yani içinde var yaptılar.

X ERKEK 2 : 20:16-20:21 Ben dedim ki ne kar ın var, ...(anlaşılmadı).



KEMAL SEVEN : 20:21-20:44 Yap, ya sen gördün biz söyledik, zaman zaman..(anlaşılmadı), zaman zaman da ...(anlaşılmadı), başka, yap, yap, biz hepimiz yap, yani yaptı, mana da yaptı da.

X ERKEK 2 : 20:44-20:47 ...(anlaşılmadı).



KEMAL SEVEN : 20:47-25:15 Evet yaptı, öylesine ben söylemiyorum, eylem, yüklem, fiil, tamam işte arkadaşlar söylüyor biz gitmişiz, ben dedim bir yere gittiniz mi, dedi ...(anlaşılmadı) biz gidecektik, ...(anlaşılmadı), gitti, ben, ben gidecektim, ben gittim, gittim şimdi, ben gittim, evet ben gidiyorum, sen gidiyorsun, o gidiyor, biz gidiyoruz, şimdi siz, sizin, sizlerin doğru mu. dedi geldi ...(anlaşılmadı) ben geldim, biz geldik, o geldi, söyliyelim ..(anlaşılmadı), ben görüyorum, sen görüyorsun, o görüyor, biz görüyoruz, siz görüyorsunuz, biz koşuyoruz, sen koşuyorsun, şimdi olumlu sonra da olumsuz ...(anlaşılmadı), ben koşuyorum, sen koşuyorsun, arkasından biz koşuyoruz siz koşuyorsunuz tamam, şimdi ...(anlaşılmadı) benim söylemek istediğim ...(anlaşılmadı) ben kırıyorum, sen kırıyorsun, o kırıyor, biz kırıyoruz, siz kırıyorsunuz, onlar kırıyorlar, kırmak, kırmak ...(anlaşılmadı),

X ERKEK 3 : 25:15-25:22 Biz diyoruz kırıldı öğretmenim.



KEMAL SEVEN : 25:22-26:05 Bizde ...(anlaşılmadı),

X ERKEK 2 : 26:05-26:09 Kırdılar, kırıldı fark var değil mi Musa?

MUSA : 26:09-26:22 Kırıldı da kırdılar birbirinden farklı değil mi?

X ERKEK 2 : 26:22-26:23 Şimdi Musa arkadaş bizi şaşırttı, diyor...(anlaşılmadı).



KEMAL SEVEN : 26:23-26:24 Yok yok.

X ERKEK 3 : 26:24-26:28 Yav şimdi farklı dil var, tatlı dil var.

MUSA : 26:28-26:32 Kırıldı, kırıldı, kırdın, kırdın.

X ERKEK 3 : 26:32-26:38 Ama kökleri aynıdır, birdir.



KEMAL SEVEN : 26:38-26:43 ...(anlaşılmadı), tamamını söyliyeceksin yada söylemiyeceksin o doğru söylüyor.

X ERKEK 3 : 26:43-26:47 Arkadaş ayrı bir şey söyledi, o yüzden ben ondan önce sordum.



KEMAL SEVEN : 26:47-26:52 ..(anlaşılmadı).

MUSA : 26:52-27:00 Senin ayağın kırıldı mı? Ayağım kırık, ayağım kırıldı, senin ayağın kırıldı mı?

X ERKEK 3 : 27:00-27:02 Ayağım kırıldı.

DERYA GÖREGEN: 27:02-27:04 Ayağım kırık, ayağım kırıldı.

MUSA : 27:04-27:08 Senin ayağın kırılmış, benim ayağım kırıldı.



KEMAL SEVEN : 27:08-27:35 Evet bu kadar, biz, siz, onlar, biz çoğul, siz onlar, bunlar çoğullar,çoğul ne demek?

SINIF : 27:35-27:36 Çoğul.



KEMAL SEVEN : 27:36-28:36 Çoğul, çoğul ...(anlaşılmadı) o demeci şey yap ...(anlaşılmadı) tamam dedim ki çoğulları,,,(anlaşılmadı) niye böyle yapıyorsun, çoğul ...(anlaşılmadı).

X ERKEK 1 : 28:36-28:39 Öğretmenim, ...(anlaşılmadı).



KEMAL SEVEN : 28:39-32:01 Ney, ...(anlaşılmadı) not, diyor ki ...(anlaşılmadı), işte bu, ...(anlaşılmadı) bu deri nedir Derya, hadi söyle.

X ERKEK 1 : 32:01-32:02 Yaprak, yaprak.



KEMAL SEVEN : 32:02-32:07 Hadi söyle, o ne dedi, yaprak nedir?

DERYA GÖREGEN: 32:07-32:09 Yaprak, yaprak.

X ERKEK 1 : 32:09-32:11 Yaprak, yaprak.



KEMAL SEVEN : 32:11-32:17 Yaprak, yaprak, sayfa neydi?

SINIF : 32:17-32:19 Sayfa.



KEMAL SEVEN : 32:19-33:06 Yaprak yaprak, sayfa sayfa, yüz, yaprak, yaprağın yüzü anlamında, ...(anlaşılmadı) şimdi ...(anlaşılmadı) biz çalışacağız onlar da okuyacak,

X ERKEK 1 : 33:06-33:07 ...(anlaşılmadı)



KEMAL SEVEN : 33:07-33:15 ...(anlaşılmadı), ne oldu, ...(anlaşılmadı)

X ERKEK 1 : 33:15-33:35 Sen nasılsın, ben iyiyim, ben nasılsın, sen nasılsın pardon



KEMAL SEVEN : 33:35-33:42 Ben iyiyim ..(anlaşılmadı).

X ERKEK 1 : 33:42-33:43 Sen nasılsın?

X ERKEK 2 : 33:43-33:44 Ben iyiyim.

KEMAL SEVEN : 33:44-33:52 Ben iyiyim, tamam ..(anlaşılmadı).

X ERKEK 2 : 33:52-33:55 Günaydın acaba sen nasılsın?

X ERKEK 1 : 33:55-34:14 Ben iyiyim sen nasılsın?

X ERKEK 2 : 34:14-34:16 Teşekkürler, bende iyiyim.



KEMAL SEVEN : 34:16-35:00 ...(anlaşılmadı),

DERYA GÖREGEN: 35:00-35:16 Günaydın Azad sen nasılsın, ben iyiyim sen nasılsın, bende iyiyim,

KEMAL SEVEN : 35:16-36:37 Arkadaş çoğullar ...(anlaşılmadı), ama sen deseydin çoğul var, ,,,(anlaşılmadı) ben ne dedim, çoğullarda ın in, tekillerde vurgu var vurgu, sen nasılsın vurgu var, sen nasılsın vurgulu, ben iyiyim teşekkür ederim, sen nasılsın, vurgulamak, ben dün ...(anlaşılmadı) ne oldu siz biliyor musunuz.

SINIF : 36:37-36:40 Yok biz bilmiyoruz.



KEMAL SEVEN : 36:40-38:18 Bilmiyor musunuz siz, içinde vurgu var, olur ki eğer vurgu azsa ...(anlaşılmadı), ama vurgu varsa, ...(anlaşılmadı) bak şimdi biz kadın diyelim, ...(anlaşılmadı).

X ERKEK 2 : 38:18-38:22 ..(anlaşılmadı)



KEMAL SEVEN : 38:22-43:12 ...(anlaşılmadı) yani kişi ekleri, şahıs eki, kişi eki şahıs eki, ben sen o, biz siz onlar bunlar biz dedik bunlar çoğul olanlar doğal, kişi zamirleri, benim, senin, onun, bizim sizin onların, ben isterim ...(anlaşılmadı), ben im, kim, benim, senin, onun, bizim, onların, bunlar çoğullar, çoğul ım, ım , biz, ...(anlaşılmadı) yani bu belirtidir, ım,-im, ,,,(anlaşılmadı), -ım dedikleri zaman nedır, fazladır çogul, bizim, ..(anlaşılmadı) kişi zamirleri -ım, -im, ...(anlaşılmadı) öğretmeni kim yapacak?

X ERKEK 1 : 43:12-43:52 Ben öğretmenim, sen öğretmensin, o öğretmen, biz öğretmeniz, siz öğretmensiniz, onlar öğretmenler.



KEMAL SEVEN :43:25-45:10 ...(anlaşılmadı), tamam biz dedik ...(anlaşılmadı) sen şimdi dedin öğretmenim, burda e var e, ...(anlaşılmadı) ben öğretmen -im, öğretmen -i, yinede güzel de öğretmen -e, ...(anlaşılmadı).

X ERKEK 1 : 45:10-45:20 Ben bir soru sormak istiyorum, benim bura mesela biz öğretmen dir, siz öğretmensiniz, onlar öğretmenler burda şaşırt ma olmuyor mu -ye olsa daha güzel olmaz mı?



KEMAL SEVEN :45:20-48:30 Bunlar çoğullar, ...(anlaşılmadı). -em, ım, im, ...(anlaşılmadı), toplantı günlerınde, samim dostluk ...(anlaşılmadı), ikili çatışma, ...(anlaşılmadı) gelişmeler, ..(anlaşılmadı).

2.DERS
TUNÇER ÖZDOĞAN: Felsefe öğrenmenin temelidir çünkü felsefe yaparak öğrenilir. Bu anlamda bu meselelere yaparak felsefe yapmış oluruz yada öğrenmeye çalışmış olacağız. Aslında felsefe yapmış olduğumuz şey yani bir şeye iyi deriz kötü deriz doğru deriz yanlış deriz bu anlamda felsefe yapmış oluruz. Üzülürüz, seviniriz öfkeleniriz fikrimizi söyleriz o fikrini söylediğimiz şey duygularımız söz konusudur. Bu duygularamızın yanında fikirlerimiz vardır, biz fikirlerimize duygularımız üzerinden günlük yaşantılarımızdan birbirimizle görüştüğümüz ilişkiler olarak dil üzerinden felsefe yaparız bunu hepimiz yaparız bazılarımız bilerek yaparak bazılarımız bilmeden yapar önemli olan felsefe bilerek yapmak daha doğrusu felsefeyi yaparken hangi akıma tekamül ettiğini bilerek yapmak yani felsefede değişik akımlar vardır, Hegel vardır……anlaşılmadı,filozof vardır, Marks vardır, bu anlamda felsefeyi bilerek yapmak ayrıca bir önemi vardır yani tekrardan toparlarsak yani biz felsefe yapıyoruz hatta uyurken bile farkında varmadan yapıyoruz duygularımızı düşüncelerimiz ifade ettiğimiz zaman biz mertebe yapıyoruz bilelim veya bilmeden yapıyoruzdur, çoğumuz bilmeden yapıyoruzdur, bu anlamda biz siyasi yaşantımızda veya bilimselliğimizde felsefeyi ne kadar bilerek yapıyorsak yaptığımız siyasi faaliyet o kadar da tutarlıdır.Bir anlamda o kadar bilinçlidir diye düşünüyorum. Şimdi birlikte bu felsefi yapmayı çalışacağız burada, geçenlerde bir …….olmuştu bundan birkaç gün önce sabahleyin kalktım kederliydim üzüntülüydüm yani ne olmuştur, sabahleyin kalkarsınız üzüntülüsünüzdür, Sevinçlisinizdir, işte bir an düşünürsünüz ben niye üzüntülüyüm veya kederliyim sevinçliyim diye aklınızda kederlisinizdir işte üzüntülüsünüzdür o gün de cenazeye bir arkadaşımız şehit olmuştu, cenazeye gitmişizdir o sabah üzüntüyle kederle kalkmışızdır, bir fikirden dolayı kederleniyoruzdur nedir bu fikir? Bir cenazeye yönelik fikir söz konusudur bu cenazeye yönelik fikir bizi kederlendirmiştir üzüntüleşmişizdir öfkelenmişiz o yüzden sabah biz kederle veya bir öfkeyle kalkmışızdır. Veya sevinçli kalkmışızdır ya biz niye sevinçliyiz dediğimizde aklımıza o gün bir düğüne gideceğimiz gelir bu düğün olduğundan dolayı sevinçliyizdir. Yani burada şeyi anlatmaya çalışıyoruz. Bir fikir vardır düğün fikri bir fikir vardır cenaze fikri işte bu bizi kederlendirmiştir, üzmüştür yine bir fikir sevinçli kalkmışızdır huzurlu kalkmışızdır, neşe ile kalkmışızdır, burada bahsettiğim bir fikir söz konusudur bir duygu söz konusudur yine bir defin söz konusudur, nedir bir cenazeye gitmiştim bir GERİLLA cesedi söz konusudur bir cenaze arabası vardır bir mezar vardır, burada bir takım nesneler söz konusudur, bu nesnelere dair bir fikirler vardır, yani bir cenaze arabası, cenazesi olan kişi yani bundan dolayı kederlenmişizdir öfkelenmişizdir yani burada anlatmaya çalıştığım şeydir sipinoz dan bahsediyorum size spinoz da cisimleri ayırır fikirleri ayırır insanların tutkularını duygularını ayırır, şöyle der fikirler fikirlerle ilişkilenebilir cisimler cisimlerle ilişkilenebilir, duygular duygularla ilişkilenebilir gibi önermeden bahseder bu anlamda siz de katılabilirsiniz mesela son birkaç gündür veya birkaç haftadır bir kederle bir öfkeyle bir üzüntüyle bir duyguyla yataktan kalkmışızdır, veya günlük yaşantımızda öfkelendiğimiz bir şey olmuştur , bu öfkelendiğimiz şey bir haksızlıkla karşılaşmışızdır bu haksızlık ne dahilindedir bir arkadaşımız tutuklanmıştır yani burada bir olay söz konusudur, yani bir siyasi fikir ortayı çıkmıştır bu siyasi fikirle duygularımız bilinçli bir şekilde öfkemiz ortaya çıkmıştır. Günlük yaşantımızda biz böyle yaşarız. Yani biz doğarken bizim adımızı koymuşlardır, Ahmet’tir , Ayşe’dir yani bu adımıza hitab ettiğimiz mümkün değildir bir de bir süre sonra mavi elbise yada pembe elbise giydirirler yani biz pembe elbise giymek istemiyoruz biz kız çocuğu olmak istemiyoruz, veya bana erkek elbise giydirmeyin, deme hakkımız yoktur. Veya bir Kürt dili içinde doğmuşuzdur, Kürtçe konuşmak istemiyorum deme hakkımız yoktur, bu anlamda buna iddia edebileceğim …anlaşılmadı koşulu yoktur. Spinoz da bu böyledir veya 1960-70’lerde …anlaşılmadı bu böyledir bir fikir içinde duyguların içerisinde doğarız ve o duyguların dışarı çıkma kimliğidir ….(anlaşılmadı) göre şimdi katılabilirsiniz buna yani siz herhangi biri olarak karşıdakine duygularınız bu olaya dahil fikirlerinizden bahsedebilirsiniz birlikte yapalım isterseniz bunu çünkü felsefe benim anlatmam sizin dinlemenizle öğrenilecek bir şey değildir. Birlikte yaparak konuşarak onu dile getirerek birbirimize yakınarak bu anlamda günlük yaşantısında karşılaştığı ilk olaydan bahsedebilir bu olay karşısında duygularından öfkelerinden bahsedebilir burada bir öfke vardır bu öfkeye dahil bir takım olaylar olmuştur, bu olaylar bir siyasi fikir veya bir bilimsel fikir sebebinde de anlamlandırılabilir, bu anlamda fikirden duyguları ilişki kurabiliriz; ama fikir bu fikirle duygularınız toplumsal bir olayla ilişkili olarak bize söyleyin yani bir ırkçılık da olaydır yani burada bir acı vardır yani duygularınıza karşı bir takım sürprizlerde olabilir , doğan bir çocuğu düşünün yani ben nefes almakta zorlanıyorum onun için ağlıyorum veya duygulanıyorum ürküyorum diyemez demek ki ürkü değildir bir de bunu öğrendiği anda bir darbeyle karşılaştığında canı yanar öfkelenir veya üzülür ağlar, bu üzülmesi ve ağlamasını bir darbe karşılaşmış olduğu bilgisiyle anlamaya başlar yani biz sizin fikriniz belirtik ki fikrinizden duygularınızı yani günlük yaşantınızda karşılaşmış olduğunuz olaylarla bağlantı kurarak söylemeniz konuşmak isteyen arkadaşlar var.

X ERKEK ŞAHIS 4 : değerli arkadaşları selamlıyorum, bu anlamda bir örnek vermek istiyorum, saat 8’e doğru aşkın hem duygulandım hem öfkelendim, duygulandım siyasi tutsaklar, ana dilleriyle Kürtçeyle savunmak istiyorlar, mahkeme heyeti kabul etmiyor, onlarda onurlu bir tavır gösteriyorlar ve Kürtçeyle direniyorlar akabinde eş genel başkanları açıklama yapıyorlar biz arkadaşlarımızın onurlu davranışlarının arkasındayız diyorlar, bu beni mutlu etti, duygulandırdı, beni öfkelendiren taraf ise; mahkemenin hala bu ucube tarzda Kürtçeye karşı ,Kürt halkına karşı bir soykırım direnmekte bu da beni öfkelendirdi,

TUNÇER ÖZDOĞAN: şimdi bunu diyebiliriz evet şimdi arkadaşımız duygularından bahsetti öfkesinden bahsetti, sevincinden bahsetti, eğer bu öfkesini duygularını tanımlayabilmesi için siyasi fikre sahip olmasaydı doğal olarak bu duygularının öfkesinin nedenini de açıklayamayacaktı, anlatamayacaktı bu anlamda bizim siyasi fikrimiz ne kadar gelişirse o kadar öfkemizin duygularımızın nedenini de açıklama imkânımız olur. Yani fikre tabi bir şey fikre tabi bir şey olan siyasi fikir derinliğimiz bilime dair derinliğimiz ne kadar gelişirse duygularımızı açıklamakta öfkemizi açıklamakta o kadar iyi oluruz yani sevincimizi öfkemizi kontrol etmemiz için bilime ve siyasi fikre o kadar geliştirmemiz zorunluluğu ortaya çıkar,

X1 ERKEK Şahıs 5 :……(anlaşılmadı ) peki şu an da biz felsefe olarak bir bölüm olarak ortaya koyduğumuz yani her şeyi içine katıp katıp yasal bir düşünce felsefe olabiliyor mu? Yani felsefeyi ne olarak ayırmalıyız, düşünmek burada hangi kategoriye giriyor.?

TUNÇER ÖZDOĞAN: arkadaş iki(2) tane damardan bahsetti doğrudur felsefede iki tane temel damar vardır, nesnel ve öznel idaridir, bir nesneyi düşünüyorsak bu nesnel idaridir, yani düşünürken bir özlem bir duygu ortaya koyuyorsak buda öznel idaridir, yani felsefede iki tane ana damardan bahsedebiliriz, biraz önce bahsettiğimiz bu iki damarda bu nesnel dir bu özneldir çok da durmam o şöyle der : bir fikir, bir duygu dünyasının bir bilimsel anlayışın içinde doğarız yani biz Kürt dili içinde doğduk ve Türkçe konuşması mümkün değildir der bir milletvekilimiz şöyle demişti: ‘biz ……(anlaşılmadı) bir şeydir engelleyebiliyorsanız engelleyin ‘ gibi bir cümle sarf etmişti panelde, gerçekten de biyolojik bir sorundur …………..bu anlamda ……….engellenebilir bir şey değildir, bu anlamda insanın doğmuş olduğu ana dilinin tersine gerçi başka bir dille de konuşması mümkün değildir, konuşursa zaten kendisini ifade edemez. Dediğimiz gibi bir duygu dünyası içinde bir fikir dünyası içinde doğduk ama aynı zaman da bir dilin içinde doğduk, kendimizi fikirlerimizi duygularımızı ancak o içinde doğduğumuz dil ile ifade etmemiz gerekir eğer biz başka bir dili konuşmaya zorlanırsak veya başka bir dili konuşmayla çalışırsak, bu bizim kendimizi ifade etmekte yani duygularımızı ifade etmekte dilimizi ifade etmekte çok ciddi sorunlar ortaya çıkar, kamu oyu bu nedenden anadilini konuşmasını bu yüzden engellemeye çalışır, yani kendisini ifade etmesini duygularını ifade etmesi ni engellemek için Kürt dilinden başka bir dille konuşmaya zorlamaktadır. Bir diğer yandan biz fikirlerimizi sürekli siyasi fikirlerimizi felsefeye dairi bilime dair fikirlerimizi sürekli yapılandırmak ve geliştirmek zorundayız. Duygularımızı tanımlayabilmek içinde aynı geliştirmek zorundayız, bunu ancak kendi anadilimizle yapabiliriz, yani bir Kürt dili içinde doğduysak duygularımızı en iyi tanımlayabilmek için Kürtçe konuşmaktır, eğer başka bir dili konuşmaya kalaklarsak kendimizi ifade etmemizin önüne geçmektir. Kendimizi ifade etmediğimiz zaman ne olacaktır ilişkiler kurmakta zorlanacağızdır yani burada toplanmakta zorlanacağız, birbirimize duygularımızı fikirlerimizi konuşmakta zorlanacağız, anlattığımız şeyi tamamlamakta zorlanacağız ve bir de fikirlerimizi yapılandırmakta zorlanacağız,

Y2 BAYAN ŞAHIS: ….(anlaşılmadı)

TUNÇER ÖZDOĞAN: niye anadillinin konuşmasının engellenmesi psikolojik itibariyle ……(anlaşılmadı) neden olabilir.

Y2 BAYAN ŞAHIS: köy öğretmenim benim sırf Kürtçe konuşmam için dayak yediğimi biliyorum bana hakaret ettiğini biliyorum

TUNÇER ÖZDOĞAN: bu size sevap olarak yazılacaktır bunlar yani söz konusu olan felsefeyi anadilimiz üzerinden de öğrenebiliriz ben ana dili Kürtçe olan sizlere Türkçe hitap ediyorsam Felsefeyi belli bir yere kadar anlatabilirim bunu daha fazla anlatamam veya söz konusu olan bilimse bilime dair şeyler ancak belli bir yere kadar anlatabilirim bunu daha fazla anlatamam ama Kürtçe konuşuyor olabilsem bunu belli bir noktaya kadar anlatırım veya anlatamam felsefeyi de aynı şekilde belli bir noktaya kadar anlatırım veya anlatamam aynı şekilde sizinde Kürtçeyi birkaç sözcükten daha fazla bir sözcük haline getirmeniz yani ana dil Kürtçe ise veya Türkçe ise kullandığınız size dair kavramları giderek çoğaltmanız daha kolay ilişkilendirir hale getirmeniz gerekiyor, ve aynı zamanda şeyin …..(anlaşılmadı) sorunudur.(17:26)

TUNÇER ÖZDOĞAN: (17:50) itibaren bir düşünceye göre felsefe ortaya çıktığı coğrafya Yunanistan bu dönemde Avrupa’da da kabul edilen bir bölüm 2000-2500 sene önce ortaya çıkıyor felsefe Yunanistan topraklarında şeyde büyük oranda kabul görülüyor Küçük şehir devletçikleri vardı o zaman 10-15-20 bin yıllıktır, bu şehir ……(anlaşılmadı) okullar vardır bu okullarda felsefe okutulmaktadır, bu gördüğünüz de felsefi okullarından bir tanesine gösteriyor filozof denilen öğretmenler var kendi aralarında tartışıyorlar neye dair tartışıyorlar ülke ve yöneticileri arasındaki sorunları doğayla ilgi oldukları bir takım sorunları kendi aralarında konuşuyorlar bu şeyin felsefe okulunun kapısına giderseniz şöyle yazılır ‘Matematik bilmeyen bu okula giremez’ şeklinde bu okulun kapısında bir şey daha da yasıyordu neydi o? ‘Kendinizi…..’ şeklinde bir cümle vardı, işte bu küçük şehir devletçikleri felsefeye önem veriyordu 2500 seneden beri gerekse yönetenler ve gerekse yönetilenler felsefeye o kadar önem vermelerine rağmen bizim okullarımızda felsefeye önem verilmez dahası unutturulmaya çalışılır. Bunun nedenini felsefe üzerine konuştuğumuz zaman felsefenin ne olduğunu öğrendiğimiz oranda nedenlerini öğrenmiş oluruz şimdi çok kaba genel ve genel olduğu oranda da eksik bir takım tanımlarla felsefenin ne olduğuna baktığımızda şöyle bir takım tanımlar ortaya çıkıyor bunlar çok evrensel ve genel tanımlardır bu anlamda da evrensel oldukları içinde eksiktir, hatta bazıları da yanlıştır. Şimdi felsefe şöyle bir şeydir, felsefede doğrular yanlışlar vardır birincisi kabul ettiğin bir önermeyi bir başkası kabul etmeyebilir, bu anlamda doğrular yanlışlar vardır. Platon’a göre Hegel’in tezleri yanlış olabilir, veya Hegel’in felesefeye dair doğruları yanlışları olabilir çünkü bunlar farklı sistemlerdir , ….(anlaşılmadı) felsefesi olsun , Hegel’in felsefesi olsun her biri farklı sistemlerdir, ikincisi ise felsefi sistemler diğer sisteme göre doğru veya yanlış tanımlanabilir, öyle bir şey. Şöyle bir şey 2+2: 4 diyebiliriz bu matematiğe doğrudur, şu sitemi kabul eden …..(anlaşılmadı) matematiği kabul eden herkes bunun doğru olarak kabul etmek zorundadır. Hiç kimse buna niye demez 5 demez ama matematikte başka sistemler vardır ….(anlaşılmadı) gibi ….(anlaşılmadı) sistemi gibi ona göre başka 2+2: 4 başka sonuç verebilir. İşte burada ….(anlaşılmadı) bu sitemleri birbiriyle karşılaştırmak o kadar da çokça bir anlamı yoktur; çünkü birine doğru olan öbürüne yanlış olabilir. Ama kendi içerisinde iki akım ….(anlaşılmadı) doğrudur veya …..(anlaşılmadı) iki nokta arasına doğru çizilebilir başka bir matematik jeolojiye göre iki nokta arasına doğru çizilemez şöyle bir gerekçe sürer evren, jeopotik yapıdadır der. O nedenle iki nokta arasına doğru çizilemez veya bir doğrunun karşısına bir paralel çizilemez hem ……(anlaşılmadı) matematiği hem ….(anlaşılmadı) sisteme göre böyle bir parallelik kullanılabilir …..(anlaşlmadı) sistemi paralel olması mümkün değildir. Çünkü evrenin yapısı jeopotik değildir, burada anlatmaya çalıştığım şey, söz konusu matematiksel sistemlerde veya geometrik sistemlerde olduğu gibi birbirlerini yanlış olduğundan bahsederler, felsefede de bu böyledir. Hegel’e göre bu çeşit önermeler yanlıştır. Ondan sonra biz neye dair hangi felsefe akımının içinde bulunduğumuz ayrı bir önemi vardır. Ayrı bir önemi vardır çünkü; biz siyaset yapacağızdır veya bilime dair konuşacağızdır, bilimsel bilginin siyaset teorisinin arkasında daima bir felsefe vardır, felsefe tarafından yapılandırılmış olduğu için , biz hangi felsefenin içinden konuştuğumuzu bilmek zorundayız çünkü siyasi tez ve önermelerin ya da bilimsel tez ve önerilerin o akıma göre yapılandırılıyor, şimdi bir sabit duralım felsefenin ne olduğu üzerine felsefe : ‘kişinin ve kendisini ve çevresini anlama, yorumlama, açıklama ve gerçeği arama çabasıdır’ diyoruz .

X ERKEK ŞAHIS 6: hocam şimdi felsefe insanın yaşamı değimlidir yani hayattır , çevresidir, düşüncedir, üzüntüdür, siyasidir, yani insanın hayatı bir felsefe diyebilir miyiz? Herkes onu yaşayabiliyor mu?

TUNÇER ÖZDOĞAN: herkes felsefe yapabilir, deli olan ile olmayan arasındaki fark nedir? Deli olamayan ruh baskısı üzerinde olamayan kendi yaşamı üzerine düşünebilme yeteneğine sahiptir duygularını üzerine fikirleri üzerine veya karşılaştığı olay ve ilişki üzerine düşünebilme ve duygulanabilme imkanına sahiptir, öfkelenebilme imkanına sahiptir, işte öfkenin duygularının, tutkularının üzerine düşünür, fikir üzerine düşünür, olay veya ilişkiler üzerine fikri olur, işte bu fikri bize düşündüren şey felsefe yapmanın kendisidir. Bu anlamada siz olay ve ilişkileri içindeysen doğru düşünmeni ve aynı zamanda doğru hareket etmenin yolu felsefe yapmaktan geçer yani felsefeyi bilmekten geçer, bu anlamda felsefe yapmak felsefe bilmek felsefenin akımlarını bilmek iyi olduğunu öğretebiliriz. Aslında şöyle söylerken de felsefe yapıyorum aslında, felsefenin iyi bir şey olduğunu söylersem de felsefe yapmış oluyorum.

Y3 bayan şahıs: şöyle desek hocam felsefe yaşamı veya yaşamda olan her şeyi anlamlandırabilmesidir. Bence bu daha mantıklı

TUNÇER ÖZDOĞAN: kişinin bilgileri ve evrenin bilgileri topluma iyi bir şekilde yani anlatım tarzı veya aktarma dahası….(anlaşılmadı) şöyle ben öznelim diyeyim, bütün olaylar insan ilişkiler üzerine olur dedi, ve özne olması durumunda o ilişkileri insanlara bilgileri aktarırım dedi yani bunun bir özne vardır yani kendisidir, bir özne söz konusudur, yani Descartes şöyle der; ‘düşünüyorum o halde varım’ der. Bir özne olmasından hareketle diğer insan ilişkileri bin nesne olarak kabul eder ve ben bu nesneyi şekillendiririm der, arkadaşta bir Kartezyen felsefesi içerisinde konuştu aslında ben biraz önce …(anlaşılmadı) konuştum aslında yani bir fikir dünyası bir düşünce dünyası içinde düşünür demiştim, bir …..(anlaşılmadı)vari bir yaklaşım getirmiştim, arkadaş Kartezyenvari bir yaklaşım getirmişti, ben özne olmam dolayıyla benim görevim, insan –insan ilişkilerini şekillendirmek dedi mesela ne dedi ben demirciyim dedi , ben şu …(anlaşılmadı) yla bir yani demir kapı yapabilirim dedi veya bir eğitmenimdir eğitmem olmamdan dolayı yani özne olmam durumundan yani insan -insan ilişkilerini şekillendirebilirim şeklinde Kartezyenvari bir yaklaşım getirdi, burada şey söylüyorum fi..(anlaşılmadı) ile kartezyenvari yani Descartes arasnıdaki farkı görüyoruz arasındaki Descartes’a göre özne söz konusudur, bu durumda özne düşünüyordur bilinçli bir yaklaşım söz konusudur burada ben düşünüyorumdur ve düşündüğüm şeyi i yapıyorumdur, gidip kapıyı açıyorumdur, özne olmam ile nesne olan kapıya müdahale ediyorum şeklinde bir anlayış, Freud; düşünüyorum demez, ‘insan düşünür’ der. Freud’a göre ‘insan gece gündüz düşünür, bir düşüncenin içinde doğar ‘ Freud’ a göre , Descartes burada eski bir unsur söz konusudur. Freud tam bir ….(anlaşılmadı) söylüyor değil mi?yani İnsan düşünür. Şöyle ki insan düşünür düşünemediğiniz zaman var mı arkadaşlar yani ben düşüneceğim doğru olmasa gerek veya ben düşündüm çünkü insan sürekli düşünür, yani gece gündüz düşünür insan veya …..(anlaşılmadı) duygulanır insan, ben duygulandım duygulanacağız , duygulanıyorum şeklinde bir cümleden Descartes’tan gelir yani Kartezyen felsefeden gelir, düşüneceğim hissedeceğim, öfkeleneceğim, bana pek doğru gelmiyor, Freud’a göre ben sevinirim der, ben düşünürüm der çünkü; Freud bir düşüncenin bir fikrin bir duygunun içine doğmuştur o gece gündüz düşünür, ne düşündüğünü çoğu zaman bilemez, ben düşüneceğim diyemez o anlamda, bana da biraz Freud daha yakın gibi, …(anlaşılmadı) toplumun, doğal toplumun mesela söz konusu Kartezyen felsefe veya Freud felsefe ise Freud’un ekonomik toplumun daha iyi yapılandıracağını biliyorum doğa toplumun sınırını daha iyi daha doğru yapılandıracağını düşünüyorum bu anlamda şey Descartes kendisini şey yapar diğer insanların üzerinde görür mesela ….(anlaşılmadı) ben öfkeli değilim yeni bir fikrim var , o fikri veya duyguyu tahakküm halinde kendimi itidal olarak yapılandırırım diye düşünüyorum çünkü ; kendisi öznedir herkes tabirdir Kant’ta biraz öyledir aslında aydınlanmanın merkezinde Kant’ta bir öznedir burada insanı tanrısallaştırmıştır nasıl insanı biçimlendirmeye doğayı biçimlendirmeyi de evrim yapmıştır evrimin merkezinde tanrı merkezli düşünceye göre dünya vardır. İnsanın duyguları ve düşüncelerini tanrı şekillendirir, Descartes’ta böyle düşünmektedir ama Kant; böyle düşünmez insanın nerdeyse bütün yeteneklerine sahip olduğunu düşünür, yani fikri oluşturur nesneyi oluşturur, duyguları düşünceleri oluşturmaya tabi durumdadır. Kant burada önemser şeyleri bir özne şeklinde Kant’ın felsefesi bu anlamda…..(anlaşılmadı) göre fikirler ve duyguların içinde doğduğunu söyler bunları konuştukça daha iyi anlayacağız kısaca bir giriş yaptım çünkü söz isteyen arkadaş vardır.

Yüklə 4,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   174   175   176   177   178   179   180   181   ...   278




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə