19
2.5.2. Korteks Bölümü Hormonları
Adrenal bezin korteks bölümü yaĢam için çok önemli bir bezdir. Korteks bölümünün
olmaması ölümle sonuçlanan ciddi bozukluklara yol açar. Korteksten 30-40 çeĢit hormon
salgılanır. Bu hormonlar, hipofiz ön lob hormonu olan adrenokortikotrop hormon (ACTH)un
korteksi uyarması ile salgılanır ve kana verilir. Adrenal korteksten steroid hormonlar
sentezlenir bu nedenle bu hormonlara kortikosteroid hormonlar da denir. En önemlileri;
glukokortikoidler, mineralokortikoidler ve androkortikoidlerdir. Hormonlar fonksiyonları
bakımından birbirlerinden farklıdır.
Glukokortikoidler
Daha çok protein, yağ ve karbonhidrat metabolizması üzerine etkilidir. Bu gruptaki en
önemli hormonlar kortizol ve kortikosterondur (kortizon ve hidrokortizon).
Glukokortikoidlerin görevleri
o
Karaciğeri etkileyerek protein ve yağlardan glikoz oluĢmasını ve
glikozun karaciğerde depolanmasını sağlar. Hücrelerde glikoz
kullanımını azaltır. Böylece kanda glikoz miktarı artar.
o
Proteinlerin yıkımını artırır ve protein sentezini azaltır. Karaciğer
dıĢındaki kas dokusunda protein depolarını azaltır.
o
Yağların yıkımını, serbest yağ asidi oranını ve kullanımını artırır.
o
Glukokortikoidlerin metabolik etkilerinin yanı sıra iltihap
belirtilerini ve alerjiyi giderici etkileri vardır.
Kortizon yokluğunda görülen bozukluklar
o
Kan glikoz düzeyi düĢer.
o
Yağ dokusundan serbest yağ asitlerinin meydana gelmesinde
eksiklikler ortaya çıkar.
o
Kan basıncı düĢer.
o
Distal tübülün suya geçirgenliğini azaltarak daha fazla suyun
atılmasına neden olur. Kortizol eksikliğinde fazla su içildiği zaman
vücutta su birikmesine ve su zehirlenmesine neden olur.
o
Lezzet almada bozukluk, iĢitme ve koku almada yetersizlikler
görülebilir.
o
Kas zayıflığı görülür.
o
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte yokluğunda timus bezi ve
lenf bezleri büyür.
Mineralokortikoidler
Bu grupta bulunan hormonların en önemlileri aldesteron ve desoxycorticosterondur
(dezoksikortikosteron). Aldesteron vücudun sıvı ve elektrolit dengesini sağlanması için
gerekli bir hormondur. Asıl etkisini sodyum üzerine gösterir. Aldesteron, böbreklerin nefron
tubulusları üzerine etki ederek sodyumun böbreklerden geri emilimini sağlarken potasyumun
ve hidrojen iyonlarının böbreklerden idrarla atılımını hızlandırır. Sodyum miktarının artması
ozmotik basıncın artmasına ve aynı oranda suyun emilimine neden olur. Böylece vücut
sıvılarındaki su ve elektrolit dengesi sağlanır.
Ayrıca aldesteron enfeksiyonlara karĢı
savunma sistemini de destekler.
20
Dezoksikortikosteron, iltihaplarda bağ dokusunun artmasını böylece dokunun
onarılmasını sağlar.
Aldesteronun yetersiz salgılanmasında sodyum, su ve klorun geri emilimi azalır. Kan
hacmi ve kalp atıĢı yavaĢlar, buna bağlı olarak dolaĢım Ģoku geliĢir. Aldesteron fazlalığında
ise potasyumun vücuttan fazla atılmasına bağlı olarak potasyum miktarı azalır ve kas
zayıflığı görülür.
Androkortikoidler (Gonodokortikoidler, Seksüel Hormonlar)
Korteksten salgılanan seksüel hormonlar progesteron, östrojen ve androjendir.
Androjen erkekte ses kalınlaĢması, kıllanma ve kas tonüsünün artmasında rol oynar. Kadında
cinsiyet içgüdüsünün ortaya çıkmasında etkilidir.
Androkortikoidlerin salgılanması ACTH denetimindedir. Bu hormonlar aynı zamanda
testis hücrelerinde de üretilir.
2.6. Pankreas Bezi (Pancreas)
Pankreas karın boĢluğunda midenin arka kısmında, duodenumun kıvrımı içine
yerleĢmiĢtir. Dalağa kadar uzanır. Ortalama 12–15 cm uzunluğunda, 80 gram ağırlığındadır.
Resim 2.7: Pankreas bezi
Pankreas hem endokrin, hem de ekzokrin salgı yapan karıĢık bir bezdir. Pankreasın %
98’lik kısmı ekzokrin görevi, kalan % 2’lik kısmı da endokrin görevini yerine getirir.
Salgıladığı sindirim enzimlerini ductus pankreaticus kanalı aracılığı ile duodenuma akıtırken
salgıladığı hormonları ise bir kanala ihtiyaç duymadan direkt kana verir. Pankreasın
endokrin kısmı langerhans adacıklarıdır. Langerhans adacıklarını oluĢturan hücreler
içerdikleri granüllerin Ģekillerine, özelliklerine, büyüklüklerine göre sınıflandırılır. Her
adacıkta fonksiyonları farklı A (alfa) hücreleri, B (beta) hücreleri, D (delta) hücreleri ve F
hücreleri olmak üzere dört tip hücre bulunur.
21
2.6.1. Pankreas Bezi Hormonları
Langerhans adacıklarında bulunan A (alfa) hücreleri glukagon, B (beta) hücreleri
insülin, D (delta) hücreleri somatostatin ve F hücreleri pankreotik polipeptid salgılar.
2.6.1.1. Ġnsülin
Ġnsülin hormonu pankreasın langerhans adacıklarındaki beta hücrelerinin granüllü
endoplazmik retikulumunda sentezlenir. Ġnsülin kandaki glikoz seviyesini düĢürerek
düzenler. Kanda glikoz seviyesi yükseldiğinde insülin miktarı artar ve Ģu etkileri yapar.
Glikozun karaciğere taĢınarak glikojen hâlinde depo edilmesini sağlar.
Glikozun hücre içine taĢınmasını sağlar. Glikozun hücreler tarafından
kullanılması ve oksidasyonu insülin sayesinde gerçekleĢir. Ġnsülin olmadan
hücreler glikozu kullanamazlar. Çünkü glikoz dokular arası sıvıdan hücre içine
insülin sayesinde taĢınır. Bağırsaklardan emilen glikoz insülin sayesinde
kaslarda ve karaciğerde depo edilir.
Karbonhidratlardan yağ oluĢumunu hızlandırır.
Ġnsülinin yetersiz salgılanması sonucu glikoz karaciğerde glikojen hâlinde depo
edilemez ve hücreler tarafından yeterince kullanılamaz. Sonuç olarak kanda glikoz seviyesi
yükselir. Herhangi bir nedenle insülinin yetersiz salgılanmasına bağlı olarak kanda glikoz
seviyesinin normalin üstünde olmasına hiperglisemi denir. Kanda glikoz birikmesi diabetes
mellitusa (Ģeker hastalığı) neden olur.
Ġnsülinin normalin üstünde salgılanmasına bağlı olarak kanda glikoz düzeyinin
normalin altına düĢmesine hipoglisemi denir. Bu durumda en çok beyin etkilenir. Çünkü
beynin tek enerji kaynağı glikozdur. Hipogliseminin ilerleyen aĢamalarında hipoglisemik Ģok
ve ölüm geliĢir.
2.6.1.2. Glukagon
Glukagon hormonu, pankreasın langerhans adacıklarının A (alfa) hücrelerinde
sentezlenir. Kanda glikoz düzeyini artırıcı etki yapar. Karaciğerde ve kaslarda depo edilen
glikojenin glikoza dönüĢtürülerek kana verilmesini sağlar.
Kanın glikoz düzeyinin ayarlanması
Kan glikoz seviyesinin dengede tutulması çok önemlidir çünkü beyin hücrelerinin
sürekli olarak glikoza ihtiyacı vardır. Beyin hücreleri baĢka hiçbir maddeyi beslenmek için
kullanamaz. Ġnsülin ve glukagonun salgılanması direkt olarak kan-glikoz seviyesi tarafından
kontrol edilir. Ġnsülinin antagonisti glukagondur. Kanın glikoz değeri, insülin ve glukagon
hormonlarının birlikte çalıĢması sayesinde % 80–120 mg olarak sabit tutulur. Plazmadaki
glikoz seviyesi artınca B (Beta) hücreleri uyarılır ve insülin salgılanması artar. Glikozun
hücrelerde kullanımı gerçekleĢir ve kan glikoz seviyesi düĢer.
Dostları ilə paylaş: |