Türk Dili I
iki silahlı adam, üç kafadar, yüz on kilo…
Türkçeden Örnek:“Istırabın bir genç kız yüzünü bu kadar güzelleştirebileceğini Kâmran, dünyada aklından geçirmemişti.” (Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)Bu cümledeki koyu dizili kelimenin kökü “güzel”dir. Bu kök, -leş-tir-e-bil-ecek-i-n-i eklerini almasına rağmen değişmemiş, aynı kalmıştır. Yabancı dillerden alınmış kelimelerde de bu kural uygulanmaktadır: karar-laş-tır-a-ma-dık-ı-mız. “karar” Arapça bir kelime olmasına rağmen Türkçe ekler alınca kökünde hiçbir değişiklik olmamıştır. Ekler, kelime türetme konusunda sonsuz imkânlar vermektedir. Çekimli Diller (Bükümlü Diller)
Arapçadan Örnek: Arapça “kavl” söz demektir. “kâle” “söyledi”, “yekûlu” “söyler (veya söylüyor)”, “kul” “söyle, de” anlamlarına gelir. Kelimenin kökündeki a ve e sesleri diğer çekimlerde ya düşmüş veya uzamış, bazı çekimlerde de yerlerini başka seslere bırakmıştır (yekûlu). Kavl ile yekûlu arasında şekil benzerliği kalmamış gibidir. Görüldüğü gibi kök harfler (kvl) kalmakla beraber kelime kırılıyor, ünlüleri değişiyor, eğilip bükülüyor, tanınmaz hale geliyor.
“to see” (görmek) fiili geniş zamanda “see” şeklinde çekimlenirken, geçmiş zaman çekiminde “saw” şekline girer. Bu fiil geçmiş zamanın hikayesinde “seen” olur. “take”in “took>taken”, “buy”ın “bought” olması da çekimliliğe örnektir. Almancadan Örnek: “trinken” (içmek) fiili, “trank” (iç), “getrunken” (içti) şekline girer. 2.Köken (Kaynak) Bakımından DillerKöken bakımından yapılan sınıflandırmada, aynı kaynaktan çıkmış olduğu düşünülen dillerin akraba olduğu düşünülmektedir. Bu sınıflandırma yapılırken, dillerin; ses yapısı (fonetik), şekil yapısı (morfoloji), cümle yapısı(sentaks), köken bilgisi (etimoloji) özelliklerine bakılır ve geriye doğru gidildikçe bu dillerin birbirine olan yakınlıkları ortaya çıkar. Bu dillerdeki kelimeler arasındaki benzerlikler de aynı dil ailesine mensup dillerin akrabalığını gösteren bir diğer ölçüttür. Köken bakımından dilleri sınıflandırırken, “dil ailesi” terimi kullanılır. Bu terim, köken bakımından akraba olduğu düşünülen dillerin ifade edilmesinde kullanılır. Zeynep Korkmaz, “dil ailesi” için şunları söylemiştir: “Aynı soydan gelen ve dilleri akraba olan milletler bulunduğu gibi, ırk bakımından birbirleri ile hiçbir ilişkisi bulunmayan fakat aralarında kültür ilişkisi ve kültür bağı görülen milletler de vardır…Bu diller, herhangi bir soy ve ırk birliğine bağlı olmaksızın, temelde ortak bir ana dile dayanan, birbirinden türemiş; fakat zaman içinde değişip başkalaşmış olan dillerdir.” (Zeynep Korkmaz, Türk Dili ve Komposizyon, s.28-29) Zeynep Korkmaz’ın ifade ettiği üzere, aynı dil ailesinde bulunan milletlerin akraba olması şart değildir. Yeryüzündeki diller, köken bakımından 27 grupta incelenmektedir. Bunlardan ilk altı aile en büyük dil ailelerini oluşturmaktadır. Başlıca dil aileleri ise şunlardır: Hint-Avrupa Dilleri AilesiBu dil ailesinin Asya ve Avrupa olmak üzere iki kolu vardır. Bu kollar şunlardır: A. Asya Kolu: Hint-İran Dilleri (Ari Kolu) a. Hintçe (Eski Hintçe-Sanskritçe) b. Farsça; Avesta (ölü dil) c. Ermenice d. Eski Anadolu; Hititçe (ölü dil) e. Toharca (ölü dil)
Avrupa’da konuşulan diller (Macarca ve Fince hariç) bu gruba girer. a. Germen Dilleri: Almanca, İngilizce, Flemenkçe, ve İskandinav dilleri. b. Roman Dilleri: Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Rumence, İtalyanca. Bu dillerin ana dili Latincedir. c. İslav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça, Lehçe, Slovakça, Çekçe. d. Diğer Diller: Yunanca, Arnavutça, Keltçe ve Baltık ülkelerinin dilleri. Bu diller arasındaki yakınlığı keşfederek ayrım yapan ilk kişi İtalyan şair Dante (1265-1321)’dir. O yaptığı sınıflamada Avrupa dillerini üç grupta toplamıştır. 16. yüzyılda İtalyan F. Sassetti (1540-1588), eski Hint dillerinden olan Sanskritçe ile İtalyancayı karşılaştırmış ve aralarındaki benzerlik dikkatini çekmiştir. Daha sonra 1861’de Fransız Bopp (1791-1867) Avrupa dilleriyle Hint dilleri arasındaki yakınlığı kesin olarak ortaya çıkarmıştır. Bulduğu yakınlıklardan biri 100 anlamına gelen centum (Latince), cent (Fransızca), sad (Farsça) kelimesidir. Kelime başında k>s değişikliği vardır. Farsça mader, peder, duhter, birader; İngilizce mother, father, daughter, brother; Almanca mutter, vater, tochter, bruder’dir.
Çin-Tibet Dilleri AilesiÇin ve Tibet dilleri bu aile içine girer. Çin-Tibet dilleri üzerinde ilk çalışmayı John Leiden 1808 yılında yapmıştır. Çin ve Tibet olarak iki kola ayrılsa da her birinin kendi içinde alt kolları vardır. Bantu Dilleri AilesiOrta ve Güney Afrika’da konuşulan diller bu dil ailesine girer. Afrika’da Sudan-Gine dilleri alanının güneyinde, Ümit Burnu’ndan Ekvator’un kuzeyine, doğuda Tana gölüne, batıda Kamerun dağlarına kadar yayılan alanda, Enci soyundan 50 milyonluk bir halk topluluğu tarafından konuşulan bir dil ailesidir. Kafkas Dilleri AilesiBu diller Kafkasya’da Türk lehçeleri ile birlikte yaşamaktadır; ancak köken bakımından birbirinden farklılardır. Kartvel, Abhaz-Çerkeş, Lezgi-Çeçen dilleri bu dil ailesindendir. Ural-Altay Dilleri Ailesi Türkçe bu dil ailesine mensuptur. Ural ve Altay olmak üzere iki kolu vardır: a. Ural Dil Ailesi: Fin-Ugor, Samoyetçe, Macarca. b. Altay Dil Ailesi: Türkçe, Moğolca, Mançu-Tunguzca, Korece (?),Japonca (?). Ural ve Altay bölgesindeki dillerin bir aile oluşturabileceği fikrini ilk defa ileri süren İsveç subayı Johann Von Strahlanberg (1676-1747)’dir. Strahlanberg’i 1703’te İsveç-Rus Savaşında Poltova’da esir düşen Ruslar, Sibirya’ya sürgüne gönderirler. 13 yıl Sibirya’yı gezen Strahlanberg, Köktürk Yazıtlarını bulmuş ve bunlar hakkında araştırma ve bulgularını 1730’da Stockholm’da Türkçeye “Asya ve Avrupa’nın Kuzey ve Doğu Kısımları” olarak çevrilen “Das Nord und Östliche Theil von Europa und Asia” eserinde anlatmıştır. Ural ve Altay bölgesindeki dillerden aldığı 60 kelimeyi karşılaştırmış, Asya’nın ortalarından doğu Avrupa’ya kadar uzanan geniş alandaki dilleri 6 grupta toplamıştır. Böylece Türk dilleriyle ilgili ilk sınıflama bu İsveç subayı tarafından yapılmış olur. Daha sonra yapılan çalışmalarda da bu diller arasında ortak taraflar bulunmuştur.
1. Ural-Altay dillerinin en başta gelen özelliği ‘ses uyumu’dur. 2. Bu dillerin sözcüklerinde gramatikal cinsiyet yoktur; yani sözcükler eril, dişil ve nötr diye ayrılmaz. Meselâ: Arapça مدير ‘müdîr’ = müdür (eril) -مديره ‘müdîre’= kadın müdür (dişil); İngilizce he (eril) - she (dişil); Rusça oкно ‘okno’ = pencere (nötr) gibi. 3. Sözcük belirleyici (belirtme edatı) işleviyle sözcüğün başına yazılan Arapçadaki ال ‘el-’ tarif harfi ( الكتاب ‘el-kitâbü’) veya İngilizcedeki ‘the’ artikeli ( the Americas) gibi ulamalar yoktur. 4. Sözcük yapımı eklerledir; Ural-Altay dil ailesine giren dillerin hepsi bağlantılı (=eklemeli) dillerdendir. Türetme ve çekim eklerle yapılırken köklerde değişme olmaz. 5. İsimlerin çekiminde iyelik ekleri kullanılır. İngilizce his father = Türkçe onun babası. 6. Fiil şekilleri zengindir. 7. Hint-Avrupa dillerindeki ön-ek (=preposition) yerine son-ek (=postposition) kullanılır. Farsça bî-günâh = Türkçe suç-suz. 8. Sıfatlar isimlerden önce gelir. Krş.: güzel çocuk. 9. Sayı sözlerinden sonra çokluk eki kullanılmaz (beş elma, üç kişi gibi). Türkçede üç silahşörler, kırk haramiler, yedi cüceler gibi tamlamalar istisnaî örneklerdir. 10. Karşılaştırma, -den çıkma durumu (=ablative) eki ile yapılır: Örnek: Ayşe’den çalışkan. 11. Yardımcı fiil olarak i- kullanılır. Örnek: çalışkandı. 12. Ural-Altay dillerinin çoğunda olumsuz hareket için ayrı bir fiil vardır. 13. Soru eki bulunmaktadır. 14. Bağlar yerine fiil şekilleri kullanılır. 3.Türk Dilinin Dünya Dilleri Arasındaki YeriTürkçemiz, kaynak bakımından, Ural-Altay dil grubunun Altay koluna mensup bir dildir. Ural ve Altay dilleri arasındaki benzerlik, yapı benzerliğine dayanır. Bu benzerlikler, eklemeli dil olmaları, ünlü uyumu sistemine dahil olmaları, ses bilgisi, kelime türetme yolları ve cümle yapıları bakımından yakınlıklar taşımaları ve kelime eşlikleri gibi noktalardır. (Zeynep Korkmaz, Türk Dili ve Komposizyon, s. 32) Ural-Altay teorisi üzerince birçok bilim adamı çalışma yapmıştır. Bu konuda uzmanların yaptıkları son çalışmalar, iki kolun ayrı ayrı incelenmesi gerektiği etrafında toplanmıştır. Türkçe, yapı bakımından ise eklemeli diller içerisinde yer alan sondan eklemeli bir dildir. Türkçede ön ek bulunmamaktadır. Kaynakça
Yüklə 56,67 Kb. Dostları ilə paylaş: |