DOSYA
MİMARLIK
YASALARI VE
MİMARLIK
POLİTİKALARI’NDA
KÜLTÜR, SANAT,
MİMARLIK ÜÇLÜSÜ
“Doğadan sonra, yeryüzünün
çehresini en çok etkileyen olgu
“yapılaşma”, daha doğrusu insan
eliyle üretilen çevrelerdir. Bunun,
anonim olsun, mimar eliyle
olsun sanata dönüşmüşü olan
mimarlık, kültürün en önemli
göstergelerinden biridir. Nasıl
ki ülke kültürünün geliştirilmesi
devletin ödevlerinden biriyse,
onun en iyi göstergesi olan
mimarlığın geliştirilip yüceltilmesi
de yine devletin ödevleri arasında
olmalıdır.”
Doğan HASOL
Mimar
eliyle üretilen çevrelerdir. Bunun, anonim olsun,
mimar eliyle olsun sanata dönüşmüşü olan mi-
marlık, kültürün en önemli göstergelerinden
biridir. Nasıl ki ülke kültürünün geliştirilmesi
devletin ödevlerinden biriyse, onun en iyi gös-
tergesi olan mimarlığın geliştirilip yüceltilmesi
de yine devletin ödevleri arasında olmalıdır.
“Mimarlık, sanat mıdır, değil midir?” sorusuyla sık-
ça karşılaşırız. Le Corbusier, “Mimarlık her şeyden
önce sanattır” derken,
2
Auguste Perret de “Mi-
marlık, mekânı örgütleme sanatıdır” diyor. Ünlü Al-
man filozof Hegel’e göre “Mimarlık bütün sanat-
ların anasıdır”. F. L. Wright’ın da, Hegel gibi, mi-
marlığı ana sanat olarak benimsediğini biliyoruz.
Gerçek mimarlık yapıtı bir sanat ürünüdür. Başka
bir deyişle, bir “yapı”nın “mimarlık yapıtı” payesine
ulaşması için sanatsal değere sahip olması gere-
kir. “Mimarlık”ın çeşitli tanımları da bu durumu
açık seçik ortaya koyar. Örneğin, Ansiklopedik
Mimarlık Sözlüğü’ne göre,
3
Mimarlık, çevreleri,
yapıları ve mekânları, işlevsel gereksinmeleri eko-
nomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik
yaratıcılıkla tasarlama ve inşa etme sanatıdır. Ya
da daha kısa bir tanımlamayla, “Yapıları ve fiziksel
çevreyi tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimidir.”
Kısaca, “Yapı eyleminin sanata dönüşmesidir.”
Sanat ise, eskimiş anlayışla, “Güzellik karşısında
duyulan heyecan ve hayranlığı uyandırmak için in-
sanın kullandığı yaratıcılık” şeklinde tanımlanırdı;
bugünkü kabule göre ise kısaca, “Kültürün duyu-
larca algılanan simgelere dönüşmesidir” denebilir.
“Kültür” ise yıllardan beri değişik şekillerde ta-
nımlanmaya çalışılıyor; yüzlerce tanımı var.
“İnsanoğlunun sosyal olarak kuşaktan kuşağa
aktardığı maddi olan ve olmayan ürünler bütünü;
yaşayış, düşünce, dil ve sanat varlıklarının topu”
şeklinde tanımlanabilir. Toplumbilim kabulleri-
ne göre “Kültür”, “Bir toplumda, tarihsel gelişme
süreci içinde yaratılan tüm değerler, kurallar, mad-
desel, tinsel ürünlerle bunların üretimini, kullanıl-
masını, sonraki kuşaklara iletilmesini sağlayan
araçların tümü”dür.
4
“Kültür kendisini Sanat olgusuyla, giderek de
onun somutlaşmış simgeleriyle açığa vuru-
yor. Sanat, bir bakıma Kültür’ün, ‘yararlanıla-
bilir’, ‘kullanılabilir’ hale dönüşmesi şeklinde
Finlandiya Mimarlık Politikası’na ilişkin olarak
Yapı Dergisi’ne yazdığım bir yazıdan
1
sonra Mi-
marlık Vakfı’nda bir çalışma başlatmıştık. Amaç,
önce çeşitli ülkelerin Mimarlık Yasalarını ya da
hükümetlerce benimsenip ilan edilmiş Mimar-
lık Politikaları’nı derlemek sonra da, bu örnek-
lerden yola çıkarak, ülkemizin de bir Mimarlık
Yasası’na ya da resmi bir Mimarlık Politikası’na
kavuşturulmasını sağlamaktı.
Derleme çalışmasını daha sonra Oda Merkezi
sürdürdü, hattâ bir yayına dönüştürdü. O yasa-
larda ve politika metinlerinde mimarlık konula-
rı, kültür ve sanatla olan bağlantılarına da deği-
nilerek gayet iyi anlatılıyordu.
Ne yazık ki Oda’nın ve SMD’lerin yoğun çabaları,
Türkiye’nin de bir Mimarlık Yasası ya da Mimarlık
Politikası oluşturması konusunda sonuç vermedi.
Daha da ötesi, Temmuz 2013 başında TBMM’nin ta-
til öncesi son oturumunda görüşülen Torba Yasa’ya
son anda eklenen bazı maddelerle TMMOB’ye bağ-
lı meslek odalarının bazı yetkileri tırpanlandı. Yine
aynı kapsamda getirilen değişiklikler Telif Hakları
konusunda da “Mimarlık”a bir darbe indirilmiş oldu.
Özetle şunu söyleyebiliriz: Bütün uygar ülkelerin sa-
hip çıktıkları mimarlık alanına, bizim hükümetimiz
anlayış ve uygulamalarıyla karşı çıkıyor.
İşte bu son durumu da göz önüne alarak
Dergi’nin, Kültür-Sanat ve Mimarlık dosyası
için istediği yazıyı, Mimarlar Odası’nın derlediği
Ulusal Mimarlık Politikaları kitabından alıntılarla
hazırlamaya çalıştım. Gerek yasa, gerekse politi-
ka metinleri, “mimarlık” etkinliğini çeşitli yön ve
boyutlarıyla tanımlarken, kültür ve sanatla olan
ilişkisine de vurgu yapıp devletin “mimarlık” ko-
nusundaki yükümlülüklerini dile getiriyor.
Daha önce de defalarca yazdığım gibi, iyi mimar-
lık için yalnızca mimarların iyi olması yetmiyor.
Toplumu yönlendiren kişilerin bilgi-görgü düze-
yi de çok önemli. Bizim durumumuza bakarsak
anlaşılıyor ki, onların da mimarlık konusunda
bilinçlendirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin mimarlık
alanındaki önemli sorunlarından birini de mal sa-
hipleri ile kamu işverenlerinin oluşturduğu açık.
Başka bir deyişle, mimarlığın önündeki önemli
engellerden biri de işverenlerin anlayışı…
Doğadan sonra, yeryüzünün çehresini en çok
etkileyen olgu “yapılaşma”, daha doğrusu insan
22
| GÜNEYMİMARLIK | EYLÜL2013 | SAYI 13