M.T.T.B.
Gençliğin haysiyeti..
st dudağının sol kenarında küçük
bir Antep çıbanı izi olan Siyasal
Bilgiler Fakültesi öğrencisi, geçen
haftanın başında Ankarada, Ana-
fartalardaki ikinci sınıf Büyük Ote
lin antresinde yaptığı hayret verici
açıklama ile gençlik çevrelerinde bü
yük tepkiler meydana getirdi. Türk-
çeyi doğu lehçesine kaçan tarzda ko
nuşan Ankara Üniversitesi talebesi,
gazetecilere iktisadi Devlet teşek
küllerinden sosyal teşekküllere yar
dım için ayrılan 3.5 milyon li
ranın D . P . nin güdümlü genç
lik politika yürütücüsü Sadık Erde
min başkanlığındaki Gençlik Bürosu
emrine verilmekte olduğunu ileri
sürdü. Gür siyah saçlı ve esmer genç
adam, bildiklerinin açıkladığından
ibaret olmadığını her haliyle belli e-
diyordu. Kendisi, gericiliğe karşı aç
tığı bayrağı pek pahalıya ödeyen
M.T.T.B. nin sandalyesi sokakta
kalan Ankaradaki başkanı Beşir Ha-
midiydi.
Mardinli Hamidinin ve dolayısıy
la M. T. T. B. nin başına gelenler
D.P. nin gençliği hangi metodlarla
zapturapt altına almak istediğinin
parlak bir örneğini teşkil etti. "Ar
zu ve ihtiyaçlarınız, vaadlerimdir"
sloganı ile işbaşına gelen Hamidinin
masum niyeti, şimdiye kadar halledil
memiş siyaset dışı gençlik problemle
rini ele almak ve çözmekti. Fakat
her işe başlandığından itibaren
her teşebbüsünde güdümlü genç
lik politikası bir heyülâ gibi
karşısına dikilmiş, türlü tazyik
ve baskılarla ağzına sokulacak lâf
ları ve zihnine doldurulacak fikirleri
terennüm etmesi istenmişti. Kendile
rini maddi ve manevi her türlü ikbal
ve imkanlara boğabilecek tekliflere
sırt çevirince, Hamidi ve onun gibi
hür kafa yapısına ve demokratik esp
riye sahip M.T.T. B. idarecileri "C.
H. P. li" ve "Muhalefetin politikası
na zemin hazırlamak" damgalarını
yedikleri gibi, bütün kapılar da yüz
lerine kapanmıştı.
M. T. T. B. nin Ankarada bir ikin-
ci Başkanı, bir de 11 kişilik İcra He
yeti vardı. Hamidinin ismen var ol
makla beraber hukuki bir mevcudi
yeti bulunmayan Gençlik Bürosu ile
ilk teması, geçen kasım başında ya
pılan Genel Kongre sırasında oldu.
Fiyasko ile neticelenen "Gençlik
Cephesi" banisi meşhur Mürşit Yol
geçen, İkinci Başkanlık için mücade
le eden Hamidiye, eğer kazanmak is
tiyorsa "yüksek bir politik şahsiyet"
GENÇLİK
ile görüşmesi gerektiğini söyledi.
"Yüksek bir politik şahsiyet"in D. P.
nin Antalyalı milletvekili Sadık Er
demden başkası olmıyacağını derhal
anlayacak kadar kulis faaliyetlerine
vakıf Hamidi, teklifi reddetti ve
resmi desteğe lüzum kalmadan 17.
turda seçimi kazandı.
Sokağa Atılan gençlik
amidi, masum niyetlerini tahak
kuk ettirmek için kolları sıvadığı
zaman, yepyeni bir şey öğrendi: "Sa
dık Ağabey"in vizesi olmadan büyük
lerin, yanına sokulabilmek imkansız
dı! Mecburen Erdem ile temas sağ
ladı. Hayalhanesinin her kesimi, "İş
te, Gençlik Beyefendi!" diyebileceği,
istikbalinin akışını bir çırpıda değiş-
tiriverecek mesut gün ile dolu Er
dem, Hamidiye kurlar yapıyor, etra
fında pervane olup iltifatlar yağdırı
yor, "Sen büyük adamsın, yüksek
mevkilere lâyıksın" şeklinde konu
şuyordu. Ancak Hamidinin dar fa
kat dürüst kafası, yüksek mevkilere
lâyık büyük bir adama böyle teklif
lerin nasıl yapılabildiğini bir türlü
almıyordu. Sadık Ağabey ile beraber
olduktan sonra işler yolunda gidiyor,
Polatkanın, Gençlik Bürosunun bağlı
bulunduğu Devlet Bakanı İzzet Ak
çalın, Benderlioğlunun ve diğer bir
çok devlet büyüğünün kapıları Hu
susi Kalem Müdürleri barikatları
yerlere serilerek ardına kadar açı
lıyor, maddi ve manevi destek vaad-
leri tufanı andırıyordu. Masum niyet
lerini tahakkuk yolunda gören Ha
midi memnun ve seviçliydi.
Fakat irtica, resmi müsamaha ve
desteğin sefasını sürerek hortlama
ğa başlayınca, berrak gökyüzünde
kara bulutlar belirdi ve fırtına pat
lak verdi. İstanbuldaki Genel Başkan
Yaşar Özdemir, Hamidi gibi M. T.
T. B. idarecileri, İktidarın tam ter
sine, Atatürk İnkılâplarının korun
ması için istikballerini tehlikeye ko-
Beşir Hamidi
"Al parayı, kes sesini!"
yacak cinsten insanlardı. Derhal,
Gençlik Bürosunun ve Parti mensu
bu gibi hareket eden idare ve emni
yet âmirlerinin şiddetli mukavemet
lerine rağmen ayağa kalktılar, hortla
yan irticai tel'in ettiler. İşte ne olduy
sa ondan sonra oldu ve yurdun dört
bucağındaki 22 cemiyetin bağlı ol
duğu koskoca ve Milli unvanını haiz
bir gençlik teşekkülünün sokağa a-
tılmasına kadar iş vardırıldı.
Miras kalan borç
amidinin masum niyetlerinin ba
şında, M.T.T.B. nin genel başkan
lığına oturtulan at yarışları meraklısı
Orhan Sakarya zamanından kalma
45 bin liralık borcun tasfiyesi geli
yordu. Bunun 12,138 i binaya aiddi,
gerisi de otelci, lokantacı, nakliyeci
ve kırtasiyecilere takılmıştı. Hami-
dinin en büyük ümidi, M. T. T. B. nin
milli bir teşekkül olarak 16 iktisadi
devlet teşekkülünden her sene almak
ta olduğu biner liralık yardımdaydı.
Ne vardı ki, şimdi o usûl çoktan de
ğişmişti. İktisadi devlet teşekkülle
rinden sosyal teşekküllere ayrılan
paralar, Akçalın Devlet Bakanlığın
da toplanmakta ve oradan güdüm
lü gençlik politikasını finanse etmek
maksadıyla bir silâh olarak Erdeme
devredilmekteydi. Erdemden ne şart
larla para koparılabileceğini ise, pek
iyi bildikleri için Hamidi ve arkadaş
ları düşünmek dahi istemiyorlardı.
M.T.T.B. nin İkinci Başkanlık ve
İcra Heyeti Bürosu, Çocuk Esirgeme
Kurumunun Anafartalardaki beş
katlı Çocuk Sarayı Apartmanınday-
dı. M.T.T.B., dördüncü kattaki 16
numaralı daireyi 400 lira aylıkla iş-
AKİS, 27 OCAK 1960
H E R K E S
OKUYOR
Ü
H
H
22
pecya