Güle Güle Çocuklar



Yüklə 0,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/37
tarix18.06.2018
ölçüsü0,92 Mb.
#49571
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   37

Hikâyesi 2 bin yıl 

önceye uzanıyor 



Soluk renklerin bir anda pembeden kırmızıya çaldığı 

o küçük bölgede.

İşte burası utancından pembeleşen, kırmızıya çalan erguvanın anavatanı... 

Boyu 10 metreye kadar uzayabilen, tek gövdeli, yaprak döken, çalı görü-

nümünde bir ağaç. Peki hepsi bu kadar mı? 

O  erguvan  ki,  koskoca  Bizans’a  semboller  olmuş.  Osmanlı  Döneminde 

adına  şarkılar  yazılmış.  Güzel  bir  şey  olmalı  hikâyesi  olmak.  Dilden-dile, 

Asırdan-asır  a  anlatılmak.  İkisinden  birinin  adı  söylendiğinde,  diğerini  de 

hatırlamak.  Çok  eski  bir  hikayedir,  hüzünlü  erguvanın  yaşadıkları.  Bun-

dan  neredeyse  2000  yıl  öncesine  dayanır  ilk  hikâyesi;  Hz.  İsa’nın  hava-

rilerinden biri olan Yahuda 30 gümüş karşılığında Hz. İsa’ya ihanet edip, 

onu Romalılara satar. Bildiğiniz gibi de Romalılar hemen Hz. İsa’yı çarmı-

ha gerer. Bundan dolayı büyük bir pişmanlık duyan Yahuda, dayanamaz 

ve kendini bir erguvan ağacının dalına asar. Her şey normal gibi gözükür-

ken, birden erguvan ağacı bu hain adamın alçaklığını sindiremez. Ve ona 

bir şekilde yardım ettiği için o güne kadar beyaz olan çiçekleri utancından 

pembeleşir,  kırmızıya  çalar.  Bundan  dolayı  da  Latince’deki  ismi  “Cercis 

Siliquastrum”dur. Hıristiyanlar bu ağaca Yahuda (Yuda) ağacı derler. 

Büyük  Roma  İmparatorluğu’nda  krallık  sembolü  olduğu  gibi,  ardılı  Bi-

zans’ta önemli bir devlet sembolü olmuştur. Baharın haberciliğini yapan bu 

narin ağaç, İstanbul’la özdeşleştirilmiş büyük hikâyeler barındırır. Bizans’ta, 

imparator ve soylular kendilerini “Erguvan Kanlı” olarak kabul ederlerdi. Bi-

zans dönemi boyunca çiçeğin rengi, modanın ana rengi olmuştur. 

Ahmet Hamdi Tanpınar; gülden sonra bayramı yapılacak bir çiçek varsa, 

onun da erguvan olması gerektiğini söylemiştir. Osmanlı edebiyatında da 

erguvan  sıkça  dile  getirilen  bir  öğedir.    “Erguvanlar  tutuşup  hirmen-i  gül 

yanmağ içün Gülista mülküne ateş kondu yer yer lale.” 

Baki, bu dizelerde; erguvanın üzerine dökülmüş yağmur damlalarını görün-

ce, bunun inci ve yakutla süslü bir fidan olduğunu sanır. Gülün pabucunu 

dama atıp, laleyi de arka plana iterek, erguvanı yüceltir.

Erguvan ağacının hikayesinden, çiçeğin yeşerdiği topraklara geri dönecek 

olursak... Başta dediğim gibi; “Bu büyülü semti daha iyi anlamak için, adı 

aklımıza geldiğinde neleri canlandırdığını anlamamız lazım.”.

Çiçekler, ağaçlar, buram buram kokan tarih. Ama bir de 7 gün 24 saat ya-

şayan, işlek bir kültür alanıdır Kuruçeşme. Bu küçük semtin içinde hepimi-

zi şaşırtacak sayıda önemli yapı vardır. Tarihi binalar, önemli kamu yapıla-

rı, doğa harikaları.

Yaşadıklarımıza güvenip anılarımızı kontrol etmeliyiz. İstanbul’un kalbinde-

ki Kuruçeşme’nin renklerini hatırlarken.

B+  YAZ

  33


Kuruçeşme

erguvan

bahçesi 

gibi...


34  B+  YAZ


B+  YAZ

  35


Alıntı yapılan kaynaklar: 

*Eremya Çelebi Kömürcüyan İstanbul Tarihi, XVII. Asırda İstanbul. 

Eren Yayınları. İstanbul 1988

*Yağmur Dergisi, 3 Nisan-Mayıs-Haziran 1999



Şimdi, paylaşmak istediğim ve ısrarla sona sakladığım şey 

ise; konusu ve içeriği itibariyle dünyada tek, kurulduğu 

1993 yılından beri de merkez üssü Kuruçeşme olan Türkiye 

Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi, yani Tay Projesi’dir. 

Tay Projesi, İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü akademisyenlerinden 

Oğuz Tanındı’nın önderliğinde yıllardır Türkiye’yi karış karış gezerek ülkemizin 

kültürel  envanterini çıkartmaktadır. Bölge-bölge, höyük-höyük bütün arkeo-

lojik noktaları belirlemekte ve yerinde  fotoğraflamaktadır. Ekip bununla, bu 

alanlardaki bütün tahribatları göz önüne sermektedir. Asıl amaç, Türkiye’nin 

“Kültürel Envanteri”ni, dünya beğenisine sunmaktır. 

Ben de öğrencilik hayatımda, Tay Projesi ekibiyle çalışma onuruna eriştim. 

Ve projenin Karadeniz ekibine katılarak, araştırmanın küçük bir bölümünün 

içinde olmuşumdur. Yaptıklarını anlamak için projenin amaçlarını iyi okuma-

mız lazım; 

*Türkiye kültür emanetlerinin, elektronik olarak korunmaya alınması.

*Basılı ve elektronik ortamda yayınlanması ve dünyaya açılması.

*Türkiye’nin sistemli bir biçimde ve yeni teknolojiler kullanarak taranması, 

mevcut bilgilerin doğrulanması, yeni belgelerin incelenmesi.

*Anadolu ve Trakya toprakları üzerindeki, gerek doğa, gerekse insan 

eliyle yoğun olarak süren tarihi eser tahribatının izlenmesi ve kamuoyunu 

uyaracak bir kurumun oluşturulmasıdır.

Sizlere yurt içinde ve yurt dışında ne kadar çok ödül aldıklarından ya da o 

teknoloji harikası şirin karavanlarından bahsetmek istemiyorum. Onun yeri-

ne internet sitelerini ziyaret edip, onları gerçekten anlamanızı, seslerini duy-

manızı arzu ediyorum. Kim bilir, belki sizler de Tay Projesi’nin büyüsüne ka-

pılıp onlara katılırsınız: www.tayproject.org

Küçük bir İstanbul Semtinden bu kadar çok yazının, yapının, hikâyenin çık-

ması şaşırtıyor değil mi hepimizi? Ama ne kadar çok yazdığımı düşünsem 

de, herhalde sadece yüzde onundan bahsedebildim Kuruçeşme’nin . 

Sokak sokak uzanan ahşap binaları, sahildeki sayısız eğlence yerleri, şirin 

ve yardımsever mahalle muhtarlığı. Ama bir şekilde bu yazının bitirilmesi la-

zım. Ve herhalde yazıda bahsedilen yerlerin ve şimdilik bu satırlara gireme-

yen bütün noktaların, tek tek gezilmesi gerekiyor. 

Ne diyelim, kolay gelsin hepinize. Teşekkürler İstanbul ve Beşiktaş, bize 

böyle bir semti hediye ettiğin için…



Şimdi küçük bir camiden ve kendinden 

çok büyük olan bir semte isim veren şirin 

bir çeşmeden bahsetmek istiyorum.

Semte adını veren, II. Mehmet’in Tezkirecibaşısı Os-

man  Efendi’nin  yaptırdığı  ve  bugüne  kadar  ibadete 

açık olan caminin alt katında yer alan 1683 tarihli çeş-

medir. 1983 yılında restore edilmiştir. Bence, görül-

mesi gereken kompleks yapılardan biridir.



B+

Yerevman Surp Haç Ermeni Kilisesi;

Kuruçeşme Kırbaç Sokağı’ndadır. 28 Şubat 1798’de Patrik II. Zakarya’nın  

takdis ederek açtığı bu Kilise, zaman içinde harap olarak 16 Kasım 1834’de 

tekrar yapılmıştır. 1858’de kilisenin doğusuna bir de çan kulesi eklenmiştir. 

1919 yılındaki büyük Kuruçeşme Yangınında; Yerevman Surp kilisesi, renk-

li tarihimizin diğer birçok yapısıyla beraber, büyük zarar görmüştür. Ve ona-

rım için 1977-1988 yıllarını beklemek zorunda kalmıştır. Yapı, Ermeni kilise-

lerinde pek kullanılmayan bazilika planıyla öne çıkar.



Ermeni kilisesinin karşısında ona kardeşçe bakan 

Hagios Dimitrios Rum Ortodoks Kilisesi ve tarihi 

Bizans’a kadar uzanan bir ayazma vardır.

Kilisenin fetihten sonra da işlevini sürdürdüğü söylenir. 19. yy. ortalarına ka-

dar Kuruçeşme’de Ruhban Okulu olarak faaliyet göstermiştir. Günümüze 

kadar ulaşan kilise yapısı ise, eski kilisenin yerine 1820’de inşa edilen yeni 

Kilisedir. Üç Bazilika planında olan Kilise, dıştan köşeli olarak fark edilir. 

Semtte bu kiliseye plan olarak çok benzeyen, ve yine eski bir Bizans Kili-

sesi yerine 1835’de yapılan 3 nefli bazilika planlı İonnes Prodromos Kilise-

si vardır. Kuruçeşme Caddesi’ndeki bu Kilise de, benzeri Hagios Dimitrios 

gibi ahşap işçiliğiyle öne çıkar.

Bu güzel, mistik turumuzun sonlarına doğru geldiğimizi 

hissetmeye başladığım şu an, aklıma kesinlikle anlatılması 

ve desteklenmesi gereken bir eğitim vakfı geldi. Evet, 

Hisar Eğitim Vakfı Okulları’ndan söz ediyorum.

Bu vakıf, bir grup Robert Koleji mezununun girişimiyle ülkemizde çağdaş 

ve en iyi ileri eğitim sisteminin uygulanmasını desteklemek için 1970 yılında 

kurulmuştur. Kâr amacı gütmeden, kişisel bağışları kamu yararına hizmete 

dönüştürür. Ülkemize sayısız başarılı insan yetiştirmiştir; verdikleri eğitim, 

yardımlar ve burslar sayesinde. 1996’dan bu yana okul öncesi eğitim ala-

nında da çalışmaya başlamıştır. İçimden, sizin için de kucak dolusu teşek-

kürler ederek bu güzel ve faydalı vakıftan uzaklaştırıyorum sizi.




Yüklə 0,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə