Özet
Tebliğimizin başlangıç noktasını, Ermeni tarihçi Arşak
Alboyacıyan’ın, Kahire’de 1937 yılında Ermeni alfabesi ile
yayınlanan Ermeni Kayseri Tarihi adlı eserindeki okullar
bölümü oluşturmaktadır.
Alboyacıyan, eserinin okullarla ilgili bölümünde; XVIII.
yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başı tarihsel aralığında, Kayseri’de
faaliyet gösteren Ermeni cemaatine ait olan okullardan
bizleri haberdar etmektedir.
Türkçe’ye çevirisi yapılmamış ve Kayseri tarihi üzerine
geniş ve özgün bir çalışma olan bu eserin, sempozyum
aracılığıyla konuyla ilgisi olan araştırmacılara tanıtılması
faydalı olacaktır.
Bu bağlamda tebliğimizde aşağıdaki başlıklar irdelene-
cektir:
A- Avrupa’da ve Osmanlı İmparatorluğu’nda modernleş-
me ve siyasî endoktrinasyon sürecinde eğitim kavramının
tanımı ve eğitimin işlevi,
B- Modernleşme bağlamında Osmanlı İmparatorluğu’nda
eğitim ve eğitimin anlamı,
C- XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni cema-
atinde eğitim faaliyetleri,
D- Alboyacıyan’ın metnine göre, XVIII. yüzyıl sonu ve XX.
yüzyıl başında Kayseri’deki Ermeni okulları,
E- Sonuç
137
Arş. Gör. Esma İgüs PARMAKSIZ
Giriş
Eğitim, bir ülkeyi; sosyal, kültürel, ekonomik yönden güçlü ve mo-
dern yapan, değişen dünya düzeninde toplumların, diğer ülkelerle eşit plat-
formda yer alabilmesini sağlayan önemli bir araçtır. Eğitim kavramına bu
kadar önemli değerler atfedilmesine rağmen, eğitimin siyasî erkin üstlen-
mek zorunda olduğu, kamusal hizmet özelliği Avrupa’da XVIII. yüzyılın
sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nda ise XIX. yüzyılın başlarında ifade
bulmuştur
1
. İktidarlar tarafından, halka resmî ideolojinin benimsettirilmesi
ve toplumsal değişimin yaşanması için gereken yegâne aracın eğitim oldu-
ğunun farkına varılmıştır
2
. Bu nedenle eğitim; modernleşme ve ulusçuluk
1 Osmanlı İmparatorluğu’nda, XIX. yüzyıl öncesinde temel eğitimin (ilköğretim) zorunlu-
luğu konusunda bazı çalışmalar olsa da bunlar ne yazık ki uygulanabilir olmamıştır. Bu
anlamda Sultan II. Mustafa tarafından 1702 yılında Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’ye yol-
lanan ferman önemlidir. Fermanda, ilköğretimin gerekliliği bildirilmektedir. Çocukların
gerekli din bilgilerini almadan sanata verilmeleri ve medrese, mekteb binalarının tamir
ettirilerek harab ve kullanılmaz bir durumda bırakılmamaları... Bkz. Anonim, “Mekteb”,
İslâm Ansiklopedisi, C. VII, s.657.
2 Ama bazen bu durum tam tersine de dönebilir. Eğitim ile bilinçlenen bireyin zihninde res-
mî ideolojiye karşıt düşünceler ve fi kirler belirebilir. Resmî ideolojinin aktarımında, en
güvenilir araç olarak görülen eğitimden her zaman da aynı sonuç alınamayabilir. Yukarıda
örneklediğimiz düşüncenin pratik hayatta gerçekleşmiş olan örneklerini eğitim tarihimizde,
II. Abdülhamit dönemi eğitim sisteminde izlemek olanaklıdır.
II. Abdülhamit, dönemin resmî ideolojisini sürdürmek için ve kulların koşulsuz olarak
Padişaha bağlılığını sağlamada en güvenilir yol olarak eğitimi görmüştür. Saltanatını ve
Osmanlı İmparatorluğu’nu sürekli kılmak adına eğitimi, resmî ideolojinin aktarımında
138
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
döneminin temel araçlarındandır. Modernleşmenin ve ilerlemenin önem-
li ve olmazsa olmaz eşiklerindendir. Bu bağlamda Coleman’ın eğitimin
önemi için yaptığı vurgu anlam kazanmaktadır. Eğitim; modernleşme için
kapının kilidini açan anahtardır
3
.
XIX. yüzyılda modernleşme sürecini yaşayan, Batı toplumlarında;
eğitimin devletin üstlenmesi gerektiği kamu hizmeti olduğu ve ilköğreti-
minin zorunlu hale gelmesi fi kri, Fransız İhtilâlinin zihinlerde yerleştirmiş
olduğu özgürlükçü düşünce ve insanın bir dinin ümmeti değil de devletin
vatandaşı olarak görülmesi gerektiği bakış açısıyla gündeme gelmiştir
4
.
Eğitimin siyasî gücünün farkına varan Avrupa devletlerinde zorunlu eğiti-
me geçilmesi ve bu konudaki düzenlemelerin uygulanması, her devlet için
ayrı ayrı süreçlerde, ancak XIX. yüzyılı kapsayan farklı zaman dilimlerin-
de gerçekleşmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda, eğitimin kamu hizmeti olarak algılanma-
sı ve devletin eğitimle ilgili yaptığı ilk yasal düzenlemeler ise Avrupa dev-
letleri aynı zamana rastlar. Hatta bazılarından daha da öncedir. Eğitimle il-
gili bir bürokratik makamını, Maarif Nezareti’nin kurulması 1857, eğitimi
genel olarak düzenleyen Maarif-i Umumiye Nizamnamesi/Genel Eğitim
Kanunu’nun çıkışı ise 1869 tarihlidir.
Merkezîleşme sürecinin yaşandığı XIX. yüzyılda, Batılı devletler ve
Osmanlı İmparatorluğu’nun, değişen dünya düzeninin, yani modernleşen
toplum yapısının gereği olarak üstlendikleri kamusal hizmetlerde, eğitim
önemli bir kalemi oluşturmaktadır. Bu anlamda halkın eğitilmesi sorunsalı,
XIX. yüzyılın önemli problemlerinden biri olduğu için XIX. yüzyıl; hem
Batı da hem de Osmanlıda, eğitim konusunda yapıcı çalışmaların hayata
kullanmış, bu nedenle de yeni eğitim kurumlarının açılmasına öncülük etmiştir. Bu ku-
rumlarda, siyasî iktidarın resmî ideolojisini ve siyasî erkin onayladığı din duygusunu, ge-
rek müfredatın yardımıyla gerekse öğretmenlerin ideolog gibi çalışmalarıyla şiddetli bir
biçimde işlemiştir. Saltanatın varlığını sürdürebilmesi için siyasî erk tarafından, eğitim
yoluyla beyinlere bir nevi sansür uygulanmış, rejimin onay verdiği prototip insan yetiştir-
mek hedefl enmiştir. Ancak eğitim sürecinden geçirilen, yüksek okullarda okuyan, yabancı
dil bilen öğrenciler, yabancı yayınlar ile tanışma fırsatı bulmuşlar, rejim muhalifi fi kir ve
akımların özellikle de materyalizmin etkisinde kalmışlar, böylece genç kuşakta muhalefete
yönelik bir tepki oluşmuştur. Bu tepkiden dolayı da iktidar tarafından, öğrencilerin siyasete
bulaşmaları engellenmeye çalışılmış, istibdat rejiminin uygulanması yoluna gidilmiştir.
3 Mehmet Ö. Alkan, Ölçülebilir Veriler Işığında Tanzimat Sonrası Osmanlı Modernleşmesi,
Basılmamış Doktora Tezi İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1996,
s.19.
4 Eğitimin herkes için temel bir hak olduğu ilkesi, Fransız İhtilâli ile kabul edilmiştir. Bkz.
İrfan Erdoğan, Çağdaş Eğitim Sistemleri, Sistem Yayıncılık, İstanbul 2000, s.135