Hazirlayanlar



Yüklə 3,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə33/189
tarix10.12.2017
ölçüsü3,37 Mb.
#15029
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   189

97

Yrd. Doç. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK / Sevda ALTINSOY

adlı eserinde mevcuttur

9

. Kitabın giriş veya önsöz kısmında da hikâye hak-



kında kısaca bilgi verilmiştir

10

. Orijinal metnimizi, Ermeni alfabeli Türkçe 



metinler üzerine çalıştırdığımız öğrencimiz Sevda Altınsoy’un, Türkiye’de 

kullanılan alfabe ile transkribe etmiş olduğu çalışması olarak verdik.

Metinde bazı kelimelerin değişik  şekillerde yazıldığı görülecektir. 

Meselâ cevap kelimesi cuap, cuab, cuvap, cuvab şeklinde yazılmıştır. Bu 

da bize, yazarın ya da çevirmenin belirli bir imla kaidesine uymadığını 

göstermektedir. Ayrıca bazı söz kalıpları ve konuların tekrar edilmesi de 

yazarın amacının edebî bir metin meydana getirmek olmadığını; sadece 

öğretici gaye güttüğünü gösterir. Öğreticilik gayesi güderken de konuları 

belli bir sıraya göre vermemiş, dağınık tutmuştur. Acemi bir yazar veya 

düşünür dersek daha iyi olur.

Hikâye, evlâtsız ve çok zengin bir akıldanenin Tanrı’ya müracaat ede-

rek, evlâtsızlığı için ne yapacağını öğrenmesiyle başlar. Kardeşinin çocu-

ğunu kendisine evlât yapması bildirilen akıllı Hikar, bu çocuğu, kendi-

sinden sonra hükümdara hizmet etmesi için en iyi biçimde yetiştirmeye 

çalışır. Hükümdar çocuğu görmek ister. Hikar çocuğu öğütler. Öğüt ve 

nasihat kısmı, hikâyenin aslından çok uzundur. Hükümdarın yanına giren 

çocuk uygunsuz işler yapmaya başlar. Babalığının kölelerine eziyet eder, 

analığına sarkıntılık yapar, babalığının malını mülkünü dağıtır. Bunlarla 

da kalmayarak kendisini hükümdara şikâyet eden Hikar’ın, hükümdara 

ölüm fermanını imzalattırır. Cellatlar Hikar’dan gördükleri iyilikleri unut-

madıkları için ona benzeyen birini öldürerek Hikar’ı saklarlar. Hikar’ın 

ölüm haberini alan rakip hükümdar bunu fırsat bilir. Çıkan problemi çö-

zemeyen hükümdar Hikar’ı öldürttüğüne pişman olur. Eğer her kim onu 

bulup getirirse hükümdarlığının yarısını ona vereceğini bildirir. Beylerden 

biri Hikar’ı saklandığı yerden çıkarıp getirir. Hükümdar bunu Tanrı’nın bir 

lütfü olarak görür ve çok sevinir. Yeniden hizmete giren Hikar, problemi 

çözdükten sonra, karşılık olarak evlâtlığının kendisine verilmesini hüküm-

dardan ister. Evlatlık cezalandırılır.

Hikâyenin asıl metni, özetten de anlaşılacağı gibi kısadır. Onu hacimli 

kılan öğüt-nasihat kısmıdır ki Anadolu halk sözlü kültür unsurları ile or-

taklık da buradadır.

9  Bkz. Garkavets, a.g.e., s.175-182.

10  Garkavets, a.g.e., s.11.



98

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Çocuksuzluk ve ilâhî bir güç tarafından hediye edilen, kazanılan ço-

cuk, Türk destan, hikâye ve masallarının değişmez motifl erinden biridir

11



Kur’an-ı Kerim’de de ihtiyarlıkta kazanılan çocuğun hikâyesi vardır



12

Hikâyemizde buna benzer bir motif olsa da çocuk, asıl kahramanın kendi-



sine ait değil, kan bağı olan bir akrabaya aittir. Ayrıca ilâhî güç tarafından 

verilen çocukların babaya karşı itaatsizliği, saygısızlığı yoktur ancak ba-

banın kendisine karşı yaptığı düşmanca davranışa aksiyon olarak evlâdın 

babayı cezalandırması mevcuttur

13

. Bu da Dede Korkut Hikâyeleri’nden 



Boğaç Han Destanı’nda gördüğümüz gibi genel değildir

14

.



Evlat sadece neslin devamı için istenmez. Ölenin adını devam ettir-

mekten başka, tali olarak; atanın malını mülkünü muhafaza etmek

15

, ölüm 


anında yanında olmak, atalarına saygı gereği kendisini öte dünyada da an-

mak için de gerekir. Anadolu’da bunu bir yudum su vermek, dudaklarımı 



ıslatacak gibi deyimlerde veya viran kalmaktabutumun altına girecek bir 

adam deyimleri ile buluruz. Nihayetinde Dadaloğlu’nun: 

Heves güves yaptırdığım konaklar

Korkarım ki baykuşlara yurt olur 

Mısraları da buna işaret eder. Aynı hadise Dede Korkut Hikâyeleri’nde 

de vardır

16

.



Uslu Hikar da Tanrıları’ndan Hikar öldü, malı mülkü viran kaldı, üstü-

ne toprak atacak biri bile yok demesinler diye bir oğul ister. Hikar’ın beyi 

de Sen artık yaşlandın, senin gördüğün hizmeti bize kim görecek? sorusunu 

bu yüzden sorar.

Hikar, oğulluğuna bildiklerini aktarır. Bu bilgiler oğul Natan’ın mutlu, 

huzurlu ve saygın bir hayat sürmesi içindir. Bu nasihatler sadece hüküm-

darın hizmetini görecek insanlar için değil, aynı zamanda başına buyruk 

11  Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, ‘Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı, Kam Püre’nin 

Oğlu Bamsı Beyrek Destanı’, İstanbul 2000, s.20-36, 57-89; Tuncer Gülensoy, Manas Des-

tanı, Ankara 2002, s.29-30; Fikret Türkmen, Âşık Garip Hikâyesi, Ankara 1995, s.113; Ali 

Berat Alptekin, Kirmanşah Hikâyesi, Ankara 1999, s.134-139; Ali Duymaz, Kerem ile Aslı 

Hikâyesi, Ankara 2001, s.255.

12 Kur’an-ı Kerim, Ali İmran Suresi, s.39-41, 45-47.

13  Zeki Velidi Togan, Oğuz Kağan Destanı, İstanbul 1972.

14  Ergin, a.g.e., s.36-57.

15  Ergin, a.g.e., s.91-93.

16  Ergin, a.g.e., s.91-93.




99

Yrd. Doç. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK / Sevda ALTINSOY

yaşayabilecek hür insanlar için ve efendi olan, kul sahibi olan insanlar için 

de geçerlidir. Bize biraz Osmanoğulları’nın babadan oğula geçen vasiye-

tini, biraz da Kutadgu Bilig’teki hükümdar hizmetini görecek şahısların 

takınacağı tavrı hissettirir

17

. Bu yönüyle hikâyenin devlet kurma, yaşatma 



ve yönetmenin temelleri hakkında meydana getirilmiş bir teşrifat ve ahlâk 

kuralları hikâyesi olduğu da söylenebilir.



Can yerine can bulma veya cellatların kurbana acıyarak öldürmekten 

vazgeçmesi yine anlatım esasına dayalı Türk halk metinlerinde çok sık 

karşılaştığımız bir hadisedir. Ancak bu durum, metinde geçtiği gibi, bir 

başka insanı öldürmek şeklinde değil, avlanılan bir hayvanın kanının kur-

banın gömleğine sürülmesi veya avlanılan hayvanın yüreğinin çıkarılarak 

zalime götürülmesi şeklindedir. Tarafımızca derlenen ve Âşık Sümmanî’ye 

atfedilen Nergis Hikâyesi’nde bu hadise vardır

18

. Bu hadise, bir halk hikâ-



yesi olarak Yusuf u Züleyha hikâyesinde de mevcuttur

19



Aşağıda italik yazılı alanlar Uslu Hikar Hikâyesi’nde olup da Anadolu 

coğrafyasında da kullanılan ve yaşayan düstur, söz, kalıp ifade veya anla-

yış şeklini ifade eden metinlerdir:

Han kapısında duyduklarını kendine sakla, adam seçme, seçtiğini yü-

celtme. 

Badem ağacı gibi yemişini sonradan verir olma, kabak gibi çiçeği bur-

nunda ol. 

Deli ile deli, akıllı ile akıllı olma. Akılsız kişi ile iş tutma, akıllı ile taş 

taşı. Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun

20

.



Çok tatlı da çok acı da olma. Kendi iyiliğine bak. 

İnsanın her saati bir olmaz. Her insanın bir eşref saati bir eşek saati 



vardır.

Ayağında terliğin var ise, değneğinle ona yol aç. 

Hanımının malına göz koyma. 

Tanrı’dan korkmayan, kuldan utanmayan kişi ile yola çıkma, onlarla 

oturup kalkma. Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz.

17 Reşit Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig I, Ankara 1999, s.164-169.

18 Altınkaynak, Türk Halk Hikâyeleri (Metin-Tahlil), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Erci-

yes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 1992.

19  M. Naci Onur, Yusuf ve Züleyha, Ankara 1986, s.38.

20 Ömer Asım Aksoy, Atasözleri Sözlüğü I, Ankara 1984, s.199.




Yüklə 3,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   189




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə