İÇİndekiler ithaf önsöz anne ve babanin görevlerİ 5



Yüklə 0,96 Mb.
səhifə23/49
tarix06.05.2018
ölçüsü0,96 Mb.
#42780
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   49
    Bu səhifədəki naviqasiya:
  • TAKLİT

GÖSTERİŞ


Gösteriş ve şahsiyetini ortaya koyma ruhiyesi, az-çok herkeste, her insanda olan bir özelliktir. Herkes, yaptığı iyi ve önemli işler vasıtası ile kendi şahsiyetini diğerlerine kanıtlamak ve yaptığı işlerden dolayı övülmek ister, kadrinin bilinmesini bekler. Yaklaşık olarak bir yaşından itibaren çocukta bu tabii isteğin belirtileri gözlenir. Çocuk, babası, annesi ve diğerlerinin dikkatini çekmeye çalışır ve diğerlerine göre komik ve ilginç olan hareketlerini tekrarlar ve onların kendisini seyretmesinden zevk alır ve bu başarısı ile iftihar eder. Bazen işaret ile, bazen de açıkça, bakın; ne kadar önemli bir işi beceriyorum, der.

İnsanda bulunan "gösteriş" özelliği başlı başına kötü bir sıfat değildir. İnsanı çalışma ve çabaya sevkeden şey bu iç duygudan başka bir şey değildir. İnsan en iyi notu alabilmek için dersine çalışır, iyi bir hatip, usta bir ressam veya yazar veya şair ve iyi bir sanatkar olabilmek için bir çok zahmetlere katlanır.

Bu sıfatın varlığı kötü bir şey değildir. Önemli olan bu sıfattan istifade etme tarzıdır. Eğer doğru bir şekilde yönetilir ve tatmin edilirse çok güzel sonuçlar elde edilir. Çocuk, başlangıçta iyi ile kötüyü ayırtedemez. Ona göre her işin iyi veya kötü oluşunun ölçüsü, anne-babasının hoşuna gidip gitmemesidir. İyi bir eğitici bu konuyu gözönüne alarak övgü ve teşvik ile ondaki bu sıfatı güçlendirir. Onun yaptığı güzel ve faydalı işler karşısında memnun olduğunu gösterir. Böylece onda iyi ahlak ve güzel davranışların temelini atmış olur. Ama eğer onun kötü bir davranışta bulunduğunu görürse memnuniyetini dile getirmeyeceği gibi bu hareketi beğenmediğini ve ondan hoşlanmadığını söyleyerek onun kötü ve beğenilmeyen bir hareket olduğunu çocuğa anlatır. Onun övgü ve yergileri oldukça ölçülü ve gerçekçidir. Bu hususta en ufak bir kusurda bulunmaz. Böylece çocuğu iyiliklere doğru hidayet eder ve kötülüklerden sakındırır.

Ama ne yazık ki bazı bilinçsiz baba ve anneler bu konuda aşırı gitmektedirler. Çocuğun bütün hareketleri karşısında, hatta edepsizlik ve ahlaksızlık olsa bile gülerek onu teşvik ederler. Böylelikle kötü ahlak ve beğenilmeyen davranışların tohumlarını onların vücutlarına ekmiş olurlar. Onun yapmış olduğu iyi işleri haddinden fazla büyütürler. Her yerde ve herkesin yanında onu över ve marifetlerini anlatırlar. Böyle bir çocuk, kibir sıfatına tutulur, zamanla bencil ve makamperest biri durumuna düşebilir. Kendisi için hayali bir şahsiyet kurar; diğerleri tarafından anılmak ve övülmek ister. Eğer bu beklentisi gerçekleşmezse ruhi bir komplekse kapılarak insanların değer bilmez kimseler olduğunu telakki eder. Hatta kendi hayali şahsiyetini kanıtlamak ve "değer bilmez" halktan intikam almak için kötü ve tehlikeli işlere kalkışabilir. O, ezilmiş isteklerini doyurmak ve dikkatleri kendi üzerine çekmek ister.

Şu nükteyi hatırlatmakta da yarar görüyorum: Baba ve anne, çocukta beliren bu hissi yavaş yavaş tekamüle ulaştırmalıdır. Öyle ki, bir müddet sonra Allah Teâla'nın rızasını kendi rızaları yerine oturtmalıdırlar. Yavaş yavaş, "Ben bu hareketi sevmiyorum, falan davranışı baban beğenmiyor" demek yerine, "Allah bu işi sevmiyor ve falan amelden razı değildir" demeleri gerekir.

TAKLİT


Taklit, insanda bulunan çok güçlü ve köklü bir içgüdüdür. Faydalı ve yapıcı bir içgüdü olup çocuk, bu içgüdü vasıtası ile yaşantısında gerek duyduğu davranışları, yemek yeme, elbise giyme, konuşma ve cümle kurma tarzını baba ve annesinden öğrenir. İnsan taklitçi bir yaratıktır ve bütün ömrü boyunca az-çok diğerlerini taklit eder. Ama bir yaşından beş-altı yaşına kadar bu içgüdü daha kuvvetlidir. Çocuk, bir süre ne gibi şeylerin gerçekten yararlı ve ne gibi şeylerin gerçekten zararlı olduğunu bilmez ve yaptığı işlerde mantıklı bir hedef gözetmez. Bu süre zarfında bütün dikkatini baba, anne ve onunla ilgilenenlere yöneltir. Onların hareket ve tavırlarını müşahede eder ve onları taklit etmeye çalışır.

"Su" kelimesini baba ve annesinden duyar ve onları taklit ederek bu kelimeyi söylemeye çalışır; daha sonraları bu kelimenin manasına da dikkat eder ve onu kendi yerinde kullanır. Kız çocuğu, annesinin evi süpürüp elbiseleri yıkadığını görür; o da bu işleri yapmaya çalışır. Annesinin ateşe elini vurmadığını görür, o da ateşten çekinir. Annesinin meyveyi yemeden önce yıkadığını ve kabuğunu soyduğunu görerek o da meyve yerken böyle yapar. Baba, anne ve kardeşlerinin ev içindeki eşyalar hususunda düzenli olduklarını ve her şeyi her zaman kendi yerine bıraktıklarını görür. Böylece yaşantısındaki düzeni onları taklit ederek elde eder. Baba ve annesinin edepli ve saygılı konuştuklarını görerek o da diğerlerine karşı saygılı olur. Evi idare etme hususunda babası, annesi ve kardeşleri arasında yardımlaşma olduğunu görür; o da bu yardımlaşmaya katılır ve herhangi bir işi üstlenir. Baba ve annesinin caddede yürürken daima yaya geçitlerinden karşıya geçtiklerini görür, o da bu işi yapar ve bu, yavaş yavaş onda bir alışkanlık haline gelir.

Erkek çocuk babasının bahçıvan veya marangoz yahut mimar olduğunu görür; o da ilk zamanlar bu işleri bir oyun şeklinde yapar. Bu oyunlar, onun gelecekte seçeceği mesleğinde çok etkili olabilir.

Taklit, çocuğun eğitim ve öğretiminde öğüt ve nasihatten çok daha etkilidir. Taklit, kendiliğinden meydana gelir, uyarı ve ikaza gerek yoktur. Çocuğa, "Bak annen ne yapıyor?" demeğe gerek yoktur. O, hatırlatmaya ihtiyaç duymaksızın daima baba ve annesinin hareket ve tavırlarına dikkat eder. Kibirli, ahlaksız ve saygısız bir baba, çocuğu için kötü bir örnektir. İnatçı, küstah, saygısız ve kötü dilli bir anne küçük yavrusunun gelecekte bu kötü sıfatlara tutulmasına sebep olur.

Yalancı, korkak ve hain bir eğitici, doğru sözlü, cesur ve emin bir insan yetiştiremez. Çocuklar sizin sözünüze ve nasihatinize fazla aldırmazlar. Onların, sizlerin hareket ve davranışlarınıza dikkat eder ve sizin davranışlarınızı örnek edinirler. Onun için taklit içgüdüsü çocuğun terbiye ve eğitiminde rolü olan önemli etkenlerden biri sayılabilir. İşte bu içgüdü karşısında anne, baba ve diğer eğiticilere çok ağır sorumluluklar düşer. Onlar, kendi hareketlerine karşı ilgisiz olamazlar. Onlar, iyi ahlak ve davranışlarıyla çocukları için en iyi örnek olabilirler. Baba ve anne kötü olursa nasihat ve öğütle çocuğu doğruluk ve temizliğe yönlendiremezler.

Dolayısıyla, çocuklarını seven baba ve anneler, çocuklarına iyi örnek olabilmek için her şeyden önce kendilerini ve aile ortamını ıslah etmelidirler.

Çocukların nasıl bir şahsiyete sahip olmasını istiyorlarsa öncelikle kendileri o şahsiyeti elde etmelidirler. Taklide engel olmak oldukça zor bir iştir. Öyleyse evlatlarınız için çok iyi bir örnek olmaya çalışın.

Emir-ul Müminin Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Eğer başkalarını ıslah etmek istiyorsan önce kendini ıslah et. Kendin fasit olduğun halde başkalarını ıslaha çalışmak çok büyük bir kusurdur."[145]

Resulullah (s.a.a) Ebuzer'e buyurdu: "Allah Teâla, baba-annenin salih ve takvalı olmaları vasıtası ile çocuklarını ve torunlarını salih ve iyi kimseler kılar."[146]

Sorumluluğunun bilincinde olan bir eğitici, çocuklarının oyun arkadaşları hususunda ilgisiz ve kayıtsız kalamaz. Çünkü çocuk, bir çok işlerde arkadaşlarını taklit eder.

Bazen çocuk, sinema oyuncularını ve öldürme, cinayet, hırsızlık, bıçak çekme vb. sahneleri televizyonda seyreder ve tahrik olarak o işleri yapmaya çalışır. Eğer dergi veya gazetelerde cinayet işlemiş veya hırsızlık yapmış olan çocukların biyografisini okuyacak olursanız bunların televizyon veya sinemadaki filmlerden etkilenerek tahrik olduklarını açıkça görürsünüz. Buna rağmen acaba çocukların bu gibi sahneleri izlemelerine izin vermek doğru mudur?


Yüklə 0,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə