Klasik Tefsir Mukaddimelerinde Yedi Harf Meselesi ve Yorumları
125
kelimede ihtilaf ettiklerinde onu Kureyş lehçesi üzerine yazmalarını
emretmiş ve Kur’ân’ın Kureyş lehçesi üzerine indirildiğini belirtmiştir.
54
Kur’ân’ın indirildiği dönemde Kureyş lehçesinin, lehçeler arasında
hâkim ve en kapsayıcı bir lehçe konumunda olduğu bilinmektedir.
Bu yüzden Mekke’ye ticari amaçla ya da Kabe’yi ziyaret maksadıyla
taşradan gelenlerin bu lehçeden etkilenmeleri tabiidir. Öte yandan bu
etkileşimlerin ve öğrenme faaliyetlerinin Kureyş lehçesinin yaygınlaş-
masına da vesile olmuştur. Bunun neticesinde de Kureyş lehçesi bü-
yük bir kitle tarafından konuşuluyor ya da anlaşılıyordu. Bu sebeple
bu ikinci görüşün tamamen yanlış olduğu da söylenemez.
Abdurrahman Çetin’e göre Yedi Harf bünyesinde farklı kabilelerin
farklı şiveleri sebebiyle bir takım değişik kıraatler bulunmaktadır. İd-
ğam, ibdâl, hazif, i’lâl, imâle, teshîl, işmâm, sıla, bazı eş anlamlı keli-
meler vb. farklılıklar bunlar arasındadır. Ama Yedi Harf’in tamamı bu
değildir. Şu halde bu görüşte tenkit edilecek husus, Yedi Harf’i sadece
yedi lügat gibi göstermektir.
55
c. Aynı Manaya Gelen Değişik Lafızların
Yedi Vecih Olarak Değerlendirilmesi
Baızı âlimlerle göre Yedi Harf’ten maksat, aynı manayı ifade eden
kelimelerin yedi vechidir. Bu bağlamda “gelmek” anlamını içeren
،مله
يبرق ،يوحن ،يدصق ، َّايَلإ ،لبقا ،لاعت
kelimeleri örnek gösterilmiştir. Görüldüğü
gibi bu kelimelerin lafızları farklı manaları ise aynı ya da birbirine ya-
kındır. Abdullah b. Vehb (197/812), Süfyan b. Uyeyne (198/813), Ta-
berî (310/922), Ahmed b. Muhammed et-Tahâvî (321/933) gibi birçok
âlim bu görüştedir.
56
İbn Abdilberr (463/1070), ilim ehlinin çoğunun
bu kanaatte olduğunu belirtmektedir.
57
Taberiye göre Yedi Harfin ihti-
lafı, manalarda değil ancak lafızlardadır. Burada hükümlerin ihtilafını
gerektirecek şekilde manalarda ihtilaf yoktur.
58
Bu görüşün savunucuları, bu konudaki hadisleri ve sahabeden ge-
len kıraatleri delil gösteririler. Übey b. Ka’b, Bakara, 20. âyetteki
ا ْو َشَم
ِهيٖف
pasajını,
هيف اوعس -هيف اوّرم
, İbn Mes’ud’un,
اَنوُرُظْنا اوُنَمٰا َنيٖذَّالِل
ayetindeki
59
اَنوُر ُظْنا kelimesini,
انور ِّخَأ-انولهمَأ
, Duhân Sûresi, 44. âyetteki
ِميٖثَ ْلاا ُماَعَط
deki
ِميٖثَ ْلاا
kelimesini
ميتيلا-رجافلا
şeklinde okumaları gösterilen örneklerden
54 Askalânî,
a.g.e., IX, 7, 16.
55 Çetin,
Abdurrahman,
a.g.e., s. 129.
56 Taberî,
a.g.e., I, 28, 32; Kurtubî,
a.g.e., Alûsî,
a.g.e., I, 39; İbn Atiyye el-Endelüsî,
el-
Muharrerü’l-Vecîz fî Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz
, Dâru’l-Kütübi’l-Ilmiyye, Beyrut, 2011, I, 43;
Muhammed b. Hüseyin el-Kummî en- Nîsâbûrî,
Ğarâibü’l-Furkân ve Râğâibü’l-Furkân,
Dâru’l-Kütüb’il-Ilmiyye, Beyrut, 1996; I,23-24.
57 Süyûtî,
a.g.e., I, 148.
58 Taberî,
a.g.e., I, 28
59 Hadid, 57/13