Kararlarinin uygulanmasi



Yüklə 329,19 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/15
tarix06.05.2018
ölçüsü329,19 Kb.
#43288
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   15

18

akabinde kolluk kuvvetlerini toplantı yerine yollama yetkisi vermektedir. Kolluk kuvvetleri 

amirinin öncelikle kalabalığı dağılmaları hususunda uyarması gerekmektedir. Kalabalık 

dağılmazsa, kolluk kuvvetinin güç kullanma yetkisi bulunmaktadır. Kolluk kuvvetine karşı saldırı 

ya da direniş olduğu hallerde, korudukları yerlere ya da kişilere fiili saldırı olması durumunda 

kolluk kuvvetleri uyarıya gerek olmadan doğrudan kuvvet kullanma yetkisine sahiptirler. 2911 

sayılı yasanın 24. maddesi kolluk kuvvetlerinin kuvvet kullanırken hangi angajman kurallarını 

takip edeceklerini belirlememektedir. Bu kurallar 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 

16. maddesinde düzenlenmiştir.

2559 sayılı kanunun 16. maddesinin 1. fıkrası polise “görevini yaparken direnişle karşılaşması 

halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde” zor kullanma yetkisi vermektedir. 

Bir toplantı yetkililerce kanuna aykırı sayıldığı andan itibaren, söz konusu toplantıdaki herkes 

potansiyel olarak 16/1 kapsamında değerlendirilme riski taşımaktadır. Böylece 2911 ve 2559 

sayılı yasanın 16/1. maddesi beraber okunduğu zaman barışçıl eylemciler katıldıkları toplantıda 

her zaman polis memurlarının kanuni kuvvet kullanımının hedefi hâline gelebilmektedirler. Bu 

durum bir toplantı sırasında kolluk kuvvetlerinin kuvvet kullanmalarının gerekliliği ölçütünün 

sağlanmasında da bir yasal boşluk olduğunu ortaya koymaktadır. 2911 sayılı yasada gerekli 

değişikliklerin yapılmayışı, kanuna aykırı addedilen gösterilerde polisin otomatik olarak güç 

kullanmasına cevaz vermektedir. Bu düzenlemenin diğer bir sonucu polisin 16. maddeye göre 

güç kullanabilir hale geldiği andan itibaren gösterici aynı zamanda kamu görevlisine direnen 

sıfatı kazandığı için suç işlemiş durumuna düşmektedir. İşte bu sebeple hukuki çerçeve sürekli 

olarak  Ataman grubunun 4. bulgusunu ihlal etmektedir.

2559 sayılı kanunun 16. maddesinin 1. fıkrası polis memurlarının kuvvet kullanırken takip etmesi 

gereken angajman kurallarını göstermektedir. Zor kullanma, direnmenin mahiyetine ve derecesine 

göre ve ancak direnenlerin direnme gücünü kıracak ölçüde olmalıdır. Zor kullanımın dereceleri 

bedensel kuvvet ve maddi güç (tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve polis köpeklerinin kullanımı gibi) 

olarak sayılmıştır. 16. madde kullanılacak gücün türünü ve derecesini belirleme hususunda karşı 

karşıya kaldıkları direnişin gücüne göre takdir etme hakkını her bir polis memuruna münferiden 

vermiştir. Toplu kuvvet olarak müdahale durumu bunun dışındadır. Bu hâllerde kullanılacak gücün 

derecesi müdahale eden kuvvetin amirince tespit edilmelidir. Polisler ayrıca somut koşullara 

kuvvet kullanmadan uyarının gerekip gerekmediğini değerlendirmekte de serbesttirler.

16. maddenin hukuki çerçevesi göz yaşartıcı gazın kullanımı veya maddi güç kullanmanın başka 

çeşitleri hakkında açık hükümler içermemekte, maddi gücün kullanımı polislerin ve amirlerin 

takdirine bırakılmaktadır. Buna ek olarak, mevcut hukuki çerçeve münferit polis memurlarının 

veya toplu müdahale durumlarına kuvvet amirlerinin kullandıkları gücün olay sonrası denetimi 

için bir mekanizma öngörmemektedir.

Hükûmet, Eylem Planı’nda ve Bakanlar Komitesi ile yazışmalarında 26.06.2013 tarihli ve 55 sayılı 

İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile 22.07.2013 tarihli ve 64 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi’nin göz 

yaşartıcı gaz yahut başka maddi güç kullanımlarına ilişkin hukuki çerçeve boşluğunu giderdiğini 

iddia etmektedir.

42

42

  İçişleri Bakanlığı’nın Türkiye İnsan Hakları Kurumuna 11.11.2013 ve 13.01.2014 tarihlerinde yazdığı 




19

55 sayılı Genelge polis memurlarının göz yaşartıcı gazı aşırı ve rastgele kullanmalarından hem 

vatandaşların hem de diğer polislerin olumsuz etkilendiğini belirtmektedir. Genelge, göz yaşartıcı 

gazın rastgele kullanımını sonlandırmak için göz yaşartıcı gaz kullanma kararının alınmasını 

çevik kuvvetlerin komiser yardımcılarına bırakılmasını öngörmektedir. 55 sayılı Genelge, ayrıca, 

çevrede bulunan herkesin uzaklaşabilmesini temin için, göz yaşartıcı gaz kullanımından önce 

sesli uyarıda bulunmayı zorunlu hâle getirmekte ve göz yaşartıcı gazın ancak su püskürtücü 

panzerlerin ve tazyikli su ile müdahaleden sonra kullanılmasını söylemektedir. Gaz kullanımından 

önce çevrede okul, hastane, kreş, huzurevi gibi yerlerin olup olmadığına dikkat edilmesini 

ve kapsüllerin/fişeklerin buralara yakın yerlerde kullanılmamasını öngörmektedir. Müdahale 

edilecek grubun (yaşlı, kadın, engelli vb.) profilinin dikkate alınması söylenmektedir. 

64 sayılı Genelge polis güçlerinden göz yaşartıcı gaz kapsüllerini 40 metre mesafeden veya daha 

yakından kullanmamalarını ifade etmektedir.

2009 yılında Avrupa İşkencenin ve İnsanlık dışı veya Onur kırıcı Ceza ve Muamelenin Önlenmesi 

Komitesi (CPT), göz yaşartıcı gaz kullanımı hususunun en azından şunları ihtiva etmesi gerektiğini 

belirtmiştir:

“... Biber gazı kullanımını düzenleyen açık bir direktif en azından şunları içermelidir:

biber gazının ne zaman kullanılabileceğine dair açık hükümler, ki bu hükümler kapalı 

mekânlarda biber gazı kullanımını yasaklamalıdır;

biber gazına maruz kalmış tutukluların derhal bir doktora erişim hakları ve giderici önlemlerin 

sunulması;

biber gazı kullanmaya yetkili personelin vasıfları, eğitimler ve yetileri hakkında bilgi;

biber gazı kullanımına ilişkin yeter düzeyde bir raporlama ve denetim mekanizması...

43



Yukarıda anılan iki genelge burada belirtilen minimum standartlardan bazılarını getirmekle 

beraber, 55 ve 64 sayılı Genelgeler göz yaşartıcı gazın ne zaman kullanılacağı konusunda açık 

hükümler içermemektedir. Öncelikle gazın barışçıl gösterilerde kullanılmasının yasaklanması 

gerekmektedir. Şiddet içeren gösterilerde gazın hangi koşullarda kullanılacağı barışçıl göstericilerin 

hakları dikkate alınarak açık bir şekilde belirlenmelidir. 55 nolu Genelge’deki “gazın tazyikli sudan 

ve panzerlerden sonra kullanımı” gazın kullanımına izin veren koşulları açıklamamaktadır. Gazın 

çocuk, yaşlı ve engellilerin bulunduğu gösterilerde kullanılmaması esas alınmalıdır. 

55 ve 64 sayılı Genelgeler biber gazı kullananların sahip olmaları gereken vasıflar ve raporlama ile 

denetim mekanizmaları getirmek hususlarında da yetersiz kalmaktadır. Mevcut 55 sayılı Genelge 

yazılarda 27 Mayıs 2013-Eylül 2013 arası toplantı ve gösterilere yapılan müdahalelerin 25.08.2011 tarihli 

“Toplumsal Olaylarda Görevlendirilen Personelin Harekât Usul ve Esaslarına Dair Yönergenin” hükümleri 

doğrultusunda yapıldığı söylenmektedir. Yazıların özetleri için bakınız Türkiye İnsan Hakları Kurumu Gezi 

Parkı Olayları Raporu Ekim 2014. http://www.tihk.gov.tr/www/files/5457741778378.pdf (Erişim tarihi: 

26.11. 2014).

43

  CPT/Inf (2009) 25 http://www.cpt.coe.int/documents/bih/2009-25-inf-eng.pdf; CPT/Inf (2009) 8, http://



www.cpt.coe.int/documents/cze/2009-08-inf-eng.htm (Erişim tarihi: 25.11.2014). 


Yüklə 329,19 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə