- 577 -
olu içinde olan görünü boyutudur.
52
Bu boyutta varlık tamamlanmayacak olan bir olu
içindedir. Bu olu sebebiyle dünya hiçbir zaman tamlı a ve ideaların durumuna ula amaya-
caktır. te varlı ın kendisi hakkında kesin cümlelerin kurulamamasının sebebi burada yat-
maktadır. Çünkü bu onun özünden kaynaklanan bir sorundur. te varlı ın var olan ve de i en
durumları Platon felsefesinde birbirleriyle tam kar ıt konumdadırlar.
Platon tabiat felsefesinin ana temellerini Herakleitos’un duyulur dünyanın sürekli bir
olu içerisinde oldu u görü üne dayandırır. Bu olu u gerçekle tiren Platon’un tabiri ile ilahi
sanatçı evreni bilgelik üzerine kuran sanatkâr, isçi, yaratıcı, yapıcı ve hâkim demek olan De-
miurgos’tur. Platon'a göre evren, her zaman aynı kalan eye göre yapıldı ı için yapılmı
ey’lerin en güzeli olarak kabul edilir.
53
Demiurgos’un kendilerine bakarak meydana getirdi i,
do mamı ve yok olmayacak, içine hiçbir yabancı nesne kabul etmeyen, kendi de ba ka hiçbir
eyin içine girmeyen, gözle görülmeyen, hiçbir duyuyla görülemeyen, yalnız kavram tarafından
görülebilen bu de i mez ekil ise ona göre “ilk tür”dür.
54
Demiurgos evreni neden yaratmı tır? Platon’a göre bunun cevabı; “iyilik ve güzellik-
ten”dir. Demiurgos’un kendisi güzeldir ve o evreni meydana getirirken elden geldi i kadar her
eyin kendisine benzemesini istemi tir.
55
te evrendeki her ey bu istek do rultusunda sekil
almı tır. ekilden yoksun ve düzeni belirsiz ana madde Tanrı’nın, iyinin ve ideaların ekil veren
enerjisi sayesinde canlanıp düzene girmi lerdir. Bu sayede sekil, form ve güzellik
kazanmı lardır. Acaba burada Platon idealardan duyusal varlı a geçi te bir zorluk ya amı
mıdır? Bu problemi nasıl a mı tır? Aslında bu soru Platon felsefesinin en önemli problemle-
rinden biridir. Ancak Platon’un eserlerine bakıldı ına bu problemi a mada kullandı ı argüman
“Tanrısal iyilik” kavramıdır. Bu kavramla Platon, iyinin iyiyi meydana getirmeden ede-
meyece ini, iyinin iyiyi meydana getirme iste i do rultusunda Tanrı için meydana getirme esas
oldu unu, idealar için ise kendi kendini tekrar etmenin esas oldu unu vurgular.
56
Bu durum,
nedensellik ilkesi gere ince do an her eyin bir neden zoruyla do ması gerekti ini dü ünen
Platon için, aynı zamanda evrenin do u unu açıklayan bir tür argüman niteli indedir.
e. Ruh
Platonda ba lı ba ına bir ruh biliminden söz etmek oldukça güçtür. Platon ruh konusuna
dea ve evren anlayı ı çerçevesinde de indi i için, ba ımsız olarak ruh anlayı ından söz etmek
zordur.
57
Platon'a göre, ruh bedenden ayrıdır ve insanın sahip olabilece i en de erli yöndür. Ruh
tanrısal bir ey oldu undan biz insan olmadan önce de vardı bu nedenle, insanın “göksel bir
bitki” oldu unu söylemek mümkündür.
58
Platon için ruh nedir? Gerçekten onun mutlak
varlı ından bahsedilebilir mi? Veya bir tanımı yapılabilir mi? Platon’a göre ruh denilen eyin ne
oldu u ancak tasvirlerle anlatılabilir. Ruh tabiatı gere i elle tutulup gözle görülemeyen bir varlıktır.
De i meyene ve Tanrılık olana, ölümlü olmayana, dü ünülebilene, yalın olana, da ılmayana, her
zaman aynı kalana benzer.
59
Ruh hareketin kayna ıdır. Ruhun bedene üstünlü ü kabul edilmelidir.
60
Çünkü beden, en geni
anlamda, maddedir ve kendisi hareketin kayna ı olmaksızın hareket ettirilmekte olan varlıktır. Platon'a
göre bu evren de ruhtan yoksun de ildir. Tanrının bu evrenin ortasına bir ruh koydu unu cismin dı ını
bile onunla kapladı ını ve ruhu her yana yaydı ını söylemektedir. Ancak bizim daha sonra (cisimden
sonra) bahsetti imiz bu ruhun cisimden sonra yaratılmadı ını özellikle vurgulamaktadır. Çünkü
Ruh, hem yaratılı hem de erdem bakımından vücuttan üstündür. Zira ruh emretmek, vücut boyun
52
Mengü o lu, Takiyettin (2003). Felsefeye Giri , stanbul, s. 117, 128-129
53
Platon, Timaios, 29c-e.
54
Platon, Timaios, 52a, Kratylos, (2009). (Diyaloglar çinde) çev.: Teoman Aktürel, stanbul, 386a.
55
Platon, Timaios, 53d; Stumpf, a.g.e., s. 81; Köni, a.g.e., s. 71.
56
Platon, Timaios, 29e.
57
Platon, Phaidros, 246a.
58
Platon, Timaios, 90a.
59
Platon, Phaidros, 279c; Phaidon, 7a-80e; Weber, a.g.e., s. 63; Demos, a.g.e., s. 78.
60
Platon, Yasalar, 896a.
- 578 -
e mek için meydana getirilmi tir.
61
Ruhun kurulu u Tanrının iste ine göre tamamlanarak ruhla
cisim birbirine ba lanmı , gö ün her tarafına yayılmı , gö ü dı arıdan daire eklinde, çeviren ve kendi
üzerinde dönen ruh, sonraki zamanların, sürekli ve sakin hayatının Tanrılık ba langıcı olmu tur.
Platon öyle der:
“Ruhun kurulu u, kurucusunu istedi i gibi bitince içine tene ait olan her eyi koydu ve ruhla
teni orta yerlerinden birbirine ba ladı. te böylece, ortasından ta uçlarına kadar gö ün her tarafına
yayılan, onu dı arıdan daire eklinde çeviren ve kendi üzerinde dönen ruh bundan sonra gelecek
zamanların devamlı ve sakin hayatının tanrılık ba langıcı oldu. Böylece bir yandan gö ün gözle
görülür vücudu, öte yandan gözle görünmeyen, fakat akılla ahenge ba lı olan, akıl ve ölmezlik sahibi
varlıkların en kemallisi tarafından yaratılmı eylerin en kemallisi olan o ruh do du”
62
Platon ruhun üç bölümünden bahseder.
1. Akıllı olan, dü ünen, do ru olan yönü: Bu yön, insanı hayvandan ayıran, ölümsüz ve Tanrısal
olana en çok benzeyen yönüdür. lkesi akıl, erdemi ise ihtiyattır. Ruh’un i tahlı olan ve kahramanlık
ta ıyan bölümleri ise yok olabilirler. Platon Timaios'ta bazı kaygılarından dolayı ruh'un aklî parçasını
kafaya; canlı, yürekli parçasını kalbe; i tahsal parçasını da alt tarafa, karna kar ılık olarak
göstermektedir.
63
2. Seven, acıkan, susayan vb. için isteyen, arzulayan yönü: Bu bölüm dünya zevklerine dü -
künlüktür. A a ı zevkler ona ba lıdır. Açlık, susuzluk, cinsel arzu, merkezi göbe in alt kısmıdır. lkesi
dü üncesizlik ve arzudur. Erdemi ölçüdür.
3. Kızan, öfkelenen yönü(canlı yönü).
64
Kalp ölümlü ruhun ikinci bölümüdür. Tutkular
ondan do ar, merkezi diyaframdır. lkesi öfke, erdemi ise cesarettir. Bu öfke arzuları bas-
tırdı ından aklın müttefiki olabilir.
65
Platon ruhu niçin üçe ayırmı tır. Böylesi bir ayırım ruhun bütünlü ünü zedeleyecek bir tutum de il
midir? Bu soruların cevabı Platon'un ruh anlayı ındaki, ruhun içerisindeki çatı ma olgusundan
kaynaklanıyor olabilece i ihtimali yüksek görünmektedir. Bu çatı mayı Phaidros diyalogunda
görmekteyiz. Ruh'un akıllı olan yönü Platon tarafından bir arabaya benzetilir. Ruhun canlı ve
i tahsal parçaları ise iki ata benzetilir. Atlardan biri siyah gözlü beyaz bir attır. Güzel ve güçlü,
temkinli ve ılımlıdır. yidir. yi olan yön ruhun canlılık tarafını temsil eder. Ölçülülük ve alçak
gönüllülükle, erdemi sever, içine dü tü ü bu kötü durumdan, (beden içinden) asli yerine
dönme e iliminde olan boyutunu ortaya koyar. Bu yön, arabayı do ru yolda götürmek iste-
indedir. Öteki at siyah ve gözleri gri, kötü bir hayvandır. (Ruhun i tahsal yönü) Bu yön ba -
kaldırı ın ve arsızlı ın dostudur. Ruhu, kötü olan beden içinde tutmak için (ruhun asli yerine, geldi i
yere dönmesi için) elinden geleni yapar. Öyle ki, bu atın, kamçı ile sürekli kontrol edilmesi gerekir.
De ilse, arabayı uçuruma yuvarlar. Ruh'un bu bölümü bedensel tutkunun esiridir.
66
Platon’un, insanın varlık yapısını dikkate alarak bu sonuçlara vardı ı görülmektedir.
Bölünmez parçalanmaz bir bütün olan ruh için, ilkeleri olarak kabul edilebilecek, akıllı, canlı ve
i tahlı yönler ve bunların birbirlerinden ayrı parçalar olarak görülmeleri uzla tırılmadan kal-
maktadır. Platon için önemli olan ruhun, yöneten ve sürücü olarak kabul edilen akli boyutudur.
Çünkü bu yön, Tanrısallık ta ımakta ve bizzat Tanrının kendisi tarafından Dünya-Ruhu ile aynı mal-
zemelerden yapılmaktadır. Di erleri ise, beden ile birlikte göksel tanrılar tarafından yapılmı tır.
67
Bu
anlayı do al olarak Platon'un ruhun, aklî yönü en yüksek yöndür ve yönetmek için do mu tur
dü üncesinin bir uzantısı olarak görülebilir. Ruh yönetir. Çünkü Tanrısala daha yakındır.
61
Paksüt, a.g.e., s. 347; Demos, a.g.e., s 78
62
Platon, Timaios, 36d-e; Weber, a.g.e., s. 63; Collingwood, a.g.e., s. 93; Brun, a.g.e., s. 92.
63
Platon, Timaios, 69d-70a.
64
Platon, Devlet, 437d-e.
65
Brun, Jean, (2007). Platon ve Akademia, çev.: smail Yerguz, Ankara, s. 92; Russell, B. (1997). Batı Felsefesi Tarihi, çev.:
M. Sencer, I-III, stanbul, C. I, s. 261.
66
Platon,
Phaidros, 245b-246bd.
67
Platon
Timaios, 41e, 69b-c.