|
Kur’an-ı Kerim Meali – Yaşar Nuri Öztürk alak suresi (96/1)
|
səhifə | 42/62 | tarix | 08.09.2018 | ölçüsü | 1,86 Mb. | | #67647 |
| MEARİC SURESİ (70/79)
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…
-
Soran birisi, geleceği kuşkusuz azabı sordu.
-
Küfre sapanlar içindir o. Yoktur onu savacak.
-
Yükselme boyutlarının / derecelerinin sahibi Allah’tandır o.
-
Melekler ve Ruh, miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselirler O’na.
-
Artık güzel bir sabırla sabret.
-
Onlar onu çok uzak görüyorlar.
-
Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
-
O gün gök, erimiş bir maden gibi olur.
-
Dağlar, atılmış renkli yün gibi olur.
-
En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz / bir dost bir dostundan birşey isteyemez.
-
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
-
Eşini, kardeşini,
-
Kendisini kucaklayıp barındıran ailesini.
-
Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.
-
Hayır, hayır! O, alevlenen bir ateştir.
-
Yakar-kavurur deriyi / koparıp götürür kolu-bacağı.
-
Çağırır, sırtını dönüp uzaklaşanı,
-
Toplayıp kasada yığanı / depolayanı.
-
İşin gerçeği şu ki insan; aceleci, hırslı, sabırsız, tahammülsüz yaratılmıştır.
-
Kendisine kötülük / hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.
-
Kendisine hayır ve nimet ulaşınca ondan başkalarının yararlanmasına engel olur.
-
Namaz kılıp dua edenler müstesna.
-
Bunlar, namazlarında süreklidirler.
-
Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
-
Yoksul ve yoksun için.
-
Bunlar din gününü içtenlikle doğrularlar.
-
Bunlar, yalnız Rablerinin azabından ürperirler.
-
Gerçekten de Rablerinin azabı emin olunmayacak bir azaptır.
-
Bunlar, cinsiyet organlarını titizlikle korurlar.
-
Ancak onlar eşleriyle, imkanlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar.
-
Kim bunun ötesini isterse, işte böyleleri sınırı aşanların ta kendileridir.
-
Bunlar, kendilerindeki emanetlere ve ahitlerine sadık kalırlar.
-
Bunlar, tanıklıklarını tam yaparlar.
-
Ve bunlar, namazlarını-dualarını korurlar.
-
İşte bunlar cennetlerde ikram göreceklerdir.
-
O nankörlere ne oluyor ki, sana doğru, o yandan bu yandan boyunlarını uzatarak geliyorlar;
-
Sağdan ve soldan parçalar halinde.
-
Onlardan herbiri nimet bahçesine konulacağını mı umuyor?
-
Hayır, ummasınlar. Gerçek şu ki biz onları, bildikleri şeyden yarattık.
-
İş onların sandığı gibi değil. Doğuların ve batıların Rabbine andolsun ki, biz gerçekten gücü yetenleriz;
-
Onları kendilerinden daha üstün olanlarla değiştirmeye… Ve biz önüne geçilebilecekler değiliz.
-
Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.
-
O gün kabirlerlen fırlayarak çıkarlar. Dikilmiş putlara doğru akın akın gider gibidirler.
-
Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.
NEBE’ SURESİ (78/80)
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…
-
Hangi şeyden sorup duruyorlar birbirlerine?
-
O büyük haberden mi?
-
Ki onda tartışma içindedirler.
-
Hayır, sandıkları gibi değil. Yakında bilecekler.
-
Hayır, hayır! Düşündükleri gibi değil, yakında bilecekler.
-
Biz bu yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
-
Dağları birer kazık yapmadık mı?
-
Sizleri çiftler olarak yarattık.
-
Sizin uykunuzu bir dinlenme / bir rahatlama / bir tür ölüm yaptık.
-
Geceyi bir giysi yaptık.
-
Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık.
-
Üstünüze yedi sağlam / aşınmaz kurduk.
-
Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik.
-
Sıkarak su çıkaranlardan şarıl şarıl bir su indirdik,
-
Ki çıkaralım onlardan taneler ve otlar.
-
Ve içiçe girmiş bağlar-bahçeler.
-
Hiç kuşkusuz, o ayırma ve hüküm günü kesin olarak belirlenmiştir.
-
Sura üfürüldüğü gün, bölükler halinde geleceksiniz.
-
Gök açılmış, kapı kapı oluvermiştir.
-
Dağlar yürütülmüş, bir serap oluvermiştir.
-
Cehennem, bir gözetleme yeri olmuştur.
-
Azgınlar için bir barınak.
-
Devirlerce kalacaklardır içinde.
-
Ne bir serinlik tadacaklar ne de bir içecek.
-
Sadece kaynar su, atık su,
-
Çok uygun bir karşılık olarak.
-
Doğrusu onlar böyle bir hesap ummuyorlardı.
-
Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı.
-
Oysa ki biz, herşeyi iyiden iyiye sayıp kitaplaştırmıştık.
-
“Hadi tadıverin! Size azaptan başka birşey asla artırmayacağız.”
-
Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır.
-
Sulak bahçeler, bağlar, üzümler,
-
Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,
-
Dopdolu kadehler vardır.
-
Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan.
-
Rabbinden bir ödül, tam kıvamında bir bağış.
-
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O. Rahman’dır. O’nun huzurunda söze cüret edemezler.
-
O gün Ruh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman’ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler.
-
İşte budur hak olan gün. Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun.
-
Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: “Keşke toprak olsaydım.”
Dostları ilə paylaş: |
|
|