|
Kur’an-ı Kerim Meali – Yaşar Nuri Öztürk alak suresi (96/1)
|
səhifə | 41/62 | tarix | 08.09.2018 | ölçüsü | 1,86 Mb. | | #67647 |
| MÜLK SURESİ (67/77)
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…
-
Mülk ve yönetim elinde bulunan o Allah ne yücedir! O, herşeye Kadir’dir.
-
Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Aziz’dir O, Gafur’dur.
-
Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O’dur. O Rahman’ın yaratışında / yarattıklarında herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?
-
Sonra bakışı iki kez daha döndür! Umudunu kesmiş olarak döner sana göz. Utanmış, bitkin düşmüştür o.
-
Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara atış taneleri yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık.
-
Ve Rablerine karşı nankörlük edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü bir dönüş yeridir o!
-
Onun içine atıldıklarında, onun derinden gelen sesini işitirler. Feveran etmektedir o.
-
Öfkesinden çatlayacak hale gelir. İçine bir güruh atıldıkça, onun bekçileri bunlara sorarlar: “Size hiçbir uyarıcı gelmedi mi?”
-
Derler ki: “Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve: ‘Allah birşey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil’ şeklinde konuştuk.”
-
Ve derler ki: “Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık.”
-
Günahlarını işte böyle itiraf ettiler. Çılgın ateşin halkına böyle kahır yaraşır.
-
Görmedikleri halde Rablerinden ürperenlere gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
-
Sözünüzü ister gizleyin ister onu açıklayın; şu bir gerçek ki O, göğüslerin özünü çok iyi bilir.
-
Yaratmış olan bilmez mi / Allah, yarattığı kimseyi bilmez mi? Latif’tir O, Habir’dir.
-
O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi onun omuzlarında yürüyün ve Allah’ın rızıklarından yiyin. Dönüş O’nadır.
-
O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar.
-
O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgarı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!
-
Andolsun, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ama nasıl olmuştu benim azabım?!
-
Üstlerinde, kanatlarını açıp kapayarak uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman’dan başkası tutmuyor. Kuşkusuz O, her şeyi görmektedir.
-
Rahman’a karşı / Rahman’dan başka size yardım edecek ordunuz kimdir? İnkarcılar bir aldanış / gurur içindeler; hepsi bu!
-
Peki, O, rızkını tutarsa kim var sizi rızıklandıracak? Hayır, bir azgınlık ve nefret içinde inat etmekteler.
-
Peki, yüzüstü kapanarak yürüyen mi daha düzgün gider yoksa dosdoğru yol üzerinde dik ve düzgün yürüyen mi?
-
De ki: “Sizi oluşturan O’dur. O size, işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”
-
De ki: “Sizi, yeryüzünde yaratıp yayan O’dur. O’nun huzurunda haşredileceksiniz.”
-
Derler ki: “Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat ne zaman?”
-
De ki: “Bilgi Allah’ın katındadır. Bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim.”
-
Onu yakından gördüklerinde, inkar edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi: “O habire çağırıp durduğunuz şey budur.”
-
Söyle onlara: “Diyelim ki, Allah beni ve beraberimdekileri öldürdü, yahut bize acıdı. Peki, kafirleri korkunç bir azaptan kim kurtaracak?”
-
De ki: “Rahman’dır O, O’na inandık biz ve yalnız O’na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde.”
-
Şunu da söyle: “Bir sabah suyunuz çekiliverse, kim getirecek fışkırıp akan bir su size?”
HAKKA SURESİ (69/78)
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…
-
el-Hakka / geleceği kuşkusuz olan şey!
-
Nedir o hakka?
-
O hakkanın niteliğini sana bildiren nedir?
-
Semud ve Ad, kaariayı / başa çarpan olayı yalanlamıştı.
-
Bunun üzerine Semud, bir doğal felaket ile helak edildi.
-
Ad ise gürleyen sesle gelen soğuk rüzgarlı bir fırtınayla mahvedildi.
-
Onu, onların üzerine yedi gece-sekiz gün hiç ara vermeden saldı. Topluluğu orada yerlere sürülmüş görürsün. İçleri boşaltılmış hurma kütükleri gibidirler.
-
Onlardan geri kalan birşey görüyor musun?
-
Firavun da ondan öncekiler de altı üstüne gelmiş kentlerde aynı hataya vücut verdiler.
-
Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.
-
Su azıp köpürdüğünde, biz sizi o akıp gidende taşıdık.
-
Ki onu size bir hatırlatıcı / düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak kavrasın.
-
Sura bir üfleyişle üflendiğinde,
-
Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde,
-
İşte o gün, olması gereken olmuştur.
-
Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.
-
Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.
-
O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız gizli kalmaz.
-
Öz kitabı sağından verilen: “İşte kitabım, okuyun!” der.
-
“Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten.”
-
Artık o, hoşnutluk veren bir yaşayış içindedir.
-
Yüksek bir bahçe içindedir.
-
Devşirilmesi kolaydır onun.
-
Geçmiş günlerde sunduklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için.
-
Öz kitabı sol tarafından verilene gelince o şöyle der: “Ah ne olurdu bana kitabım verilmeseydi!”
-
“Hesabımın ne olduğunu hiç bilmemiş olsaydım.”
-
“Ah ne olurdu, iş bitmiş olsaydı!”
-
“Hiçbir işime yaramadı malım.”
-
“Sökülüp gitti benden saltanatım.”
-
“Tutun onu, derhal bağlayın onu.”
-
“Sonra cehenneme sallayın onu.”
-
“Sonra boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu.”
-
“Çünkü o, yüce Allah’a inanmıyordu.”
-
“Yoksulu doyurmaya özendirmiyordu.”
-
“Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur.”
-
“Yıkananların atık sularından başka yemek de yoktur.”
-
“Ki o atık suyu sadece günahkarlar yer.”
-
Hayır, sandıkları gibi değil! Yemin ederim gördüklerinize,
-
Ve görmediklerinize!
-
Ki o, çok soylu bir elçinin sözüdür.
-
Bir şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz!
-
Bir kahinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz!
-
Alemlerin Rabbi’nden bir indiriştir o.
-
Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi,
-
Andolsun ondan sağ elini koparırdık.
-
Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.
-
Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
-
Gerçek şu ki o, sakınanlar için tam bir uyarıcı ve düşündürücüdür.
-
Ve biz, içinizden onu yalanlayanların bulunduğunu kesinlikle biliyoruz.
-
Ve o, küfre sapanlar için tam bir hasrettir.
-
Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir.
-
Hadi artık, yüce Rabbinin adını tespih et!
Dostları ilə paylaş: |
|
|