Caucasus and Central Asia in the Globalization Process
322
tüketiminin 167 trilyon kübik feet’e (tcf) (1 kübik
feet = 28,32cm
3
1m
3
=35,3 kübik feet) (4,72 trilyon
m
3
) ulaşması beklenmektedir (www.dtm.gov.tr,
2007).
Yabancı yatırımcıların özel ilgi alanı olan böl-
geye ciddi bir yatırım akışı meydana gelmektedir.
Hazar enerji kaynaklarının üretimi için toplam 40
milyar $’dan fazla bir yatırımın 2010 yılına kadar
yapılacağı hesaplanmaktadır. Bir başka araştırma-
ya göre ise, 2030 yılına kadar yatırımların toplamı
135 milyar $’a ulaşacaktır (http://ona.sayt.ws,
2007). Yabancı yatırımcıların Hazar'daki petrol
üretimine 1994'deki dönüşünden beri artış göste-
ren petrol üretiminin yatırımları engelleyecek her-
hangi bir faktörün oluşmaması halinde, 2010
yılında bölgenin petrol üretiminin günde 1.2 ile
1.5 milyon varile ulaşması beklenmektedir. Öte
yandan 2020 yılı itibariyle toplam (Kuzey ve
Güney) Hazar petrol üretiminin günde 3 ila 5.5
milyon varil arasında olacağı söylenmektedir.
Günümüzde siyasi duruma bağlı olarak Hazar
denizi öncelikle ABD ve Rusya'nın daha sonra da
Đngiltere, Almanya ve Fransa'nın ilgi alanına gir-
mektedir. Örneğin bölgeyi hem ekonomik hem de
stratejik perspektiflerle değerlendiren ABD bölge
de etkin bir rol almış durumdadır (Maqsudul,
2001: 9). Bu nedenle Hazar Denizi ve Kafkaslarda
ekonomik çıkarlara endeksli olmak üzere siyasi
mücadeleler yaşanmaktadır. Bu noktada Hazar
petrollerinin ve doğal gazının taşınması konusu
ağırlığını devam ettirmektedir.
HAZAR KAYNAKLARININ SUNUMU:
BORU HATLARI SORUNU
Sovyet Döneminde, Hazar Petrol üretimi Batı-
ya kapalıydı. Ancak 1991 'de Bağımsız Devletler
Topluluğu'nun kuruluşu ile birlikte, Batılı yatırım-
cıların Hazar'daki en önemli petrol yataklarında
arama ve üretim yapması teşvik edilmeye baş-
landı. Büyük petrol şirketlerini bölgeye çeken en
önemli faktör Güney Hazar'ın daha derin sularında
yeni dev petrol yatakları bulunmasıydı. Bu bölge-
de o ana dek bulunan petrol yatakları ile aynı çiz-
gide giden jeolojik boşluklar olduğu zaten bilin-
mekteydi. Sovyetlerin o döneme kadar var olan
teknolojik imkânsızlıkları ve bu bölgede yapılması
gereken yatırımları geciktirmiş olması, Batılılara
eşi bulunmaz bir düşük riskli petrol arama imkânı
sundu. Güney Hazar'da (Azerbaycan ve Batı Türk-
menistan) halihazırda 17.5 milyon varil kapasiteli
çıkarılabilir bir petrol rezervi bulunmuş ve 20
milyon varillik başka bir yatağın bulunması için
gereken tekrar gözden geçirilen bir jeolojik pro-
jeksiyonun tüm safhaları maliyetleri ve tarihleri ile
programlanmıştır.
Hazar-Kafkas-Karadeniz bölgesindeki petrol
ve doğalgaz yatırımlarının koşullarını şekillendi-
ren, doğal olarak sağlayıcıların ve alıcıların çıkar-
larıdır. Bir yanda, Hazar'a kıyısı olan devletlerin
(Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan,
Đran) oluşturduğu üreticiler ve ihracatçılar grubu,
diğer yanda yakınlık açısından diğerlerinden önde
gelen Gürcistan, Ermenistan ve Türkiye, daha son-
ra da genişlemekte olan Avrupa Birliği, özellikle
de Güney Avrupa'nın ortası ve doğusu, ek olarak
ABD ve AB, büyük uluslararası petrol şirketleri-
nin üretim ve pazarlama çıkarları tarafından temsil
edilmektedir.
Rusya'nın Hazar'ın sektörel bölünmesini ya-
saklamak için ileri sürdüğü resmi argüman,
bölünmenin doğal çevreye zarar vereceğidir. Oysa
Sovyet dönemi boyunca Moskova'nın korumasın-
da bulunan Hazar Denizi dünyadaki çevre açısın-
dan en tehlikeli bölgelerden birisi olmuştur (Kü-
çükaksoy, 2004: 33). Bu nedenle Hazar bölge-
sinde, kapalı kıyı suları kalite kaybına uğramakta
ve ötrafikasyona maruz kalmaktadır (Nadim,
Bagtzoglou, Iranmahboob, 2006: 153).
Rusya Federasyonu’nda ve Bağımsız Devletler
Topluluğu ülkelerinde 140.000 km boru hattı
bulunmakta, bu hatlar Doğu Petrollerini Beyaz
Rusya, Ukrayna ve Doğu Bloğu ülkelerine bağ-
lamaktaydı. Bu hatların kullanım ömrünün 30 yıl
olduğu değerlendirilmektedir (www.konrad. org.tr,
2007). Ancak Sovyetler Birliği'nin dağılma-sıyla
birlikte bu boru hatlarının çoğu kullanılacak du-
rumda değildir. Hatların onarımı yerine yenisinin
yapılmasının daha ekonomik olacağı yönünde gö-
rüşler mevcuttur. Çevre açısından da durum fela-
kettir (Küçükaksoy, 2004: 34).
Uluslararası Enerji Ajansı’nın verdiği rakam-
lara göre, ispatlanmış petrol rezervleri 28 milyar
varil, doğal gaz rezervleri ise 8 trilyon metre küp-
tür ( www.eia.doe.gov , 2004 ). Hazar havzasında
Rusya Federasyonu dışında 3 aktif enerji bölgesi
vardır; bunlar Azerbaycan ve Kazakistan petrol
sahaları ve Türkmenistan doğal gaz sahasıdır. Bu
doğal kaynakların uluslararası pazara nakli konu-
sunda ise farklı açılımlar geliştirilmektedir. Öneri-
len yada düşünülen 5 boru hattı Kuzey, güney,
doğu batı ve güneydoğu hatlarıdır. Bu yollardan
bazıları test edilmemiş, coğrafi zorlukları olan,
sorunlu bölgeler olarak bilinen, etnik şiddetin ol-
duğu ve bürokratik çekişmelerin olduğu yerlerdir.
Daha da önemlisi bu hatlar önceden tahmin
edilemeyecek politik ve çevresel riskler içerir
(www.iranian.com. 2007). Örneğin batı hattı,
ABD'nin tercihidir. ABD, Türkiye, Azerbaycan ve
Gürcistan, Rusya ve Đran yolunu by pass etmek
için bu hattı istemektedir. Çünkü Gürcistan'ın
Karadeniz' deki Supsa limanına kadar inşa edile-
cek boru hattı ile petrol ve doğal gaz, buradan tan-
kerlerle boğazlar aracılığıyla Avrupa'ya gönderilir.
Dostları ilə paylaş: |