Caucasus and Central Asia in the Globalization Process
328
Ardı Denizi ve Hazar Denizi ile birlikte anılır hale
gelmiştir. Bu noktadan sonra Karadeniz'e kıyısı
olan Türkiye, Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulga-
ristan ve Gürcistan'ın bir araya gelerek kabul
ettikleri ve hukuksal alt yapısını sırasıyla 1992
Bükreş Sözleşmesi, 1993 Odessa Bildirgesi ile
1996 Karadeniz Stratejik Eylem Planı'nın oluş-
turduğu Karadeniz çevre Programı ile bölge dev-
letleri, Karadeniz çevre sorunlarına ilişkin ortak
önlemler alma gayreti içine girmişlerdir.
Nazari (Nazari, 2003: 441-451) sınır aşan
çevre sorunlarından biri olarak Hazar Denizi'nde
özellikle son yıllarda sayılan gittikçe artan petrol
ve doğalgaz üreten uluslararası şirketlerin faali-
yetleri ve yol açabilecekleri, özelde denize petrol
dökülmesi ile sonuçlanabilecek, çevresel sorunlara
dikkat çekmiştir. Froehlich ve arkadaşları
(Froehlich vd, 1999: 419-427) denizin dip bölge-
lerinin havalanmasının iyi olduğunu belirttiği
halde, petrol dökülmelerinde ana sorunun su yüze-
yinde' meydana gelen kirlenme olduğunu da belirt-
mektedirler. Kapalı bir havza olduğundan dolayı
Hazar Denizi kasıtlı veya kazara oluşabilecek pet-
rol dökülmelerinden son derece olumsuz etkile-
necektir. Üstelik Hazar Denizi'ne birden fazla ül-
kenin sının vardır. Örneğin Denize nispeten uzak
bir noktada bulunan Tahran'daki hava kirliliğinin
Hazar'ı etkilediği belirtilmiştir. 1933'den sonra de-
niz düzeyinde bir düşüş yaşanmış ve 1933-1940
yılları arasında bu düşüş 2 metre olarak ölçül-
müştür (www.eia.doe.gov, 2007).
Çevresini Azerbaycan, Rusya, Kazakistan, Öz-
bekistan, Türkmenistan ve Đran'ın çizdiği denizin
hacmi (78.000 km3) ve onu besleyen akarsular
(toplam debileri kabaca 420 km3/yıl) hesaba alın-
dığında su hacminin 200 yılda dolacağı rahatlıkla
hesaplanabilir ki bu bir iç deniz olan Hazar De-
nizi'nin kirlenmeye karşı ne derece hassas oldu-
ğunu gözler önüne serer (Froehlich vd, 1999: 419-
427). Öte yandan kirlenme beş ana başlık altında
(1) petrokimyasal endüstri, (2) petrol araştırma
için sondajlar ve bunlara bağlı petrol dökülmeleri,
(3) arıtılması yapılmamış atıklar, (4) tarımsal
bölgelerden gelen kirlenme ve (5) balıkların aşırı
avlanması (www.eia.doe.gov, 2007) şeklinde sıra-
lanabilir. Bu genel sorunları özelde ötrofikasyon,
ağır metallerin suda meydana getirdiği kirlenme,
kimyasal kirlenme, Hazar Denizi ekosisteminin
aşın yıpratılması, biyolojik çeşitlilik üzerindeki
baskı, kirlenmenin kontrol edilmesi, kirlenme ve
kirletici madde düzeylerinin bölge ülkeleri tarafın-
dan etkin şekilde değerlendirilmesi ve acil durum-
ların etkin şekilde yönetimi olarak açmak müm-
kündür.
Denizde oksijen azalması, besin maddelerinde
düşüş ve petrol kirlenmesi not edildiği halde, halen
detaylı araştırmaların eksikliği hissedilmektedir.
Hazar Denizi çevresinde yer alan kentlerden hidro-
karbonların ortama verilmesi de dikkate değer bir
başka kirlenme etkenidir.
Çevre kirliliği sadece denizde etkisini göster-
memekte aynı zamanda komşu karasal ekosistem-
leri de derinden etkilemektedir. Örneğin Weisflog
ve arkadaşları (Weisflog vd,1999: 359-364) Hazar
Denizi'nin kuzeybatısındaki çam ormanlarının Ha-
zar Denizi'ndeki kirlenmeden etkilendiklerini orta-
ya koymuşlardır. Dünya çapında yürütüldüğü gibi
Hazar Denizi'nde bilinen ve gelecekte cevre kir-
lenmesine yol açacağı belirlenen kaynakların basit,
ucuz ve etkili bir şekilde izlenmesi, çevresel ana-
lizlerin mümkün olan en kısa zamanda tamam-
lanması, analizlerin yorumlarının yapılması ve son
olarak ilgili makamların çevresel karadan bu
faaliyetler ışığında alması, neticede Hazar Denizi'-
nin ekonomik faaliyetleri yaparken çevresel değer-
lerin korunmasına da katkıda bulunacak ve eko-
sistem sağlığının korunması ile doğal kaynakların
yanında pek çok ekolojik değer de uygun şekilde
kullanılabilecektir.
Çevre olgusu, mutlaka dikkate alınması gere-
ken bir olgudur. Ancak, bu konu ikiyüzlü politi-
kalara dikkat çekmek açısından dile getirilmek-
tedir. Örneğin Rusya, Mavi Akım’a tüm imkanları
ile hız vermeye çalışırken, kirliliği tartışılmaz
boyutlarda olan Karadeniz’in kirliliği konusunda
duyarlı olmayı aklına getirmemekte; buna karşın,
Türkmen gazının Hazar’ın altından taşınması gün-
deme geldiğinde, “çevre dostu” olabilmektedir
(www.asam.org.tr, 2007).
Hazar Denizinde Doğal Yaşam: Kıyılarda ger-
çekleştirilen petrol arama etkinliklerinin ve kıyıla-
rın açığındaki petrol sahalarının yol açtığı kirlilik
ve yıkım sonucunda, deniz canlıları yok olma the-
didiyle karşı karşıyadır. Buna tipik örnek Azer-
baycan kıyılarıdır. Burada, hidrokarbon atıkları
izin verilen düzeylerin üç katına çıktığı için, şim-
diden insanların kullanımı için tehlikeli ilan
edilmiştir (www.petrolunsonu.org, 2003).
Sürdürülebilir kalkınma dikkate alınmadığı
için Hazar Denizi'nin balık rezervleri unutulmakta,
önem verilmemekte, bunun yanında petrol ve balık
rezervleri karşılaştırılarak, petrol rezervleri olduk-
ça yüksek, balık rezervlerinin ise oldukça düşük
gösterilmeye çalışılmaktadır. Bunun nedeni, deniz
canlılarının yok edilme pahasına, petrol kaynak-
larının çıkarılmasına destek sağlamak için olduğu
düşünülmektedir. Kaldı ki Hazar Denizindeki ba-
lık rezervleri, aynı denizin petrol rezervleri kadar
değerlidir. Rusya'daki uzmanlara göre, çok fazla
avlanılmaması şartıyla, yılda 500-550 bin ton balık
tutulabilir. FAO'nun (Food and Agricultural Orga-
nization of the United Nations) verilerine göre,
Dostları ilə paylaş: |