Mst güvenlik temel İlk Yardım İlk yardimin tanimi



Yüklə 319,76 Kb.
səhifə5/7
tarix29.05.2018
ölçüsü319,76 Kb.
#46712
1   2   3   4   5   6   7

İlkyardım:

> ABC değerlendirilir ve devamlılığı sağlanır. Gerekiyorsa TYD sağlanır. Unutmayınız ki elektrik akımına kapılma nedeniyle kalbi durmuş kişileri hemen başlatılan TYD ile hayata döndürme şansı çok yüksektir;

> Yanık yaralan varsa kuru steril pansumanla kapatılır.

> Olası kırıklar tespit edilerek atellenir.

> Tüm elektrik yanıkları hastanede4aha ileri tedavi gerektiren ciddi yaralanmalardır,

7. SICAK ÇARPMASI: Tüm sıcak acilleri içerisinde en ölümcül olanıdır. Çünkü vücudun ısı düzenleyici mekanizmaları bozulmuştur. Isı düzenleyici mekanizmanın bozulması sonucunda vücut ısısı tehlikeli şekilde yükselir. 40 °C ye kadar ulaşan ısı, beyin hücreleri ve kan damarları başta olmak üzere hücrelerde hasara neden olur. Mortalite % 25–50 civarındadır. Her yaştaki bireyde görülebilir. Sıcak çarpması etkilediği iki farklı grup nedeniyle ikiye ayrılabilir:

1-Klasik (pasif) sıcak çarpması: Genellikle sıcak hava dalgalarında görülür. Çok yaşlı, çok genç veya güçsüz kişiler/kronik hastalığı olanlar (diabet, kalp yetmezliği vb ), alkolikler, diüretik ve trankilizan kullananlar etkilenirler. Sıcak havanın etkisiyle meydana gelen aşırı terleme ve dehidratasyon sonucunda klasik sıcak çarpması görülür.

2-Egzersize bağlı sıcak çarpması: Genellikle genç ve sağlıklı kişilerde( adet, asker gibi ) görülür. Aşırı sıcak ve nemli havada egzersiz yapıldığında, özellikle dış ortamın ısısı vücut ısısına yaklaşmış ve nem oranı % 60 civarında seyrediyorsa sıcak çarpması meydana gelir.

Belirtiler: Konfüzyon (zihin karışıklığı), deliryum (huzursuzluk, taşkınlık), korna (şuur kaybı, derin uyku hali), merkezi sinir sistemi (tremor, nöbet, genişlemiş sabit pupiller) 40*C üzerinde vücut ısısı, hızlı ve değişken, nabız, hızlı solunum, klasik tipte normal veya düşük, egzersize bağlı tipte ise yüksek kan basıncı, kuru ve kızarık cilt,
7.1. SICAK ÇARPMASINDA RİSK GRUPLARI:

> Kalp hastalan, Tansiyon hastaları, Diyabet hastalan, Kanser hastalan, Normal kilosunun çok altında ve çok üstünde olanlar, Psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlığı olanlar, Böbrek hastaları, 62 yaş üzeri kişiler, 5 yaş altı çocuklar, Hamileler, Sürekli ve bilinçsiz diyet uygulayanlar, Yeterli miktarda su içmeyenler.



7.2. İLK YARDIM:

> Soluk yolunun açıklığı ve devamlılığı sağlanır, oksijen verilir. Oksijen hastanın durumuna göre ayarlanabilirse de, yüksek yoğunlukta ve geri dönüşsüz maske ile verilmesi uygundur.

> Hasta serin ve gölgelik bir ortama alınır. Üzerindeki giysiler çıkartılır. Başı yükseltilir. Bilinci kapalı ise yan yatar pozisyon verilir.

> Hasta acilen ve hızla soğutulur. Bunun için iki soğutma yöntemi birden kullanılır

> Hastanın vücudu ılık musluk suyu ile silinir veya bu suda ıslatılmış havlu ya da çarşafla sarılır. . -

> Varsa vantilatör veya ambulansa alınmışsa havalandırma çalıştırılır, ya da kapı pencere açılarak cereyan yaptırılır. Kısa aralıklarla hastanın rektal ateşine bakılır. Vücut ısısı 39° C dereceye düştüğünde soğutma işlemlerinden birine hemen son verilir. Ve ateş düşene kadar sadece bir soğutma işlemi uygulanır. Vücut ısısını birden bire 37° C ye düşürürseniz ısı düzenleme mekanizmalarını bozar ve ölüme neden olabilirsiniz, o nedenle bu konuda dikkatli olun.

> Elimizde buz paketleri varsa, hastanın koltuk altlarına, kasıklarına, boynuna ve başına küçük havlulara sardıktan sonra konabilir.

> Yaşam bulguları, bilinç düzeyi ve kalp ritmi yakından izlenir.



8. HİPOTERMİ (DONMA):

8.1. DONMANIN NEDENLERİ: Vücut ısısının 35°C derecenin altında olmasıdır. > Vücutta ısı üretimi azaldığında veya aşırı ısı kaybından dolayı görülebilir. Ortamın ısısı, yaş veya kuru olması, susuzluk veya açlık gibi enerji kaynağının eksikliği, hareketsizlik, hipotermiyi belirleyen etkenlerdir. Çok küçük veya ileri yaşlarda olmak, Dışarıda olmak, Hipotiroidizm; diyabet, hipoglisemi, alkol, depresan ilaçların kullanılması, yetersiz beslenme durumları hipoterminin oluşumunu hızlandırır.

8.2. BELİRTİ VE BULGULAR:

Birinci derece: En hafif donma şeklidir. Deride solukluk soğukluk hissi yaratır. Uyuşukluk ve halsizlik görülür. Daha sonra kızarıklık ve iğnelenme hissi oluşur.

İkinci derece: Soğuğun sürekli olması ile belirtiler belirginleşir. Zarar gören bölgede gerginlik hissi oluşur. Ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar oluşur. Su toplanması iyileşirken siyah kabuklara dönüşür.

Üçüncü derece: Dokuların geriye dönülmez biçimde hasara uğramasıdır.

> Canlı ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrıları siyah bir bölge oluşur.


8.3. İLK YARDIM: Isıtma, kalpte geri dönüşsüz aritmilere (atım düzeni bozukluklarına)yol açabilir. 0 nedenle, daha fazla ısı kaybının önlenmesi önemlidir. Bunun için; Yaş giysileri çıkarılıp, kurulandıktan sonra kuru giysiler giydirilmelidir. Hasta/yaralı ılık bir ortama alınarak soğukla teması kesilmelidir. Sıcak, kuru battaniye ile sarmalanmalıdır. Sıcak içecekler verilir. Su toplanmış bölgeler patlatılmaz, bu bölgelerin üstü örtülür. Donuk bölge ovulmaz, kendi kendine ısınması sağlanır. El ve ayak doğal pozisyonda tutulur. Isınma işlevinden sonra hala halsizlik varsa bezle bandaj yapılır. Hastanın yaşamsal bulgularının düzeni ve devamlılığı sağlanmalıdır. Hasta ölü gibi görünmesine rağmen geri döndürülebilir.
YEDİNCİ BÖLÜM

KIRIK, ÇIKIK VE BURKULMALARDA İLK YARDIM
1. KIRIK, TANIMI VE ÇEŞİTLERİ: Kırık, kemik dokusunun bütünlüğünün bozulmasıdır. Çeşitleri:

Kapalı kırık; deri bütünlüğünün bozulmadığı, çevre dokuların çok fazla zarar görmediği kırıklardır.

Açık kırık; kırık kemik uçlarının görülebildiği, çevre dokuların zarar gördüğü kırıklardır,

2. KIRIKTA BELİRTİ VE BULGULAR: Ağrı, Morarma, çürük, şişlik, Şekil bozukluğu (deformite), simetride bozulma, Hareket edememe, hareket kısıtlanması,

3. KIRIĞIN YOL AÇABİLECEĞİ OLUMSUZ DURUMLAR: Kırık yakınındaki damar, sinir, kaslarda yaralanma ve sıkışma, Parçalı kırıklarda kanamaya bağlı şok.

4. KIRIKTA İLK YARDIM: Kanama varsa kontrol altına alınır, yanı varsa kapatılır. Yaralı hareket ettirilmez, sıcak tutulur, Kol etkilenmişse yüzük, saat gibi eşyalar çıkarılır. Tespit ve sargı yapılırken parmaklar görünecek şekilde açıkta bırakılır. Kırık bölgesinde sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı kontrol edilmelidir. Kırığın çevre dokulara zarar vermemesi için ekstremite (kol veya bacak) desteklenir. Şişlik ve ödemi önlemek üzere kol veya bacak yerçekiminden kurtarılır (kol, kalp seviyesinde tutulur, bacak ise uzatılır). Ağrı şiddetli ise ve kişi kendi içebilecek durumdaysa ağrı kesici verilebilir.

5. BURKULMA: Eklemin normal hareket sınırının ötesine bükülmesi ve gerilmesi sonucu, kapsül ve ligamentlerin zedelenmesi veya yırtılmasıdır. Daha ziyade diz, ayak ve et bileğinde meydana gelir. Burkulmanın başlıca bulguları şunlardır: Hassasiyet, şişlik, morluk, ağrı ve harekette kısıtlanma.
6. BURKULMADA ILKYARDIM: Ekstremite (kol veya bacak) hareket ettirilmez, dinlendirilir, Yükseğe kaldırılır (yer-çekiminden kurtarılır). Morarma ve şişliği önlemek üzere soğuk uygulama yapılır. Olayın üzerinden birkaç saat geçmiş-se, soğuk uygulamanın yararı yoktur, bu durumda şişlik, morluk ve ağrıyı azaltmak üzere sıcak uygulama yapılabilir.

Soğuk uygulama İçin: Buz torbasına veya sağlam bir plastik torbaya buz parçalan konup, havluya ya da bir yastık kılıfına sarıldıktan sonra burkulan kısma yerleştirilir.

Sıcak uygulama için: Derin bir kaba ılık-sıcak arası su konur ve burkulan kısım içinde 1£ dakika kadar bekletilir. Günde birkaç kez yapılacak bu uygulama iyileşene kadar tekrarlanabilir. Ya da sıcak su içinde ıslatılmış sıkılmış havlu ile bölge sarılır hemen soğumaması için üzerine naylon örtülebilir.

7.ÇIKIK: Eklemi oluşturan kemiklerden birinin yerinden ayrılmasıdır. Ligament ve kapsül yaralanması gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Eklem yüzeyleri birbirinden tamamen ayrılmış kemik uçları değişik pozisyonlarda kilitlenmiş olabilir. Herhangi bir hareket hem çok güçtür hem de ağrılıdır.

Çıkmaya en yatkın eklemler. Parmak, omuz, dirsek, kalça, ayak bileği ve çene eklemleridir.

7.1.BELİRTİ VE BULGULAR: Şekil bozukluğu, Hareketle artan ağrı, Morarma, şişlik, Hareket kısıtlanması veya kaybı.

7.2.ÇIKIKTA İLK YARDIM: Hareket etmemesi için desteklenir. Desteklerken kıvrılma varsa ve açılmıyorsa zorlanmaz, bulunduğu halde tespit edilir. Hastaneye götürülür.

8. KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALARDA TESPİT: Kırığı tespit etmek (hareket etmesini önlemek) amacı ile kullanılan tahta parçası, mukavva, sert karton; yastık üçgen sargı bezi gibi malzemeler yapılır.

8.1. TESPİT SIRASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR: Tespit sırasında yaralı bölge sabit tutulmalı. Yara varsa üzeri temiz bir bezle kapatılmalı. Tespit edilecek bölge yumuşak bir bezle kaplanmalı. Yaralı bölge nasıl bulunduysa öğle tespit edilmeli, düzeltilmeye çalışılmamalı. Tespit kırık, burkulma çıkığın üstündeki ve altındaki eklemleri de içerecek şekilde yapılmalıdır.

8.2. TESPİT YÖNTEMLERİ: Kol ve köprücük kırığı tespiti, Pazı kemiği kırığı tespiti, Dirsek kırığı tespiti, Dirsek kemiği ve ön kol kemiği kırığında sert malzemelerle tespit, Pelvis kırığı tespiti, Uyluk kemiği kırığı tespiti, Diz kapağı kırığı tespiti. Kavalkemiğinin tespiti, Bileği/ayağın tespiti.
SEKİZİNCİ BÖLÜM

BİLİNÇ BOZUKLUKLARINDA İLK YARDIM
1. BİLİNÇ KAYBI: Beynin normal faaliyetlerindeki bir aksama nedeni ile uyku halinden başlayarak (=bilinç bozukluğu), hiçbir uyarıya cevap vermeme haline kadar giden(= bilinç kaybı) bilincin kısmen ya da tamamen kaybolması halidir.

Bayılma (Senkop): Kısa süreli, yüzeysel ve geçici bilinç kaybıdır. Beyne giden kan akışının azalması sonucu oluşur.



2.KOMA: İnsanlar çevrelerindeki uyarıları beş duyu (görme, işitme, koklama, tatma, dokunma duyuları) ile algılayıp, olaylara uygun tepki gösterirler. Örneğin, ağrılı uyaranları uzaklaştırmayı sağlayan refleksler gibi. Çimdiklediğiniz kişi hemen tepki olarak elinizi uzaklaştırmaya çalışır. Oysa bilinci kapanmış hastalarda beş duyu ile algılama ortadan kalkar. Derin uyku halindeki, bilinci kapanmış hasta ağrılı uyaranlara bile tepki veremez. Bu nedenle bu durumdaki kişiler birçok bakımdan tehlike altındadır. Bilinç kaybına neden olabilecek “yüzlerce nedenden hangisi sebep olursa olsun, korna kişinin en çok yardıma muhtaç olduğu bir durumdur.

2.1. KOMA NEDENLERİ: Düşme veya şiddetli darbe, Özellikle kafa travmaları, Zehirlenmeler, Aşırı alkol, uyuşturucu kullanımı, Şeker hastalığı, Karaciğer hastalıkları, Havale gibi ateşli hastalıklar.

Bilinci kapalı kişi: Yardım isteyemez. Dikkatli değerlendirilmeyecek olursa hastanın öldüğü sanılabilir. Nedene yönelik tahmin hayat kurtarıcı olabilir. Kolayca zarar görebilir. Solunum yolu tıkanabilir. Hasta kusabilir ve kusmuk soluk yolunu, tıkayabilir. Gözünü yabancı Cisimlerden korunmasını sağlayan refleks mekanizması ortadan kalkmıştır. Öğürme refleksi ya da öksürük mekanizması çalışmayabilir. Bilinci kapalı her kişinin solunum yolunun kapalı olduğu kabul edilmelidir,

3. BİLİNÇ BOZUKLUĞU VE BAYILMA (SENKOP) BELİRTİLERİ: Baş dönmesi, baygınlık, yere düşmez. Bacaklarda uyuşma, Bilinçte bulanıklık, Yüzde solgunluk, Üşüme, terleme, Hızlı ve zayıf nabız, Koma belirtileri, Yutkunma, öksürük gibi tepkilerin kaybolması. Sesli ve ağrılı dürtülere tepki olmaması, idrar ve gaita kaçırma,

3.1. BİLİNÇ BOZUKLUĞU DURUMUNDA İLK YARDIM:

Kişi başının döneceğini hissederse: Sırt üstü yatırılır, ayakları 30cm kaldırılır. Sıkan giysiler gevşetilir. Kendini iyi hissedinceye kadar dinlenmesi sağlanır.

Eğer kişi bayıldıysa: Sırt üstü yatırılarak ayakları 30cm kaldırılır. Solunum yolu açıklığı kontrol edilir ve açıklığın korunması sağlanır. Sıkan giysiler gevşetilir. Kusma varsa yan pozisyonda tutulur. Solunum kontrol edilir. Etraftaki meraklılar uzaklaştırılır.

Bilinç kapalı ise: Hasta/yaralının yaşam bulguları değerlendirilir (ABC), Hasta/yaralıya koma pozisyonu verilir. Yardım çağrılır. Sık sık solunum ve nabız kontrol edilir. Yardım gelinceye kadar yanında beklenir.
4. KOMA POZISYONU:

BİLİNCİ KAPALI, SOLUNUMU VE DOLAŞIMI OLAN KİŞİ AĞZI AŞAĞI DOĞRU OLACAK ŞEKİLDE YAN YATIRILIR (KOMA POZİSYONU RECOVERY POZİSYONU): Sesli veya omzundan hafif sarsarak, uyarı vererek bilinç kontrol edilir. Sıkan giysiler gevşetilir. Ağız içinde yabancı CİSİM olup olmadığı kontrol edilir. Bak, dinle, hisset yöntemi ile solunum kontrol edilir. Şah damarında nabız kontrol edilir. Hasta/yaralının döndürüleceği tarafa diz çökülür. Hasta/yaralının karşı tarafta kalan kolu karnının içine üzerine konur. Karşı taraftaki bacağı dik açı yapacak şekilde kıvrılır. İlk yardımcıya yakın kolu baş hizasında omuzdan yukarı uzatılır. Karşı taraf omuz ve kalçasından tutularak bir hamlede çevrilir. Üstteki bacak, kalça ve dizden bükülerek öne doğru destek yapılır. Alttaki bacak hafif dizden bükülerek arkaya destek yapılır. Başı uzatılan kolun üzerine yan pozisyonda hafif öne eğik konur. Tıbbi yardım gelinceye kadar bu pozisyonda tutulur. 35 dakika ara ile solunum ve nabız kontrol edilir.

Komanın nedenini teşhis etmeye yardımcı olabilecek özellikler: Nefesi ALKOL kokuyorsa, alkol komasında olabilir. Nefesi ASETON veya ÇÜRÜK ELMA gibi kokuyorsa, şeker koması (hiperglisemi diyabet) olabilir. Eğer hastanın cebinde tegretol, dilantin, gibi epilepsi ilaçları varsa veya içtiği biliniyorsa epileptik korna olabilir. Hastanın cebinde veya çevrede boş ilaç şişesi varsa, ilaç zehirlenmesi akla gelebilir. Hastanın kollarında iğne izleri varsa, aşan doz uyuşturucu kullanımı söz konusu olabilir.

5.HAVALE: Sinir sisteminin merkezindeki bir tahriş (irritasyon) yüzünden beyinde meydana gelen elektriksel boşalmalar sonucu oluşur. Vücudun adale yapısında kontrol edilemeyen kasılmalar olur.

5.1.HAVALENEDENLERİ:

> Kafa travmasına bağlı beyin yaralanmaları.

> Beyin enfeksiyonları

> Yüksek ateş

> Bazı hastalıklar

5.2. NEDENLERİNE GÖRE HAVALE ÇEŞİTLERİ Ateş nedeniyle oluşan havaleler, Sara krizi.

5.3. ATEŞ NEDENİYLE OLUŞAN HAVALE: Herhangi bir ateşli hastalık sonucu vücut sıcaklığının 38°C nin üstüne çıkmasıyla oluşur. Genellikle 6 ay–6 yaş arasındaki çocuklarda rastlanır.

5.4. ATEŞ NEDENİYLE OLUŞAN HAVALEDE İLK YARDIM: Öncelikle hasta ıslak havlu ya da çarşafa sarılır,

> Ateş bu yöntemle düşmüyorsa oda sıcaklığında bir küvete sokulur. Tıbbi yardım istenir.



6. EPİLEPSİ (SARA): Beyindeki elektriksel aktivite6in geçici olarak, durması veya bozulması sonucu, kişinin kazılması ve bilincinin kaybolması olayına epilepsi denilmektedir. Nöbetler çeşidi şekillerde görülebilir. Kişi otururken dalıp gidebileceği gibi, kasılmalar da olabilir. Nedeni kalıtımsal olabileceği gibi, kafa yaralanmaları, beyinde kanamalar, tümörler, iltihaplar sonucu da ortaya çıkabilir. Ancak nedeni saptanamayan epilepsiler de oldukça yaygındır.

6.1. SARA KRİZİNDE İLK YARDIM:

> Kişinin kendini yaralanmaması için tedbir alınır, yatırılır, dilini ısırmaması için çene kenetlenmemişse, dişlerinin arasına bir şey konur (mendil, kalem vs gibi). METAL ZARAR VERECEĞINDEN KULLANILMAMALIDIR.

> Başını ve kollarını ritmik olarak bir yerlere vuruyorsa battaniye, ceket vb malzemelerle desteklenerek kendisini yaralaması engellenir.

YAPILMAYACAK ŞEYLER:

> Hastanın yumruk şeklindeki ellerini zorla açmaya çalışmak;

> Soğan keserek veya pamuğa kolonya damlatarak ağzına veya burnuna kapatmak, bu çok sakıncalıdır. Çünkü bu şekilde kişinin nefes alması önlenerek kendine gelmesi engellenmektedir.

> Epilepside uyarıya gereksinim yoktur. Çünkü olay dolaşımdan ve beyindeki elektriksel aktivitenin geçici bozulmasından kaynaklanmaktadır. Bu gibi durumlarda uyarının hiçbir yararı yoktur. Hatta zararlı olabilmektedir.

> Elinizi dişleri arasına kaptırmayın. Sizin elinizi kolunuzu kavramasına izin vermeyin aksi halde sizde zarar görürsünüz.

> Uyarıcı maddeler sadece bayılmalarda kullanılır, epilepside asla kullanılmaz.



7. DIYABETES MELLITUS (ŞEKER HASTALIĞI): Halk arasında kısaca şeker hastalığı olarak bilinen diyabetes mellitus’ta, kandaki şeker düzeyinin düşmesi veya yükselmesi sonucu ilk ve acil yardım gerektiren sorunlar görülebilir. Bu sorunları kandaki şeker oranının yükselmesi sonucu ortaya çıkan hiperglisemi ile kandaki şeker oranının düşmesi sonucu ortaya çıkan hipoglisemidir. Hipoglisemi, hiperglisemiden çok daha tehlikeli olup, kısa sürede (10 dakika—2 saat gibi) hastanın kaybedilmesine neden olabilir. Çünkü beynin düzenli ve belirli miktarda şekere (glikoza) gereksinimi vardır. Şeker azaldığında beyin enerjisiz kalacağından beyin hücrelerinde harabiyet başlar (solunum durduğunda beynin oksijensizliğe ancak 4–6 dakika dayanabildiği gibi şekersizliğe de uzun süre dayanamaz.). Kişide açlık belirtileri normal bir insandakinden daha hızlı ortaya çıkabilir. Kişi kısa sürede kendini kaybedebilir (bilinç düzeyinde değişiklik, sinirlilik, bilinç bulanıklığı, bilincin giderek kapanması gibi). Bunun için hemen tablodaki hipoglisemi bulgularından biri veya birkaçı bu arada görülmeye başlanmışsa, kişi içebilecek durumdaysa şekerli sıvılar içirilir ya da ağzına şeker verilir. Bilinci kapanmışsa dişleri ile yanak arasına kolay eriyen cinsten şeker yerleştirilerek hemen hastaneye götürülmelidir. Hiperglisemide kandaki şeker uzun saatler (6–12 saat) içinde yükselirken tablodaki belirtiler görülebilir. Bilinci kapalı değilse, herhangi bir ilkyardıma gerek yoktur, kişi en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir.

7.1. HİPOGLİSEMİ NEDENLERİ: Şeker hastalığı tedavisine bağlı. Uzun egzersizler sonrası. Uzun süre aç kalma. Bağırsak ameliyatı geçirenlerde yemek sonrası.

7.2. Diyabetik acillerde ayırt edici belirti ve bulgular:

7.3. İlk yardım:

> Hipoglisemi gelişiyorsa, kişiye hemen bir kesme şeker verilir veya kişi kendisi içebilecek durumdaysa, şekerli içecekler (varsa kola, meyve suları da olabilir) içirilir. Kişinin durumu verilen şekere rağmen kötüleşiyorsa vakit kaybedilmeden mutlaka hastaneye götürülmelidir. Diyabetli kişiler, hipoglisemi olasılığına karşı yanlarında şeker, şekerli bisküviler bulundurmalıdır.

> Hiperglisemi, yavaş geliştiğinden hastaneye kadar yetiştirilebilir, ilkyardım gerektirmez. Hastanın bilinci kapanmak üzere veya kapalıysa, soluk yolu açıklığı sağlanarak hastaneye götürülmelidir.

8. KALP KRİZİ VE GÖĞÜS AĞRISI: Kalbi besleyen koroner arterlerin çeşitli nedenlerle kalbi besleyememesi sonucu ortaya çıkan tabloya kalp krizi denilmektedir. Angina pektoris veya akut myokard enfarktüsü şeklinde ortaya çıkabilir. Arterin daralması nedeniyle, fiziksel aktivite, ruhsal stres veya aşırı soğuk sonucunda kalbin artan oksijen ihtiyacı karşılanamayacağı için kalp kasında gerekli kasılma olamayacaktır. Dolayısıyla da kriz meydana gelecektir. Buluğ çağından 90 yaşına kadar kalp krizi geçirilebilirse de yaş ilerledikçe kalp krizine yatkınlık artar.

• Enfarktüs, kan desteğinin kesilmesine bağlı doku ölümüdür.

• Kalp krizi; kandaki kolesterol düzeyinin yükselmesi, sigara, alkol, stres, yüksek tansiyon şişmanlık, hareketsizlik gibi kontrol edilebilir nedenlerle; yaş, cinsiyet, kalıtım, diabet vs gibi kontrol edilemeyen nedenler sonucu ortaya çıkabilir.

ANGINA PEKTORİS: Kalp, bir süre gereksiniminden az oksijenle beslenmek, zorunda kalırsa, kişinin soluğunu kesecek kadar şiddetli göğüs ağrısı olur, bu ağrıya angina pektoris denir. Ağrı genellikle stemum (göğüs kemiği) arkasında hissedilir. Kola (özelikle sol kola), çeneye, epigastriuma (kamın üst orta bölgesine) yayılır.

AKUT MYOKARD ENFARKTÜSÜ: Koroner arterin; arterioskloroza (damar sertliğine) bağlı olarak daralması veya kan pıhtısı ile tıkanması sonucunda bu arterle beslenen kalp kasına giden oksijen yetersiz kalacağından, myokard kası görevini yerine getirtmez; yeterince kanın vücuda pompalanamadığı bu tabloya, akut myokard enfarktüstü (AMİ) denir.

8.1. KALP KRİZİNDE AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLER:

8.2. İLK YARDIM:

Angina pektoriste:

> Hasta mutlaka hemen dinlendirilmelidir. Yürüyorsa durmalı, oturtulmalı veya yatırılmalıdır. Mümkünse hareket ettirilmemelidir. Hasta sakinleştirilmelidir. Sıkı giysiler gevşetilir. Dilaltı nitrogliserin (isordil, 5 mg.) verilir. Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır. Hastaneye götürülür ( mümkün olduğunca az hareket ettirilerek).



Akut myokard enfarktüsünde: Hastanın ağrısının ve korkusunun giderilmesi önemlidir. Hasta sırtüstü yatırılır ve hareket ettirilmez, Hastanın solunum sıkıntısı varsa, baş yükseltilir. (Mümkünse oksijen verilir 2 lt/dk gidecek şekilde) Mutlaka hastaneye götürülür. Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır. Kalp krizi sonucu görülen kalp durmalarında, hemen kalp masajı başlatılır ve sağlık kuruluşuna kadar sürdürülürse kişinin döndürülme şansı yükselecektir. Endişeli hastanın sakinleştirilmesi ve hastanın hareketinin kısıtlanması kalbin yükünün azaltılması açısından önemlidir.

DOKUZUNCU BÖLÜM

ZEHİRLENMELERDE İLK YARDIM
1.ZEHİRLENME: Herhangi bir kimyasal, fiziksel veya organik madde sindirildiğinde, solunduğunda, emildiğinde (absorbsiyonunda) veya enjekte edildiğinde; küçük miktarlarda bile kimyasal etkileri ile yapılara zarar verebiliyor ve fonksiyonları bozabiliyorsa, bu maddeye zehir, olaya ise zehirlenme denilmektedir. Zehirler küçük miktarlarda bile etki gösterebilirler. Yapılara, fiziksel etkiden ziyade kimyasal aktivasyon nedeniyle zarar verirler, örneğin hücre metabolizmasındaki kimyasal reaksiyonları bozarak, hücreyi harap edebilirler. Zehirlenmeler, kasıtlı olarak veya kaza ile meydana gelebilirler. Genel olarak zehir vücuda sindirim, solunum ve deriden emilim/enjeksiyon yoluyla alınırlar.

Çok sayıdaki madde, farklı kişilerde farklı etkiler (alerjik etki) gösterdiklerinden bunlar da bazen zehir olarak adlandırılmaktadırlar. Bu maddeler, bazı kişilerde hiç bir etki yapmazken, bazı kişilerde hayati tehlikeye neden olabilirler. Birçok zehir niteliğindeki madde, yaşlılarda ve çocuklarda daha ciddi sorunlara neden olur.

Zehir vücuda girdikten sonra çeşitli şekilde hasar oluşturur. Zehirli bir gaz, oksijenin yerini alarak boğulmaya neden olur. Bazı zehirler sistemik etki yapar ve tüm vücudu etkiler. Zehirler, sinir sistemini etkileyerek ya aşırı uyarır ya da baskılar; bunun sonucunda ishal ve kusma görülebilir, alyuvarlara oksijen bağlanmasını engelleyebilirler. Zehrin gerçek etkisi; yapısına, yoğunluğuna ve bazen de vücuda almış yoluna bağlıdır. Bu arada zehirden etkilenen kişinin yaşı, vücut ağırlığı ve genel sağlık durumu da zehirlenmelerde çok önemli etkenlerdir. Zehirlenmenin tedavisinden ziyade ortaya çıkmasını önlemek daha kolaydır. İlaçların ve kimyasal maddelerin (deterjan vb), çocukların ulaşamayacağı yere konması bu önlemlerden sadece biridir.

1.1. ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ (ZDM): Zehirlenme olayları, AABT açısından önemlidir. Çünkü belirti ve bulguları çok farklılık gösterir, bazılarının tipik belirti ve bulguları hemen görülebilirken, bazılarında yavaş yavaş ortaya çıkar ve çok geç fark edilirler. Zehirlenme olayında AABT etken maddenin özelliğini ve uygulanması gereken özgün tedaviyi bilemeyebilir, bu durumda bir uzman gerekir. Bu uzman, AABT nin muayene sonuçlarına ve etken maddenin bazı özelliklerine göre gerekli tedaviyi önerir. İşte böyle bir uzmana 24 saat boyunca ulaşılabilecek tek yer zehir danışma merkezidir. Zehir danışma merkezlerinin amacı, zehirlenme olayında, sağlık kuruluşuna ulaştırana kadar hastaya etkin acil bakımın ( veya ilkyardımın ) verilmesine yardımcı olmaktır. Gelişmiş sağlık sistemi olan ülkelerde zehir danışma merkezleri, yerel veya ulusal düzeyde olmak üzere, oldukça yaygındır. Türkiye’de bu konuda zaman zaman girişimler yapılmıştır. 24 saat hizmet veren iki ZDM var. Bunlar şunlardır.

1. D.E.Ü. Farmakoloji Bölümüne bağlı Zehir Danışma Merkezinin telefon numarası: (0–232) 277 73 33

2. Sağlık Bakanlığı’na bağlı, ücretsiz aranabilen, Zehir Danışma Merkezinin numarası: 0- 800–314 79 00’dır.

Zehir danışma merkezinden yararlanabilmek için birkaç konuda bizim bilgimizin olması gerekir. Bu bilgiler ışığında ZDM bize yardımcı olabilir. Bu bilgilerde:

> Şüphelenilen madde iyi tanımlanmalıdır. Rengi, şekli, kan-sıvı-gaz halinde oluşur ve İlaç veya başka kimyasal bir madde ise (temizlik ürünü, böcek öldürücü gibi), ticari ya da etkin madde ismi verilmelidir. Bunun için kutu• veya prospektüs yanınızda olmalıdır.

> Şüphelenilen veya bilinen giriş yolu tanımlanmalıdır.

> Şüphelenilen maddenin, hasta tarafından alındığı bilinen veya tahmin edilen miktarı belirtilmelidir

> Hastanın yaşı, kilosu, boyu hakkında mutlaka bilgi verilmelidir.

> AABT, çalıştığı bölgede, iletişim kurabileceği gerekli yerlerin telefon numaralarını bilmek zorundadır, buna ZDM dahildir:

UNUTMA: Çevre iyice araştırılarak, etrafa saçılmış ilaçlar varsa toplanır, olay yerinde şişeler, kutular, kimyasal maddeler, kopmuş veya zarar görmüş bitkiler, kusmuk var mı araştırılır. Ve deliller hasta ile birlikte hastaneye götürülür.



Yüklə 319,76 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə