Ndokuzmayis



Yüklə 344,54 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/13
tarix17.11.2017
ölçüsü344,54 Kb.
#10820
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

13 

 

 



Resim 12. Bu resim 19 Mayıs 1978 tarihinde Ondokuzmayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesinin resmi 

açılışını yapan Öğretim Üyelerini göstermektedir. Resimdekiler; 1. Prof. Dr. Naci Gürses, 2. Prof. 

Dr. Kamil Tanyer, 3. Prof. Dr. Yıldız Saraçlar, 4. Prof. Dr. Muhsin Saraçlar, 5. Prof. Dr. Tahsin 

Tuncalı, 6. Prof. Dr. Sevinç Oral, 7. Prof. Dr. Fuat Göksel, 8. Dr. Sara Beygu, 9. Dr. Gülten 

Tanyer, 10. Dr. Siber Göksel, 11. Dr. Gülten Tunalı, 12. Dr. Oktay İlhan Tuncer, 13. Dr. Cemil 

Rakunt, 14. Dr. Ercihan Güney, 15. Dr. Teoman Şeşen, 16. Dr. Ahmet Yaşar Turanlı, 17. Dr. 

Kuddusi Cengiz, 18. Dr. Fahrettin Çelik, 19. Dr. Adnan Akçoral, 20. Dr. Nuran Gürses, 21. Dr. 

Kayhan Özkan, 22. Dr. Aysen Özkan, 23. Dr. Ali İhsan Baysal, 24. Dr. Funda Elmacıoğlu, 25. Dr. 

Kamuran Erk (OMU 35. Yıl Albümünden alınmıştır). 

 

Resim 13. Üniversitenin resmi kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra, 26 Mart 1976’da dönemin 



Başbakanı Süleyman Demirel ve Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın katılımıyla gerçekleştirilen 

Ondokuzmayıs Üniversitesinin temel atma töreni (OMU 35. Yıl albümünden alınmıştır).  




14 

 

 



Resim 14. İnşaatı devam eden Tıp Fakültesi Hastanesinin yeni binası. 

Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Samsun ilinde faaliyete geçmiş olmasına 

rağmen tüm Tıp Fakültesi öğrencileri Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden Samsun’a 

getirilmemiştir. Fakülte Yönetim Kurulu 78/116 sayılı kararıyla Tıp Fakültesi 

öğrencilerinin V ve VI. Sınıfında okuyanların bundan sonraki eğitim ve öğretimlerini 

Samsunda yapacakları duyurulmuştur. Tüm sınıfların Samsun’da eğitim ve öğretime 

başlamaları ise 1982-1983 eğitim ve öğretim yılına denk gelmektedir.  1982-1983 eğitim 

ve öğretim yılını Samsun’da açan Tıp Fakültesi birtakım fiziksel imkansızlıklarla yüz yüze 

kalmıştır.  Özellikle birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinin ders görecekleri fiziksel alan 

şehirde ki hastanede bulunmadığı için bu öğrenciler Atakum’da bulunan ve Eğitim 

Fakültesi olarak hizmet veren binada öğrenim görmeye başlamışlardır. Bu fiziksel 

imkansızlıkların  belki de en önemlisi Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencilerinin gördükleri 

anatomi dersleridir. Kadavra eğitimi alan ikinci sınıf öğrencileri yine burada eğitim alan 

eğitim fakültesi öğrencilerinin ilginç tepkileriyle karşılaşabiliyorlardı. Çünkü bir Tıp 

Fakültesi öğrencisinin eğitiminin bir parçası olarak gördüğü kadavra Eğitim Fakültesi 

öğrencileri için başka anlamlara geliyordu.  Öyle ya da böyle bu zor, sıkıntılı ve zahmetli 

yıllar atlatıldı. 1984-1985 yıllarına gelindiğinde Şehirden 18 kilometre uzaklıkta bulunan 

Ondokuzmayıs Üniversitesi Kampüsünde birinci ve ikinci sınıflar için dersler verilmeye 

başlanıldı. Artık Tıp Fakültesi öğrencileri büyük ve modern anfilerde ders görüyorlardı. 

Bu anfiler fiziksek kapasite açısından oldukça yeterli ve modern olmalarına karşılık 

burada bir diğer imkansızlık karşılarına çıkıyordu. Bu da ulaşım ve barınma sıkıntılarıydı. 

Şehirden periyodik aralıklarla gelen toplu taşım aracları fiziksel kapasite açısından 

bazen yetersiz kalıyor ve öğrenciler tıka basa otobüslerle kent merkezine ulaşmak 

zorunda kalıyorlardı.  Bu nedenle sabahın erken saatlerinde otobüs kuyruğuna giren 

öğrenciler kampüs çıkışı akşam geç saatlerde yine kampüste otobüs kuyruklarına 

giriyorlardı.  




15 

 

Beyin ve Sinir Cerrahisi: 



Ondokuzmayıs Üniversitesi ve ondan önce de Samsun Tıp Fakültesi kuruluşunun bu 

hikayesi içerisinde Beyin ve Sinir Cerrahisinin kuruluşu oldukça özeldir. O günkü adıyla 

Nöroşirürji kliniğidir. Nöroşirürji anabilim dalının kurucuları yine Hacettepe kökenli olan 

Prof. Dr. Fahrettin Çelik ve Prof. Dr. Cemil Rakunt’tur.  

  

Resim 15. Nöroşirürji Anabilim Dalı ve nöroşirürji kliniği kurucularından Prof. Dr. Fahrettin 



Çelik. 

  

Resim 16. Nöroşirürji Anabilim Dalı ve Nöroşirürji kliniği kurucularından Prof. Dr. Cemil Rakunt. 



 


16 

 

Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalından uzmanlığını alan iki 



genç ve dinamik beyin cerrahının kendi iç dünyalarındaki hangi dinamiklerle kendi 

kaderlerini Samsun kenti ve akademik kariyerle Üniversiteye bağlamalarının açık cevabını 

bu gün vermek sanırım kolay değildir.  Ankara’dan tek yönlü olarak alınan bir otobüs 

biletinin geleceği nasıl etkileyeceği o günden bilinemezdi. Ancak yeni bilinmezlerle dolu 

geleceğin bir heyecan oluşturduğu o heyecanın başarma tutkusuyla geliştiği kesindi. Belki 

Hacettepe Beyin Cerrahisi Anabilim Dalındaki büyüklerin tavsiyesi, belki başka 

gerekçeler sonucund artık karar verilmiş ve yerleşilecek kent seçilmişti. Orta 

Karadenizin bir ticaret kenti olarak kurulan Samsun kentiydi bu.  

Yeniden bir şey kurmak elbetteki varolan bir şeyin üzerine eklemede bulunmaktan çok 

daha zordu. Büyük çaba, gayret ve fedakarlıklar gerektiriyordu. Şartlar zordu. Hiçbir 

şey yoktu. Mekan zaten Göğüs Hastanesi olarak dizayn edilmiş ve geçici bir mekandı. 

Yardımcı kadrolar bu iş için eğitimli değildi. Her şeyin yeniden ve sıfırdan planlamalarının 

yapılması gerekiyordu. Pek çok olumsuzlukla mücadele ederken ülkenin o günkü mevcut 

olumsuzluklarıyla da ayrıca mücadele etmek gerekiyordu.  Yeni kurulan aileler, taşınan 

evler, doğan çocuklar, yeni başlayan asistanlar, yeni başlayan hemşireler, sekreterler, 

hastabakıcılar, teknisyenler gibi terimler her gün yaşanan olağan şeylerdi. Yeni basılacak 

hasta dosyaları, arşiv kayıtları, muayene notları, alınacak, masalar, oftalmoskoplar, 

rontgen cihazları, ameliyat aletleri, ameliyat yeşilleri, ameliyathane masaları, hasta 

yatakları, sedyeleri, tekerlekli sandalyeler vesaire vesaire.  Tüm bunlar ve bunlarla ilgili 

işler hep masa üzerinde bekleyen uğraşlardı.  Kara kaplı hasta muayene kayıt defterine 

gelene kadar her şeyin yerli yerine oturtulması gerekiyordu. Ameliyathanede kullanılacak 

ameliyat setlerinin düzenlenmesi, sarılması kullanıma hazır hale getirilmesine kadar 

yapılacak pek çok iş vardı. Bunların hepsi zaman, emek ve gayret demekti. Bu arada 

akademik kariyerin unutulmamsı ve kurulmuş yerde çalışan diğer akranlarlada doçentlik 

sınavlarında yarış olayın doğasında olan bir şeydi. 1970’li yıllar Türkiye’de ve Dünya’da 

Nöroşirürjinin atılım yapmaya başladığı ve pek çok şeyin değişmeye hazırlandığı yıllardı.  

Gençlik, tecrübe azlığı, bir şeyi yeniden kurmaktaki zorluklar ve ülkenin içinden geçtiği 

karmaşa süreçleri hep birbirini etkileyen süreçlerdi.  Yurt dışı deneyimi de gerekiyordu. 

Süreç sancılı ve yıpratıcıda olsa başarıldı. Zorluklar güçlükler teker teker yenildi. 

Toplumdaki hastalıklar, bölümdeki hastalıklar, bedendeki hastalıklar ve kişisel sağlık 

sorunlarının hepsiyle mücadele verildi. Tüm bu zorluklarla mücadele ederken Tıp 

Fakültesi öğrenci eğitimi, asistan eğitimi, hemşire ve teknisyen eğitimi ile de ilgilenildi. 

Gri tonların yerini aydınlık tonlar, belirsizliğin yerini belirlilik, ümitsizliğin yerini ümit, 

hayal kırıklıklarının yerini azim, üzüntünün yerini neşe almaya başladı. Her şeye rağmen 

uğraşılması gereken bir sorun mutlaka hep masanın üzerinde duruyordu. Ancak başarı 

fedakarlık olmadan olmuyordu. Fedarkarlık ise bu yola adanan bir yaşamdı. 

 



Yüklə 344,54 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə