72
|
MİRAS NOYABR NOVEMBER
tAnItIm PROMAtiON
Türk gardaşların fedakarlık ve gözü pekliğini, Azerbaycanlıların
komünist dönemde hatıralarında vefa ile muhafaza edip nasıl
koruduklarını anlatıyor. Ruslar bu mezarları ve hatıraları silmek,
yok etmek istemişler ama halk onları canı gibi korumayı bilmiş.
Şehitlikle ilgili hatıraları ve bunları yadeden manidar şiirleri
okurken insanın, o günleri hatırlayınca duygularını ve gözyaşlarını
zaptetmek zorlaşıyor. Şehitlikle ilgili büyük Türk Azərbaycan şairi
Bahtiyar Vahabzade’nin “Tenha mezar” şiirini şaire ve şehitlere dua
vesilesi olsun için buraya alıyorum:
Yolun kenarında tenha bir mezar
Üstünde ne adı var ne soyadı.
Ey yolcu, arabanı eyle bu yerde
Soruş kimdir yatan tenha yerinde
O bir Türk zabiti kahraman, metin
Doğma kardeşine yardıma geldi.
Kırgına tutulan milletimizin
Haklı savaşına yardıma geldi.
Uzakdan hay verip senin sesine
Geldi, geldi dönmedi öz ülkesine.
Düşman saflarını o, soldan sağa
Biçip destesiyle cepheyi yardı.
Toprağın uğrunda düşüp toprağa
Senin toprağını sana gaytardı.
Özü koruduğu, hem can verdiği
Yolun kenarında defnedildi o.
Uğrunda canını kurban verdiği
Toprağı özüne vatan bildi o,
Yolcu arabanı bu yerde durdur.
O mezar önünde sen tazim eyle
Saygı duy, dua ver onun ruhuna,
Ayak bastığın yer borçludur ona.
Bu arada yol üzerinde Şamahı’ya girişte öğle yemeği için duruluyor.
Çok iyi pişirilmiş enfes kebaplar ve leziz yemekler, henüz tekniğin
bozmadığı fıtri doğal kokularıyla sebze ve meyveler, misafirlerin
iştahını bir kat daha açıyor. Yemek sonrası öğle namazı için 743’te
Kafkasya’da İslâm’ın ilk mescidi olan Şamahı Cuma Cami’ne ini-
yoruz. Cami’nin 2009’da başlayan restorasyonu bu yıl bitmiş ve
Prezident İlham Aliyev hazretleri tarafından açılmış. Cami, bu
yörenin Sultanahmet Camii gibi muhteşem duruyor.
Namaz sonrası Pir Ömer Halveti türbesine doğru tekrar yola revan
oluyoruz. Yol kenarında bu bölgede yetişen ünlülerin isim ve temsi-
li resimlerinin olduğu şehri geçip de yol yükseklere doğru çıktıkça,
artık arazi bozkır olmaktan çıktı ve manzara, cennet misal büyülü
bir hale büründü. Bir tepede Azerbaycan’ın büyük Gözlemevleri
inşaatını ve tesislerini görüyoruz. Yol kenarında görülen bu ve
başka tesisler, petrol gelirleriyle büyüyen ve gelişen Azerbaycan’ın
mücessem şahitleri gibi.
Ve nihayet Pir Ömer Halveti hazretlerinin kabrinin bulunduğu
yere varıyoruz. Burası dağın eteğinde yüksekçe bir yerde bir köyün
çevresinde büyükçe bir mezarlığın içinde bulunuyor. Pir’in mezarı
sade Azerbaycan’da değil, tüm dünyada esen, kıştan sonra gelen ılık
bir inanç baharı gönülleri ısıtıyor. Bana göre yapılan şey, dünyanın,
inançlarını ve değerlerini kaybettikçe çirkinleşmeye ve yaşanmaz
bir hal almaya başladığı bir dönemde, insana ve inanca dönüş, hu-
zura ve mutluluğa bir dönüş, kendini ve köklerini yeniden bir keşif
ameliyesi ve çağrısıydı.
Ertesi gün saat 10.00 gibi kahvaltımızı yapmış olarak otobüse binip
Şamahı yoluna düşüyoruz. Şamahı Bakü’den iki saat kadarmış. Yolu
kısaltan ve zevkli hale getiren Gençliğe Yardım Fondu’nda çalışan
Hafız kardeşin farklı makamlardan okuduğu, şarkı, gazel, kaside
ve ilahiler, insanı bir başka boyuta götürüyor. Hafız, her sanatçıda
olduğu gibi, önce biraz nazlandı. Ama bizim gibi acemi ve çirkin
sesli hanendeler yanında daha fazla işkence görmemek ve en güzel
örneklerini vermek amacıyla bir bülbül gibi şakımaya başladı. Bi-
zim de amacımız buydu zaten. Bizim gibi karga sesliler ve Yunus’un
deyimiyle turaç yani tarla kuşları olacak ki bülbülün değeri ve
farkı bilinsin. Eh Tatçı hocayla ben de aslında koyunun olmadığı
yerde Abdurrahman Çelebi gibi idare ediyormuşuz. Yok, Tatçı’nın
hakkını yemeyelim. Şabani ilahileri iyi okuyordu hani.
Yol kenarında bulunan ve Türkiye’den uzakta büyük vatan
topraklarını bekleyen tenha Türk Şehitliği’ne uğrayıp dua ediyoruz,
bir hatıra resmi çektiriyoruz. Mehmet Rıhtım hocam şehitlikle
ilgili bilgi vermeye çalışıyor. Özellikle Kafkas İslam Ordusu’nun
kahramanlıklarının halk arasında bir efsaneye dönüştüğünü,