Otoklavlar hacimleri 18-76 Litre arasında değişen içerisine konulan tıbbi malzemeyi sterilize etmek için basınçlı buhar uygula



Yüklə 100,99 Kb.
tarix26.03.2018
ölçüsü100,99 Kb.
#34068

Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Aydın M. Dentalife dergisi Sayı:15 Nisan-2005 sayfa:14.


aydinmur@yahoo.com

OTOKLAV



Öldürmeyi hedeflediğiniz canlı (bakteri sporu)

yengeç kabuğu kadar sert bir ambalajın içerisindeyse ve

2-3 mikrometre büyüklüğündeyse kafasına çekiç vuramazsınız.

Basınçlı buhara ihtiyacınız var demektir.
Otoklavlar, hacimleri 18-76 Litre arasında değişen içerisine konulan tıbbi malzemeyi sterilize etmek için basınçlı buhar uygulayan cihazlardır. Başlıca şu bölümleri bulunur:
Kazan: Sterilize edilecek aletlerin içerisine yerleştirildiği, marka ve modeline göre değişen hacimde, basınca mukavim, kapatıldığında hava ve su sızdırmayan, kaliteli paslanmaz çelikten yapılmış bir kabinden ibarettir.

Elektrikli ısıtıcı: Kazanın lümeni boyunca sıkı izole edilmiş elektrik rezistansıdır. Kazan hacmine bağlı olarak 1-8 kWa arasında değişik güçlerde olabilir.


Buhar jeneratörü: Kazan içindeki buharın kaynağı, otoklavın içerisine konulan veya su tankından gelen sudur. Bu su ısınarak buhar haline dönüşür. Bazı marka ve modellerde sterilizasyon süresini kısaltmak için buhar ayrı bir bölmede elde edilerek kazan içerisine üflenir. Bu özellik her modelde bulunmaz. Bir avantaj getirip getirmediği tartışılmalıdır.

Kumanda tablosu: Cihazın açma-kapama, sıcaklık ayarlama, (varsa) vakum programlama, sterilizasyon süresi programlama düğmeleri bulunur. Yapılan sterilizasyonun saat kaçta başladığını kaç dakika sonra kaç derece sıcaklığa eriştiğini, bu sıcaklıkta kaç dakika kaldığını monitörize eden bir yazıcı bulunabilir/bulunmayabilir.

Göstergeler: Cihaz çalıştığı sırada kazan içindeki basıncı gösteren bir manometre vardır. Otoklavda “ben şu kadar basınç istiyorum” diyerek ayarlayabileceğiniz bir düğme yoktur. Suyu ne kadar ısıtırsanız o oranda basınç kendiliğinden oluşur. Bu basınç göstergesi kazan içi basıncı sadece gözlemek içindir, değiştirmek için değildir.Birimi Bar, Pascal, lb/in2 veya Atmosfer cinsinden olabilir. Dönüşüm formülleri aşağıda verilmiştir.

Otoklav ön panelinde kazan içi sıcaklığı gösteren bir termometre bulunur. Birimi C veya F cinsinden olabilir. Ayrıca bir de saat bulunur. Bazı marka ve modellerde kazanın kapağının tam kapandığını da gösteren ışıklı göstergeler bulunabilir. Bazı marka ve modellerde bütün kontrollar bir mikroişlemci tarafından yapılır.



Su tankı: Marka ve modeline göre değişen hacimde, içerisine filitre edilmiş veya distile edilmiş su konulan bölmedir. Her modelde bulunmaz.

Tepsi: Sterilize edilecek tıbbi malzemenin içerisine yerleştirildiği hareketli metalik düzlemdir.



Vakum-aspiratör: Marka ve modeline göre buhar öncesinde kazan içindeki havayı boşaltmak, buhar sonrasında kazan içini kurutmak için vakum bulunabilir.Her modelde vakum bulunmaz. Eğer otoklavda böyle bir özellik varsa vakumlama buhar uygulamasından önce ve sonra olmak üzere 2 defa yapılır (Pre ve Post). Önce yapılan vakum, otoklav kazanı içerisindeki kuru havayı emerek biraz sonra uygulanacak olan buharın ince yüzeylere temasını artırmak amacıyla düşünülmüştür.

Vakum mutlak sterilizasyon elde edebilmek için mutlak zorunluluk değildir, ama önemli bir avantajdır. Bu yapılmasaydı, N tipi vakumsuz bir otoklavda tahliye vanası açık konumdayken buhar üflemeye başlansaydı, tahliye vanasından buhar çıkışı gözlense ve yeteri kadar beklesenseydi ve daha sonra tahliye vanası kapatılsaydı prevakum işlemine benzer bir işlem yapılmış olurdu. Bu durumda buhar her yüzeye yine temas edecekti, ama uzun bir süre beklememiz gerekecekti. Prevakumun amacı toplam süreyi kısaltmak, buhar konsantrasyonunu ve penetrasyonunu artırmaktır.

Sterilizasyondan sonra ikinci bir vakumlama işlemi buhar uygulamasından sonra kazan içindeki buharın tahliye edilmesi amacı ile yapılabilir. Çünkü otoklavdan çıkan malzemeler ıslak olduğunda kolayca kontamine olabilir. Bu işlem aslında bir kurutma işlemidir. Kapak aralık olarak yeteri kadar beklenirse düşen sıcaklık sebebiyle buhar kondanse olarak suya dönüşerek zamanla kendiliğinden kuruyacaktır.

OTOKLAV FİZİĞİ VE TEMEL KAVRAMLAR:

Bir maddeyi oluşturan atomun dış yörüngesindeki elektronun çekirdek etrafında dönme hızını yavaşlatırsanız madde soğur, elektronun dönüş hızını artırırsanız, o maddenin sıcaklığı artar. Sıcaklığın birimi Celsius derecesidir.. Sıcaklık bir yerden bir yere transfer edilmiyor o madde üzerinde durgun olarak kalıyor ise ısı adını alır. Isı birimi kaloridir. Basın ve sıcaklık konusunda gerekli olan dönüşüm formülleri şekildeki gibidir.

Otoklav içerisinde bulunan buhar, ısı enerjisini bir yerden başka bir yere iletmekte olduğu için otoklav buharı için (ısı değil) sıcaklık esas alınır.

Isının bir atomdan bir başka atoma iletimi (termik transmisyon) 3 yol ile olur: 1) Isınan maddenin hızlanan atomları yörüngelerinden fırlayarak ışıyabilir ve enerjilerini komşu atomlara taşıyabilirler (radyasyon). 2) Sıcaklığı artan gaz veya sıvı yükselerek soğur ve tekrar alçalır. Sonra tekrar yükselir, böylece konveksiyon akımları oluşur. Çaydanlıkta kaynayan suyun fokurdaması ve kaynayan mağmanın yer kabuğunda depremler yaratması konveksiyon akımları ile olur. Otoklav kazanında ve kuru sıcak sterilizatörlerde konveksiyon akımları hep vardır. Bu sebeple kazan tavanı en soğuktur. 3) Isı iletkenliği doğrudan temas ile de olabilir. Komşusuna temas eden atomlar arasındaki enerji elektron hızı transferi şeklindedir. Otoklav kazanında rezistansta ve kazan duvarında açığa çıkan ısı, buhardaki su molekülüne bu şeklde temas ile aktarılır. Su molekülü, kendi üzerine aldığı ısı enerjisini sizin tepsiye yerleştirdiğiniz ağız aynasının en ince girintilerine sıcaklık olarak taşır O halde su, ısı iletkenliği olan bir maddedir. Otoklav kazanındaki su buharı, sıcaklığı malzemenin her yerine yeterli ve eşit dağıtır. Kuru sıcak sterilizatörlerde böyle bir avantaj yoktur. Kuru sıcak sterilizatörlerde, ortamın sıcaklığını 120 C ye ısıtınca ortamda bulunan bakteri hücresinin içerisi 120 C sıcaklığa erişmez. Çünkü rezistansta oluşan ısıyı taşıyacak olan hava molekülleri yeterince ısı iletkeni değildir. Otoklavlarda su molekülleri ısıyı ince yüzeylere kadar taşır. Böylece bakteri hücresinin içerisi ortamın sıcaklığına kadar yükselebilmektedir. İdeal otoklavlarda hücre içi sıcaklık, kazan sıcaklığına eşitlenmektedir. Örneğin, kuru havalarda evlerimizde kalorifer veya elektrikli ısıtıcadan yayılan sıcaklık odamızın her yerine eşit olarak dağılmaz. Oda içerisinde su kaynatılarak oda havasına su buharı verildiğinde odanın en uzak köşelerinin de ısındığını görürsünüz. Buna benzer şekilde, otoklav kazanı içerisindeki havada sıcaklığı ileten su moleküllerinden ne kadar fazla sayıda varsa, bakteri membranlarına o kadar fazla ısı transferi yapılır. Biz buna buhar doygunluğu diyoruz. Bir metreküp havada 100 mol su molekülü varken kazanı ne kadar ısıtırsanız ısıtın, malzemeleri aynı sıcaklığa getiremezsiniz. Ama metreküp havada 10000 mol su buharı varsa malzeme sıcaklığı kazan sıcaklığına daha yakın olacaktır. Yani doygun buhar ciddi bir avantajdır, sıcaklığın malzemenin en ince kıvrımlarına kadar temas etme şansı yüksektir. Buharın ince kıvrımlara nüfuz etmesine buhar girginliği (buhar penetrasyonu) diyoruz.

Bütün bu işlemlerden sırasında vakumlu otoklavlarda kazan içi sıcaklık-basınç değişimi söyle olur:

Kapalı sistemlerde basınç-sıcaklık ilişkisi Guy Lusac kanunu ile tanımlanır. Artan sıcaklık sistemdeki basıncı artırır. P1, ilk durumdaki basınç (Atm); P2, ikinci durumdaki basınç (Atm); T1, birinci durumdaki sıcaklık (Kelvin); T2, ikinci durumdaki sıcaklık (Kelvin) ile gösterildiğinde otoklavdaki basınç sıcaklık ilişkisi formüldeki gibi ifade edilir. Oda sıcaklığı 20 C (273+20=293 Kelvin), odanın hava basıncı 1 Atm kabul edildiğinde ve otoklav 134 C (273+134=407 Kelvin) ısıtıldığında otoklav kazan basıncı 1.38 Atmosfer olacaktır.

Mikroorganizmanın uzaklaştırılmasına dekontaminasyon denir, öldürülmesine dezenfeksiyon veya sterilizasyon denir. Eğer bir materyal üzerindeki mikroorganizmaları sporlu olanlarını dahil öldürebiliyorsanız yaptığınız işleme sterilizasyon, sporlar hariç diğer mikroorganizmaları öldürüyorsanız yaptığınız işleme dezenfeksiyon denir. Aradaki fark sporların ölüp ölmediğidir. Mikroorgnizmaları öldürmek için kullanılan kimyasal madde organizmaya uygulanıyorsa antiseptik, cansız malzemeye uygulanıyorsa dezenfektan adını alır. Aradaki fark uygulandığı yüzeyin canlı olup olmadığıdır. Sterilize edilecek malzemenin otoklav içerisine yerleştirilme işlemine yüklemek denir. Cihaza bir defada yüklenebilen malzeme miktarına Sterilizasyon Ünitesi (STU) denir. Bir otoklavın sterilizasyon ünitesi 54 litre (300x300x600mm) den büyükse EN 285 standartlarına göre Large Otoklav sınıfına girer. Yüklenebilen miktar bundan az ise Small Otoklav sınıfına girer. Biz diş hekimleri Small Otoklav kullanırız. Otoklavın ayarladığımız sıcaklığa her ulaşması ve tekrar oda sıcaklığına düşmesi işlemine 1 saykıl denir. Otoklavlar her saykılda yaklaşık olarak 1 kWh elektrik enerjisi ve 350 mL su harcarlar.

1997 nin ikinci yarısında EWG (European Working Group) ve MDA (Medical Devices Agency) tarafından Avrupa ülkelerinde kullanılabilecek otoklav standartları DB NI 2002/06 numaralı bülten ile tanzim ve tebliğ edilmiştir. Buna göre otoklavlar B, S ve N olmak üzere sınıflandırılır.



Otoklav Tipleri (prEN 13060: 2002 E)

Tip

Vakum

Hedef malzeme

(dez/)avantajları

B tipi otoklav

Vakumlu

Ambalajlanabilen ve ambalajlanamayan bütün malzemeler, çukur malzemeler (şişe, tüp gibi)

Pahalıdır. Bilinen en geniş uygulamalı otoklavdır. Peryodik test gerekir.

S tipi otoklav

Vakumlu

Sadece ambalajlanamayan malzemeler içindir.

Pahalıdır. N tipinden daha iyidir. Peryodik test gerekir.

N tipi otoklav

Vakumsuz

ambalajlanmayan katı materyal

Ucuzdur, şişe gibi çukur ve poröz yüzeyli malzemelere kullanılamaz

Peki yukarıdaki tabloda B ve S tipi otoklav arasında ne fark olduğunu soruyor olmalısınız.? Bir malzemeyi bez veya kumaş ambalaja sardığınızda sterilize edebiliyorsa B tipi, sterilize edemiyorsa S tipi otoklav deniyor. Buhar penetrasyonu en derin olanı B tipi otoklavdır. Aslında bu sınıflama gereksiz yere uzatılmıştır. Çünkü buhar penetrasyonu gradüel bir değerlendirmedir. Dolayısıyla B ve S tipi otoklav arasında keskin bir sınır yoktur. Bu sebeple ben vakumlu ve vakumsuz olmak üzere 2 tip otoklavdan bahsetmek istiyorum.

Otoklavda mikroorganizmayı öldüren nedir?

Sahilde gezinirken gördüğünüz yengeçlerin kabuğuna hiç dokundunuz mu? Serttir. Şimdi bu kabuğun içerisinde yaşayan bir mikroorganizmayı öldürmek istediğimizi düşününüz?. Sporun yapısında bulunan kitin isimli protein, kaplumbağa ve yengeç kabuklarının da esas maddesidir. Eğer bir bakteri sporu yengeç kadar büyük olsaydı çekiç ile öldürmek kolay olurdu. Fakat eğer ortadan kaldırmayı düşündüğümüz organizma 2-3 mikrometre büyüklüğünde ise bunu öldürmek biraz zor olabilir. Peki basınçlı buhar nasıl oluyorda böyle zor bir işi kısa sürede başarabiliyor? Otoklavda sporları öldüren nedir?

Otoklavdaki buhar tek başına mikroorganizmayı öldürebilseydi buharlı ütü en dayanıklı mikroorganizma türü olan sporlu bakterileri kolayca öldürebilirdi.

Öte yandan eğer sadece yüksek basınç mikroorganizmaları öldürebilseydi basıncın yüksek olduğu okyanus derinliklerinde veya komprsör tanklarında canlı mikroorganizmaya rastlamazdık.

Sporlu olsun veya olmasın bir bakteri hücresinin iç basıncı atmosfer basıncından yüksektir. Bu durumda hücre, şişirilmiş araba lastiği gibi düşünülebilir. Biz dışarıdan sadece basıncı yükseltmiş olsaydık bakteri hücresi bundan çok rahatsız olmazdı. Halbuki, otoklavda kazan içinde sadece hava değil ayni zamanda su da vardır. Suyun viskozitesi havadan yüksektir. Dolayısıyla ortamda su molekülünün bulunması, hücre içi ve dışındaki basıncı diferansiye eder. Sonuç olarak, bakteri membranı üzerine gelen toplam basınc aslında kazan basıncından çok daha fazladır. Ve araba lastiğinin patlaması gibi membran bütünlüğü kısa sürede bozulur.

O halde otoklavın mutlak sterilizasyon özelliği, ne sadece yüksek basınç, ne de sadece yüksek sıcaklığa dayanmaktadır. Bunların ikisinin aynı anda bulunması ile mümkün olmaktadır. Bu iki unsuru (basınç ve sıcaklık) birbirinden ayırmak mümkün değildir.

Durun biraz kafanızı karıştırayım...

Aslında otoklavlama sırasında mikroorganizmayı öldüren basınç ve buhardan ileri parametreler de vardır:



1. Ortamın artan ısı iletkenliği: Otoklav kazanında gaz halindeki su molekülleri yukarıda anlatılan termik transmisyon katsayısını yükseltmektedir. Daha basit bir anlatımla: rezistanstan gelen ısı enerjisini bakteri membranında en geniş yüzeye ulaştırmaktadır. Hücre içi sıcaklığın yükselmesi hücrenin ölmesini kolaylaştırmaktadır.

2. Buhar doygunluğu: Buhar doygunluğu bakteri ölümünü hızlandırır. Neden doygun buhar bakteri için daha öldürücüdür? Çünkü ortamın termik transmisyon katsayısını daha da yükseltmektedir. Vakumlu otoklavlarda prevakumlama veya vakumsuz otoklavlarda işlem öncesi buhar tahliyesi işlemi bu sebeple yapılır.

3. Zaman: Bir otoklavda mikroorganizmayı öldüren basınçlı buhar kadar önemli başka bir faktör daha vardır: Zaman.! Hücre membranı bu basınç farkına ne kadar süre maruz kaldıysa o kadar (anlık moment) fazla hasar görecektir. Yani otoklavın sterilizasyon kuvveti = P (basınç) x T(Sıcaklık) x S (zaman) x K (sabit sayı) ile belirlenir. Çarpımları sabit olan parametreler bir hiperbol (Y=k/X) çizerler. Dolayısıyla isterseniz 134 C de 1.38 Atm de 15 dakika otoklavlayın, isterseniz 105 C derecede 1.29 Atm de 16.04 dakika otoklavlayınız sonuç değişmez. Bakteri membranına ayni kuvveti uygular ve ayni şiddette sterilizasyon elde edersiniz.

Bu sebeple otoklavda bakteri ölümüne sebep olan tek bir unsur yoktur. Ben yine de standardize edilmiş otoklav saykıl parametrelerini vereyim:


Muhtelif saykıl parametreleri


Sterilizasyon sıcaklığı

(C)

Oluşan yaklaşık basınç


(Bar)

Minimum bekletme süresi

(dak)

134-137

2.25

3

126-129

1.50

10

121-124

1.15

15


Kurbanımızı tanıyalım: SPOR NEDİR?

Bilirsiniz, kötü hayat koşulları baş gösterdiğinde bazı hayvanlar besin depolayıp kış uykusuna yatarlar. Kış uykusuna yatan bir hayvan ölü değildir, yaşamaktan vazgeçmiş değildir. Sadece joker kullanarak güzel, sıcak günler gelinceye kadar umutlarını ve yaşamayı ertelemiştir. Kış uykusundaki hayvan daha az enerji harcar, dış koşullara daha dayanıklıdır.

Bazı bakteriler de böyledir. Eğer ortam koşulları fenalaşırsa ölmemek için besin depolayıp kendisine bir kabuk örer ve içerisinde yıllarca canlı kalabilir. Biz bakterinin bu eylemine sporülasyon, yaptığı kabuğa spor diyoruz. Bakterinin sporunun bulunmadığı aktif hücre şekline vejetatif form, spor yaptığı hücre şekline spor formu denir. Mantarlar spor yapan mikroorganizmalardır. Bakterilerden bazıları da spor yapabilirler. Ama virusların yaşamında spor yapma geleneği bulunmaz.


Bakteri hücresi fena koşullara sürüklendiğinde ve spor yapabilme kabiliyeti varsa, ilk önce, sitoplazmik membranın iç yüzünde mezozoma yakın yerden defragmante olur. Hücrede diaminopimelik asit birikir ve membran üzerine kondanse olur. Genetik materyal hücrenin kutuplarına çekilir.. Sitoplazmik membran fragmantasyon hattı boyunca genetik materyali içerisine alacak şekilde kıvrılır, membrandaki diaminopimelik asit üzerine kitin ve kalsiyum biriktirir. Böylece endospor oluşur. Daha sonra sitoplazmik bakiye koparak endospordan uzaklaşır. Şimdi artık buna Ekzospor veya kısaca spor diyebiliriz. Spor tek başına yıllarca tam bir baş belası olarak varlığını korur. Uygun koşullarda tomurcuklanarak tekrar hastalık yapıcı olan vejetatif formuna dönüşür.

Bir spor, floraya girer girmez vejetatif formuna dönüştüğü için, floralarda spor formunda bakteri yoktur. Bu sebeple ağızda, veya organizmanın başka bir yerinde spor bulunmaz. Bu, hep ihmal edilen önemli bir bilgidir.

Sporların öz kısmında DNA, RNA, enzimler ve protein bulunur, su miktarı azalmıştır. Yaşam umudu barındıran bu öz materyale protoplast denir. Hemen etrafını gevşek yapıda, modifiye peptidoglikan yapısında bir iç membran çevirir. Kabuk bu membranı dıştan örter. Kabuğun yapısında polimerlere bağlanmamış peptidoglikan, kitin, keratin ve dipikolinik asit vardır. Dipikolinik asit sadece sporun kabuğunda bulunur. Bu madde kalsiyumu kendi üzerine çeker ve calcium di-pi-colinate formuna dönüşür, böylece taş sertliğine ulaşır.

Eğer 1-2 mikrometre çapındaki bir bakteri sporunu hindistan cevizi kadar büyültmek mümkün olsaydı yere atıldığında KÜT diye bir ses çıkaracağından eminim. Marketlerde hindistan cevizi gördüğümde daima bakteri sporları aklıma gelir:-)

Sporülasyon döneminde ortamdaki kalsiyum konsantrasyonun artması, oluşmakta olan bakteri sporunun sertliğini artırır. Ayrıca bayatlamış konserve yiyeceklerin içerisinde oluşan bakteri sporları bilinenden daha dayanıklıdır. Muhtemelen korteksin sentezi sırasında konservenin metalik kutusundan gelen metal tuzları dipikolinik asitin yapısına dahil olup spor kabuğuna sıradışı fevkalade bir sertlik veriyor olabilir. Böyle metal doygun odtamda gelişen sporlar 121°C de 3 saat otoklavlandığında ölmektedir. Dolayısıyla her bakteri her koşul altında aynı spor formunu oluşturmaz. Ama nihayetinde sert bir kabuk hep vardır. Bu kalın kabuğu protein yapıda bir dış membran örter.

İşte bizim öldürmeyi hedeflediğimiz canlı böyle bir kabuk içindedir.

Mantarlar genelikle spor yapan mikroorganizmalardır. Yukarıdaki resimde Mycomycetes ailesinden bir mantarın (A,B), akciğerde Aspergiloz etkeni olan ve şamdan benzeri spor yapan Aspergillus fumigatus’un (C) faz kontrast mikroskopta x40 büyültme ile sporları görülmektedir. Bu sporlar SEM ile 12800 defa büyütüldüğünde sporların aslında basık küre şeklinde olduğu görülür. Kaynak: http://www.microbelibrary.org




Candida albicans ağızda pseudomembranlar (A) yapan maya cinsi bir mantardır. Lezyondan elde edilen materyal besiyerinde peynir kokulu koloniler yapar (B). Bu koloniler 1 hafta sonra aeromiçelyal tüy topu şeklinde gelişim gösterir (C). Bunlar boyanarak x40 büyültmede ışık mikroskopunda incelendiğinde aslında chlamydiaspor olduğu görülür (D). Ağızdayken maya fazındadır ve elektron mikroskopunda x120.000 büyültüldüğünde yumurta şeklindedir (D). (Fotoğraf:B,C,E Aydın M.,1997-)





Otoklav sterilizasyon testlerinde kullanılan Bacillus stearothermophilus’un besiyerinde bekletilmesi ile sporlandığı görülür. Besiyerinden alınıp spor boyaları ile boyanıp x40 büyültmede ışık mikroskopu ile incelendiğinde sporların mavi, bakteri gövdesinin kırmızı renkli boyandığı görülür (A). Ayni materyal faz kontrast mikroskopunda (x40) incelendiğinde bakteri gövdesinin kutuplarında veya zeminde ışığı kıran parlak beyaz cisimler halinde sporlar görülür (B). Sporlar bakteri gövdesinden ayrıldıktan sonra (ekzospor) elektron mikroskopunda 100.000 defa büyütülürse kalın bir spor kabuğu ortasında genetik materyal bulunduğu görülür (C). Spor yapan diğer bir bakteri ailesi Clostridium’dur. Bayat konserve ve sosisten elde edilen C. botulinum besiyerinde bekletildiğinde boyanarak konfokal steromikroskopta x1000 büyültmede incelendiğinde endosporların bakteri gövdesini davul tokmağı gibi şişirdiği görülür (D,E). Kaynak: http://www.microbelibrary.org


OTOKLAVIN STERİLİZASYON ÜSTÜNLÜĞÜ


Otoklavlar, patojen (hastalık yapan) mikroorganizmaların neredeyse tamamını öldürebilir. Barsak solucanı, sıtma, şark çıbanı etkeni gibi parazitleri, parmak arası ve kasıkta kaşıntılı hastalıklar yapan, saç, tırnak dökülmesi yapan, ağızda pamukçuk sebebi olan mantarları, sayısız hastalığa sebep olabilen bakterileri, bir hücre olmayıp organize olmuş protein, karbonhidrat ve lipit paketi olan virusları öldürebilir. Bakteri ve mantarların sporlarını da öldürebilir.

Aşağıdaki tabloda muayenehane koşullarında tercih edilen sterilizasyon metotlarından bazılarını görüyorsunuz. Amacım “spor” yazan sütundaki eksi işaretlerinin ve “otoklav” yazan satırda artı işaretlerinin ne kadar fazla sayıda olduğunu göstermektir. Tabloda yer alan diğer +, - ve  gibi bilgiler kabaca bir fikir versin diye yazılmıştır. Çünkü uygulanan sterilizasyon prosedürünün detayları ve hangi mikroorganizma üzerine, ne kadar süre boyunca uygulandığı tablodaki bilgileri kaygan yapar. Örneğin tabloda kuru sıcak sterilizasyonun prion ve endotoksine etkisiz olduğu yazılıdır. Halbuki 180 C sıcaklığa çıkılırsa endotoksin bozunur. Ayrıca kimyasal solüsyonların bazılarının sporlar üzerine gradüel etkileri iddia edilmektedir, vesaire..



Otoklavın sterilizasyon üstünlüğü




Parazit

Vejetatif form

Bakteri ve

mantar Sporu



Virus

Prion ve endotoksin gibi moleküler zararlılar

Mantar

Bakteri

Kimyasal Solüsyonlar

+



+

-



+

Kuru sıcak sterilizasyon

+

+

+

-

+

-

Kaynatma (su/yağ)

+





-

+

-

Ultrasonasyon



-



-

-

-

Otoklav

+

+

+

+ !

+

-

Ultraviyole

-

-



-



-

-, öldürmez; +, öldürür;  uygulanan doza ve mikroorganizmanın cinsine göre değişir

Otoklavın steriliazsyon üstünlüğüne rağmen bu tabloda sizin de gördüğünüz şeyi ben telafuz edeyim: Eğer bakteri ve mantar sporları ile başımız belada olmasaydı kuru-sıcak sterilizasyon bize yeterli olacaktı ve otoklava ihtiyacımız olmayacaktı. Bu günkü bilgilerimize göre otoklav sterilizasyonda yegane ve mutlak üstünlüktür. Sporları öldürmenin otoklav dışında kesin ve emniyetli başka bir yolu yoktur. Otoklav bunun için elzemdir, tıbbi sorumluluktur ve zorunluluktur.

Otoklavın yumuşak karnı: MOLEKÜLER PATOJENLER


Otoklav sayısız patojeni öldürebilir ama hala bir problemimiz var: prionları nasıl öldüreceğiz?

Her ne kadar otoklav üreten firmalar kendi ürettikleri otoklav ile prionların öldürüleceğini yazıyor olsalar bile, bu hiç inandırıcı değildir. Yapılan çalışmalar otoklavlandıktan sonra prionların hastalık yapıcı özelliklerini koruduklarını göstermiştir. CDC prion ile kirlenmiş malzemenin bilinen yöntemlerle otoklavda sterilizasyonunu yetersiz bulmaktadır. CDC nin bu konuda bir yönergesi yayınlanmıştır. Prionları etkisiz hale getirmek için 2 tane geçerli yol gösterilmiştir: Prion kontaminasyon şüphesi olan aletler:



  1. 1N NaOH (bir normal sodyumhidroksit) içerisinde 121 C de 30 dakika otoklavlanmalıdır. (Dikkat: Bu yöntemde otoklavdan tahliye olan buharı koklamayınız);

  2. 1N NaOH veya 1N NaOCl içeirisinde 1 saat bekletildikten (buna prion spesifik dekontaminasyon denir) sonra yıkanarak otoklavlanmalıdır.

CDC bunun dışında prion dekontaminasyonu önermez ama eğer önerecek olsaydı glutaraldehit solüsyonu içerisinde bekletmek bence makul bir teklif olurdu.

Prionlar bir hücre değildirler. Viruslar gibi iyi organize olmuş çok fonksiyonlu molekül paketi de değildirler. Prionlar tek bir infektif proteindirler. Creutzfeldt-Jacob ve deli dana hastalığı ve başka bazı ensefalitler prionlar ile meydana gelmektedir. Bir molekülün nasıl olup da insanda bulaşıcı hastalık yapabildiği, diş hekimliği açısından ne kadar risk oluşturduğu konumuz değildir. İleri bilgiler için kaynak: Aydın M. Creutzfeldt-Jacob Hastalığı. Mikrobiyoloji. Ed Cengiz, Mısırlıgil,Aydın. Sa:1072, Güneş Kitabevi, 2004...

Otoklavın etkisiz olduğu bir başka molekül endotoksindir. Bu madde Gram negatif bakterilerin dış duvarında bulunur, endotoksinin ısıya dirençli olabilen türleri vardır. Ancak otoklavın ulaşmadığı sıcaklıklarda (180 C den sonra) inaktive olur. Bu sebeple otoklavın kazan duvarlarında ve su deposunda moleküler patojenler birikebilirler. Otoklav iç duvarlarındaki endotoksin ve toksik metal bakiyesinden temizlemek için bazı solüsyonlar üretilmiştir.

Aeratörün ve angıl druvanın yağı ve ağız spatülü gibi el aletlerinin üzerindeki birikintilerin alt tabakalarına buhar ulaşmayacağı için otoklavlansa bile yağlı kirli aletler sterilize olmazlar. Örneğin ağız spatülünün üzerinde kocaman bir siman parçası varken otoklavlansa bile simanın içinde ve altında canlı mikroorganizma kalabilir.


Benim otoklavım yeterli sterilizasyon yapıyor mu?

Bu soruyu otoklav kullanan her hekim kendisine sık sık sormalıdır. Bunu anlamanın en doğru yolu otoklav sterilizasyon testleridir. Otoklav sterilizasyon testleri bir bölgede bulaşıcı hastalık baş gösterdiği durumda infeksiyon kaynağının tespiti (sürveyans) amacıyla zorunlu tutulabilir. Bunun dışında bu testlerin yapılması hekimin insiyatifindedir. Çünkü bu testler sadece testin yapıldığı saykılın güvenilirliği hakkında bilgi verir. Bir önceki ve bir sonraki saykıl kirli olsa bile herhangi bir saykılda temiz raporu elde etmek mümkündür. Bu sebeple testler düzenli olarak yapılmadıkça sterilizasyonunuz konusunda emin olamazsınız.


OTOKLAV TESTLERİ ve TAKVİMİ

TESTLER

Günlük

Haftalık

3 aylık

Yıllık

Buhar penetrasyon










Saykıl parametre*









Hava sızıntı*










Biyolojik*










Kalibrasyon*











Kurutma












Buhar jeneratör












Kazan duvar sıcaklık*












* N tipi otoklavlarda da yapılabilir


Buhar penetrasyon testi (Bowie Dick testi) kimyasal indikatörler ile yapılır: Bowie Dick test kağıtları buhar penetrasyonunun yeterliliğini ölçer. Sterilizasyonu ölçmez. Kazanın en üstüne ve sarılan cihazların en ortasına yerleştirilip cihaz 134 derecede 3.5 dak çalıştırılır. Buhar yeterince penetre oluyorsa test kağıdı siyaha dönüşür. Aksi halde mavinin tonlarında kalır. Bu kağıtlar 280 x215 cm ebatlarında satılır, üretim tarihlerinden itibaren en çok 3 yıl saklanabilir. 15-30 derece sıcaklıkta bekletilebilir. Mordan yeşile dönüşen modelleri de vardır. Bu kağıtlar EN285 standardına göre 6 sınıfa ayrılmış olup birbirinden farklı özellikleri vardır. Örneğin klas-1 indikatör kağıtları, paketin dışına, klas-3 indikatör kağıtları, paketin içine konulur. Klas-2 indikator kağıtları şişe veya tüp gibi çukur materyalin içine konur. Klas-4,5,6 indikatör kağıtları ise birden fazla amaç için kullanılır. Klas-6 toleanslı bir indikatordur. Her test kağıdı her otoklav için uygun değildir. Her otoklav için sadece üretici firmanın önerdiği test kağıdı kullanılmalıdır. Tek bir test kağıdını her otoklav için kullanmak doğru değildir.

Saykıl parametre testi şöyle yapılır: Çalışan otoklava kontrol kalemi dokundurularak cereyan kaçağı olmadığı gözlenir, kapak otomatiği kendisini kilitlemeden önce kazanda sıcaklık artışı görülmemesi gerekir, buhar ve zaman parametreleri ayarlandığı değerde okunuyor olması gerekir, çalışan cihazdan dışarı buhar ve su sızıntısı olmaması gerekir, gürültü yapmaması, su deposundaki su kaynamıyor olması gerekir, kazan basıncı oda basıncına düşmeden kapak otomatiği kilidi açmaması gerekir.

Kazan duvar sıcaklığı, kalibrasyon, kurutma, hava sızıntı testi görevli şahıs tarafından yapılır.



Biyolojik testin amacı otoklavın sterilizasyonunun yeterliliğini tespit etmektir. Bu amaç ile otoklavın içerisine bakteri sporu (mesela Bacillus stearothermophilus) konur, otoklav çalıştırılır. Daha sonra sporlu bakteri örneği otoklavdan alınıp, besi yerine ekilerek üremesi kontrol edilir. Eğer sterilize ettiğiniz sporlardan bakteri üremiyorsa otoklavınız tam ve doğru çalışıyor demektir. Buradaki düşünce şudur: Bu otoklav zor öldürülebilen bakteri sporlarını öldürebiliyorsa diğer mikroorganizmaları zaten öldürüyor demektir.

Bu amaç ile kullanılan bakteri Bacillus stearothermophilus olmak zorunda değildir. ADA ve CDC isimli kurumlar Bacillus Subtilis (pb 168) ve Bacillus Stearothermophilus (ATCC 10149) bakterilerinin bu amaç ile kullanılabileceğini ve aralarında bir fark olmadığını söylemektedir (Fonzi M,1999). Zaten bu iki bakteri ayni otoklava konarak defalarca denenmiş ve her ikisinin de aynı derecede güvenilir olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir (Spicher G, 1997). Bu iki bakteriden herhangi birini ve ikisini birden ayni ambalaja koyarak otoklav sterilizasyon kontrolu için strip paketler üretilmiştir. (Spordi, AMSCO/Medical Products).


Enterobacter faecium sporsuz bir bakteridir, 68Cde ölürken, Bacillus xerothermodurans sporları 105 Cde, Bacillus coagulans sporları 100 Cde ölmektedir (Spicher G,2002). SBI standartları B. Stearothermophilus'un 7953 numaralı suşu için 132 C de ölür derken Scandinavian BI standartları ayni suş için 134 Cde ölür demektedir. Ayrıca B. subtilis and B. stearothermophilus sporlarının karşılaştırıldığı otoklav sterilizasyon deneylerinde bu iki bakteri arasında pratik kullanım bakımından hiç bir fark tespit edilememiştir (Spicher G,1997). Öyle anlaşılmaktadırki otoklav sterilizasyon testleri için hangi Bacillus suşunun kullanıldığının pek bir önemi yoktur. Ülkemizdeki herhangi bir tıbbi tahlil laboratuvarının kültür yapan laborantının her zaman kolayca bulabileceği B. subtilis bile bu amaç ile kullanılabilir gibi görünüyor.

Geobacillus stearothermophilus ve Bacillus atrophaeus isimli bakteri sporlarının tek tek veya birlikte olarak paketlenip hazır satılan ambalajlar vardır. Karanlıkta ve soğukta 2 yıl raf ömürleri vardır. Ampul içerisinde satıldığından kontaminasyon problemleri yoktur. Otoklavlandıktan sonra 56°C de 48 saat bekletildiğinde mordan sarıya renk değişimi ve bulanıklık görülüyorsa bakteri sporları ölmemiş sterilizasyon gerçekleşmemiş demektir.

Eğer biyolojik testi kendiniz yapmak isterseniz: Bölgenizdeki bir tıbbi tahlil laboratuvarından B. subtilis sporlarını bir deney tüpünün içerisine koymasını isteyiniz. Bu bakteri ekmeğin yumuşamasını sağlayan ve gözde nadiren infeksiyon yapabilen soluduğumuz havada bolca bulunabilen, sporlu bir bakteridir. Her laboratuvarda besi yeri içerisine yanlışlıkla düşer ve bolca ürer. Bu sebeple mikrobiyoloji çalışan tıbbi tahlil laboratuvarları bu bakteriyi temin etmekte zorluk çekmeyecektir. Laborant bu bakteriyi besiyerinde günlerce bekletirse sporlanmasını sağlayabilir, ve yaklaşık 1 hafta sonra size bakteri sporlarını teslim edebilir. Bakteri sporlarını otoklavınıza taşırken kağıt ambalaj yerine sıkı kapanan vida kapaklı cam tüp veya lastik tıkaçlı cam tüp isteyiniz. Sporları Önce sıkı kapaklı bir kutuya sonra naylon torbaya koyup bu şekilde taşıyınız. CDC nin infektif materyal taşıma prosedürleri kağıtta veya açık ambalajda (Usame Bin Ladin metoduyla) bakteri taşınmasına müsaade etmemektedir.

Burada aklınıza gelen soruyu cevaplayayım: Neden böyle kısmen zararsız ve havada bile serbestce bulunabilen bir bakteriyi taşırken bu kadar sıkı önlem alıyoruz?

Çünkü bir metreküp havada en çok 3-5 tane Bacillus subtilis sporu solursunuz, ama laboratuvardan teslim aldığınız materyalden santimetreküpte yaklaşık olarak belkide 1012 tane (ketrilyar tane) spor solursunuz. Bu sebeple bakteri sporu kağıtta, mektup zafında, açık ağızlı ambalajlarda taşınmamalıdır. Kapalı tüplerde taşınmalıdır. Hatta kayıp olup başkasının eline geçme tehlikesine karşı önlem alınmalı, tüpün üzerine “infektif materyal” ibaresi yazılmalıdır.

Sporları içeren tüpü otoklavınıza koyarken kapağını gevşetip, otoklavlama işleminden sonra tüpün kapağını tekrar sıkıştırınız. Laboratuvara teslim ediniz 56°C de 2 gün inkübe etmesini isteyiniz. Üreme olursa otoklavınız doğru çalışmıyor demektir. Eğer otoklavladığınız mikrobiyolojik materyalde üreme olursa, laboratuvardan üreyen bakterinin B. subtilis olduğunu teşhis etmesini isteyiniz. Böylece otoklavlamadan sonra laboratuvara taşırken tüpün kontaminasyon ihtimalini de elimine etmiş olursunuz.

Ülkemizde Istanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde bu test yapılmaktadır.

NASIL BİR OTOKLAV SATIN ALMALIYIM?


  1. Tercihan vakumlu otoklav alınız. Pratik olarak B tipi S tipi olduğu farketmez. Eğer bu iş için ayırdığınız para buna yeterli olmuyorsa vakumsuz (N tipi) otoklav satın alırsanız ciddi bir sterilizasyon beklemeyiniz ama yine de kuru hava sterilizatörlerinden daha üstün sterilizasyon yaparsınız. Vakumsuz otoklav satın aldığınızda yukarda vakum aspiratör başlığında anlatılan prosedürü izlerseniz beklediğinizden daha etkili sterilizasyon yapabilirsiniz.

  2. Kullanım kılavuzu çok detaylı olsun. Şimdi farkına varmadığınız bir çok detay bir gün lazım olacaktır.

  3. Garanti süresi uzun olsun.

  4. Türk malı olsun. Böylece bol ve ucuz yedek parça temin edebilirsiniz.Bir otoklavın ömrü 2 yıl veya yaklaşık 2000 sterilizasyon kadardır. Daha sonra hava ve su sızdırmazlığını sağlayan lastik contalar veya diğer elektrik aksamından giderek problem yaratması sürpriz olmaz. Bunu hep hatırlayın.

  5. Almayı düşündüğünüz markanın tamir servisi veya tamir ve bakımına yetkilendirilmiş personeli bulunmalıdır.

  6. Almayı düşündüğünüz markanın tamir ve bakım personeline en sık arıza yapan parçasının ne olduğunu, hangi sıklıkla arıza yaptığını, en sık arıza yapan parçanın bolca bulunup bulunmadığını ve fiyatını sorun. En sık arıza yapan parça yıllarla ölçülebilecek kadar uzun zaman aralıklarında arıza yapıyor, piyasada ucuz ve bolca bulunuyor olmalıdır.

  7. Eğer satıcı firma satın almadan önce denemenize müsaade ediyorsa veya ayni otoklavı kullanmakta olan meslektaşınız varsa burada anlatılan testleri O’nun otoklavında uyguladıktan sonra satın alınız.

  8. Otoklav testleri için kullanmanız gereken spor ampulleri ve buhar indikatör test kağıtlarının piyasada bolca bulunuyor olması ve otoklavı satın aldığınız firma tarafından satılıyor olması iyi olur.

  9. Eğer buhar penetrasyon ve biyolojik testlerinden başarı ile geçiyorsa otoklav olarak bir düdüklü tencere bile kullanabilirsiniz. Çünkü düdüklü tencereler N tipi otoklava benzerler.

OTOKLAV FİYATLARI NEDİR?


Diş deposuna giderken banka cüzdanınıza göz atmak isteyebilirsiniz diye kısa bir araştırma yaptım.

Dişmal diş deposundan (312-4357079) öğrendiğime göre bu gün (09-Nisan-2005) itibarıyla Türk malı vakumlu ve vakumsuz otoklavlar sırasıyla 2200-2800 Lira arasında değişmektedir. Uzak Doğu kökenli otoklavlar 1700-2500 Lira, Avrupa kökenli otoklavlar ise 6500-10000 Lira arasında degişmektedir.

Ayrıca Mannas diş deposundan (212-6357727) ayni tarihte öğrendiğime göre, otoklav fiyatları 3150-12600 Lira arasında değişiyormuş.
Kaynaklar:

Akan E. Endosporlar. Genel Mikrobiyoloji ve İmmünoloji. Sa: 51. Güney Matbası, Adana, 1992.

Aydın M. Candida cinsi mantarlar. Mikrobiyoloji. Ed Cengiz, Mısırlıgil,Aydın. Sa:1109, Güneş Kitabevi, 2004.

Aydın M. Creutzfeldt-Jacob Hastalığı. Mikrobiyoloji. Ed Cengiz, Mısırlıgil,Aydın. Sa:1072, Güneş Kitabevi, 2004.

Fonzi M; Montomoli E; Gasparini R; Devanna D; Fonzi L. Morpho-structural variations of bacterial spores after treatment in steam vacuum assisted autoclave. Int Rech Sci Stomatol Odontol 1999 Oct-Dec;41(4):124-30

Mısırlıgil A. Sterilizasyon ve dezenfeksiyon yöntemleri. Mikrobiyoloji. Ed Cengiz, Mısırlıgil,Aydın. Sa:301, Güneş Kitabevi, 2004.

Spicher G, Peters J. Suitability of Bacillus subtilis and Bacillus stearothermophilus spores as test organism bioindicators for detecting superheating of steam. Zentralbl Hyg Umweltmed. 1997 Feb;199(5):462-74.

Spicher G, Peters J, Borchers U. Microbiological efficacy of superheated steam. I. Communication: results with spores of Bacillus subtilis and Bacillus stearothermophilus and with spore earth. Zentralbl Hyg Umweltmed. 1999 Feb;201(6):541-53.



Spicher G, Peters J, Nurnberg M, Schwebke I. Microbicidal efficacy of superheated steam. II. Studies involving E. faecium and spores of B. xerothermodurans and B. coagulans. Int J Hyg Environ Health. 2002 Feb;204(5-6):309-16.
Yüklə 100,99 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə