BEDRİ RUHSELMAN
57
insan bedenlerini kullanmaya başlayacaktır. İnsanlık âleminin
en iptidaî safhalarından itibaren ileride izah edeceğimiz zengin
bir tekâmül devresi içinde dünyadaki son hazırlıklarını da ikmal
etmiş bulunacaktır.
Demek ki ilk varlık hâlinden, yâni ilk bedenlenme hâllerinden
bir insan safhasına gelinceye kadar, insanların idrakine göre son-
suzluk demek olan çok uzun bir zaman süresinde bir tekâmül
safhası geçirilmesi lâzım gelmektedir.
*
* *
İyi bir ifade kudreti taşımayan enkarnasyon kelimesinin delâ-
leti şudur: Varlık, kendisine sahip olan ruha hizmet edebilmek
için, daha doğrusu ruh; kendisine hizmet eden varlık vâsıtasıyla
kaba bir âlemin maddelerini kullanabilmek için, o âlemin mad-
delerinden kendisine bir tesir vâsıtası, yâni kaba bir beden yap-
maya ve onu kullanmaya mecburdur. Fakat o varlık henüz tek
başına kaba maddelerden böyle büyük kombinezonlar kurabile-
cek kudrette değildir. Onun için, ruhların tekâmüllerinde vazife-
li olan üstün varlıkların yardımlarıyla o, ihtiyacına göre (ki bu,
hakikatte ruhun ihtiyacı demektir) kendisine kaba maddelerden
bir beden kuracak ve ona devamlı tesirler göndermek suretiy-
le bağlanacaktır. İşte varlık, artık o dünyada mâşerî tekâmülüne
başlamış olan ruhunun ihtiyaçlarına ait, kaba maddeler ve diğer
varlıklar arasındaki faaliyetlerini, kurduğu bu beden sayesinde
yapabilecektir. Yâni varlık, ruhun davranışlarına göre o bedeni
idare edecektir. Zaten o beden onun idare edeceği çapta kurul-
muştur.
Demek ki burada biri diğeri vâsıtasıyla ruha hizmet eden bir
varlık ve bir beden vardır. Bunlardan birisi evvelce bahsettiği-
miz mudil bir madde yapısına mâlik olan ve kâinat boyunca
ruhu takip eden varlıktır ki bu, ruhun kâinattaki sembolü, inikâ-
sı, ifadesi olan çok ince bir enerjiler mudilesidir. İkincisi ise bu
varlığın ruha hizmet edebilmesi için, içinde tatbikatlar görmek
zaruretinde bulunduğu kaba âlemdeki maddeler ve varlıklarla
bir tesirleşme vâsıtası olarak kullandığı, o âlemin kesif
madde-
İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT
58
lerinden yapılmış kaba bir bedendir. Demek ki ruha kâinat bo-
yunca refakat edecek varlığa hizmet etmek durumunda bulunan
beden; herhangi kaba bir kürede, ruhun ihtiyacına göre ancak
muvakkat bir tatbikat devresi müddeti zarfında o varlığa bağlı
kalacak geçici bir vâsıtadan ibarettir. Varlık; bulunduğu vasatta,
hizmet ettiği ruhun ihtiyaçlarını yerine getirdiği anda -onun yeni
ihtiyaçlarına uygun- diğer bir bedeni kurmak üzere evvelki be-
denini terk eder. Bu da gene üst tesirlerin yardımıyla olur. İşte,
varlığın herhangi bir kürede ikinci bir bedeni kurmasına insan-
lar enkarnasyon veya doğum derler, o bedeni terk etmesine de
dezenkarnasyon veya ölüm adını verirler.
*
* *
Demek ki bir güneş sisteminin herhangi bir küresinde, o kü-
renin şartlarına uygun bir beden içinde doğmuş olan varlık,
tekâmül ihtiyacına göre o sistemin muhtelif kürelerinde sayısız
bedenlenme ve bedenden ayrılma vetireleri geçirmek suretiyle
madde âleminin son basamağına erişmiş bulunur ki bu son basa-
mak da sistemimizde insan, diğer sistemlerde ona muadil inkişaf
mertebesinde bulunan bedenlerden biridir. İşte ruhlar, hidrojen
âlemi dediğimiz bu safhada -maddenin ilk inkişaf safhalarında
olduğu gibi- dağınık madde hâlleri içinde pasif olarak -mekanik
yürüyüşlerle değil- maddelere bağlı, otomatik veya yarı idrakli
hâllerde gösterecekleri cehit ve gayretlerine göre tekâmül eder-
ler.
*
* *
Mademki dünyamızın atomu, âlemimiz üstü yarı süptil bir
âlemin ana maddesi olan yüksek enerjileri çıkarabilecek kadar
ileri inkişaflar kaydetmektedir, o hâlde dünyamız şimdiye ka-
dar zannedildiği veya düşünüldüğü gibi, geri bir dünya olmayıp
maddî inkişafı bakımından; seyyareleriyle, güneşleriyle, kürele-
riyle, sistemleriyle ve nebülözleriyle bütün hidrojen âleminin en
münkeşif ve ileri madde teşekkülâtına sahip kürelerinden birisi-
dir. Nitekim, dünyanın inkişafıyla tekâmülleri paralel
giden ruh-