BEDRİ RUHSELMAN
51
alan sentezleri daha karışık, daha kompleks hâllere girer. Bu su-
retle hidrojen birçok kademelerden geçe geçe oksijen, fosfor, ba-
kır, gümüş, baryum, plâtin, altın, radyum, uranyum, sentoryom
hâllerine inkılâp eder.
Hidrojen atomu böyle inkişaf ettikçe ona bağlı olan ve onun
hareketleri ile intibakını sağlayan ruh da mekanik-otomatik bir
tempo ile gayet yavaş olarak tekâmül eder. Ruhun bu tekâmülü
arttıkça maddeler arasındaki münasebetlere ait, diğer tâbirle çe-
şitli hareket kombinezonlarına ait insiyakî bâzı davranışlarının
da hazırlıkları yapılır.
Nihayet hidrojen atomu, insanların tanımakta olduğu en yük-
sek elemanların kadrosundan taşmaya başlar. Ve onların kolay-
lıkla yakalayamadıkları, tesbit edemedikleri birtakım -yüksek
enerjileri neşretmeye başlayan- büyük kombinezonlarla bünye-
sini zenginleştirir. Bu sırada hem onun bu inkişafına sebep olan,
hem de tekâmülü ona paralel olarak yürüyen ruhun, madde
kombinezonları arasındaki münasebetlere ait ilk davranış in-
siyaklarının kazanılması hazırlıkları ilerler. Bütün bunlar hep,
aslî tesirlerin -daima ruhların tekâmüllerini hedef tutan- büyük
ahengi içinde cereyan eder. Yâni evvelce söylediğimiz gibi, mad-
denin ortasına inerek atomu amorf vasatın iptidaî maddelerin-
den toplayan aslî tesirler ruhların tekâmül ihtiyaçlarını, inkişaf
hâlinde bulunan atoma aksettirir. Ruhun madde ile paralel ola-
rak daha üst bir safhaya uzanış hazırlıklarını temin eder. Hidro-
jen atomunun bu inkişaf kademesinde atomun bünyesine gelen
tâli tesirler yoktur. Burada atoma doğrudan doğruya aslî tesirler
iner. Aslî tesirler ünite’den süzülen ve maddelerle ruhlara ait bu-
lunan tesirlerdir. Bu durum tâ varlık kademelerine kadar devam
eder.
Hidrojen atomu ilk teşekkülünden itibaren nihayet öyle bir ka-
demeye gelir ki orada çok ince ve karışık madde kombinezonları
hâlinde, insanların tanımadıkları dünya maddesi üstü birtakım
enerjileri neşretmeye başlar. Atom bu yüksek ve mudil enerjileri
neşredebilecek inkişaf seviyesine geldiği zaman zaten, onun bu
seviyeye gelmesine aslî prensip muvacehesinde
sebep olan ruh
İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT
52
da artık maddeler arasındaki münasebetlerin ve hareketlerin in-
siyakî davranışlarına, uzun bir tatbikat devresinden sonra, sahip
olabilecek bir tekâmül kademesine ulaşmış bulunur.
İşte dünya maddesinin en üst hudutlarındaki yüksek hidrojen
atomu öyle kudretli ve mudil enerjiler neşretmeye başlar ki ar-
tık bunlar dünya maddesinin malı olamaz. Bununla beraber, bu
enerjiler de toplu değil, darmadağınık hâlde bulunurlar. Fakat
onların bu dağınıklığı ile, evvelce bahsettiğimiz iptidaî vasattaki
amorf maddelerin dağınıklığı arasında muazzam farklar vardır.
Evvelkiler şekilsiz, basit, hareketleri çok iptidaî ve atalete yakın,
kaba maddelerdi. Bunlar ise çok mudil hareketli, bünyeleri ka-
rışık, zengin madde kombinezonlarından müteşekkil üstün de-
ğerli enerjiler hâlinde bulunan kudretli ve değerli maddelerdir.
Bunların bulunduğu muhite yarı süptil muhit deriz. Bu yarı süp-
til vasat; hem hidrojen atomu altındaki amorf vasattan, hem de
ilk hidrojen atomlarının teşkil ettiği astronomik nebülözlerden
daha çok yüksek ve yepyeni bir âlemin basamağını teşkil eden
yüksek enerjilerden müteşekkil bir nevi nebülözdür ki dünyanın
üstünde bulunan böyle bir yarı süptil vasatın teşekkülü; dünya-
nın, diğer tâbirle hidrojen âleminin yavaş yavaş üst âleme kayı-
şını ifade eder.
Bu yüksek ve dağınık enerjiler, o yarı süptil âlemin, yâni hid-
rojen âlemi üstü nebülözünün en iptidaî ve basit atomlarını teş-
kil etmektedirler. İşte bu yarı süptil vasatın ilk atomlarının da in-
kişafları ile kendilerinden intişar etmeye başlayan, daha yüksek
ve dağınık enerjiler; artık bir araya toplanıp, bir ruha kâinatın
sonuna kadar hizmet edebilecek bir varlık hâline girmek kabili-
yet ve imkânlarına ulaşmışlardır. Keza, onlarla beraber o safhaya
kadar tekâmül etmiş olan ruhlar da -daima aslî tesirlerin yardı-
mı ile- bu yüksek, fakat dağınık enerjileri bir araya toplayarak
onlardan bir varlık meydana getirebilecek kudrete erişmişlerdir.
Bu durum hâsıl olunca, bu dağınık enerjilerden kendisine bir
beden kurmak liyakatine ermiş bir ruhun da, ruhanî plândan
akseden tesirlerini muhtevi, aslî tesirler bu dağınık ve yüksek
enerjilerin ortasına inerler. Orada, evvelce
izah etmiş olduğu-