Paul karl feyerabend 13 Ocak 1924'te Viyana'da doğdu. Avusturya asıllı abd'li filozof. Bilimsel gelişmenin ancak yeni kuramların eskilerini yadsımasıyla sağlanabileceğini ileri



Yüklə 8,94 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə121/135
tarix24.12.2017
ölçüsü8,94 Kb.
#17198
1   ...   117   118   119   120   121   122   123   124   ...   135

film   vardır-   büyük   sanat   ile   iyi   para   arasında   nasıl   bir   yakın   işbirliği
kurulabileceğini   göstermektedir.   Bu   işbirliği   kolay   değildir   -kolay   ■ve
önemli   olan  çok   az  şey   var-   fakat   verimli   olabiliyor;   ve  bize   geçmişin
sanatlarım  armağan  eden bu tür verimli  bir işbirliğidir  yoksa o muğlak
(fakat   derinlerinde   başkalarını   küçük   görme   duygusu   yatan)   özerklik
talepleri değil.
Sözlerimi   bitirmeden   son   bir   nokta   daha.   Sık   sık  Phil   Donahue  şovdaki
tartışmaları ve seyircilerin, tepkilerini izlerim. Bunlar sıradan insanlardır,
TV   seyreder,   sinemaya   giderler,   çoğu  Ronald  Reagan’ın   şu   ya   da   bu
politikasını   destekler,   çoğu   dinine   bağlıdır,   biraz   para   kazanmak,
çocuklarına   bakmak,   akrabalarına   yardım   etmek   için   çok   fazla   çalışmak
zorundadırlar.  Russell  Baker   (otobiyografisi)   ve  Evelyn   Keyes
(otobiyografisi) gibi yazarları da okurum. Onlar da insanlardan bahseder,
açık,   basit   ve   somut   terimlerle   konuşurlar;   yürekleri   vardır,   bilgelik
gösterirler,   anlayışlıdırlar,   sık   sık   şaşırır   ne   yapacaklarını   bilemezler,   ve
bunu olduğu gibi söyler, şaşkınlıklarını boş laflarla gizlemezler. Şimdi tüm
bu   insanların   istemleriyle   sizin   istemleriniz   dikkat   çekici   bir   benzerlik
gösteriyor -hepiniz de muhalif gelişmelerle ilgileniyorsunuz-, fakat diliniz
ne   kadar   farklı!   Buyanda   basit   ve   kişisel   bir   anlatım,   bir   yanda   kişisiz
soyutlamaların karman çorman huzursuz dili. Bu zıtlığa uzmanlarımızın ne
diyeceğini   biliyorum:   toplumsal   analiz   zor   bir   iştir   ve   bunu   hakkıyla
yapmak için yoğun bir teorik söyleme ihtiyaç vardır. Ben de şöyle cevap
veriyorum,   teorik   söylem,   soyut   terimlerin   onlardan   kolaylıkla   geri
alabileceğimiz   sonuçların   özet   ifadeleri   olarak   işlev   gördüğü   doğa
bilimlerinde   anlamlıdır   fakat   toplumsal   meselelerle   ilgili   teorik   ifadeler
çoğu kez içerikten yoksundur ve belli bir içerik verilmeye kalkışıldığında ya
saçma sapan ya da alenen yanlış ifadelere dönüşürler (krş. sizin ana teziniz
ve   sanatsal   özerklik   hakkındaki   ek   mazeretiniz   üzerine   kısaca
söylediklerim).   O  yüzden,  bu  tür  teorik   lakırdıların  ördüğü  anlaşılmazlık
duvarının temelinde, bilgi değil kurnazlık ve gözdağı verme arzusu yatıyor
-işte size entelektüellerin toplumumuzda çaktırmadan elde etmeyi başardığı
ayrıcalıklara son derece eleştirel bakmak için bir neden daha.
Size bundan sonraki tüm işlerinizde başarılar diliyorum!


XH. AKLA VEDA
Bu   yazının   Almanca   versiyonu
  Yönteme   Karşı
'nın(kısaca   YK)
İngilizce,   Fransızca,   Japonca   ve   Portekizce   bcf-   sımlarından
farklı olan üçüncü Almanca basımı üzerine kurulmuş ve 1986’da
basılmıştır.
 Erkenntnis Für freie Mens- chen 
(kısaca EFM)
 Özgür
Bir   Toplumda   Bilim’m  
(ÖBTB)   büyük   ölçüde   (üçte   ikisi)
Almanca   yeniden   yazılmış   halidir.   İngilizce   metindeki   Kuhn,
Aristo ve Köpernik bölümleri ile eleştirilere verdiğim cevaplardan
oluşan   bölüm   -ki   metnin   yandan   fazlası   demektir-   EFM’de   yer
almaz.   Onun   yerine   akıl   ve   pratik   ilişkisi   daha   ayrıntılı   ele
alınmış, görecilik üzerine kapsamlı bir bölüm konmuş ve şematik
olarak   antik   çağda   akılcılığın   yükselişi   anlatılmıştır.   Aşağıdaki
yazıda   cevaplandırdığım   eleştiriler
  Versuchungen  
( H P .   Duerr,
der.,2 Cilt, Frankfurt 1980/81, içinde yayımlanmıştır.
A. DÖKÜM
Kitabın   bu   bölümünde   şu   başlıklara   yer   veriliyor:   Bilimsel   akıl   yürütmenin
yapısı   ve   bilim   felsefesinin   rolü;   diğer   yaşam   biçimlerine   kıyasla   bilimin
otoritesi;   söz   konusu   diğer   yaşam   biçimlerinin   önemi;   soyut   düşüncenin
(felsefe, din, metafizik) ve soyut ideallerin (örneğin insancıllık) rolü. Ayrıca
1980’de   hakkımda   Almanca   yazında   çıkan   eleştirileri   cevaplıyor   ve   YK  
ve
EFM’de tartıştığım kimi noktalara açıklık getiriyorum.


B. BİLİMİN YAPISI
Bu konuda benim ana tezim şu: bilimleri oluşturan olay ve sonuçlar
genel,   ortak   bir   yapı   göstermez;   bilimsel   araştırmaların   hepsinde
karşımıza çıkan ve onlar dışında hiçbir yerde rastlamadığımız birtakım
öğeler yoktur (bu tür öğeler bulunmaması halinde “bilim” sözcüğünün
de   hiçbir   anlam   taşımayacağı   itirazı  Ockham,   Berkeley  ve
Wittgenstein’m dört dörtlük argümanlarla eleştirdiği bir anlam kuramı
önvarsayar).
Somut   gelişmeler   (kararlı   hal   kozmolojilerinin   alaşağı   edilişi   veya
DNA’nın   yapısının   keşfi   gibi)   kuşkusuz   son   derece   kendine   has
özelliklere   sahiptir   ve   çoğu   kez   bu   özelliklerin   niçin   ve   nasıl   başarı
yolunu açtığını gösterebiliriz. Fakat her keşfin muhasebesi aynı şekilde
yapılamaz   ve   geçmişte   başarılı   olmuş   usûller   geleceğe   dayatıldığında
tahripkâr sonuçlar yaratabilir. Başarılı araştırma genel standartlara boyun
eğmez;   bir   bakarsınız   şöyle   bir   bakarsınız   böyle   bir   marifet   üzerinde
yükselir   ve   onu   ilerleten   hamleler   her   zaman   hamle   sahiplerince   de
biliniyor   değildir.  
Tüm  
bilimsel   faaliyetlere   belli   yapısal   unsur   ve
standartlar vazeden ve bunları bir tür akılcılık-teorisine başvurarak yetkili
kılan bir bilim teorisi konuya yabancı olanları etkileyebilir -ama olay ma-
hallindeki insanlar açısından, yani belli somut araştırma sorunlarıyla yüz
yüze   olan   bilimadamları   açısından   haddinden   fazla   kaba   bir   araçtır.
Bizim bu uzaklıktan o insanlar için yapabileceğimiz en iyi şey birtakım
pratik iş görme usûllerini sıralamak, tarihsel örnekler vermek, önlerine
birbirinden   farklı   usûller   barındıran   vaka   incelemeleri   koymak,
araştırmanın   doğasına   içkin   karmaşıklığı   göstermek   ve   böylece   onları
içine   adım   attıkları   cangıla   hazırlamaktır.   Bizden   dinledikleri   bu
masallarla   bilimadamlan,   dönüştürmek   istedikleri   tarihsel   sürecin   ne
kadar   zengin   olduğunu   içlerinde   hissedecekler,   mantıksal   kurallar   ve
epistemolojik   ilkeler   gibi   çocuksu   şeyleri   bir   yana   bırakıp   çok   daha
karmaşık   bir   tarzda   düşünmeye   girişmek   konusunda   ce-
saretleneceklerdir 
-konunun doğası gereği
 yapıp yapabileceğimiz tüm şey
budur. Daha fazlasını yapmaya niyetlenen bir bilgi “teorisi” gerçeklikle
temasını   kaybeder.   Önerilen   kuralların   bilimadamlan   tarafından
kullanılmayacak olması bir yana, muh-


Yüklə 8,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   117   118   119   120   121   122   123   124   ...   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə