S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə56/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   256

135

l i b y a ’ y a   m ü d a h a l e

libya’ya müdahale

5 MART 2011 - 

Misrata’nın isyancılar tarafından ele geçirilmesinin ardından Mart ayı boyunca 

Kaddafi’ye karşı isyanın sürdüğü Libya’da, Bingazi merkezli kurulan Ulusal Geçiş Konseyi 5 Mart’ta 

kendisini Libya’nın tek temsilcisi olarak ilan etti. NATO’nun Libya’ya müdahalesinin gündemde 

olduğu bu dönemde Türkiye NATO’nun Libya’ya ancak BM kararıyla müdahale edebileceğini be-

lirtti. BM Güvenlik Konseyi ise 17 Mart’ta aldığı 1973 sayılı kararla Libya’yı uçuşa yasak bölge ilan 

etti. Bu karardan iki gün sonra Fransa’nın öncülüğünde Libya’ya olası bir müdahaleyi görüşmek 

üzere Paris’te, Türkiye’nin davet edilmediği bir toplantı gerçekleştirildi. Aynı gün, BMGK 1973 

sayılı  kararına  binaen  Libya’ya  hava  operasyonu  başlatıldı.  Bunun  üzerine  Türkiye,  NATO’nun 

Libya’ya yönelik askeri operasyon planlarının gözden geçirilmesini ve uçuşa yasak bölge alanının 

daraltılmasını talep etti.

AA



136

m a r t   1 1

na, Kamboçya, Kongo Cumhuriyeti, Hırvatistan,

Etiyopya, Liberya, Kosova, Sierra Leone, Somali,

Sudan, Tacikistan ve Zaire’de büyük çapta sivil 

şiddet olayları görülmüştür. ABD’nin bu bölgele-

rin çoğuna duyarsız kalarak müdahale etmemiş 

olması, bu konuda bir seçimin söz konusu ol-

duğunu, insan hakları söyleminin müdahalenin 

arkasından yatan ekonomik ve siyasi çıkarları 

gizlemek adına kullanıldığını açıkça göstermek-

tedir. ABD tarafından yapılan müdahalelerin bu 

ülkelerdeki sorunların çözümüne katkı sağladı-

ğı izlenimi verilmeye çalışılsa da, müdahaleler 

kalıcı bir istikrar getirmemiş, siviller hayatını 

kaybetmeye devam etmiş ve bizzat Amerikan 

askerleri insan hakları ihlallerinin merkezi hali-

ne gelmişlerdir. ABD, müdahalenin gerçekleştiği 

her ülkeden, hem siyasi ve askeri olarak güçlene-

rek, hem de yeni üsler kurarak ayrılmıştır. 



ABD’nin Libya’da ne işi var? 

Bugün  ise  Libya’daki olaylar karşısında insani 

müdahale fikri, ABD açısından Ortadoğu’da 

statükoyu bozmakta olan protestolar zincirine 

müdahil olabilme ve yeniden oyunu belirleme 

imkânı  yaratmaktadır.Plan  sadece  Kaddafi  ile

eski  hesapları  görmek  ve  Libya  petrolü  ile  de

sınırlı  değildir.  Amerikan  askerlerinin  Libya’ya

yerleşmesi, 2008’de aktif göreve başlayan 

AFRICOM’un bir adım öteye taşınması anlamı-

na gelmektedir. ABD’nin 25 yıl sonra kurduğu ilk 

bölgesel komutanlık olan AFRICOM’un kuruluş

kararı, rekabetin yeni alanının da sınırlarını çiz-

miştir. Batı Afrika, sağladığı yüksek kalitedeki 

petrol ve doğalgaz ile ABD için en hızlı büyü-

yen kaynak olarak görülmekte, son 10 yıl içinde 

ABD petrolünün % 15’ini sağlayan bölgenin bu 

payının 2015’e kadar % 25’e çıkması beklenmek-

tedir. Çin ile bölgede sertleşen bir rekabet için-

de  olan  ABD  için  zorlayıcı  konu  AFRICOM’u

genişletmektir. ABD her ne kadar 42 Afrika 

ülkesi ile askeri ilişkiler kurmayı başardıysa da 

bu ülkeler, merkez karargâhı Stuttgart’ta olan 

AFRICOM’un  kendi  topraklarına  taşınmasını

istememektedirler. Bu şartlar altında Amerikan 

askerlerinin Libya’ya yerleşmesi, ABD’nin Afri-

ka hâkimiyetini artırırken, ülkeyi bölgenin Irak’ı

olmaya itecek sonuçlar doğurabilir. ABD’nin 

müdahalesinin yaratacağı sonuçlar bununla 

da sınırlı olmayacaktır. Bütün bu avantajları ile 

Libya önemli bir kilit taşıyken, daha hiçbir dü-

zenin sağlanmadığı Mısır ve Tunus’ta ve bunları

izleyebileceği tahmin edilen Ortadoğu’nun yeni 

isyanların-

da yeni “insani müdahale” gerek-

çeleri her an doğabilir. Bu du-

rumda ABD askerlerinin bü-

tün bu topraklara yerleşmesine 

izin mi verilecektir? Örnekler, 

bu müdahalelerin yarattığı 

yeni kaosların bedelini yine o 

ülkelerin halklarının ödedi-

ğini  göstermektedir.  Nitekim

Türkiye’nin taşıdığı endişeler 

yersiz olmadığı gibi böyle bir 

müdahale seçeneğine karşı 

takındığı tutum da son dere-

ce anlamlıdır. Libya halkının

korunması ABD’nin insafına 

terk edilmeden önce, Irak’ta

ve Afganistan’da hayatını 

kaybeden milyonlarca sivil 

akla getirilmelidir.

Sabah, 05.03.2011

Amerikan askerlerinin Libya’ya 



yerleşmesi, 2008’de aktif göreve baş-

layan AFRICOM’un bir adım öteye ta-

şınması anlamına geliyor.



137

l i b y a ’ y a   m ü d a h a l e

Milenyumun  ilk  yılında,  10  Haziran  günü,

İngiltere’de “ileri teknoloji” ürünü olduğu söy-

lenen  Milenyum  Köprüsü  kraliçe  Elizabeth

tarafından resmen açıldı. Resmi açılıştan son-

ra köprünün yürüme yolundan binlerce insan 

geçmeye başladı. Birkaç dakika içinde köprü 

sallanmaya, yayalar da sağa sola tutunmaya 

başladılar.  Resmi  makamlar  köprüyü  hemen

kapattılar ve çok fazla kişinin aniden yürümesi 

sonucu sallanmanın meydana geldiğini söyledi-

ler. İkinci gün köprü, sınırlı sayıda yayanın kul-

lanımına tekrar açıldı. Sonuç değişmedi, köprü 

sallanmaya devam ediyordu. İki gün sonraki 

denemede de manzara aynı olunca köprü açık-

lanmayan bir tarihe kadar tamamen kapatıldı. 

Bazıları köprünün statiğini, bazıları da sıra dışı 

hava şartlarını sebep olarak dile getirdi. Oysa 

gerçek sebep köprünün mimarisiydi. 

Yürüme yolunun, yayaların yarattığı harekete 

vereceği tepki hesaplanamamıştı. Sadece bir 

kişinin yürüme yolunda ayaklarını kaldırıp in-

dirmesiyle oluşan etki belki anlamsızdı. Ama 

yüzlerce kişi aynı anda ve düzensiz bir şekilde 

yürüdüğünde oluşan etki yaya bandının etki-

lenmesi için yeterliydi. Bu etki, köprüyü salla-

dıkça daha çok kişi kendi dengesini korumak 

üzere “sistem karşıtı” harekete tepki vermek-

teydi. Tepki dozajı arttıkça, sallanma dozajı 

artmakta, hem geçici sistemik hem de karşıt 

hareket, dengeyi yakalamak umuduyla tepki-

lerine devam etmekteydiler. Bu döngü, kaçınıl-

maz olarak köprünün yıkılmasına yol açacaktı. 



Irak işgaliyle tetiklenen siyasi dalgalar 

Bugün  19  Mart  2011.  Bundan  tam  sekiz  yıl

önce, mutantan bir misyoner söylemle ABD 

Irak’ı işgal etti. İşgalin üzerinden sekiz yıl geç-

mesine rağmen, işgalin sebep olduğu “siyasi 

tsunami”nin etkileri devam etmektedir. Tsu-

nami,  Japonca’da  tsu  (liman)  ve  nami  (dalga)

kelimelerinin birleşimi ile ifade ediliyor. Daha 

önceleri aynı dalga sistemine med-cezir de-

niliyordu. Daha ilginci, bu dalga sistemlerine 

“yetim dalgalar” da denilmektedir. Yetim dal-

galardan kasıt, sahipsiz ve nereye gidecekleri-

SETA YORUM

“Yetim Dalgaların” Sahibi Kim 

Olacak? 

ABD’nin, Irak’ı işgalinin üzerinden sekiz yıl geçmesine rağmen, işgalin sebep olduğu 

“siyasi tsunami”nin etkileri devam ediyor. 

TAHA ÖZHAN




Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə