126
Bu hinde avratı gelmiş. “Bire mağbun olacak! nedür bu?” demiş. Hoca’da
ayıtmış: “Ye bire emcüğün sikdüğüm! Eline bıçak vereyin, elini mi kessün.”
demiş.
95
Sayfa 144’de yer alan 208 numaralı fıkra ise şu şekildedir: “meğer bir gün
Nasreddin Hoca pazarda giderken bir avrat gördi. Heman bu avratın önüne
geçüp dedi kim: “hay! Bola am satar mısın?” ol avrat dedi kim: “vay şol er
delürmiş!” Nasreddin Hoca aytıdı: “ya s.k alur mısın?” dedi. Nasreddin Hoca
aytıdı: “behey emcüğün sikdüğim! Ya am satmazsın, sik almazsın, pazarda
ne maslahatun var?” demiş.
96
Sayfa 167’de bulunan 276 numaralı fıkra da şu
şekildedir: Bir gece dahi avratı Hoca’ya ardın döner. Hoca dahı: “Ne asıl
olursa deliğin biri benim tarafımdadır.” der.
97
Örnek olarak gösterdiğim bu üç
fıkra da Hoca’nın epeyce edebe aykırı ve sansürlü fıkralarındandır. Boratav kitabında
bu fıkraları büyük oranda orijinal yazmalardaki halleriyle ve o dönemin Türkçesiyle
okuyucuya aktarmaktadır. Şimdi de Başgöz’ün Nasreddin Hoca’sından bu tarz
fıkraları örnekleyelim. Sayfa 28’de yer alan 11 numaralı fıkra şu şekildedir: Hoca
bir şehre varır, minareyi görür ve sorar. “Bu nedir?” “Bu bizim şehrimizin
si.idir” diye cevap verirler. Hoca der ki: Bari buna göre götünüz var mı?”
98
Kitabın, Hoca ve Din başlığı adı altında yer alan fıkra bu şekildedir. Kitabın
Nasreddin Hoca, Beyler, Padişahlar başlıklı bölümde yer alan 18 numaralı fıkra ise
şöyledir: Hoca’nın karısı, başka kadınlarla beraber ırmakta çamaşır yıkarmış.
Padişah at üstünde geçerken Hoca’nın karısına dikkatlice bakar. Kadın derki
“ne bakarsın uğursuz herif?” padişah bu kadının Nasreddin Hoca’nın karısı
95
Pertev Naili Boratav, Nasreddin Hoca, Ankara, 1996, s.111
96
A.g. e. s.144
97
A.g. e. s.167
98
İlhan Başgöz, Nasreddin Hoca, İstanbul, 1999, s.28
127
olduğunu öğrenince hoca’yı çağırtır ve sorar “Filan kadın senin karın mıdır?”
hoca “evet” deyince padişah “git o kadını buraya getir” der. Hoca “ne
yapacaksın sultanım?” deyince “onun a.ına sıçacağım” der padişah. Hoca da
“ Sen gel benim s.ime sıç, ben gider onun fercine bırakırım” diye cevap
verir.
99
Başgöz’de görüldüğü gibi fıkralar, Boratav’ın aksine, günümüz Türkçesiyle
anlatılmaktadır. Bu fıkralar görüldüğü üzere “parayı veren düdüğü çalar” da olduğu
gibi çocuk kitaplarına ya da genel fıkra kitaplarına konulacak fıkralar değildir. İki
araştırmacı da bu tarz fıkralardan örnekler vererek sosyal bilimci olmanın
sorumluluğunu yerine getirmiş gözükmektedirler.
İki halkbilimci de Hoca fıkraları ile ilgili sansürü eserlerinde dile
getirmişlerdir. Bu açıdan Boratav ve Başgöz arasında ciddi bir fark yoktur. İki yazar
da okuyucuları rencide etmemek için diğer araştırmacıların uyguladıkları sansüre
değinmişlerdir. Bu sansürün zamanın toplumsal değer yargılarıyla ve siyasetiyle
nasıl el ele yürüdükleri bilgisi de iki araştırmacının kitaplarında yer almaktadır.
Hoca’nın genel, herkesime ve herkese hitap eden, fıkraları olduğu gibi bazı
müstehcen fıkraları da bulunmaktadır. Fıkralarda, içerik ve anlatımda, matbaanın
yaygın kullanımının da etkisiyle 19. Yüzyıl basımlarında meydana gelen değişimler
ve bu değişimlerin nedenleri de iki araştırmacı tarafından etraflıca tartışılmıştır.
Hoca fıkralarının yayılma alanları ile ilgili olarak Başgöz, Hoca’nın
“Mozardina Joe” adı ile ABD’ye kadar ulaştığı bilgisini vermektedir. Boratav da ise
bu bilgi bulunmamaktadır. İki araştırmacı da Hoca fıkralarının gerek Osmanlı
99
A.g. e. s. 39
128
yayılması, gerek kültür alışverişi içinde çok uzak coğrafyalara yayıldıklarını
belirtmişlerdir. Yine iki araştırmacı da kitaplarında meşhur Alman edebiyatçı
Goethe’nin de Hoca’dan haberdar olduğu bilgisini vermişlerdir.
İki halkbilimcinin Nasreddin Hoca hakkında ortak kaleme aldıkları yabancı
yapıtları da bulunmaktadır. Bunlar yabancı araştırmacılar için kaynak kitap
niteliğindedir. Bunlardan ilki İngilizce basılmış; I Hoca Nasreddin, Never Shall I Die
(Nasreddin Hoca, Ben Asla Ölmeyeceğim) adlı bir kitaptır. Kitap İndiana
Üniversitesi Türkçe araştırmaları serisinden çıkmıştır. Seri numarası 18 olan bu eser
1998 yılında yayımlanmıştır. Kitabın genel editörü İlhan Başgöz’dür. Editörler
komitesi ise; Kemal Sılay, Talat Sait Halman, Halil İnalcık, Yıldıray Erdener ve
Henry Glassie’den oluşmaktadır. Kitapta, Nasreddin Hoca öyküleri, Bahaî’den tekst
illüstrasyonları ve Hoca hikâyelerinin tematik analizleri (a thematic analysis of hoca
stories) bulunmaktadır. Kitap İngilizce bilen yabancı araştırmacılar için Hoca
hakkında en büyük başvuru kaynağı olma özelliğini bugün de korumaktadır. Kitabı
incelediğimde benim gördüklerim tezde kullandığım Boratav ve Başgöz
makalelerinin İngilizce karşılıklarının eserde aynen yer aldıkları oldu. Bunun
haricinde eser Türkiye’nin en önemli tarihçilerinden Halil İnalcık’ın da Hoca
hakkındaki tespitlerini içermektedir. Yine, eserde, Türkiye’nin en önemli edebiyat
eleştirmenlerinden
Talat
Halman’ın
da
Hoca
hakkındaki
görüşleri
ve
değerlendirmeleri yer almaktadır.
İkinci kitap ise bu ilk kitabın Fransızca çevirisidir. Kitabın Fransızca orijinal
adı; Moi, Hoca Nasreddin, Jamais Je Na Mourrai (Nasreddin Hoca, Ben Asla
Ölmeyeceğim)’dir. Bu kitapta birinci kitap gibi İndiana Üniversitesi tarafından
desteklenmiştir. Kitabın Türkiye’deki yayıncısı Kültür Bakanlığıdır. Kitap 2001
Dostları ilə paylaş: |