T. C. İStanbul 10. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya kısa bir ara verildi



Yüklə 0,59 Mb.
səhifə2/4
tarix08.09.2018
ölçüsü0,59 Mb.
#67648
1   2   3   4

Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Mahkeme Başkanı: “Tutuksuz sanıklar müdafii, tutuksuz sanıklar isimleri söyleyeyim, çünkü müdafiimiz yok demişlerdi. Ertan Karagözlü, Arif Bıyıklı, Ahmet Çetin, Levent Güldoğuş, Rifat Gürçam, Embiya Şen, Levent Maraşlı, Uğur Üstek müdafii Av. Nazlı Nur Akyol Çınar, yine tutuksuz sanıklardan Ali Güngör ve İsmail Karaoğlan müdafii Av. Deniz Gültekin. Tutuksuz sanık Musa Farız müdafii Av. Yunus Ahmet Ertürk. Bir kısım sanıklar müdafii Av. Erdem Nacak duruşmaya iştirak ettiler. Cuma günü verilen dilekçeler ile karşılaştırdığımızda şu anda müdafisi olmayan sanık kalmamış gibi. Yine sabahki yoklamada Av. Yağmur Cumhur Marşan’da gelmişti. Evet, sanık Suat Aytın’ın çapraz sorgusu ile devam ediyoruz. Sanığa soru sormak isteyen var mı? Buyurun.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Savcılık Makamında vermiş olduğunuz savunmanızda bir soruya karşı vermiş olduğunuz cevapta; basına yansıyan bir Türk uçağının, Türk uçağını düşürmesi veya camii bombalanması olayına ilişkin üzerinde 7 yıl gibi uzun bir süre geçtiğinden tam olarak hatırlayamıyorum. Ama oyuncu katılımcıları karara götürülmesi için böyle senaryolar olabilir. Bunun nasıl bir sansasyonel sonuç doğuracağı tartışılır. Ben böyle bir sunumda bulunmadım şeklinde beyanınız var. bu şekli ile yani ilginç olması veyahut da sansasyonel bir sonuç doğurabilecek herhangi bir daha öncesinde bir senaryo ile karşılaştınız mı? Yani bu şekli ile bir Türk uçağını, Türk uçağının düşürmesi şeklinde sonuca götürebilmesi için olabilir şekli ile bir beyanınız var. Buna şahit oldunuz mu veya böyle bir senaryoyu gördünüz mü?”

Sanık Suat Aytın: “Şimdi oradaki ifadem şunun için orada belirtilmiştir. Şimdi böyle seminerlerde, harp oyunlarında burada biz ara durum dediğimiz bazı durumlar vardır. Oralarda siz bir ara durum verirsiniz. Bu ara durum içerisinde önemli bir olay yaratırsınız orada ve ondan sonra oyuncu karargahlara sorarsınız ve dersiniz ki şimdi böyle bir şey oldu. Buna karşı nasıl bir tedbir alıyorsun gibi. Size bir örnek de vereyim. Mesela daha bu küçük seviyede yapılan tatbikatlarda olur bu. Örneğin savaş durumu devam ederken bir ara durum verir der ki A alayının paralellerinin bulunduğu, ikmal maddelerinin bulunduğu yere bir topçu mermisi isabet etti ve orası tamamen tarumar oldu. Şu anda mühimmat ikmali durdu. Bu durumda ne yaparsınız. İşte benim oradaki söylemek istediğim, kastım oy idi. Yani böyle bir durum verilir, o duruma göre acaba nasıl bir alternatif çözüm tarzları üretecekler bunları görüşürüz. Buradaki söylediğim husus bana sorulduğu için söylüyorum. Öyle uçak düşürme idi camii mami böyle bir şey zaten kesinlikle konuşulmadığı gibi benim anlamadığım bir nokta da olmuştu o dönemde. Hala da kafamda soru işaretidir. Şimdi deniliyor ki orada işte Yunanistan ile savaş çıkarıp sözde biz hükümeti zorda bırakacakmışız. Şimdi yani diyor ki Türk uçağını düşürme. Ya ben mantıklı düşünüyorum yani niye ben Türk uçağını düşüreyim eğer savaş çıkarmak istiyorsam giderim ben direk olarak bir tane Yunan uçağını düşürürüm. Veya onun bir yerine saldırırım ki savaş çıksın. Yani bu mantıksız, orada benim söylemek istediğim, kastetmek istediğim biraz önce verdiğim örnektir. Yani bu bizim tatbikatlarda sıkça kullanılan Sayın Hakim tatbikatlarda.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Onu anladım. Yani bu verilen örnek çok uç bir örnek olması nedeni ile yani.”

Sanık Suat Aytın: “Ama hatırlamıyorum diyorum.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Tepkiniz.”

Sanık Suat Aytın: “Lütfen dikkatinizi çekerim hatırlamıyorum diyorum. Sadece basında 1 ay yaygara yapıldı sadece onu biliyorum.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Tamam Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Peki yerinize geçebilirsiniz. Başka soru sormak isteyen yok herhalde. Buyurun siz o kayınvalidesi vefat eden arkadaş vardı gelsin. İsminiz neydi?”

Sanık Levent Güldoğuş: “Levent Güldoğuş 175 numaralı sanık Sayın Başkanım. “

Mahkeme Başkanı: “Müdafiiniz var mı?”

Sanık Levent Güldoğuş: “Sayın Başkanım buraya gelmeden önce Metehan Arısoy avukata rica ettim, kendisi kabul etti avukatlığımı. Bugün de Barodan bir avukat geldiğini sizin söyleminiz ile öğrendim. Eğer uygunsa Metehan Arısoy’un avukatlığımı yapmasını istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi size atanmış Av. Nazlı Nur Akyol Çınar var. Buradaydı Avukat Hanım. O yapsın müdafiliğinizi çünkü atanmış, normalde Barodan atanmış olduğu için o yapabilir. Diğerini de.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Özel varsa zaten.”

Mahkeme Başkanı: “Yok özel değil. Anlaştık diyor.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Özel diyor ama.”

Mahkeme Başkanı: “Onu söyleyeceğim. Metehan Bey ile anlaştınız mı siz aranızda nasıl yaptınız?”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Metehan Arısoy: “Başkanım biz sabah gelirken görüştük. Avukatı CMK’dan gelmediği için ben yaparım demiştim mağduriyeti giderilmesi için yani nasıl uygun görürseniz öyle de olabilir. İsterseniz ikimiz birlikte yapalım. Veyahut ben de yapabilirim.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi sizin yani vekaletname ile ilgili aranızda böyle bir irade uyuşması halinde geçerli.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Metehan Arısoy: “Tabi vekaleten, vekaletnameyi ilerleyen celselerde sunarız Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Hangisini müdafi seçiyorsunuz?”

Sanık Levent Güldoğuş: “Metehan Arısoy, uygun görürseniz.”

Mahkeme Başkanı: “Peki, peki buyurun savunmanıza başlayın.”

Sanık Levent Güldoğuş: “Sayın Başkan, Sayın Üye Hakimler, Sayın Savcım ben 175 numaralı sanık Levent Güldoğuş. İddianameye göre balyoz güvenlik planında testere isimli operasyon tim komutanı olduğum belirtilmektedir. Ben balyoz isimli planı ilk kez 2010 yılında gazeteler yazınca öğrendim. Daha önceden hiç duymadım. Bana kimse bir görev tebliğ etmedi. Testere tim komutanı olarak görevlendirildiğimi ilk kez Sorgu Savcısı olan Ankara’daki Savcıdan ifadem alınırken öğrendim. Orada da ifade ettiğim gibi ne sözlü ne yazılı ne de başka bir suretle kimse bana böyle bir görevim olduğunu bildirmedi. Benimle beraber görevlendirildiği iddia edilen testere timindeki astsubayları ilk kez burada gördüm ve tanıdım. Daha önce bu arkadaşlar ile çalışmadım. Özel hayatımda da hiç görüşmedim. Çetin Doğan liderliğinde kurulduğu iddia edilen balyoz örgütüne üye olmadım. Bana böyle bir şey yazılı veya sözlü tebliğ edilmedi. 1. Ordu Komutanlığında icra edilmiş olan hiçbir plan semineri veya başka bir toplantıya katılmadım. Böyle bir seminer yapıldığını da burada öğrendim. Suçum yoktur. Duruşmalardan vareste tutulmamı ve beratımı talep ederim. Saygılar sunar, arz ederim. Savunmam bu kadar Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Nüfus kaydınızı okuyorum. Levent Güldoğuş. İsa oğlu Kimya’dan olma 05.05.1974 doğumlu, Iğdır ili Tuzluca ilçesi Uğruca nüfusuna kayıtlı. Doğru mu?

Sanık Levent Güldoğuş: “Doğrudur Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir sabıkanız yok. Klasör 88, dizi 96 ve devamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alınmış ifadeniz mevcut. Kabul ediyor musunuz o ifadenizi?”

Sanık Levent Güldoğuş: “Evet, evet Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Kabul ediyorsunuz. Evet, sanık müdafiinden savunmaya ilave edeceği bir husus olup olmadığı soruldu.”

Sanık Levent Güldoğuş müdafii Av. Metehan Arısoy: “Sayın Başkan, Saygı değer Heyet, Sayın Savcım Levent Güldoğuş’a isnat edilen suç, isminin listeler içeren dijital verilerde yer aldığıdır. Bu listelerin Levent Güldoğuş tarafından hazırlandığı yönünde bir iddia yoktur. Levent Güldoğuş’un bu listeleri içeren dijital verilerden de haberi yoktur. Bu halde bir insanın hazırlamadığı, ancak isminin yer aldığı dijital veriden sorumlu tutulması izahtan varestedir. Bu sebeple Levent Güldoğuş’un hakkında beraat kararı verilmesini, ayrıca kayınvalidesinin vefat etmesi sebebi ile ailesinin yanında destek olabilmesi için önümüzdeki celselerde duruşmalardan vareste tutulmasını Saygılarımla arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Sanığa soru sormak isteyen var mı? Yok. Buyurun yerinize geçebilirsiniz.”

Sanık Levent Güldoğuş: “Sağ olun.”

Mahkeme Başkanı: “Bir mazereti olan daha vardı. Savunmanın önce alınması yönünde.”

Sanık Erol Ersan müdafii Av. Ergin Ersan: “157. sıradaki sanık Erol Ersan.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun O da gelsin. Buyurun isminizi belirterek başlayın.”

Sanık Erol Ersan: “Sayın Başkanım, Değerli Heyet. Sayın Başkanım, 2010 yılının haziran ayında Batman il jandarma komutanlığında TPAO koruma bölüğünde görevli iken bana savcılıktan bir yazı geldiğini öğrendim. Ve beni Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına ifadem alınmak üzere bir davetiye idi bu. Davetiye ye icabet ettim. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gittim. Savcı kalemine uğradığımda, savcı kalemindeki görevli şahıs bana avukatınızla beraber mi geldiniz diye sordu. Ben de avukat niye lazım bize diye sorduğumda, siz dedi balyoz davasından sanık olarak ifadeniz alınacak. Tabi büyük bir şok yaşadık Sayın Başkanım. Ondan sonra avukat ağabeyimi aradım ben. Avukat Ağabeyim Ankara’da ikamet ediyordu. Ben hemen Diyarbakır’a geleyim dedi. Ben de kendisine böyle bir şeye gerek yok. Benim hiçbir ilgi alakam yok. Ne soruluyorsa cevaplamaya hazırım diyerek Savcı Bey’in odasına gittik. Savcı Bey’in odasında Barodan temin edilen bir avukat huzurunda ifadem alındı Sayın Başkanım. Savcı Bey bana işte balyoz planı ile ilgili stadyuma insanları koymak için kimlerle anlaştınız? Jet uçağını nasıl düşürecektiniz, Yunan uçaklarını? Gibi hiç anlam veremediğim sorular sordu ve ben kendisine hiçbirisi ile ilgili bilgim olmadığı söyledim. Sağ olsun o zaman Sayın Savcım da, Başçavuşum belli ki sizin bu konu ile bir alakanız yok muhtemelen bir isim karışıklığı vardır dedi ve biz iddianamenin hazırlanılmasını bekledik. İddianamede de ismimiz belli olunca Sayın Başkanım huzurunuza çıkmak için yaklaşık 1 yıldır da burada bekliyorum. Ben bu konularla hiçbir alakam yok. Benim sözde döküm timinde görevlendirildiğim bahsediliyor. Döküm timinde görevli ne tim komutanı olarak belirtilen kişiyi tanıyorum, ne döküm timindeki diğer görevli astsubay arkadaşlarımı tanıyorum. Kendileri ile geçmiş yıllarda hiç beraber çalışmadık. Sayın Başkanım ben hayatımda ilk defa İstanbul’a bu duruşma vesilesi ile geldim. İstanbul’u hiç bilmem. Hedef kişi olarak belirtilen insanları tanımam, efendim hiçbir ilgim ve alakam olmadığı bir yerdeyim. Sizin vicdanınıza takdirinize bırakıyorum saygılarımla arz ederim efendim.”

Mahkeme Başkanı: “2003 yılında nerede görevliydiniz?”

Sanık Erol Ersan: “Efendim 2003 yılında Bilecik Eğitim Tugay Komutanlığında, 4. Taburun İdari İşler Yazıcı astsubayıydım Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Bursa bölgeye bağlı.”

Sanık Erol Ersan: “Yok efendim Bilecik Eğitim Birliği orası, tugay hiçbir yere bağlılığı yok efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Ayrı bir birlik, jandarma bölge komutanlığında ayrı bir birlik.”

Sanık Erol Ersan: “Evet efendim hiç alakası yok. Zaten ben bu duruşmaya geldiğimde iki tane arkadaşımın nüfus kayıtlarının yanlış işlendiği şeyi çıkınca muhtemelen benimki de öyledir diye bekledim, ama benimki çıkmadı efendim. Yani inanın ben neden buradayım, burada neden varım? Bilmiyorum 1 yıldır da gelip gidiyorum bir sürü Batman’dan gelip gittim. Her geliş gidişimde bir sürü masraf yaptım. Ama geliyoruz Başkanım takdir sizin. Ben biliyorum ki bir Ağır Ceza Heyeti her şeye hakimdir. Siz de benim masum olduğumu bildiğinize inanıyorum ve vicdanlarınıza sığınıyorum efendim. Söyleyeceklerim bundan ibaret.”

Mahkeme Başkanı: “Evet nüfus kaydınızı okuyorum. Erol Ersan, İlhan oğlu, Süfeyla’dan olma 13.05.1971 doğumlu. Kırıkkale Merkez Karacalı nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Erol Ersan: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Size ait. 1996 yılında suç tarihi olan Şirvan Asliye Ceza Mahkemesinde görevi kötüye kullanmaktan mahkumiyetiniz var doğru mu?”

Sanık Erol Ersan: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Adli Sicilden silinme şartları oluşmuş muhtemelen ama kayıtta yer alıyor. Evet, klasör 88, dizi 255 ve devamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında alınmış ifadeniz var az önce bahsettiniz. Doğru mu burada anlattıklarınız?”

Sanık Erol Ersan: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: “İfadeniz doğru.”

Sanık Erol Ersan: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık müdafiinden savunmaya ilave edeceği bir husus olup olmadığı soruldu.”

Sanık Erol Ersan müdafii Av. Ergin Ersan: “Var efendim savunmamızı yapacağız. Efendim müvekkilimin söylediklerinin bir tamamına katılıyorum. Ayrıca müvekkilimin söylediği gibi söz konusu iddianame ile bilgisi Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına davet edilmesi ile haberi olmuştur. Müvekkilim o dönem itibari ile yani 3-5 Mart 2003 tarihinde de ifade ettiği gibi Bilecik’te idari işler astsubayı olarak görev yapmaktadır. Kendisi bu görev yapmış olduğu yer ile 1. Ordu Komutanlığı arasında hiçbir emir komuta bağı yoktur. Dolayısı ile buradan bu şekilde kendisine bir emir telakki edilmesi de söz konusu değildir. Ayrıca 22.03.2011 tarihinde 1 nolu sanık Çetin Doğan’ın çapraz sorgusunda, Çetin Doğan’a sanık Erol Ersan’ı tanıyıp tanımadığı sorulmuştur. Tanımadığını, bilmediğini hatta salonda dahi teşhis edemeyeceğini beyan etmiştir. Müvekkilim döküm planında sorgu timinde görevli bir eleman olarak gösterilmektedir. Burada sorgu timinin başında Hanifi Yıldırım isminde bir tim komutanı gözükmektedir. Hanifi Yıldırım da ifadesinde müvekkilimi tanımadığını, görmediğini, bilmediğini ifade etmektedir. Ayrıca Hüseyin Albay isminde bir komutan bu timin başında söz konusu o da bilmemektedir, tanımamaktadır. Özetle müvekkilimin böyle bir planın içerisinde isminin Ek-B olarak adlandırılan listede yer almasının ne anlam taşıdığını tahayyül etmemiz, planlamamız ve bir anlam vermemiz de mümkün değildir. Anlayamıyoruz neden orada yer almış. Kendisinin ifade ettiği gibi de ilk etapta bir isim benzerliğidir, bir yanlış anlaşılmadır diye düşünülmekle birlikte daha sonra da iddianamede ismi yer almıştır. Efendim müvekkilim kendisinin yaşam anlayışı, hayat tarzı, olaylara bakışı, mesleki değeri itibari ile kanun nizamları içerisinde vatanına, milletine bağlı dürüst bir devlet memurudur. Tüm bunlardan kaynaklı olarak müvekkilimin beraatını talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet soru sormak isteyen var mı?”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Daha önceki savunmanızda da bu Erol Ersan isminin birden fazla personelde var olduğunu iddia mı yoksa tespit ettiniz mi var mı?”

Mahkeme Başkanı: “Sayın Başkanım efendim. Erol Ersan isminin teşkilatta olduğunu duydum ben başka. Ben zaten bu kesinlikle ben değilimdir diye düşündüm. Ve daha sonra ben kendim astsubay olarak yani eşime dostuma sordum. Dedim ki; bizim teşkilatta başka Erol Ersan var mı? Fakat bulamadım. Eğer siz bunu bir yazı halinde gerek Jandarma Genel Komutanlığına, gerek diğer birlik komutanlıklarına bir sorarsanız inanın benim ne İstanbul bölge ile ne Bursa bölge ile ne İstanbul’un ili ile hiçbir bağlantım yok.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Selahattin Gözmen ya da Fikret Coşkun diye birini tanıyor musunuz?”

Sanık Erol Ersan: “Hayır efendim asla tanımıyorum. İnanın bu duruşma salonuna geldim. 3 ay sonra hangi timde olduğumuzu anladım. Korkuyoruz şimdi birbirimize bir şey de sormaya yavaş yavaş, yavaş yavaş önce tim komutanım kim onu öğrendim. Hüseyin Bakır diye kendisine dedim ki; komutanım beni tanıyor musunuz? Dedim. Kardeş biz seninle nerede çalıştık beraber dedi bana. Yani birbirimizi tanımıyoruz. Sonra diğer arkadaşlarımın kimler olduğunu öğrenmeye çalıştım. Ki böyle onlarla görüştüm. Diğer arkadaşlarla Selahattin ile falan biz hiçbir yerde çalışmadık, hiç birlikte olmadık. Hiç birbirimizi tanımıyoruz.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Astsubay olarak görev yapmış olduğunuz dönem içerisinde herhangi bir kurs, özel bir eğitim aldınız mı?”

Sanık Erol Ersan: “Hayır efendim. Ben idari işler astsubayıyım ve devamlı da idari işler astsubayı, karakol komutanlığı yaptım. Zaten astsubayın kadrosu ya bir kırsalda karakol komutanıdır. Siz daha iyi bilirsiniz ya da bir idari işler astsubayıdır. Yani ben İstanbul’a dahi gelmedim Sayın Başkanım. Ben İstanbul’a hayatımda hiç gelmedim.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Tamam Başkanım.”

Sanık Erol Ersan: “Bir 1991 yılında nişanlımın memleketi olan Çatalca’nın Yalıköy köyüne o memleketini göstermek için geldik. Bir gün gece kaldık geri döndük. 91 yılından beri ben İstanbul’a ilk defa bu Mahkeme ile geldim. Ben gerçekten kimse bana bir görev tebliğ etmedi veya yazılı veya da sözlü bu işi yapar mısın, bu işte var mısın? Kimse bana böyle bir şey demedi. Dese de olmam zaten. Olmam kimse bana illegal bir iş yaptıramaz. Bana illegal bir emir verilse ben onu hemen gider ilk amirime söylerim. İlk amirim olmasa ondan sonrakine söylerim. Asla zaten illegal bir emir yapılmaz. Bunu siz daha iyi biliyorsunuz. Ben sizin vicdanınıza sığınıyorum. İnanın benim hiç ne alakam var ne bilgim, ne dahilim var hayatımda ilk defa duydum ve mağdurum. Beraat etmemi talep ediyorum efendim saygılarımla.”

Mahkeme Başkanı: “Gelip gitmen zor mu oluyor. Batman’dan.”

Sanık Erol Ersan: “Efendim Batman’dan gelip gitmek zor oluyor zaten ben sizi telefonla da aramıştım. Durumu ekonomik olarak efendim her geliş gidişim bin lira yani en az bin lira asgari bin liraya mal oluyordu. Ben Jandarma Genel Komutanına dilekçe verdim. Dilekçe sonunda beni İstanbul’a tayin ettiler. İstanbul’a da bu atamada geldim. İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığında görevliyim şimdi.”

Mahkeme Başkanı: “Şu anda geldiniz.”

Sanık Erol Ersan: “Şu anda bir sıkıntım yok efendim ama diğer arkadaşlarım gelemeyenler, Doğu görevini tamamlamayanlar aynı şekilde bin lira, iki bin lira her geliş gidişlerinde masraf yapıyorlar. Yani zaten ben Batman’dan gelip giderken.”

Mahkeme Başkanı: “Duruşmanın başında onunla ilgili vareste tutulma talepleri vardı.”

Sanık Erol Ersan: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Biz dedik savunma almadan bu konuda bizim karar verme yetkimiz yok. Bu celse işte bu celse ya da yarın savunmalar bittiğinde taleplerinizi yenilerseniz ya da o talepler geçerli halen daha biz konuda bir gereğini yaparız.”

Sanık Erol Ersan: “Sağ olun Başkanım sizi telefonla aradığımızda da dediniz. Yani durumunuza göre davranın dediniz.”

Mahkeme Başkanı: “Şey için, dışarıdan gelenler için.”

Sanık Erol Ersan: “Biz de ama korkuyoruz gelmezsek yakalama falan çıkar diye yani hiç alakamız yok, hiçbir şey yokken buradayız. Bir de böyle bir şey olursa diye şey yaptık Başkanım. Başkanım siz takdir edersiniz artık nasıl uygun görürseniz.”

Mahkeme Başkanı: “O dönem de mazeret sunanlar da bizim Mahkememizce bizzat dediğimiz biz kimseye gelmeyin diye bir şey söyleyemeyiz.”

Sanık Erol Ersan: “Demediniz efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Çünkü biz yasa ile bağlıyız CMK 196 bu yetkiyi bize vermiyor. Gelmeyenler yönünden de bir yaptırım uygulamadık o dönem için.”

Sanık Erol Ersan: “Başkanım halimiz malum. Takdir sizin efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Savunmanız tamamlandı? Buyurun geçebilirsiniz yerinize.”

Sanık Erol Ersan: “Sağ olun.”

Mahkeme Başkanı: “İhsan Çevik. Bundan sonra sıralamaya göre gideceğiz tutuksuz sanıklarda. Bir mazereti olan var mı başka? Yok, onu söz vereceğim de, sanıklardan yani bir yakınının rahatsızlığı ya da yarın gelememe şeklinde mazereti olan var mı? Buyurun.”

Sanık Selahattin Gözmen: “Sizin Cuma günkü gayretleriniz sayesinde Barodan bir avukatımız geldi ancak yarın gelip gelmeyeceği meçhul tabi onun da davaları varmış. Bu nedenle süreci hızlandırabilirsek, biz bir ifade verebilirsek iyi olur arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Peki”

Sanık İsmail Karaoğlan müdafii Av. Deniz Gültekin: “İsmail Karaoğlan için de aynı durum söz konusu benim için de yarın duruşmam var. Kendisi de Elazığ’dan geliyormuş. Bugün savunması alınabilirse mümkün mü?”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım isminiz?”

Sanık İsmail Karaoğlan müdafii Av. Deniz Gültekin: “Av. Deniz Gültekin.”

Mahkeme Başkanı: “Siz de Barodan.”

Sanık İsmail Karaoğlan müdafii Av. Deniz Gültekin: “Barodan atandım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, buyurun.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Kürşad Veli Eren: “Huzurdaki sanık ile Ahmet Yanaral benim ortak müvekkillerim. peş peşe savunma yapar da ben tek partide konuşursam uygun görürseniz iyi olur diye düşünüyorum. Ben de il dışına gideceğim. Ben şimdiye kadar söylemedim. En önemli mazereti olan benim ama sesimi sustum.”

Mahkeme Başkanı: “Ben Mersin’den geliyorum diyorsunuz.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Kürşad Veli Eren: “Ben mersinden gelmiyorum. Ben Malatya ve Isparta’ya gideceğim sonra döneceğim oraya. Benim gerçekten acil işim var.”

Mahkeme Başkanı: “Yok şey olarak bağlı olduğunuz Baro orası da o yüzden diyorum. Buyurun Avukat Bey’in açalım mikrofonunu. Şeye basarsanız.”

Müdafii Av. Mehmet Emin Gümrükcüoğlu “Efendim sıraya yani sıradaki bir kişi sonraki biziz. Bu gün sıra gelirse memnun oluruz. Bizim de duruşmalarımız var yani.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bu aşamadan sonra artık yani başlayacağız. Nereye kadar varabilirsek.”

Müdafii Av. Mehmet Emin Gümrükcüoğlu “ “Yani arada bir iki kişi Cuma günü de diğer meslektaşımız gelmişti. Beraber çalıştığımız arkadaşımız da.”

Mahkeme Başkanı: “Başlayalım o zaman sıradan, ne kadar savunma alabilirsek. İhsan Çevik buyurun savunmanızı yapınız. Sizin müdafiiniz burada değil mi?

Sanık İhsan Çevik: “Evet, Sayın Başkan, Sayın Üyeler ve Sayın Savcım. Öncelikle üzerime atılı olan suçlamaların tamamını reddediyorum. Ben 2002 yılının Eylül ayı ile 2006 yılının Temmuz ayları arasında Çanakkale ilinde bulunan Jandarma Eğitim Alay Komutanlığında posta komutanı olarak görev yaptım. Yapmış olduğum görev, alayın en son kademesinde yürütülen bir görevdir. Söz konusu plan seminerinin düzenlendiği 5–7 Mart 2003 tarihlerinde henüz meslekten 4 yıllık ve 22 yaşında bir astsubay olarak görev yapmaktaydım. Kesinlikle görev yaptığım süre içerisinde tarafıma yazılı ya da sözlü olarak yapılacak olan bir darbede görevlendirildiğime dair bir talimat veya tebliği söz konusu değildir. İddianamede ismi geçen ve operasyon timlerine talimat hazırladığı söylenilen Hanifi Yıldırım ile askerlik mesleğim boyunca hiçbir şekilde karşılaşmadım. Kendisinin kim olduğunu ilk defa bu salonda, yoklamalar alındığı sırada gördüm ve duydum. İsmimin söz konusu bu listelere de nereden, nasıl, kim tarafından geçirildiğini verildiğini bilmiyorum. Görevlendirildiğim tırpan isimli operasyon timinde ismi geçen Erdinç Atik ve Abdil Akça’yı kesinlikle tanımıyorum. Diğer bir ismi geçen Recep Yavuz’un da sanıkların kimlik tespiti aşamasında yanlış kimlik tespiti yanlış kimlik tespiti nedeni ile serbest bırakılmıştır. Gönül rahatlığı ile şunu söyleyebilirim ki, balyoz darbe planını ilk defa medyadan duydum. Görev yaptığım süre içerisinde posta komutanı bir astsubay olarak sıralı amirlerinin haberi, izni olmadan böyle bir faaliyet içerisinde bulunmam kesinlikle söz konusu değildir. İsterseniz Mahkemeniz tarafından o dönemdeki sıralı amirlerimin de ifadesine, bilgisine başvurulabilir. Ayrıca bu yargılamanın sonunda bu dava sürecinde maddi ve manevi olarak mağduriyetime sebep olanlar tespit edilirse, onlardan da davacı ve şikayetçiyim. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki, namusun ve şerefim üzerine yemin ederim ki balyozun b’si, darbenin d’si ile ya da devletime, milletime karşı zarar verecek bir faaliyet içerisinde bulunmadım. Suçsuzum, beratımı istiyorum. Ayrıca bu savunma sürecinin sonunda uygun görüldüğü takdirde bir sonra ki, sonra ki duruşmalardan vareste tutulmak istiyorum, arz ederim.”

Mahkeme Başkanı:“Nüfus kaydınızı okuyorum. İhsan Çevik. Ali oğlu, Reşide’den olma 29.07.1980 doğumlu. Adıyaman Merkez, Yedioluk nüfusuna kayıtlı.”

Sanık İhsan Çevik:“Evet.”

Mahkeme Başkanı:“Herhangi bir sabıka kaydınız yok. Klasör 162, dizi 45 ve devamında Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadeniz mevcut. Doğru mu ifadeniz?”

Sanık İhsan Çevik:“İfademi kabul ediyorum. Aynen tekrar ediyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı:“Peki, sanık müdafiinden savunmaya ilave edeceği bir husus olup olmadığı soruldu.”

Sanık İhsan Çevik müdafii Av. Kürşad Veli Eren:“Avukat Kürşad Veli Eren.”

Mahkeme Başkanı:“Beraber beyanda bulunacaktınız.”

Sanık İhsan Çevik müdafii Av. Kürşad Veli Eren:“Beraber beyanda bulunacağım ama müvekkilimin savunmasına katılıyorum.”

Mahkeme Başkanı:“Peki, sanığa soru sormak isteyen var mı? Yok. Buyurun yerinize geçebilirsiniz. Ahmet Yanaral.”

Sanık Ahmet Yanaral:“Sayın Başkanım, öncelikle tarafıma isnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum. 2003 yılında İstanbul Halkalı Jandarma Komando Alayında üsteğmen rütbesinde komando bölük komutanı olarak görev yapmaktaydım. Söz konusu iddialarla ilgili hiçbir şeyden haberim olmadı. Hiçbir toplantıya katılmadım. Tarafıma sözlü ya da yazılı olarak hiç kimse tarafından emir verilmedi. Balyoz darbe planı ile ilgili hakkımdaki suçlamayı Adana Özel Yetkili Mahkemesinde verdiğim ifade esnasında öğrendim. Burada verdiğim ifadeye aynen katılıyorum. Hiçbir şekilde haberim olmadan, benim ismimin operasyon timlerinde yazılmasına ve yargılanmama sebep olan kim ya da kimler ise bu şahıslara hakkımı helal etmiyorum. Beratımı talep ediyorum. Sonraki duruşmalarda da vareste tutulmayı talep ediyorum. Şu anda Şırnak Şen ova tugayında görev yapmaktayım. Geliş gidişlerim özellikle emniyetli yol günleri sıkıntılı olduğundan dolayı problem yaşıyorum. Sayın Başkanım. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı:“Değerlendirilecek daha sonraki duruşmalarda. Nüfus kaydınızı okuyorum. Ahmet Yanaral, Ali Rıza oğlu Münir’den olma 30.11.1971 doğumlu Kırıkkale Yahşihan ilçesi Emirler nüfusuna kayıtlı.”

Sanık Ahmet Yanaral:“Evet.”

Mahkeme Başkanı:“Herhangi bir sabıka kaydınız yok. Klasör 162, dizi 24 ve devamında Adana Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadeniz mevcut. Doğru mudur ifadeniz?”

Sanık Ahmet Yanaral:“Katılıyorum efendim.”



Mahkeme Başkanı:“Evet, sanık müdafiinden savunmaya ilave edeceği bir husus olup olmadığı soruldu.”

Sanıklar Ahmet Yanaral ve İhsan Çevik müdafii Av. Kürşad Veli Eren:“Sayın Başkan ve Üyeler her iki müvekkilimin de savunmalarına katılıyorum. Ben de birkaç hususa değineceğim. 1 numaralı yansıyı açabilir miyiz lütfen. Gördüğünüz yazı, müvekkillerimin sanık sıfatıyla yargılanmalarına ve mağduriyetlerine sebebiyet veren ve operasyon timleri denilen timler için hazırlandığı iddia edilen talimattır. Talimatın 1. maddesini okuyalım ve inceleyelim. Tim komutanları yapılanmalarını öncelikli olarak kendi personelinden oluşturacaklardır. Nitelikli personelin yetersiz olduğu yerlerde en yakın ilçe, il ve birliklerden görevlendirme yapılacaktır diyor. 8. maddeye göre de ismen belirlenmiş olan görevliler Jandarma Bölge Komutanlığı’nın oluru alınmadan değiştirilmeyecektir yazıyor. Bu talimata göre operasyon tim listeleri hazır mıdır? Değildir. Tim komutanları, tim personelini kendileri seçip bildireceklerdir. Seçimi de öncelikli olarak kendi personeli arasından yapacak. Yeteri kadar nitelikli personel bulamazsa en yakın birliklerden, birliklerdeki personelden görevlendirme yoluna gideceklerdir. Bu son derece de sıradan bir talimattır. Önce kendi içine bak, bulamazsan en yakınına git denilmektedir. Personelin özel olarak ve özenle seçiminden söz edilmemektedir. Şimdi 2. yansıyı açalım. Yansıdaki çizelgede de operasyon timlerini görüyorsunuz. Müvekkillerimden İhsan Çevik, tırpan timi personeli olarak, Ahmet Yanaral da orak tim komutanı olarak görevlendirilmiş. Peki, talimat nasıldı? Orak tim komutanı müvekkilim Ahmet Yanaral, timini öncelikle kendi personeli arasından, olmazsa en yakın yerlerden oluşturmalıydı. Peki ne yapmış? Kendi personeli arasından ya da yakındaki birliklerden 3 kişi bulamamış. Çanakkale de görevli Ali Güngör ile Uğur Üstek’i görevlendirmiş. Bu personelin her ikisi de o tarihte Çanakkale de görevlidir. Bu da yetmemiş. Ali Güngör’ü mükerrer yazmış. Lütfen dikkatle inceleyiniz. Yani müvekkilim tim komutanı olmaya layık görülmüş. Ama 3 kişilik bir timi bile oluşturmayı becerememiş. Bir kişiyi iki kez yazmış. Lütfen düşünün, askeri darbe gibi çok ciddi bir eyleme kalkışacaksınız. 3 kişilik timi bile oluşturamayacak. Aynı kişiyi iki kere yazacaksınız. Bu olacak iş midir? Akla, mantığa uygun mudur? Elbette ki değildir. Tırpan tim komutanı Erdinç Atik’in ne yaptığına bakalım. Erdinç Atik de koskoca İstanbul’dan ve çevresinden 3 kişi bulamamış. Gitmiş Çanakkale’de görevli müvekkilimi bulmuş. İstanbul ile Çanakkale’nin coğrafi uzaklığı bir yana, müvekkilimin görev yaptığı Er Eğitim Alayı İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı’na ya da Bursa Jandarma Bölge Komutanlığı’na bağlı değildir. Doğrudan Bilecik’teki Er Eğitim Tugay Komutanlığı’na bağlıdır. Peki, talimatın 9. maddesinde ne yazıyordu? İstanbul jandarma bölge komutanının izni olmadan personel değişimi yapılmayacaktı. İyi de şu anda aramızda bulunmayan İstanbul jandarma bölge komutanı kendine bağlı olmayan bir personel hakkında ne amaçla ve nasıl tasarrufta bulunacaktır. Takdir sizlerindir. Şimdi bu talimatın ve listenin sahteliğini, gözlerindeki perdeyi, vicdanlarındaki ipoteği kaldırabilen herkesin anlayacağı şekilde göstereceğim. 3. yansıyı açar mısınız lütfen. Yansı da gördükleriniz talimatla listenin dosya yollarıdır. Normalde nasıl olması gerekiyordu. Önce talimat yazılıp tebliğ edilecekti. Ardından tim komutanları talimata uygun olarak timlerini oluşturacak. Son olarak da liste yazılıp teşkil edecekti. Öyle mi olmuş? Hayır. Liste 7 Ocak 2003 günü saat 09:05’te, talimat ise aynı gün saat 14:03’te hazırlanmış gözükmektedir. Bu verilere göre önce liste hazırlanmış, sonra talimat yazılmıştır. Bu mümkün değildir. Talimat ve listenin sahteliği açık saçık ortaya çıkmıştır. Sayın Başkan ve Üyeler, ben bu salonda ara sıra agresif davrandım. Sinirlerime hakim olamadım. Fakat şunu bilmenizi istirham ediyorum; aylar önce duruşma salonunda sizlere dedim ki; yargılama yanlış zeminde yürümektedir. Bu şekilde doğruyu bulmamız mümkün değildir. Sizi ikna eden birileri varsa bizi de dinleyin. Biz de sizi ikna etmeye çalışalım. Şimdi ben son derece samimi olarak konuşuyorum ve anlatacaklarımı dinlemenizi ve özenle dinlemenizi istirham ediyorum. Benim müvekkillerimin ya da benim müvekkillerim ile aynı konumda olanların burada bulunmalarının sebebi, Sayın Çetin Doğan’ın plan seminerinin gerçek isim ve gerçek yerler ile sanki o anda gerçek bir senaryo oynanıyormuş gibi emir vermesinden kaynaklanmaktadır. Bunu açmamız gerekiyor. Bu yargılamanın gerçekten doğru yola girmesi gerekiyor ve doğru yolda yürümesi gerekiyor. Bu emri alan ast birlikler seminerin, seminerin senaryosunun konularından biri olan sıkıyönetim ilanı kapsamında çalışmalar yapmışlardır. Ama Sayın Üyelerimizin sordukları ya da Sayın Savcımızın sorduğu gibi gidip alanda istihbarat çalışması yapmamışlardır. Yani daha önce de ben bu salonda bir kere söylemiştim ve kısmen infial olmuştu. Bu listelerin bir kısmı gerçektir dediğimde bilmeyen ya da konu ile çok yakından ilgilenmeyen bazı arkadaşlarımız itirazda bulunmuşlardı. Yine ısrar ediyorum ve yine diyorum ki bu listelerin bir kısmı gerçektir ya da gerçeğe yakındır. Hangi listelerdir? Sıkıyönetim ilanı kapsamında Sayın Çetin Doğan’ın emri doğrultusunda, alanda faaliyette bulunmaksızın, bakınız bunu üstüne basa basa söylüyorum. Kara Kuvvetlerinin istihbarat organlarını alanda faaliyette bulunamazlar. Buna imkan ve kabiliyetleri yoktur. Bu istihbarat faaliyetlerini, istihbarat organlarından alırlar bilgilerini. Jandarmadan alırlar, Emniyetten alırlar. Gerekiyorsa Ora ile irtibatları ve kontakları varsa makamına göre Milli İstihbarat Teşkilatından alırlar. Neleri alırlar? Onların, o organların yasal mevzuat çerçevesinde, yani Milli Güvenlik Kurulu kararları, Başbakanlık genelgeleri, TUSAM, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi doğrultusunda hazırladıkları, uygunluğunu uygunsuzluğunu tartışmıyoruz. Bu benim bireysel olarak katıldığım bir şey değil. Bunu da vurgulamak istiyorum. Hayatım boyunca böyle bir şeye katılmadım. Halk arasında fişleme tabir ediliyor. Fakat bu fişleme değil aslında. Fişleme daha farklı bir şey. Bilgi notları diye tartışılan şeylerdir. Bunların bir kısmı bu planlara yansıtılmış olabilir. Seminer planına yansıtılmış olabilir. Ama benim müvekkillerim arasında bu çalışmaları yapan vardır, yoktur tartışmasına da girmek istemiyorum. Bu çalışmalar bir askeri darbe çalışması kapsamında yapılmamıştır. Bu çalışmalar, plan semineri emrine uygun olarak yapılmıştır. Plan semineri sıkıyönetim ilanını öngörmektedir. Buradaki insanların birçoğu da plan seminerinin emrine, konusuna uygun olarak sıkıyönetim ilanı da öngörüldüğünden çalışmalar yapmışlardır. Konuyu belirlemek buradaki insanların görevi değildir. Ama sonra ne olmuştur. Yine duruşmada söylediğimi hatırlıyorum. 2007 yılında plan seminerinin ses çözümleri, kasetleri yani ses kasetleri ve CD’leri belki 2006 sonunda, belki 2007 başında bilemiyorum. Bu tarihleri öngörebilmem mümkün değil. Peyderpey ya da topluca dışarı sızdırılmıştır. Sızdıranların silahlı kuvvetlerin içinden olduğu da şüphesizdir. Ses kasetlerinin çözümleri 2007 yılında yapılmıştır. Bakın tekrar vurguluyorum. Ses kasetlerinin çözümleri 2007 yılında Emniyet tarafından yapılmıştır. Dosyada kayıtlar var Sayın Başkan siz biliyorsunuz. Daha önce de bunu konuşmuştuk. Siz şimdi diyorsunuz ki Kasım 2002 ile Mart 2003 arasındaki 5 aylık sürede bir darbe planı hazırlanabilir. Ama ben de diyorum ki tamam hazırlanabilir. Kabul ediyorum 5 aylık sürede hazırlanabildiğini. Siz böyle kabul ediyorsanız, ben de kabul ediyorum. Ama ben de diyorum ki ses kasetleri çıktı mı? Çözümü yapıldı mı? Yapıldı. Biliniyor mu seminerde konuşulanlar, seminerde yapılanlar? Biliniyor. Peki diyorum neden 2010 yılına kaldı? 2007–2010 arasındaki 3 yıllık sürede bir sahte darbe planı hazırlanamaz mı? 12 Eylül Bayrak Harekat Planı da elinizde iken, sıkıyönetim planları da elinizde iken, plan semineri kapsamındaki sıkıyönetim çalışmaları da elinizde iken bundan bir sahte plan hazırlamanız mümkün değil midir? Yoksa mümkün müdür? Ben size hep demiştim ki hakimin niteliklerinden biri de şüpheci olmalıdır. Kuşkucu olmalıdır. Hiç şüphe duymadınız diyorum. Hiç bizi dinlemediniz diyorum. Biz anlatmaya çalışıyoruz, gerçekten dinlemediniz bizi. Bu benim yazdıklarım, söylediklerimi lütfen inceleyiniz. Rica ediyorum inceleyiniz. Burada darbe kastı ile oturan insanlar yoktur. Burada bir plan seminerinde sıkıyönetim ilanı kastı ile oturan insanlar vardır. Hele benim müvekkillerimin bir kısmı tamamen ilgisizdir. Yani seminere katılan benim müvekkillerim arasında 2 tane seminere katılan var. 7’si hiç katılmamış. Ve ve bu seminerde öncesinde ya da sonrasında şuna emin olunuz ki balyoz adlı bir plan kesinlikle ve kesinlikle yoktur. Bu balyoz adlı plan, plan seminerinin ses kaseti çözümlerinin ve CD’lerinin dışarı sızdırılmasından sonra sahte olarak üretilmiştir. Yemin ettim size. Burada söyledim. Diplomamı yırtarım dedim. Hayatımı ortaya koyarım dedim. Yine ısrarımı sürdürüyorum. Diplomamı yırtarım, hayatımı ortaya koyarım. Bu balyoz darbe planının siz sahte olduğunu ispatlayınız sözümde durmaya da hazırım. Durmayan namerttir.”

Mahkeme Başkanı: “Olmadığını.”



Sanıklar Ahmet Yanaral ve İhsan Çevik müdafii Av. Kürşad Veli Eren:“Olmadığını. Yani ben dilim sürçmüş olabilir. Kusura bakmayın. Lütfen bu ayrımı yapınız. Size bu sahtelik emarelerini çok açıkça gösteriyoruz. Diyoruz ki bakınız; ama ama şu sizin şu endişenizi anlıyorum. Sizin şu tereddüdünüzü anlıyorum. İçinde öyle listeler var ki diyorsunuz. Bunlar sahte olamaz. Kabul ediyorum. Bunlar sahte olamaz. Ben size doğru olduğunu da söylüyorum. Buradaki savunmaların yanlış zeminde yürüdüğünü de ısrar ile söyledim. Bunu böyle tartışalım lütfen. Balyoz darbe planı ve ekleri bütünü ile sahtedir. Ama plan semineri kapsamındaki sıkıyönetime ait olan çalışmalar gerçektir. Yine dedim ki açalım CD’yi 11 numaralı CD’yi koyalım önümüze. 11’i 17’yi neyi açarsanız açın tartışalım. Ben size dedim hangi liste gerçektir, gerçek olabilir. Ya da hangi liste tamamen gerçek dışıdır bildiğim kadarı ile göstereyim, anlatayım. Bildiğimi de zannediyorum. Bakın şöyle bir liste olmaz Sayın Başkanım, Sayın Üyeler. Bir jandarma komutanı Çorlu ilçesini, Çorlu ilçesini Edirne’ye bağlamaz. Böyle bir şey olmaz. Tekirdağ’ın Saray ilçesini Kırklareli’ye bağlamaz. Böyle bir liste olamaz. Ya ben size söyleyeyim. Bana böyle bir jandarma subayı ben il jandarma komutanı olayım. Bana Çorlu’yu Edirne’ye bağlayan bir jandarma komutanı gelsin ben emekliye sevk ederim onu. Olamaz bu listeler. Bunlar gerçek dışıdır. Bir kere, bir kere daha tekrarlıyorum Sayın Başkanım, Sayın Üyeler. Ben sizin endişeleriniz anladım. Ben sizin tereddütlerinizi anladım. Ben doğru şeyler söylemeye de çalıştım. Ama sizin de bizi anlamanızı bekliyorum. Bu tutukluluklar gerçekten haksız. Bu kapsamda düşünmenizi istirham ediyorum. Ha siz bana şunu diyebilirsiniz. Bu, bu plan semineri kapsamındaki sıkıyönetim ilanı çerçevesinde hazırlanan şeyler ileride yapılacak bir darbenin zeminini oluşturmak amacıyla yapılmış olabilirdi mi demek istiyorsunuz? Ama burada oturan insanlar o seminere, o kasıtla gitmiş değiller. Yani bugün de olsa, o gün de olsa, ileride de olsa bir askeri darbe çalışması yapmak kastı ile gitmiş değiller. Kastı ortadan kaldırıyorsunuz bu durumda. Oraya sadece sıkıyönetim ilanı öngörülerek gidilmiş. Sıkıyönetim kapsamında, sıkıyönetim kanununa göre ve legal çerçevede bazı çalışmalar yapılmış. Bunu bunu sonradan yoğurup, değiştirip, manipüle edip başka deliller üreterek ortaya çıkararak darbe planına dönüştürmek çok büyük vicdansızlıktır. Gerçekten çok büyük ahlaksızlıktır. Yani bunu yapan insanların ben Allah katında yeri olduğunu zannetmiyorum. Araf’ta kalırlar diye düşünüyorum. Yani cehennemde zebaniler kapıdan çevirecekler, almazlar içeri. Ciddi söylüyorum almazlar yani. Cehennemden bile alınmayacak cenneti bırakın arada kalacaklar. Olaya bu çerçevede bakmanızı istirham ediyorum. Ya bir daha bir daha da burada konuşmak istemiyorum. Ben sizin sandığınız kadar agresif falan bir insan değilim. Ben gerçekten çok sakin bir insanım. Sizin tahmin edemeyeceğiniz kadar sakin bir insanım ben. Daha önce de söyledim bu salonda sinirleniyorum. Çünkü bu salonda eskiden buraya serçeler girerdi. Ben Ergenekon 2’de de 3 tane teğmenin tutuksuz teğmenin avukatı idim. Buraya serçeler girerdi onlara bakar sakinleşirdim. Şimdi serçe de girmiyor. Serçe’nin girmediği yere koca hukuk nereden girecek Sayın Başkanım. Ya bunu bunu lütfen değerlendirin. Bu söylediklerim çok önemlidir. Bunu bir kenara yazın, tartışın. Dilerseniz ben her zeminde tartışmaya hazırım. İsterseniz burada 3 gün konuşurum bu konuda sizinle. İsterseniz özel konuşurum, isterseniz tüzel konuşurum. Nasıl istiyorsanız konuşurum. Ama ben anlamaya çalışmanızı umuyorum. Teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Sanığa soru sormak isteyen var mı?”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Suçlama tarihinde üsteğmen miydiniz?”

Sanık Ahmet Yanaral: “Evet üsteğmendim.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Jandarma Komanda Alay Komutanlığı Halkalı da görev yapıyordunuz.”

Sanık Ahmet Yanaral: “Halkalı’da bölük komutanıydım.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Sanıklar içerisinde o tarihte sizinle birlikte çalışan veya tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Ahmet Yanaral: “Yok.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Erdinç Atik, Osman Çetin, Selahattin Gözmen. Bunlarla herhangi bir tanışmışlığınız ya da birlikte çalışmışlığınız.”

Sanık Ahmet Yanaral: “Erdinç Atik 2. Bölükte takım komutanıydı. Benim bölüğümde değildi.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Şimdi bu bahsedilmiş olan alay komutanlığı büyük bir birlik miydi? Yani şey noktasındaki mesela bünyesinde operasyon birlik komutanlığı şekli ile farklıca bir bölüm de var mıydı? Bir yıl deneme süreci.”

Sanık Ahmet Yanaral: “İlk ilk kurulduğu zamanda bir operasyon bölüğü vardı. Ama daha sonra lağvedildi.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Hangi tarihler arasında?”

Sanık Ahmet Yanaral: “Tam olarak hatırlamıyorum.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Hatırlayamıyorsunuz.”

Sanık Ahmet Yanaral: “Ama 2000 yılında ben atamam oldu. 2000 yılındayken. Bir operasyon bölüğü vardı. Sanırım 2001 ya da 2002 yılında lağvedildi tekrar.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Tamam Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, mikrofonu götürelim. Hanifi Yıldırım’a.”

Sanık Hanifi Yıldırım: “Sayın Başkanım, Değerli Üyeler bahsettiğiniz tarihlerde belirtilen tarihlerde İstanbul Bölge Komutanlığının Harekat Asayiş ve Eğitim Şube Müdürü idim. Dolayısı ile görevim gereğince daha önceden bunu savunmamda da arz etmiştim. İstanbul bölge sınırlarını da çizdim. Bu bölge içerisinde kalan sınırlar içerisindeki birliklerin harekat asayiş eğitim, harekat yönünden, taktik yönünden kullanılması. Asayiş yönünden işte malumlarınız olduğu üzere işte hırsızlık vesaire falan bunların denetlenmesi, istastiki bilgilerinin çıkarılması, eğitim yönünden de denetlenmesi. Bahsettiğiniz dönemlerde özel operasyon birliği adı altında bir tim kuruldu. Şehit oldu daha sonra tim komutanı. Diyarbakır’da beraber görev yaparken orada şehit oldu. O timin görevi bir ara sıkça basında yer alan, özellikle bu PKK’nın veya diğer illegal terör örgütlerinin uçak kaçırma, gemi kaçırma, rehin alma ki bu çıkış noktası da Avrasya Feribotunun kaçırılmasına yönelik olan bir eylemlerden sonra bu duyumlar artmıştı ve İstanbul Bölge Komutanlığı bünyesinde böyle bir tim kuruldu. Yaklaşık bir yıla yakın eğitimler yapıldı. Daha sonra gelen emir üzerine bu tim lağvedildi. Muhtemelen bu isim de oradan alınmıştır. Özel Operasyon Timi adı altında bir tim kuruldu ve bunlar bu amaçla kurulmuştu. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Savunmanız tamamlandı. Geçebilirsiniz yerinize. Şimdi Avukat Bey, Kürşad Bey şeyde bu 2011/142’den birleşen dosyanın 1. klasörünün 210–254 arasında bir bakın ben orayı yanlış mı anladım. İsterseniz konuşabilirsiniz daha sonra. Peki öğle arası veriyoruz.”



Yüklə 0,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə