96
/ Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
“Ġslâma imân eden Türk” anlamına geldiği
2
dar manada kabul edilse de “-
men” eki
3
gibi isimden isim yapma ekiyle Türklere ait ırksal bir prototipi (ilk
örnek tip; çekik gözlü sarı-kırmızı tenli tip, esmer tip ve buğday beyaz tenli
tip)
4
karĢıladığı da bir bilimsel olgudur. Bu meyanda Türk/Türkmen
kavramlarının aynı olduğu ve birbirinin yerine kullanıldığı da bir vakıadır. Bu
açıdan bu iki kavramı birbirinden ayırmak sunîdir.
Ayrıca “Türk-Türkmen Yani Türk+iman” terimi, Ġslam‟a iman eden
tüm Türk alt kavimlerini de kapsadığından nispetinde Kürt Milletine ait
anlamında “Kurdî” gibi Kazak, Özbek, Uygur vb. tüm türk kavimleri de
türkmendir. Bunlar arasında dil lehçe ve Ģiveleri açısından farklar olsa da
tümü Müslüman olması ve Türkçe dil ailesinden birçok ortak kelimeyi
taĢıması açısından hepsi Türktür, Türkmendir. Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu,
2
Seyhun (Siriderya) boylarında oturan Oğuzlar arasında X. yüzyıldan itibaren Ġslâmiyet‟in
yayılması sonucu ortaya çıkan Türkmen tanımlaması, Mâverâünnehirli yerli müslümanlar
tarafından Ġslâmiyet‟e giren Oğuzlar için gayri müslim Oğuzlar‟dan ayırt edilmek üzere
kullanılmıĢtır. Türkmen adının yerlilerce “müslüman Türk” anlamında yaygınlaĢması bu
addaki topluluğun Ġslâmiyet‟i kabul eden ilk Türk kavmi olmasıyla ilgilidir. Türkmen
kelimesinin nereden geldiği konusunda baĢlıca iki görüĢ vardır. Bunlardan birine göre
Türkmen, Türk adı ile Farsça “mân”dan (mânend) gelmiĢ olup; “Türk‟e benzer” demektir.
Bîrûnî bu fikirde olduğu gibi KâĢgarlı Mahmud da Türkmen adının bu Ģekilde açıklanmasıyla
ilgili bir hikâye anlatır. ĠkincigörüĢe göre Türkmen, “Türkü‟l-îmân”dan (كر ت ٌاً يلاا)
gelmektedir. Tarihçi Ġbn Kesîr‟in ileri sürdüğü bu görüĢ XV. yüzyıl Osmanlı tarihçisi
Mehmed NeĢrî tarafından da benimsenmiĢtir. Ġbn Kesîr, Tuğrul ve Çağrı beylerin büyük bir
güç ve itibar kazandığını, müslüman olan Türkler‟in bunların etrafında toplandığını ve
bunlara Türkü‟l-îmân denildiğini, halkın Türkmen adını verdiği bu topluluğun aslını da
Selçuklular‟ın (Selâcika, Benî Selcûk) teĢkil ettiğini kaydeder (el-Bidâye, XII, 48). Bugün ise
Türkmen adının sonundaki “-men”in mübalağa eki olduğu (kocaman, azman) söylenerek “öz
Türk” mânasını taĢıdığı üzerinde durulmaktadır.(Sümer, Faruk,Diyanet Ġslam Ansiklopedisi
(DĠA), “Türkmenler” md., XLI, 608, Ġstanbul 2012.
3
“Koca, küçük, azim” kelimelerinden “kocaman, küçümen, azman” kelimelerinin
türetilmesi gibi…
4
Meram, Ali Kemal, Ġlk Türk Devleti ve Yazılı Türk Anıtları, 62, Kitapçılı Ticaret Ltd. ġti
Yay., Ġstanbul 1968; Türklerin ırksal prototipinin çekik gözlü buğday tenli değrimi (hafif
enden fazla yuvarlak) olduğu kabul edilse de esmer Türk ırk tipininde olduğu ve böylece
çeĢitli ırklardan evlililklerle tek türk ırkınan bahsedilemeyeceği dil, din, kültür, gelenek-
görenek gibi manevi olgu ve baba tarafından ortak genlere sahip olma gibi maddi olgularla
Türk ve Türkmen kavramlarının değerlendirileceği bilimsel bir olgudur. Fakat günlük
yaĢamda bilimsellikten uzak halk kitleleri biraz dil ve kültür farklılığından hareketle diğerini
hemen baĢka bir millet gibi algılamaktadır. Bu bir sübjektif bir algı ve görüĢ olmakla birlikte
evrensel-insani vicdan ve Tanrıya dayanan bir hoĢgörü olmadğı zaman maalesef günümüzde
olduğu gibi ötekileĢtirme ve düĢmanlığa dönüĢebilmektedir. Bunu dıĢ güçlerin ajanlarıyla ve
dünya medyası ile böl-parçala-yut politikası ile körüklediğini herkes biliyor.
Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 97
“Sekiz Bilim Açısından Kürtlerin Türklüğü” adlı kitabında Kürt milletinin
Türk milletinin bir alt kavmi/uruğu olduğunu ispatlamıĢtır. Bu, kafa
karıĢıklığnın sebebini yazar, kitabının önsözünde Ģöyle açıklamaktadır,
“"Asıllarının Türkmen (Oğuz) olduğu, tarihçe kesin olarak bilinen pek çok
AĢiret, bu Ģekilde Kürtçe denilen karma bir Ġran - Türk dili konuĢmaya
baĢlamıĢlardır. Hatta aslen Türkmen kavmi olan Kürtler arasında, Türkçeyi
hiç bilmeyenler ortaya çıkmıĢtır. Türk Eğitim ve Kültür Politikasının
yetersizliği sebebiyle böyle vatandaĢ kitleleri, millî kültürden mahrum
bırakılmıĢlardır".
5
Ortadoğu, dar ve geniĢ tanımıyla; Akdenizde Mısır-Filistin‟den ġam
ilim havzasından Orta Asya Horasan ilim havzasına kadar büyük bir alanı
içine alır. Bize göre eĢ anlamlı olan Türk ve Türkmenler; Ġslamiyetten önce
ferdî ve ailevî olarak ortadoğuya gelmiĢlerse de özellikle boylar halinde
gelmelerinden mütevellid toplumsal ve kültürel etkileĢim: Arapların fetih
amaçlı Orta Asya coğrafyasına, Türkmenlerin de Emevi ve Abbasi Devletine
yardım için gelmelerinden itibaren baĢlamıĢtır. Böylece ġam ve Horasan Ġlim
Bölgelerinde devamlı Türkmen ve Araplar olagelmiĢtir. Dolayısıyla ilim dili
Arapça olmasının yanı sıra bu iki kavmin kültürleri ve konuĢma dilleri de
karĢılıklı birbirinden etkilenmiĢ, böylece bir ortak yaĢama kültürü geliĢmiĢtir.
Hicri ikinci yüzyılın sonlarına doğru Ortadoğu ġam ilim bölgesinde
Türkmenler gittikçe yoğunlaĢmaya baĢlamıĢtır. Diğer yandan Horasan ilim
bölgesine giden Arap Fatihlerin çoğu da zamanla ya geriye dönmüĢ ya da
orada islâmı yayma ve talebe yetiĢtirme amacıyla kalanlar olmuĢtur.
5
Kırzıoğlu, M. Fahrettin, Sekiz Bilim Açısından Kürtler'in Türklüğü (Tarih / Din /
Antropoloji / Etnografya / Etnoloji / Folklor / Milli Destanlar ve Gelenekler Bakımından
Ġncelemeler), Hamle Yay., Ġstanbul 1995.