102
/ Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
Dolayısıyla Fakihin ismi Arapça kökenli de olsa onun Arap ve Fars olduğuna
tam olarak delalet etmez. Ama ismi Türkçe olursa delâleti kesine yakındır.
Çünkü o dönemde Arap ve Fars Kültürü, o coğrafyada üst kültürü temsil
ediyordu. Neredeyse hiçbir Müslüman Arap ve Fars, çocuğuna Türk ismi
vermezdi. Zaten o dönemde kiĢiler ön plandaydı, sistemler değil! Manevi
değer olarak Ġslam‟ı, ferdi ve nesebi değer bilmenin haricinde Türklük-
Farslık-Araplık gibi üst kurumsal kimliği öne çıkaran ucu-baĢı belli bir
milliyetçilik/ırkçılık yoktu. Sadece Emevi-Abbasi Kabileciliğinin altına
sığınmak zorunda kalan, Arap, Acem, Türk olsun veya olmasın doğal olarak
bir kabilesi olan Müslümanlar vardı. Irkçılık, milliyetçilik ve soyculuğu
birbirine karıĢtırmamak gerekir. Kabile-lider bazlı bir yönetim ve taassup tarzı
vardı.
Tüm bu sınıflandırmalardan sonra, fakihleri etnik kökeni, Ģehirleri,
hocaları, eserleri, hayatları vb.ye geçmeden önce Ģunu dikkatle söylemek
isterim ki: Dinimizin verilerine göre etnik köken; yani soy, kesinlikle dinin
önüne geçirilmemeli bir ideolojik unsur yapılmamalıdır. Hele hele, bir
devletin olmazsa olmaz niteliği kavim/ulus devlet mantığından hareketle
tanımlanmamalıdır. KiĢinin kendi soyunu ve kabilesini sevmek bilmek farklı –
ki bu konuda olumlu birçok hadis vardır.- onu yekdiğerinden ayırıcı
yönetimsel bir unsur yapıp üstünlük iddiası ayrı bir durumdur.
ORTADOĞU‟DA TÜRKMEN FAKĠHLER
Nisbesinde “Türk/Türkman” Ġfadesi veya Türkçe Bir Ġsim
Olanlar:
Muhammed
b.
Abdülkerim
et-Türkistanî
9
:
Ebu‟r-Recâ
Necmuddin ez-Zahidî (658/1260)‟nin hocalarındandır. Hakkında fazla bilgi
ve eser bulunamadı.
Alâuddin Ali b. Osman b. Ġbrahim el-Mardinî Ġbnu‟t-
Turkmânî(683-750/1284-1349):Hanefi fakihi; Akli veakli ve nakli ilimlerde
özellikle fıkıh, hadis, tefsir ve hesapta derin âlimdi. Mısır‟da kadıyu‟l-Kudatlık
yapmıĢ olup Cevahiru‟l-Mudiyye müellifi Abdülkadir KureĢî‟nin hocasıdır.
9
Özen ġükrü, DĠA, “Zahidî” md., XLIV, 82; Özel, Ahmet, Hanefî Fıkıh Âlimleri, 67,
Ankara 1990;
Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 103
Fıkıhla ilgili olarak, el-Hidaye‟nin muhtasarı niteliğinde el-Kifaye‟si vardır.
Ayrıca yarım kalmıĢ Hidaye‟nin hadislerini tahric eden bir eseri vardır
10
.
Hibetullah b. Ahmed et-Türkistanî
11
Ebü‟l-Berekât en-Nesefî‟nin
(710/1310) fıkıh usulüne dair Menârü‟l-Envâr adlı eserine Tebsıratü‟l-esrâr fî
Ģerhi‟l-Menâr
12
adıyla Ģerh etmiĢtir.
13
Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymaz et-
Türkmânî
14
, ez-Zehebî el-Fârikî, ed-DımaĢkî (673-748/1274-1348); ġafii
Âlim ve Muhaddisi, ġam Bölgesi Türkmenlerinden olup Mizanu‟l-Ġtidal,
Tarihu‟l-Ġslam, Siyeru Ağlami‟n-Nübela gibi eserleri vardır.
B.Türklerin Bol Olduğu ġehirlerde YaĢayıp, Hakkında
Türkmen Olduğuna Dair Bilgi Olanlar:
EBÛ HANÎFE (Irak-Kufe Türkmeni) (ö. 150/767)
;Nu„mân b.
Sâbit b. Zûtâ b. Mâh: Hanefi mezhebinin kurucusu olup, bu mezhebin hukuk
ve fıkıh düĢüncesinde mühim hissesi olan, imam-ı A‟zam diye meĢhur aslen
Türk veya Fars kökenli Ġslam Âlimi/Fakih/Müctehittir. Kendisine, yanında
daima hokka ve divit bulundurduğu için “hokka ve divit taĢıyan anlamına
gelen Hanîfe” veya meseleleri kısa zamanda akli gücü sayesinde tereddütleri
kaldırıp, çokluktan ikiye-bire indirip çözümlediği için “bir/tek
sahibi/babası”
15
, aynı zamanda haktan/istikametten ayrılmayan anlamına
geldiği
16
“Ebû Hanife” denmiĢtir. Yoksa “Hanife” adında bir kızı olduğu için
bu künye verilmiĢ değildir. Ebû Hanîfe‟nin aslının Nesâ‟dan, Enbâr‟dan,
Tirmiz‟den geldiği veya babasının Fars, annesinin Hint menĢeli olduğu
17
yahut Türk asıllı kabul edildiği rivayetleri de bulunmakla birlikte dedesi
10
Özel, Ahmet, Hanefî Fıkıh Âlimleri, 70, 79.
11
Özel, Ahmet, Hanefî Fıkıh Âlimleri, 73.
12
Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2190.
13
Koca Ferhat, Diyânet Ġslâm Ansiklopedisi (DĠA), “Menâru‟l-Envâr” md., XXIX, 118.
14
Özel, Ahmet, Hanefî Fıkıh Âlimleri, 185; Ġbni Hacer,ell-Heytemî, el-Hayrâtü‟l-Hisân,III,
426, Kahire 1304; Brockelmann, Geschichte Arabischen Litteratur, II, 57, Leiden 1943-1949,
Supplementband., II, 45, Leiden 1937-1942; Ġbnu‟l-Ġmâd, ġezeratu‟z-Zeheb, VI, 153, 115,
Beyrut ts.; ġevkânî, el-Bedretu‟t-Tali‟ bi Mehâsini men ba‟de‟l-Karni‟s-Sâbi‟, II, 110, Kahire
1348; Bağdadî Ġsmail PaĢa, Hediyyetu‟l-Arifin, II, 154, Ġstanbul 1951-1955; Ziriklî, el-A‟lam,
VI, 222, Kâhire 1954-1959; TaĢköprüzâde, Miftahu‟s-Sa‟âde, II, 359, Ġstanbul 1905/1985.
15
Hanîf kelimesi terim olarak;“Bir veTekOlan Allah‟a, tevhide (Allahın birliğine)” inanan
anlamına gelmesinden mülhem…
16
Ġbn Hacer, el-Hayrât, 32.
17
Hamîdullah Muhammed, Ġslâmda Devlet Ġdaresi, 31, Ġstanbul 1963