108
/ Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
3.
el-Fıkhü‟l-Ebsat: Akaidle ilgili olup oğlu Hammâd ile talebeleri Ebû
Yûsuf ve Ebû Mutî„ el-Belhî tarafından rivayet edilmiĢtir (Kahire 1307, 1324, 1368
[M. Zâhid Kevserî neĢri]).
el-‟Âlim ve‟l-Müte‟allim: Ehl-i sünnet‟in görüĢlerini açıklayıp savunma
amacıyla ve soru-cevap tarzında kaleme alınmıĢ akaide dair bir risâledir (Ġstanbul, ts.;
Haydarâbâd 1349; Kahire 1368 [M. Zâhid Kevserî neĢri]).
er-Risâle: Ebû Hanîfe, Basra Kadısı Osman el-Bettî‟ye hitaben yazdığı bu
eserinde akaid konularında kendisine yöneltilen bazı itham ve iddialara cevap vermektedir
(Kahire 1368 [M. Zâhid Kevserî neĢri]).
6. el-Vasıyye: Akaid konularını kısaca ele
alan bir risâledir (Kahire 1936). Son beĢ eserin ihtiva ettiği konular, Osmanlı
âlimlerinden
Beyâzîzâde Ahmed Efendi tarafından kelâm kitaplarının tertibine
göre
el-Usûlü‟l-münîfe adıyla bir araya getirilmiĢ, yine aynı müellif tarafından
ĠĢârâtü‟l-merâm adıyla ĢerhedilmiĢtir. Ebû Hanîfe‟ye nisbet edilen, oğluna ve bazı
talebelerine hitaben yazılmıĢ dinî, ilmî ve ahlâkî öğütleri içeren baĢka risâleler de vardır.
6.
el-Kasîdetü‟n-Nu‟mâniyye. Hz. Peygamber için yazdığı na„t olup
basılmıĢtır (Kahire 1282, 1299; Ġskenderiye 1288; Ġstanbul 1279, 1298, 1320).
Kasidenin Halîl b. Yahyâ tarafından Sürûrü‟l-kulûbi‟l-irfâniyye bi-tercemeti‟l-Kasîdeti‟n-
Nu„mâniyye adıyla yapılan Türkçe tercümesi (Ġstanbul 1268), Ġbrâhim b. Mehmed el-
Yalvacî‟nin satır arası tercümesi (el-Mecmûatü‟l-kübrâ, Ġstanbul 1276) ve Muhammed
A„zâm b. Muhammedyâr‟ın Rahmetü‟r-Rahmân adlı Hintçe Ģerhi (Delhi 1897) bu
arada zikredilebilir
Bunların dıĢında kaynaklarda Ebû Hanîfe‟ye nisbet edilen
Mücâdele li-
ehadi‟d-dehriyyîn, ed-Davâbitü‟s-selâse, Risâle fi‟l-ferâ‟iz, Du‟â‟ü Ebî
Hanîfe, Muhâtabetü Ebî Hanîfe ma‟a Ca‟fer b. Muhammed b. Ahmed
er-Rızâ, Fetâvâ Ebî Hanîfe ve Muhammed b. Hasan eĢ-ġeybânî, el-
Maksûd fi‟s-sarf, er-Red „ale‟l-Kaderiyye, Ma‟rifetü‟l-mezâhib gibi çoğu
akaid alanında birçok eserden söz edilmekte, Brockelmann ve Sezgin tarafından adı geçen
eserlerin kütüphane kayıtları verilmekteyse de bu eserlerin Ebû Hanîfe‟ye aidiyetini
ihtiyatla karĢılamanın daha doğru olacağı muhakkaktır. Nitekim söz konusu
kaynaklarda Ebû Hanîfe‟ye nisbet edilen, Râmpûr ve Bengal‟de nüshalarının bulunduğu
bildirilen Ma‟rifetü‟l-mezâhib adlı eserin gerek üslûp ve yazım tekniği, bakımından,
gerekse içerisinde daha sonraki dönemlerde teĢekkül etmiĢ itikadî fırkaların zikredilmesi
sebebiyle Ebû Hanîfe‟ye ait olmadığı hususu büyük kuvvet kazanmıĢtır.”
29
29
Uzunpostalcı Mustafa, DĠA:“Ebû Hanîfe” md., X, 131-137
Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 109
ĠMAM MATÜRĠDÎ (Özbekistan-Ġran Arası Horasan/Mâtürîd
Türkmeni) (ö. 333/944)
; Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b.
Mahmûd es-Semerkandî; Mâtürîdiyye mezhebinin kurucusu, müfessir ve
fakih. Gerçi doğrudan konumuz olan sahada bulunmadığı için Ġmam
Matüridi‟yi buraya almayabilirdik. Fakat Ġmâm‟ın doğduğu yer olan Mâtürid
kasabası, Horasan‟ın Semerkant Ģehrinin bir kasabası olduğu için aldık.
Tarihten günümüze yönetimi değiĢen Horasan bölgesi, artık iki üç ülke (Ġran,
Özbekistan, Türkmenistan) arasında bölüĢülerek büyük bir havza olmaktan
çıkmeĢtur. Dolayısıyla Horasan, küçülerek sadece Ġran‟ın küçük bir Ģehri
olmuĢtur. Bu sebeplerden ötürü Ġmam Matüridî‟nin hem Özbekistan ve hem
Ġran ile alakası vardır. Artık Horasan ismi sadece Ġran‟da vardır. Ama küçülen
coğrafyayla Horasan‟ın kasabası sayılan Matürid, artık Özbekistan sınırları
altında kalmıĢtır. Türkmen varlığında unutulması mümkün olmayan bir yeri
olduğu için önemine binaen buraya aldık.
“Ġmam Matüridi‟nin nisbet edildiği Mâtürîd (Mâtürît), bugün Özbekistan
Cumhuriyeti‟nin sınırları içinde bulunan Semerkant‟ın dıĢ mahallesidir. 1920‟de
Semerkant‟ı ziyaret eden Barthold, Mâtürîd‟in Ģehrin kuzeybatısında bir köy olduğunu
belirtir. Hayatı hakkında kaynaklarda çok az bilgiye rastlanan Mâtürîdî, Abbâsîler‟in
merkezî otoritelerinin oldukça zayıfladığı bir dönemde siyasî bakımdan hilâfete bağlı
müstakil beyliklerden Sâmânoğulları‟nın Mâverâünnehir‟e hâkim oldukları devirde
yaĢamıĢtır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte hocası Rey Kadısı
Muhammed b. Mukâtil er-Râzî‟nin 248 (862) yılında vefat ettiğine dair bilgiden
hareketle III. (IX.) yüzyılın ilk yarısının ortalarında dünyaya geldiği ve ömrünün bir asra
yakın olduğu tahmin edilmektedir.
Fıkıh ve Fıkıh Usulündeki Yeri. Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, genelde Ġslâm
kültürü ve özelde Hanefî mezhebi içinde önemli dönüm noktalarının birini teĢkil eden,
fıkıh usulü ve fıkıh ilimlerinin kavramlarının titizlikle tanımlanmaya, bu ilimlerin birer
disiplin haline gelmeye baĢladığı bir devirde yaĢamıĢ, fikirleri ve çalıĢmalarıyla sonraki
nesillere ufuk açmıĢ bir ilim ve fikir adamıdır. YaĢadığı dönem bir taraftan dinî, felsefî ve
siyasî akımların sistematik düĢüncelerini oluĢturduğu, muhalifleriyle polemiklere girdiği,
diğer taraftan dinî ilimlerin metodolojik yapıya kavuĢarak her birinin terminolojisinin
oluĢtuğu bir dönem olarak kendini gösterir. Mâtürîdî bilhassa teoriyle pratik, usul ile fürû
irtibatını sağlayarak ortaya koyduğu çözümlerle fikirlerin daha saf biçimde sunulmasına
katkı sağlamıĢ ve en azından yaĢadığı coğrafyadaki ilim âlemine kendini kabul
ettirmiĢtir. Kelâm alanındaki görüĢlerinin yanı sıra bilhassa fıkıh usulüne iliĢkin
çalıĢmaları Semerkantlılar üzerinde etkili olmuĢ ve kendisi zamanla Semerkant fıkıh
okulunun reisi olarak kabul edilmiĢtir