Karı düşman dost olmaz. (...)
Er, malına kıymayınca adı çıkmaz.
Kız, anadan görmeyince öğüd almaz.
Oğul atadan görmeyince sofra çekmez.
Oğul atanın yeteridir, iki gözünün biridir. Dev
letli oğul kopsa ocağının közüdür.
Oğul dahi ney-
leşin baba ölüp mal kalmasa. Baba malından ne fâ'i-
de başta devlet olmasa. Devletsiz şerrinden Allah
saklasın, Hânım sizi.
O
çağlarda, öyle anlaşılıyor ki, atasözleri sade gün
lük konuşma içinde sırası düştükçe söylenmiyor, destansı
anlatının içinde de önemli bir öge olarak yer alıyordu. Gü
nümüzde Kırgızların, Kazakların destanlarında bu gele
nek canlı olarak süre gitmektedir;
Anadolu
âşıklarının
hikâye anlatmalarında yer yer atasözlerine çalan kalıplaş
mış, tekerlememsi takım-sözlerle anlatıyı süsleme çabası
bu geleneğin bir kalmtısı olsa gerektir.
Osmanlı çağında atasözlerinin bu yolda kullanılma
geleneğinin yerini, çoğu kez halk edebiyatından gelme
atasözlerini arûz ölçüsüne uydurmak için çekiştirip bo
zarak şiirleri süsleme hüneri almıştır. XVI’ncı yüzyıl şai
ri Güvâhî'nin Pendnâme’sinde, XVII'nci yüzyıl şairlerin
den Sâbit'in gazellerinde bu davranışa örnekler bulunur
Kimi şairlerden kalan ve atalarsözü değeri taşıdığı için
belleklerde yerleşen dizelerin de halkın içinde yayılıp be
nimsendiğini ve halk edebiyatının bu türünü zenginleş
tirdiğini unutmamak gerekir; Âşık Seyrânî’nin (XIX'uncu
yüzyıl):
Yolcular, yanılır, yollar yanılmaz
dizesi gibi. — XVi'ncı yüzyıldan Bağdad’lı Rûhî’nin, Tan-
zimât çağı ünlü yazarı Ziya Paşa’nın şiirlerinden kopmuş
kimi dizeler de, aydın çevrelerde atasözü yerinde ve de
ğerinde kullanılır olmuştur.
134
Soru 6 5 : Atasözleri değişmez gerçekleri mi
söyler?
Tü-rk atasözterinden, dokuz yüzyıl önce de, bugün
de halk içinde kullanılanlara Kaşgarlı Mahmûd'un (Xl'in-
ci yüzyıl) kitabında örnekler bulunuyor: Kanı kan ile yu
mazlar, kanı su ile yurlar ve Gözden ırak olan gönülden
de ırak olur sözleri gibi. Kaşgarlı'nın kitabında iki var
yant olarak yer almış olan bir atasözünün Tevrât (JerĞ-
mie, 31/29; EzĞchiel, 18/2) taki bir sözün türkçesi oldu
ğunu söylersek, türk atasözlerinden bazılarının eskiliği
ve yaygınlığı anlaşılır; o sözün türkçesi şöyledir: Atası acı
yese oğlunun dişi kamaşır.
Bu örnekler, kimi ahlâk kurallarının, ya da yaşam de
nemeleri sonunda erişilmiş gerçeklerin, ilk söylendikleri
yerlerden çok uzaklarda, ve o çağlardan çok sonraları da
değerlerini yitirmediklerini bize öğretir.
Ama bu yargı
bütün atasözleri için doğru olmaz. Atasözleri arasında
çelişkili yargıları bildirmiş olanların bulunması, onları söy
leyenlerin her zaman belli bir konu üzerinde aynı kanıda
olmadıklarını gösterir.
Halkedebiyatının
her türünden
ürünler gibi atasözleri de oluşup geliştikleri çevrelerin ve
çağların düşünüş ve davranışlarını dile getirmişlerdir. Ah
lâk kurallarından birçoğunun donmuş, değişmez yasalar
olmadığı ise bir gerçektir.
Bir de şunu belirtmek yerinde olur: atalarsözü, keli
menin açıkça belirttiği gibi, geçmiş kuşaklardan
kalma
kurallardır; bu bakıma «tutucu» bir düşün düzenini tem
sil etmelerini tabiî karşılamalıdır. Böyle olunca da onları
her çağ kendi ilerlemesine engel olmadığı ölçüde benim
seyecektir. Kutsal ve şaşmaz gerçekler bilip, söyledikleri
ne olursa olsun onlara uymayı zorunlu
saymak yersiz
bir davranış olur.
135
Soru 6 6 : Alkışların ve kargışlatın çeşitleri ne
lerdir?
Nasıl atasözlerini, bir: asıl atasözleri, bir de: atasözü
değerinde deyimler diye ikiye ayırdıysak, alkış ve kar
gışları da aynı şekilde iki bölüğe ayırabiliriz. Bir bölük
te sadece konuşmayı renklendiren, kısa kalıplar şeklinde
alkış ve kargış ( = hayır-dua, bed-dua) sözleri vardır. Bu
biçimdekileri bir «halkedebiyatı türü» olarak tanımlamak
yersiz olur; konuşmayı süsleyici, duyguları belirtici, an
latımı güçlendirici dil öğeleridir bunlar; kısalıkları, yo
ğunlukları son kertede bulunmakla ve çok kullanılır ol
makla rkincl
bölüktekilerden ayrılırlar:
Allah murad'nı
versin!, Tuttuğun altın olsun alkışlara; İnim inim inleye-
sin!, Allah belânı versin!, Muradına ermeyesin! kargışla
ra örnek olarak gösterilebilecek beylik söz kalıplarıdır.
İkinci bölüğü, koygunluğunu anlatımdaki özenilmiş-
likten, imge, düşünce ve çağrışım buluşlarındaki başarı
dan alanlardır. Küçücük sanat yapıtları diyebileceğimiz
bu bölük alkışlara ve kargışlara birkaç örnek verelim.
A lkışla r:
• Allah harmandan elini, yalandan dilini çeksin!
(Yani: Tanrı seni, ilin harmanından
hırsızlık etme
ve yalan söyleme günahlarını işlemekten korusun!).
• Yat, baş ucunda bul; kalk, ayak ucunda bul!
(Yani: her istediğini kolayca elde etmeni dilerim Tan
rıdan).
Kargışlar:
• Allah sana uyuz versin de tırnak vermesin!
(Yani: acını hafifletecek her türlü araçtan
yoksun
kalmanı dilerimi).
• Boğazı kurusun da bir yudum su veren bulunma*
sın.
136
Dostları ilə paylaş: |