9
Nöroendokrin sistem
Vücuttaki su dengesi primer olarak ADH tarafından kontrol edilir.
Ekstrasellüler
alanın ozmolalitesindeki değişiklikler suyun hücre içine ya da dışına net hareketini yansıtır.
Serum ozmolalitesi arttığı zaman hipotalamus uyarılarak ADH salgılanır. Ayrıca hacim
azalması karotis cisimleri ve baroreseptörleri etkileyerek ADH sekresyonunu daha da artırır.
Ozmoreseptörler ve baroreseptörlerin eşgüdümlü çalışmasıyla normal serum ozmolalitesi ve
yeterli intravasküler hacim sağlanarak TVS dengede tutulur.
Ekstrasellüler kompartmanın bileşimi ve hacminin kontrolünde renin-anjiyotensin-
aldosteron sistemi, ADH, atriyal natriüretik peptid, B-tipi natriüretik peptid gibi çeşitli
hormonlar rol alır. Bu hormonlar etkilerini temel olarak renal Na
+
ve su atılımının
düzenlenmesi, sistemik vasküler direnç ve miyokard kasılmasında değişiklikler üzerinden
gösterir. Bradikinin, prostaglandinler ve prolaktin gibi diğer hormonlar da birçok düzenleyici
hormonun etkisini düzenler. Gebelik haftası düştükçe nöroendokrin yapının matürasyonu ve
hormonlara verilen yanıt azalmaktadır.
SODYUM DENGESĠ
Sodyum, ESS ve plazma hacmini belirleyen ana bileşendir. Glomerüllerden
süzüldükten sonra proksimal tübüllerden geri emilir. Sodyumun geri emilimi, Henle kulpunda
Na
+
-K
+
-2Cl
−
kotransporter aracılığı ile (lup diüretiklerinin etki alanı), distal kıvrımlı tübüllerde
ise (tiyazid diüretiklerin etki alanı) Na
+
- Cl
-
kotransporter aracılığı ile gerçekleşir. Toplayıcı
kanallarda Na
+
geri emilimi aldosteronun etkisiyle sağlanır.
Sağlıklı term bebeklerde bazal Na
+
tutulumu erişkinlere benzer ve fraksiyone sodyum
atılımı (FE Na) %1’in altındadır; ancak ikinci ve üçüncü günlerde diürez ile birlikte geçici bir
yükselme olur. Preterm bebeklerde ise, GFH renal tübüler geri emilim kapasitesinden göreceli
olarak fazla olduğundan gebelik yaşıyla ters orantılı olarak renal Na
+
kaybı artmıştır. Gebelik
yaşı 28 hafta olan bir bebekte FE Na %5-6 düzeyine kadar çıkabilir. Sonuç olarak preterm
bebeklerde hayatın ilk 2-3. haftalarında yüksek renal Na
+
kaybı ve yetersiz intestinal Na
+
emilimi sonucu negatif sodyum dengesi ve hiponatremi gelişebilir. Serum Na düzeyi 135-145
mEq/L arasında tutulmalıdır.
Hipoksi, respiratuvar distres, hiperbilirubinemi, akut tübüler nekroz ve polisitemi
preterm ve term bebeklerde idrar ile Na
+
kaybına neden olabilen durumlardır. Dopamin, beta-
blokerler, asetilkolin esteraz inhibitörleri (ACE inhibitörleri) ve diüretikler gibi farmakolojik
ajanlar da renal Na
+
atılımını artırabilir.
10
Antenatal steroid uygulamasının preterm bebeklerde İSK miktarını azalttığı, renal
epitel transport sisteminin matürasyonunu artırdığı ve bu sayede çok DDT preterm bebeklerde
sıvı ve elektrolit dengesi üzerinde olumlu etki gösterdiği bilinmektedir.
POTASYUM DENGESĠ
Potasyum primer intrasellüler katyondur. Nöromüsküler ve kardiyovasküler dokuların
uyarılabilirliğini düzenler. Total vücut potasyumunun %98’i intrasellüler, %2’si ekstrasellüler
alanda bulunur. İntrasellüler ve ekstrasellüler alandaki K
+
farkı hücre membranında bulunan
Na
+
/K
+
-ATPaz tarafından sağlanır. Bu gradient, hücrenin istirahat membran potansiyelini
belirler.
Total vücut potasyumunun düzenlenmesinde, K
+
atılımı ve intrasellüler ve
ekstrasellüler kompartmanlar arası K
+
geçişi olmak üzere iki mekanizma rol oynar.
Potasyumun %90-95’i böbrekler, yaklaşık %5-10’u da bağırsaklar yoluyla atılır. Terle K
+
kaybı normal şartlarda ihmal edilecek kadar azdır. İnsülin, katekolaminler, aldosteron gibi
hormonlar, vücut pH değişiklikleri, beta agonist ilaçlar intrasellüler ve ekstrasellüler alandaki
K
+
dağılımını değiştirir. Bu nedenle serum potasyum düzeyi total vücut potasyumunu
yansıtmayabilir. ESS pH değerinde her 0.1 ünite azalma, serum K
+
düzeyini 0.6mEq/L artırır.
Serum potasyum düzeyi 3.5-5 mEq/L aralığında tutulmalıdır. Yenidoğanlarda,
özellikle küçük preterm bebeklerde erken postnatal dönemde serum potasyum düzeyi daha
yüksek olabilir. Yenidoğandaki bu göreceli hiperkaleminin nedeni renal fonksiyonların,
Na
+
/K
+
-ATPaz aktivitesinin ve hormonal yanıtların yetersizliği ile ilişkilidir.
SIVI VE ELEKTROLĠT GEREKSĠNĠMLERĠNĠN BELĠRLENMESĠ
Sıvı- elektrolit tedavisi planlanırken, fetal gelişim ve postnatal dönemdeki fizyolojik
değişiklikler ile uyumlu olacak şekilde hesaplamalar yapılmalı, gereksinimler belirlenirken
idame, defisit ve devam eden kayıplar temel alınmalıdır. Bebeğin gebelik yaşı, böbrek
fonksiyonları, ortam ısısı ve nemi, ventilatör gereksinimi, drenaj tüplerinin varlığı ve
gastrointestinal (GİS) kayıplar ihtiyacın belirlenmesinde kritik faktörlerdir.