Türk Neonatoloji Derneği yenġDOĞanda sivi ve elektrolġt dengesġ rehberġ – 2016



Yüklə 0,51 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/19
tarix27.03.2018
ölçüsü0,51 Mb.
#35092
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

 

Nöroendokrin sistem 

Vücuttaki  su  dengesi  primer  olarak  ADH  tarafından  kontrol  edilir. 

Ekstrasellüler 

alanın ozmolalitesindeki değişiklikler suyun hücre içine  ya da dışına net  hareketini  yansıtır. 

Serum  ozmolalitesi  arttığı  zaman  hipotalamus  uyarılarak  ADH  salgılanır.  Ayrıca  hacim 

azalması karotis cisimleri ve baroreseptörleri etkileyerek ADH sekresyonunu daha da  artırır. 

Ozmoreseptörler ve baroreseptörlerin eşgüdümlü çalışmasıyla normal  serum  ozmolalitesi  ve 

yeterli intravasküler hacim sağlanarak TVS dengede tutulur. 

Ekstrasellüler  kompartmanın  bileşimi  ve  hacminin  kontrolünde  renin-anjiyotensin-

aldosteron  sistemi,  ADH,  atriyal  natriüretik  peptid,  B-tipi  natriüretik  peptid  gibi  çeşitli 

hormonlar  rol  alır.  Bu  hormonlar  etkilerini  temel  olarak  renal  Na

+

  ve  su  atılımının 



düzenlenmesi,  sistemik  vasküler  direnç  ve  miyokard  kasılmasında  değişiklikler  üzerinden 

gösterir. Bradikinin, prostaglandinler ve prolaktin gibi diğer hormonlar da birçok düzenleyici 

hormonun etkisini düzenler. Gebelik haftası düştükçe nöroendokrin  yapının matürasyonu ve 

hormonlara verilen yanıt azalmaktadır.

 

 

SODYUM DENGESĠ 

Sodyum,  ESS  ve  plazma  hacmini  belirleyen  ana  bileşendir.  Glomerüllerden 

süzüldükten sonra proksimal tübüllerden geri emilir. Sodyumun geri emilimi, Henle kulpunda 

Na

+



-K

+

-2Cl



kotransporter aracılığı ile (lup diüretiklerinin etki alanı), distal kıvrımlı tübüllerde 

ise  (tiyazid  diüretiklerin  etki  alanı)  Na

+

-  Cl



-

  kotransporter  aracılığı  ile  gerçekleşir.  Toplayıcı 

kanallarda Na

+

 geri emilimi aldosteronun etkisiyle sağlanır. 



Sağlıklı term bebeklerde bazal Na

+

 tutulumu erişkinlere benzer ve fraksiyone sodyum 



atılımı (FE Na) %1’in altındadır;  ancak ikinci ve üçüncü günlerde diürez ile birlikte geçici bir 

yükselme olur. Preterm bebeklerde ise, GFH renal tübüler geri emilim kapasitesinden göreceli 

olarak fazla olduğundan gebelik yaşıyla ters orantılı olarak renal Na

+

 kaybı artmıştır. Gebelik 



yaşı  28  hafta  olan  bir  bebekte  FE  Na  %5-6  düzeyine  kadar  çıkabilir.  Sonuç  olarak  preterm 

bebeklerde  hayatın  ilk  2-3.  haftalarında  yüksek  renal  Na

+

  kaybı  ve  yetersiz  intestinal  Na



+

 

emilimi sonucu negatif sodyum dengesi ve hiponatremi gelişebilir. Serum Na düzeyi 135-145 



mEq/L arasında tutulmalıdır. 

Hipoksi,  respiratuvar  distres,  hiperbilirubinemi,  akut  tübüler  nekroz  ve  polisitemi 

preterm ve term bebeklerde idrar ile Na

+

kaybına neden olabilen durumlardır. Dopamin, beta-



blokerler, asetilkolin esteraz inhibitörleri (ACE inhibitörleri) ve diüretikler gibi farmakolojik 

ajanlar da renal Na

+

 atılımını artırabilir.  




10 

 

Antenatal  steroid  uygulamasının  preterm  bebeklerde  İSK  miktarını  azalttığı,  renal 



epitel transport sisteminin matürasyonunu artırdığı ve bu sayede çok DDT preterm bebeklerde 

sıvı ve elektrolit dengesi üzerinde olumlu etki gösterdiği bilinmektedir.  



 

POTASYUM DENGESĠ 

Potasyum primer intrasellüler katyondur. Nöromüsküler ve kardiyovasküler dokuların 

uyarılabilirliğini düzenler. Total vücut potasyumunun %98’i intrasellüler, %2’si ekstrasellüler 

alanda  bulunur.  İntrasellüler  ve  ekstrasellüler  alandaki  K

farkı hücre membranında bulunan 



Na

+

/K



+

-ATPaz  tarafından  sağlanır.  Bu  gradient,  hücrenin  istirahat  membran  potansiyelini 

belirler. 

Total  vücut  potasyumunun  düzenlenmesinde,  K

atılımı  ve  intrasellüler  ve 



ekstrasellüler  kompartmanlar  arası  K

geçişi  olmak  üzere  iki  mekanizma  rol  oynar. 



Potasyumun  %90-95’i  böbrekler,  yaklaşık  %5-10’u  da  bağırsaklar  yoluyla  atılır.  Terle  K

kaybı  normal  şartlarda  ihmal  edilecek  kadar  azdır.  İnsülin,  katekolaminler,  aldosteron  gibi 



hormonlar, vücut pH değişiklikleri, beta agonist ilaçlar intrasellüler ve ekstrasellüler alandaki 

K

+



  dağılımını  değiştirir.  Bu  nedenle  serum  potasyum  düzeyi  total  vücut  potasyumunu 

yansıtmayabilir. ESS pH değerinde her 0.1 ünite azalma, serum K

+

 düzeyini 0.6mEq/L artırır. 



Serum  potasyum  düzeyi  3.5-5  mEq/L  aralığında  tutulmalıdır.  Yenidoğanlarda, 

özellikle  küçük  preterm  bebeklerde  erken  postnatal  dönemde  serum  potasyum  düzeyi  daha 

yüksek  olabilir.  Yenidoğandaki  bu  göreceli  hiperkaleminin  nedeni  renal  fonksiyonların, 

Na

+



/K

+

-ATPaz aktivitesinin ve hormonal yanıtların yetersizliği ile ilişkilidir.



 

 

SIVI VE ELEKTROLĠT GEREKSĠNĠMLERĠNĠN BELĠRLENMESĠ

 

Sıvı-  elektrolit  tedavisi  planlanırken,  fetal  gelişim  ve  postnatal  dönemdeki  fizyolojik 



değişiklikler  ile  uyumlu  olacak  şekilde  hesaplamalar  yapılmalı,  gereksinimler  belirlenirken 

idame,  defisit  ve  devam  eden  kayıplar  temel  alınmalıdır.  Bebeğin  gebelik  yaşı,  böbrek 

fonksiyonları,  ortam  ısısı  ve  nemi,  ventilatör  gereksinimi,  drenaj  tüplerinin  varlığı  ve 

gastrointestinal (GİS) kayıplar ihtiyacın belirlenmesinde kritik faktörlerdir. 



 

 

 

 

 

 


Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə