17
ASĠT BAZ DENGESĠ
Asit-baz dengesi, vücut sıvılarında hidrojen iyonu (H
+
) konsantrasyonunun dengesidir.
pH bir solüsyondaki H
+
konsantrasyonunun negatif logaritmasıdır. Vücut sıvılarında
bulununan H
+
konsantrasyonundaki değişiklikler enzim aktivitelerini, elektrolit düzeylerini,
organ fonksiyonlarını ve normal gelişmeyi etkiler. Sağlıklı erişkin insanlarda ESS’daki H
+
konsantrasyonu 35-45 mEq/L’dir ve pH değeri olarak 7.35-7.45 aralığına karşılık
gelmektedir. Erişkinlerdekine benzer şekilde yenidoğan bebeklerde de ESS pH değeri dar bir
aralıkta korunur. Serum pH değerinin 7.35 altına inmesi asidoz, 7.45 üstüne çıkması ise
alkaloz olarak tanımlanır. pH değerinin normal sınırlar arasında tutulmasını sağlayan
sistemler, vücudun tampon sistemleri, solunum sistemi ve böbreklerdir. Tampon, sisteme asit
ya da baz eklendiğinde pH değişikliklerini en aza indirebilen maddedir.
Serum pH değerinin fizyolojik aralıkta tutulması iki mekanizmayla sağlanır:
1. pH değerinde ani düşüş veya yükselmelere yanıt olarak ekstrasellüler ve
intrasellüler tampon sistemleri ile akut kompanzasyon
2. Asit veya bazların renal yolla atılımı ile sağlanan geç kompanzasyon
Akut kompanzasyon:
Serum pH değerindeki düşüşe yanıt olarak H
+
iyonu, H
+
/K
+
değiştirici sistemi ile
hücre içine girerken, K
+
hücre dışına çıkar. Hücre içine giren H
+
iyonu hücre içi tamponlar
olan hemoglobin, organik fosfatlar ve kemikte hidroksiapatit tarafından tamponlanır. Serum
pH değeri arttığında ise H
+
hücre dışına çıkarken K
+
hücre içine girer. Akut asit yükünün
yaklaşık %47’si intrasellüler sistem tarafından tamponlanır. Kronik asidozda kemik tampon
sistemi önemli hale gelir, kemik rezorpsiyonu ve sonucunda kemikten Na
+
, K
+
, HCO
3
-
ve
kalsiyum (Ca
++)
kaybı olur.
En önemli ekstraselüler tampon bikarbonat-karbonik asit tampon sistemidir. Bu
tampon sistemi etkisini, karbondioksitin (CO
2
) solunum yoluyla atılması ve böbrekler
tarafından bikarbonat (HCO
3
-
) geri emilimi veya atılımının düzenlenmesi ile gösterir. Asit
üretiminin arttığı durumlarda HCO
3
-
tüketimi artarken karbonik asit (H
2
CO
3
) ve CO
2
seviyeleri yükselir.
H
+
+HCO
3
-
H
2
CO
3
Karbonik anhidraz
H
2
O + CO
2
Artan CO
2
kan beyin bariyerini geçerek santral sinir sistemindeki (SSS)
kemoreseptörleri uyarıp solunum hızını ve derinliğini artırır ve CO
2
düzeyi 12-24 saat içinde
18
azalır. Alkaloz durumunda ise HCO
3
-
konsantrasyonunun artmasıyla hipoventilasyon ve CO
2
birikimi olur. Henderson-Hasselbach denklemi, pH, parsiyel karbodioksit basıncı (PaCO
2)
ve
HCO
3
-
arasındaki ilişkiyi gösterir: pH= 6.1+log[HCO
3
-
/(0.03-PaCO
2
)
].
Geç kompanzasyon:
Uzun dönemde serum pH değerinin normal sınırlarda tutulması asit –baz üretimi, alımı
ve vücuttan atılımı arasındaki dengeye bağlıdır. Diyetle alınan asit miktarı çok azdır ve
günlük asit yükünün çoğu normal metabolik işlevlerden kaynaklanmaktadır. Fizyolojik
durumlarda vücutta metabolik aktivite sonucu uçucu ve sabit asit yükü (1-2 mEq/kg/gün)
oluşur. Karbonik asit en fazla oluşan uçucu asittir ve CO
2
şeklinde akciğerlerden atılır. Laktik
asit, ketoasitler, fosforik asit, hidroklorik asit ve sülfürik asit sabit asitlerdir ve ESS’daki
HCO
3
-
tarafından tamponlanır.
Renal sistem asit-baz dengesindeki değişikliklere daha yavaş yanıt veren fizyolojik
düzenleyici sistemdir. Ekstrasellüler ve intrasellüler tamponlar içinde bulunan H
+
iyonu
böbrekler tarafından HCO
3
-
emilimi ile, ayrıca amonyum olarak ve titre edilebilir asitler
(fosfat ve sülfat tuzları) şeklinde idrarla atılır.
FETUS VE YENĠDOĞANDA ASĠT-BAZ DENGESĠ
Fetal asit-baz dengesinin sağlanmasında plasenta en önemli rolü oynar. İntrauterin
dönemde metabolik asidoza solunumsal kompanzasyonun fizyolojik önemi yoktur. Fetal
böbreklerin asitleri atabilme, HCO
3
-
oluşturabilme ve pH değişikliklerini düzenleme
kapasitesi kısıtlıdır. Nefronogenez 34. gestasyon haftasında tamamlanmasına rağmen
nefronların matürasyonu ve proksimal tüpte bikarbonat geri alımı, distal tübüler asidifikasyon
gibi fonksiyonel gelişimler hayatın ilk yılı boyunca devam eder.
Uteroplasental fonksiyonların bozulması veya kan akımının azalması fetal metabolik
asidozun en sık sebebidir. Astım, havayolu tıkanıklıkları, narkotik bağımlılığı, magnezyum
sülfat toksisitesi gibi uzamış maternal hipoventilasyon yapan durumlar ise fetüste respiratuvar
asidoza neden olur.
Yaşamın ilk 24-48 saatinde asit-baz dengesini, perinatal süreç, ortam ısısı, beslenme
ve bebeğin gebelik haftası gibi faktörler etkiler. Doğumdan kısa süre sonra fizyolojik olarak
hafif metabolik asidoz görülebilir. Umbilikal arter kan gazında normal pH değerleri 7.20-7.28
aralığındadır; baz defisiti ise 2.7 ± 2.8 mEq/L ile 8.3± 4.0mEq/L arasında değişebilir.
Yenidoğanlarda arteriyel kan gazı örneğinde normal kabul edilen değerler; pH:7.30-
7.45, PaCO
2:
35-45mmHg (pH normal aralıkta ise hafif yüksek değerler de kabul edilebilir)
ve parsiyel oksijen basıncının (PaO
2
) oda havasında 55-65 mmHg arasında olmasıdır.