Uluslararasi göÇ ve insan kaçAKÇiliğI İle mücadele semineri akiş plâni



Yüklə 72,6 Kb.
səhifə3/4
tarix26.08.2018
ölçüsü72,6 Kb.
#64462
1   2   3   4

SIĞINMACILARIN SOSYAL SORUNLARI

Sığınmacılar içinde bulundukları konum ve koşullardan ötürü çeşitli sosyal sorunlarla karşıkarşıya kalmaktadırlar. Öncelikle, ülkesini, baştanberi yaşadığı toprakları, ailesini, yakınlarını, çevresini, kültürünü, alışkanlıklarını terketme kararı kolay verilir bir karar değildir. Bu kararı vermek başlıbaşına insanın omuzlarına büyük yükler bindirir. Nereye gidecektir, hangi ülkeye, hangi yoldan girebilecektir? Risk oranı nedir? Girebilecek midir, girebilirse tutunabilecek midir? Parası yetecek midir? Ailesini bırakınca onların başına bir şey gelir mi, yanına alsa çoluk çocuk hepsini dağdan nasıl aşırıp başka bir ülkeye sokabilecektir? Kendisi için güvenli ülke hangisidir; kabul edilmezse ne yapacaktır? Farklı dilde, farklı dinde, kültürde, farklı alışkanlıklarda, az eşya ile, yok para ile yolunu istediği gibi oluşturabilecek midir; kendisine birileri yardımcı olur mu acaba, yoksa başına daha kötü şeyler gelebilir mi?

Örneğin bir ülkeden bir ülkeye gizlice kaçarken insan kaçakçılarına tüm paralarını kaptırabilir ve istedikleri ülkeye giremeden bir dağ başında bu kaçakçılar tarafından bırakılabilirler mi? Ya da bir köhne botla kalabalık bir “umut yolculuğuna” çıktıklarına bot batmadan gidebilir mi? Yoksa sık sık haberlerde okuduğumuz gibi botun batmasıyla tüm umutlar denize mi gömülür? Bu düşüncelerin yarattığı gerilim korkunçtur. İnsanı insanlıktan çıkarmaya yeter.

“Öteyandan, terkedilen ülkede yitirilen sosyal çevrenin, gelinen yeni ülkede kolayına yeni bir sosyal çevre yaratamamanın yarattığı sosyal rahatsızlıklar. İnsansızlık. Karşıkarşıya gelinen anlayışsızlık. Anlayışsızlığı anlayama. Bunca insanın arasında çözüm bulunamamasının yarattığı sosyal küsüş. Kendi ülkesindeki eski toplumdan kopuş. Yeni gelinen ülkede yeni sosyal çevre yaratamama, yalnızlık ve bir süre sonra yeni oluşturulmaya çalışılan yeni sosyal çevreden de kopuş. Yani: Tedavi gerektirecek sosyal rahatsızlıkların ortaya çıkması. Giderek, sosyal travma.” (Tomanbay, 2005).

Geleceğe yönelik, çözümsüz bu soruları 24 saat düşünmek bile insanın dengesini, ruh sağlığını bozmaya yetebilir. Buna kendi ülkesindeki baskıları, sıkıntıları, kuşkular da eklerseniz sığınma arayanın kaldığı ağır baskıyı eşduyumsayabilirsiniz.

Başta ilk göç kararını veren, sığınma kararını veren kişinin yaşadığı duygu travmasının hızla suya düşen taşın etrafında dışa doğru açılarak yayılan halka dalgalar gibi ailesine, çevresine hızla yayılması doğaldır. Ve bu etkilenim etkililiği artarak yayılır. Böylece göçten en çok kadınlar, çocuklar ve yaşlılar etkileniyor. Sığınma serüvenine çıkanlar içinde de ençok etkilenen ve sosyal desteği ençok gerekseyenler onlar.

Ailesinin, sorumluluklarını taşıdığı kişilerin içinde düştüğü sıkıntılı durum süre olarak uzarsa erkeğin psikolojisi de daha çok bozularak bizzat ailesine karşı saldırgan konuma geçebilir. Böylece aile içi sorunlar tırmanış gösterir. Bu aile bireylerine ya da kendisine yönelik şiddete kadar varabilir.

Özetleyerek, göçmenler ve sığınmacılar bir ülkeye girdiklerinde bir anda çok farklı sorunlarla yüzyüze kalırlar. Bunların en başında dil olarak anlaşamama gelir. Ekonomik sıkıntıları, parasızlıkları, sınırlı paraları olması gelir. İvedi olarak barınma ve beslenme sorunları karşısındadır. Beslenmede alışkanlıkdışı besinleri tüketme zorunluğu başka bir sorun olabilir. Bir süre sonra giyim kuşam sorunu kendisini gösterir. Dil olarak anlaşamama bu sorunların boyutlarını etkiler.

Bu temel giriş sorunlarından sonra diğer sorun bloklarını şöyle sıralayabiliriz. Ekonomik, sağlık, eğitim, çalışma, çalışma hakkına sahip olabilme, iş bulma, sigorta, sosyal yardım sorunları ardı ardına patlak verir. Tüm bunlar çevre ile sağlıklı bir uyumu hem ivedi zorunlu kılar, hem güçleştirici etki yapar. Göçmen ve sığınmacı hiçdeğilse bir süreliğine de olsa itilir, yerli halk tarafından kabul görmez. Ekmeklerini paylaşacakları düşünülür. Mahallenin ahlakını ya da alışkanlıklarını bozacakları düşünülür; istenmezler. Çünkü talepleri yerlilerle aynı ama kültürleri farklıdır. Bilinmeyen, tanınmayan kaygı vericidir, ürküntü vericidir. Bu da onların üzerinde doğal olarak olumsuz etkiler yapar.

Sorunlar;


  • bulunulan ülkeye (kaynak ülke, çıkış ülkesi),

  • cinsiyeti (kadın, erkek),

  • yaş durumu (bebek, çocuk, genç, yetişkin, yaşlı),

  • mağdurun sağlık durumu (sağlıklı, hasta, diş ağrısı, kanser, engelli, özürlü…)

  • mağdurun eğitimi ve sosyal statüsü (öğrenim görmüş, görmemiş…),

  • sorun kökenlerine (ekonomik, siyasal, sosyal, dinsel, dilsel, etnik, kültürel, cinsel…),

  • mağdurun üzerinde yaptığı etkilerin ve sonuçların boyutları (Örneğin, zulüm korkusu ile ağır zulüm konusundaki kuvvetli olasılık, bunların ikisi de sosyal çalışmanın çalışma alanına girer.)

gibi durumlara göre değişiklikler, farklılıklar gösterir ve faklı meslek müdahalelerini, bu müdahalelerin farklı boyutlarını, modellerini, yöntem ve tekniklerinin tasarlanmasını ve uygulanmasını gerektirir. Farklı sosyal mesleklerin birarada ya da yalnız müdahalelerini öne çıkartır. Ayrıca bu mesleksel müdahaleler toplu, grupsal olabildiği gibi bireye özel müdahaleler olarak farklılaşabilir. Bunları ayrı ayrı bu yazı içinde ele almak olanaksızdır. Bunların hepsi meslek elemanları tarafından takım çalışmaları ve tartışmaları yöntemiyle duruma göre geliştirilmelidir.

Türkiye’de sığınmacılar ve sosyal hizmetlerle ilgili yayınlanan ilk kitap Cenevre ‘de BMMYK Sosyal Hizmetler Bölümü tarafından konu ile ilgili yayınlanan bir raporun (1994) Semih Bülbül tarafından çevrilmesi ve SGDD tarafından bastırılmasıyla (1998) ortaya çıkmıştır. Bu kitapta görüyoruz ki, raporun özgün adı “Community Services for Urban Refugees”dir14. Türkçesi doğru bir çeviri değildir. Kentsel Mülteciler İçin Topluluk Hizmetleri” olmalıydı. Çünkü sosyal hizmetler topluluk hizmetlerinden çok daha geniş bir hizmet alanını ifade eder. Kitap topluluk boyutundaki hizmetleri almış. Belki de raporun adına “Social Services for Urban Refugees” dense daha doğru mu olurdu?

Kitapta kentlerde bulunan sığınmacılar özel gereksinim grupları (özel ihtiyaç grupları) olarak ele alınmış ve bunlar şöylece kategorize edilmişler: Şiddet Kurbanları, çocuklu kadınlar, - kimsesiz ve ailelerinden ayrı – çocuklar, Yaşlılar, özürlüler ve AIDS kurbanları (SGDD, 1998, 49-65). Bunların arasına AIDS dışında hasta olarak sığınma yoluna çıkanlar alınmamış. Bunların ciddi sağlık sorunları özel müdahaleler istiyor. Bunlar için yasal düzenlemeler, duruma özgü hastalık sigortalarının geliştirilmesi gerekiyor.

Bu arada ilkler arasında Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği tarafından 2003 yılında yayınlanan doğrudan meslekle ilgili bir el kitabını da anmak gerekir. Sosyal Hizmet Mesleği ve Mültecilere Yönelik Hizmetler – El Kitabı – adıyla yayınlanan 16 sayfalık kapaksız yayın Türkiye’de sosyal çalışma ve sığınmacılık konularını birarada ele alan ilk doğrudan çalışma olarak belirmektedir15.



GÖÇ, SIĞINMA VE İNSAN KAÇAKÇILIĞI KONULARINDA VERİLECEK SOSYAL HİZMETLER

Konu geniştir. Göç, sığınma ve insan kaçakçılığı konularında farklı eylem ve hizmet modelleri olacaktır. Ancak genel olarak aşağıdaki görev başlıkları çalışma rotasını çizecektir. Aşağıdaki görev başlıklarından anlatılmak istenen nüfus ve işlev gruplarının kimler olduğunu burada kısaca adlandıralım: Sığınma arayanlar, yanlarında getirilen çocuklar, sığınma arayan gençler ve kadınlar, sığınma arayan ya da yanlarında getirilmiş yaşlılar, anlık bakım gerekseyen hasta sığınma arayanlar, ruhsal, zihinsel, AIDS gibi uzun evreli rahatsızlıkları olan sığınma arayanlar, babası anası, çocuğu sınır geçerken enterne edilmiş, öldürülmüş, ama sınırı geçebilen çocuklar, babalar, analar, şiddet görmüş, travma geçirmiş kimseler, cinsel farklılıkları olan sığınma arayanlar ve başka her türlü kişiye özgü sorunları olan sığınma arayanlar, yeni yaşamlarına hızla uyum sağlamaları gereken sığınma hakkını almış sığınmacılar, aileleri, yakınlarıyla ve komşularıyla ilişkileri iyi olmayan sığınma arayanlar ve sığınmacılar… ve diğer boyutta, sığınma amacıyla yurtdışına çıkmış kişilerin geride kalan aileleri, eşleri, çocukları, yaşlıları, yakınları… bunların yanısıra, göçmen olarak ülkeye girenler, ülkeden çıkma hazırlığında olanlar, insan ve göçmen kaçakçılığı, insan ve göçmen ticareti kurbanları (kendisi), mağdurları (kendisi, eşi, çocukları…), hepsi sosyal çalışma mesleğinin konularıdırlar, hepsi kendileri için sosyal hizmet üretilmesi gereken öznelerdir.



  • Göç ve yeni yerleşim sürecinde ortaya çıkan aile bireylerinin herbiri ile ilgili kısa evreliden (beslenme, konma, sağlık sorunları) uzun evreliye (çocukların eğitimi) sorunlarının çözülmesi için sürekli eylem üstünde olmak.

  • Göç konusunda ilgili yasalara göre yerleştirme, yeni ortamın hazırlanması, hazırlanan ortama göçmenlerin uyum sağlamaları için çalışmalar yapmak.

  • Her tür sorun sahibi gruplar içinde hem birebir sosyal sorunu olan başvuru sahiplerine doğrudan çözüm üreterek uygulamak, hem de – varsa – aileye yaklaşarak sorunların aileye yaygınlaşmaması için çalışmalar yapmak.

  • Bir yandan bu tür bireysel ve ailesel sorunların çözümüyle ilgilenirken diğer yandan da politik ve bürokratik sorunların giderilmesi için ilgili makamlar nezdinde çalışmalar yapmak. Örneğin, göçmenlerin sorunların çözülmesi için daha çok olanak yaratılması yönünde ilgili makamlarla, örneğin, sığınmacının durumuna gerçekten inanılıyorsa sığınma hakkının kabul edilmesi yönünde, insan kaçakçılığının önlenmesi ve insan kaçakçılığı mağdurlarının durumlarının iyileştirilmesi yönünde ilgili makamlarda ve makamlarla çalışmalar yapmak.

  • İnsan kaçakçılığı ve ticareti konusunda STÖler ile kamuoyu oluşturma ve önlem geliştirme çalışmaları yapmak.

  • Topluma kazandırılan insan ticareti, insan kaçakçılığı ve göçmen kaçakçılığı mağdurlarına sahip çıkmak, haklarını savunmak, onlara ve arkada kalanlarına yeni bir istendik yaşam oluşturmak için mesleksel girişimlerde bulunmak.

  • Mevzuatın ve resmi uygulamaların iyileştirilmesi yönünde politik sosyal çalışma yapmak.

  • Konu ile ilgili sivil toplum örgütlerini harekete geçirici ve katıcı çalışmalar yapmak.

  • Göç etme süreci biten göçmenin, ailesinin ya da sığınma hakkı kabul edilen başvuranın ve – varsa - ailesinin yeni toplumlarıyla kaynaştırma ya da bütünleştirme çalışmaları yapmak.

  • Bu yönde uyum kursları düzenlemek, düzenlenmesine ortam hazırlamak, ilgili iç ve dış, resmi ya da sivil çevreleri harekete geçirmek.

  • Göçmen aileleri arasındaki uyum, sığınmacı aileleri arasındaki uyum için bütünleştirici, anlayış geliştirici çalışmalar yapmak.

  • Gerekiyorsa dil öğrenimleri için kurslar düzenlenmesi yönünde resmi ve sivil kaynakları örgütlemek ve harekete geçirmek.

  • Yasal olarak çalışma hakkı olan göçmen ve sığınmacılar için iş aramak, iş olanakları yaratmak.

  • Mesleksel gelişimleri ya da değişimleri için onları varolan meslek kurslarına katmak ya da onlar için yeni kurslar düzenlemek ve yürütmek,

  • Göçmenlerin ve sığınmacıların işe gidiş gelişleri, yerli çevre ile karşılıklı anlayış ortamının yaratılması, çocukların okul ortamlarına uyumları gibi konularda izlemci, kolaylaştırıcı, örgütleyici, düzenleyici ve programlayıcı olmak.

  • Aynı kişilerin yeni toplumlarında bürokratik, hukuksal ve güncel sorunlarının çözümü için düzenekler durmak, destekçi olmak.

Bunların hepsi yerinde ve ivedi olarak yapılması gereken somut işler olduğu kadar bu süreç içinde meslek yöntemleri çerçevesinde birey/ler/in, birey/ler/de ve birey/ler için (duruma göre) sosyal destek sistemleri ile sosyal ve psikolojik destek sistemlerini harekete geçirmek… sosyal çalışmacıları bekleyen hizmet görevleridir16.

Be çerçevede Ankara’da BMMYK’nin sığınmacı çocuklar için sanat atölyesi kurarak onlara el işleri, resim gibi çalışmalar yaptırması (http://www.unhcr.org.tr/?content=363), SGDD’nin zaman zaman sığınmacı gençlerle dans, oyun, tiyatro (drama) çalışmaları, piknik düzenlemeleri sığınmacılara verilecek somut sosyal hizmetler kapsamındadır17. Gene SGDD’nin 2012 yılında Dünya Kadınlar Gününde sığınmacılar ile DKG’yi kutlaması anlamlı bir sosyal etkinlik ve sosyal hizmettir (http://www.sgdd.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=67&catid=5&lang=tr).

Daha özetle, BMMYK Cenevre Raporunda (1994) kentlerde yaşayan sığınmacılar için verilecek hizmetler üç ana kategoriye ayrılmış: Eğitim ve meslek edindirme kursları (resmi ve gayrıresmi eğitim), kalıcı çözüm (gönüllü geri dönüş, yerel yerleştirme, üçüncü ülkeye yerleştirme) ve yönetsel konular (örgütlenme ve eşgüdüm ile personel gelişimi [geliştirme eğitimi, kapasite geliştirme, yazarın notu.]) (SGDD, 1998, 67-93). Gerçekten de bunlar raporun özgün adında görüldüğü gibi kamusal hizmetler boyutunda görünen hizmetler. Belki daha doğrusu kamusal sosyal hizmetlerdir (Communal social services). Bunların arasına sığınma isteyeni gönüllü süreçler içinde geri yollama ve üçüncü ülkeye yerleştirme ile yerel yerleştirme de var. Bunlara gerçekten kamusal sosyal hizmetler demek doğru olacaktır.

Görüldüğü gibi sosyal çalışmacılar tarafından verilecek sosyal hizmetlerin neler oldukları zamanında saptanıp etkin ve verimli sunulabilmesi için sosyal çalışmacılar (ve diğer sosyal meslek elemanları) sık sık, zaman zaman meslek eğitiminden, ilerletme eğitiminden geçirilmeli, hizmet anlayış ve sıgalarının (kapasitelerinin) geliştirilmesi sağlanmalıdır.



SONUÇ

Böyle duyarlı bir konuda çalışan sosyal çalışmacılar ve diğer sosyal meslek elemanları şu konularda sadece bilgili değil, donanımlı da olmak zorundadırlar.



  1. Göç, sığınma, insan kaçakçılığı nedir? (Konuyu kavramak. Bilgi.)

  2. Bu durumdaki insanların çevre koşulları nedir? (Kolaylaştırıcı, güçleştirici.)

  3. Bu durumdaki kişilerin geldikleri kültürü tanımak ve değerlendirmek. İçine geldikleri kültüre yakın ya da uzak olma durumları. (

  4. Bu alandaki ulusal ve uluslararası tüzel düzenlemeleri bilmek. İyi kullanabilmek. (Mevzuat.)

  5. Ülkedeki ve gelen kişinin ülkesindeki konu ile iktidar politikalarını, kısmen mevzuatı ve ilgili örgütlenmeleri, hükumet yetkililerinin ve kolluk güçlerinin genel tavrını iyi bilmek.

  6. Duyarlı insanlarla doğru iletişimi kurabilme. (Beceri.)

  7. Onları anlamak. (Eşduyum.)

  8. Sığınma ve göç alanında kendisini üreten sosyal çalışmanın da uluslararası boyut kazanması gerekecektir. Çünkü bu çalışma alanı uluslararası boyuta sahiptir.

  9. Hem çalıştığı alanın uluslararası boyutunu kavramak, hem yabancı kültür ve diller konusunda daha yatkın olabilmek için enaz bir yabancı dil bilmek. Konuşabilmek, yazabilmek.

  10. Bilişim teknolojilerinin gelişimi bu alanda hareket edecek olan sosyal çalışma mesleğinin düşünme, çözüm üretme potansiyelini de değiştirecek ve varsıllaştıracaktır. Sosyal çalışmacı bu alanda etkin ve verimli olmak istiyorsa bilişim donanımını da sürekli geliştirmek zorundadır.

  11. Göçmenlerin ve sığınmacıların konuta yerleştirilme, barınma, beslenme, bakım, sağlık, eğitim sorunları göç ya da sığınma hareketi uluslararası ya da kitlesel boyutta olunca daha da güçleşecektir. Buna uygun eylemleri düzenlemek ve uygulamak.

2004 yılında yaptığımız bir değerlendirmenin bugün de geçerli olduğunu gördüğümü söylemek zorundayım. “Türkiye’de sığınmacılara ilişkin bir başvuru sisteminin olmayışı, sığınmacıların çeşitlilik gösteren birtakım sorunlarını çözmelerini de güçleştirmektedir.” (Tomanbay, 2004, 22).

Bir başvuru sistemi idari boyutta kuşkusuz vardır. Kastettiğim, özgün, sağlıklı ve çağdaş bir başvuru sisteminin olmamasıdır. Özgün, çağdaş ve sağlıklı bir başvuru modeline ulaşmak için iki eksikliliğin mevzuat ve dolayısıyla uygulama boyutunda giderilmesi gerekmektedir. Birincisi, sığınmacılar için yeni bir başvuru modeli üzerinde tartışılmalıdır. Sığınmacının hakkını savunmak için yargıya daha kolay ulaşabilmesini sağlayacak bir model olmalıdır bu. Bunun, tartışılabilir bir modeli genel olarak 1999 yılında yazılmış bir makalede oluşturulmaya çalışılmıştır; bakılabilir (Bkz. Tomanbay, 1999a). İkincisi, örneğin, başvuru, destek ve değerlendirme sisteminde, gelişmiş ülkelerdeki örneklerin tersine, sosyal çalışma mesleği yoktur. Oysa her insan sorunu, bireyi, aileyi, grubu ve topluluğu olumsuz etkileyen her sorun sosyal çalışma mesleğinin çalışma alanına girer. Bu meslek bu alanda görevini yaptığı sürece sosyal ve hatta toplumsal sorunların sübapları açılır, basınç düşer, sosyal sorunlar azalır. Sosyal sorunların azalması toplumsal sorunların azalmasını harekete geçirir. Göç, sığınma ve insan kaçakçılığı alanları bu anlamda doğrudan – güvenlik alanının yanısıra – bir sosyal sorun alanıdır. Sığınma sistemi içinde bu boyut değerlendirilerek yeralması sağlanmalıdır.

Örneğin, Türkiye’de bugün yürürlükte bulunan 1994 yönetmeliği genel sosyal birkaç kural dışında sosyal hizmetleri kapsayan ya da sosyal hizmetlere açık bir görünüm sergilememektedir. Bu alanda yapılması gereken sosyal hizmetlerle ilgili özel bir tüzel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ne sığınma isteyen ve sığınan kadınlar için, ne çocuklar için, ne yaşlılar için… Türkiye’nin ilk doğrudan sığınma alanında çalışmak üzere kurulan SGDD (Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği ve BMMYK kendilerine başvuran sığınmacıların çocukları, gençleri ile kısa evreli, geçici, kalıcı olmayan sosyal çalışmalar yapmaktadırlar. Ancak bunların bir mevzuata dayalı, kalıcı ve sürekli olması sağlanmalıdır18.

Öteyandan, Türkiye’de sosyal çalışma ailesi de düşünce ve hizmet kapasitesini göç ve sığınma konularına açmamıştır. Bu karşılıklı bir etkileşimdir. Türkiye’de bu işler karşılıklı işlemeyince dış müdahaleler yoluyla kapılar aralanmaktadır. 2003 yılının Kasım ayında Dışişleri Bakanlığından BMMYK’ne giden bir resmi yazı ile BMMYK’nin sığınmacıların sosyal sorunları konusunda – o zamanki - SHÇEK ile işbirliği yapması istenmiştir (Bugünkü merci Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.). Bu yazıdan sonra BMMYK toplantılarına SHÇEK’ten yazıyla eleman istemiş (Tomanbay, 2004, 27), gelenlerle de karşılıklı, katılımcı ve katkıcı, kapı açıcı bir kapasite yaratılamamıştır. Çünkü “istendiği için” yollanan sosyal çalışmacı her toplantıya farklı bir sosyal çalışmacı gönderilmiştir. Konuyu tanıma, derinleşme ve heves uyandırma sağlanamamıştır. Bunlar olmayınca da kalıcı katkılar yaratılamamış, herşey “usulen” kalmıştır. Türkiye’de sosyal hizmetler akademiası ve sosyal çalışmacılar göç, sığınma, insan kaçakçılığı sorunsalına ve bu alanda yapılması gerekenlere ilgisini arttırmalı ve bu alanda görev yapan uygulamacı kurumlar ile kuruluşlara; uygulamacı kurumlar, kuruluşlar da bu konuda sosyal çalışmaya ve sosyal çalışmacılara yaklaşmalı ve birlikte çalışma iradesi göstermelidirler.

Bu kapsamda göçmen ve sığınmacılar için, gerektiğinde tıpsal, ruhsal ve sosyal düzeylerde sağaltım, bakım ve esenlendirme (rehabilitasyon) olanaklarını sağlayacak yasal düzenleme yaratılmıştır, ancak örgütsel düzenleme eksiktir. Hizmet sorunsuz işleyememektedir. Tıpsal sağaltım, bakım ve esenlendirme olduğu kadar bu kişiler için ruhsal sağaltım, ruhsal bakım ve ruhsal esenlendirme ile aynı önemde, sosyal sağaltım, sosyal bakım ve sosyal esenlendirme ortamları ve takımlar da hazırlanmalıdır.

Sonuçta, Türkiye evrensel bir insanlık sorunu ve hakkı olan bu konuda, öncelikle egemenlik hakkı olan sınırlarını denetim altında tutma hakkı çerçevesinde ülkesine girmiş ve koruma ve yardım isteyen sığınmacı ve göçmenlere de evrensel insan haklarına uygun ve çağdaş bir devlet olarak elini uzatmalıdır ve toplu geçişlerde bu doğru tavrı Türkiye göstermektedir. Eksik olan bireysel başvuru ve girişlerde bireyleri, aileler karşılayacak düzeneklerin kurulamamış olmasıdır. Bu düzeneklerin önemli bir ayağı sosyal hizmetlerdir.

Türkiye’nin uzun zamandır süren çalışmaları hızla tamamlayıp evrensel insan haklarına dayalı ve sosyal çalışmaları da içeren bir sığınmacılar yasasına gereksinimi vardır. Bir ülkede her boyutuyla yaşanan bir göç ve sığınma olgusu yönetmelik düzeyinde götürülmemelidir.

Türkiye’de sosyal çalışmacılar akademisyenleri, pratisyenleri, örgütleri eliyle Türkiye’nin göç ve sığınmacı politikasının geliştirilmesine katkı vermelidirler. Bu alanda daha fazla girmeli, daha fazla görüş üretmeli, politikaya müdahale edebilmelidirler.



KAYNAKÇA

Kitaplar Dergiler Gazeteler

Akşam Gazetesi, 4 Eylül 2012 (http://www.aksam.com.tr/suriyeli-siginmaci-sayisi-hizla-artiyor--136850h.html).

Beter, Önder. 2006, Sınırlar Ötesi Umutlar, Ankara: SABEV.

Buz, Sema. 2004, Zorunlu Çıkış Zorunlu Kabul Mültecilik, Ankara: SGDD.

Çorabatır, Metin. 2012, Kendisi ile yapılan görüşme. Ankara. 28 09 2012.

Karadeniz, Oğuz. “Türkiye'de Yabancı Kaçak İşçilik”, Sosyal Güvenlik Dünyası, Nisan-Mayıs, Haziran 1999, S.4, s. 20-27.

Serbes, Kemal Mustafa. “İltica Konusunda Geri Gönderilmeme İlkesinin Temyiz ve Bağımsız İkincil Süreçte Değerlendirmesi” http://www.cagin polisi.com.tr/87/35-36-37.htm (Erişim: 22 07 2012).

SGDD, 1998, Kentsel Mülteciler İçin Sosyal Hizmetler, BMMYK Sosyal Hizmetler Bölümü Cenevre 1994, Çev: Semih Bülbül, SGDD, Yayınlandığı kent yazılmamış.

T.C. Başvekalet Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesinden Dışişleri Bakanlığına giden yazı. Gidiş No: 1727, 21 07 1960 gün ve 11229 sayılı yazı. İmza: Başbakanlık namına Müsteşar Alpaslan Türkeş.

Tomanbay, İlhan. 1999a, "Sığınmacılar İçin Yeni Bir Başvuru Modeli", Umuda Doğru Dergisi, S. 12, Y. 3, Mayıs-Ekim 1999, s. 2-3

Tomanbay, İlhan. 1999b, Sosyal Çalışma Sözlüğü, Ankara: Selvi.

Tomanbay, İlhan. “Uluslararası Göç ve İnsan Kaçakçılığı Konularına Genel Bakış (Uluslararası Göç ve Mülteci Sorunları)”, iç: T.C. Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma Okullar Komutanlığı. (yılsız), Uluslararası Göç ve İnsan Kaçakçılığı ile Mücadele Semineri 27-28 Mayıs 2004. Ankara, s. 3-31.

Tomanbay, İlhan. 2005, Umuda Doğru. http://yunus.hacettepe.edu.tr/~ tomanbay/umudadogru.htm

Uluslararası Af Örgütü, 2009, İki Arada Bir Derede - Türkiye’de Mültecilere Koruma Sağlanmıyor, Uluslararası Af Örgütü, İndeks: EUR 44/001/2009.



Yalazan, İrem Coşansu; Neşe Şahin, Nuran Ceylan, 2003, Sosyal Hizmet Mesleği ve Mültecilere Yönelik Hizmetler – El Kitabı -, Ankara: Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi.

Tüzel Düzenlemeler

Askerlik Kanunu, No: 1111, Kabul tarihi: 21 06 1927, Resmi Gazete gün: 12-17 07 1927, Sayı: 631-635.

Cenevre’de 28 Temmuz 1951 Tarihinde İmzalanmış Olan Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşmenin Onaylanması Hakkında Kanun, No: 359, Kabul tarihi: 29 08 1961, Resmi Gazete gün: 05 09 1961, Sayı: 10898.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme. http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/ insanhaklari/pdf01/137-160.pdf

Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun. No: 4058, Kabul tarihi: 09 12 1994, Resmi Gazete gün: 11 12 1994, Sayı: 22138.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 06 04 1948 gün ve 9119 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı. Resmi Gazete gün: 27 05 1949, Sayı: 7217.

İskan Kanunu, No: 2510, Kabul tarihi: 14/06/1934, Resmi Gazete Tarihi: 21/06/1934, Sayısı: 2733 (26/09/2006 tarih ve 26301 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5543 sayılı İskân Kanunu'nun 48. maddesi gereği yürürlükten kaldırılmıştır.)

İskan Kanunu, No: 5543, Kabul Tarihi: 19/09/2006, Resmi Gazete Gün: 26/09/2006, Sayı: Sayı: 26301.

İskan Kanunu Uygulama Yönetmeliği, Tarih: 17 08 2002, Sayı: 24849, Resmi Gazete gün: 02 12 2007, Sayı: 26718.

Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme, 28 07 1951. www.tbmm. gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/179-199.pdf

Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Protokol (New York Protokolü), http://isay.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/gib/Kisim%201.pdf

Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşmeye Şartlı Olarak Katılmamız Hakkında Karar, Bakanlar Kurulu Kararı, Sayı: 6/10266, Resmi Gazete gün: 05 08 1968, Sayı: 12968. (New York Protokolünün onaylanması kararı.)

Pasaport Kanunu, No: 5682, Kabul tarihi: 15/07/1950, Resmi Gazete gün: 24/07/1950, Sayı: 7564.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası. No: 5510 Kabul tarihi: 31 05 2006, Resmi Gazete tarih: 16 06 2006, Sayı: 26200.

Türk Vatandaşlığı Kanunu, No: 403, Kabul tarihi: 11/02/1964, Resmi Gazete gün: 22/02/1964, Sayı: 11638 (29/05/2009 kabul tarihli, 12/06/2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan "5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu "nun 47. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.)

Türkiye’ye İltica Eden Veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye’den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar İle Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara Ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, Bakanlar Kurulu Kararı, No: 94/6169, Gün: 14/9/1994, Dayandığı Kanun No: 359, Kabul tarihi: 29/8/1961, Resmi Gazete: 30/11/1994, No: 22127.

Türkiye’ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye'den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar İle Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara Ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik. Bakanlar Kurulu Karar No: 2006/9938, Tarih: 16 01 2006, Resmi Gazete Tarihi: 27 01 2006, Sayısı: 26062.

“Yabancıların Çalışma İzinleri” konulu genelge. Genelge No: 0102, Tarihi: 24.05.2002.

Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun, No: 5683, Kabul tarihi: 15/7/1950, Resmi Gazete gün: 24/7/1950, Sayı: 7564.


Yüklə 72,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə