Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə303/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   299   300   301   302   303   304   305   306   307

876

su yıllar Türkiye’de özgürlükçü düşüncelerin hayata geçirilmesi yolunda her 

gün artan mücadele anlayışının Cavid’den kenarda kalabileceği düşünülemez. 

Ancak  Sovyet  burjuvazisinin  yarattığı  despotizmin  aydınlar  üzerindeki 

baskısı  tahsil  yapma  fırsatını  yakalamış  olanların  bu  özgürlükçü  muhitten 

feyizlenerek, insan özgürlüğü yolunda candan geçmeye dahi değer olduğu 

anlayışının yarattığı manevi sepki sonucunda özgürlük yolunda ölüm düşünü-

lemeyecek kadar önemini yitiriyordu. Yine de bu yolda mücadele ya da feda-

karlık içerisinde bulunanlar tarafında olmak ciddi bir cesareti gerektiriyordu. 

Bu korkunun yarattığı ruh hali nedeniyle Sovyet yazıcıları Cavid’i Türkiye 

edebiyatının romantik ustalarından Abdülhak Hamit’in etkisinde göstermeye 

çalışmışlardır. Çünkü bu o dönemin zor şartlarında  oldukça kolay bir yoldu. 

Ancak dikkatle bakıldığında durumun farklı olduğu rahatlıkla anlaşılır.Azer-

baycan, o cümleden Rus edebiyatının yaratıcılığı ile yetişmiş olmasına rağ-

men İstanbul muhitinin de onun yaratıcılığının şekillenmesinde yadsınamaz 

bir etkisinin de olduğu bir başka gerçektir.

H. Cavid (1882-1941); devrinin ünlü şair ve dram yazarı olarak kendini 

gösterir. İstanbul Darülfünun’un edebiyat şubesinden mezun olan şair, Tür-

kiye’de bulunduğu 1905-1910 yılları arasında R. Tevfik ile yakınlık kurmuş, 

o dönem Türk edebiyatını ve o cümleden Avrupa edebiyatını tanımış. Azer-

baycan’a dönüşünde birbirini takip edecek şekilde şiir ve manzum dramlar 

yazmıştır. Yazar, eserlerinde Batı medeniyeti ile Doğu medeniyeti arasında 

sentez yapmaya çalışır ve bunu eserleriyle ortaya koyar. R. Tevfik, Abdülhak 

Hamit, Tevfik Fikret, Namık Kemal ve M. A. Ersoy’un yaratıcılığının ilk yıl-

larında örnek alır.

  Cavid,  Türkiye’de  bulunduğu  zaman  diliminde  (1905-1910)  dikkati-

ni Türkiye’deki içtima-i siyasi ideolojilerin etkilerine ve Türk edebiyatının 

mevzu ve ifade tarzına yöneltir. Yazarın eserlerinde Türkiye’nin sosyal ve si-

yasi hayatıyla ilgili pek çok izler vardır. Zira yazar söz konusu dönemde Tür-

kiye’deki havayı yakından hissedip görmüş. Avrupa’yı anlayışla yenilenmiş 

Türk edebiyatının zengin tefekkür ve ideoloji anlayışı sanat hayatının kültürel 

kaynağı olmuştur. Bu etkileşim, yazarın eserlerinin yanında İstanbul’dan yaz-

dığı mektuplarında da açıkça belirtilir. (A. Turan, 2010).

H. Cavid, Servet-i Fünun sanatçılarının yaşadığı dönemlerde bizzat İstan-

bul’da bulunmuş, onlarla aynı siyasi havayı teneffüs etmiştir. Bu durum H. 

Cavid’in şiirlerinde yer alan temalar ve üslup olarak çarpıcı bir şekilde kar-

şımıza çıkar.

H.  Cavid,  1909  yılına  kadar  sadece  şiir  yazmıştır.  Şiirlerinde  Servet-i 



19.Yüzyılın Sonu 20.Yüzyılın Başlarında Azerbaycan ve Türk Edebiyatı, 

 Hüseyin Cavit ve Türk Edebiyatı ile Etkileşimler.


877

Zhala BABASHOVA 

Fünun  yazarlarının  etkisini  bariz  bir  şekilde  görebiliriz.  Servet-i  Fünun 

sanatçılarının eserlerinde hayal- hakikat çatışması geniş bir yer tutar. Aşkta, 

hayatta, dostlukta hayal kırıklığı Servet-i Fünun sanatçılarının en karakteris-

tik özelliklerindendir. Özellikle yaşanan siyasi olaylar bu sanatçıların kendi 

içlerine ve özel hayatlarına kapanmalarını sağlamıştır. Aranılan şeyleri çevre-

de bulamayışın doğurduğu bu realiteden kaçışı yalnızlık, inziva isteklerinin, 

marazi bir duyuş ve hayal kuruş bazının takip etmesi de tabiidir.” (K. Akyüz, 

1959).

Servet-i Fünun şiirinin en belli başlı özelliklerindeki biri olan maraziliği 



asrın olmasa da devrin bir hastalığı olarak kabul etmek mümkündür. 

1909 yılına kadar sadece yirmiye yakın şiir yazan Cvid, Servet-i Fünun ya-

zarlarının etkisi altındadır. Yazarın bu dönemde kaleme aldığı bütün şiirlerde 

Servet-i Fünun etkisi tema ve üslup olarak karşımıza çıkar.

“Vermeli Gız” (Vermeli kız) başlıklı şiirinde Servet-i Fünun etkisini şairin 

kullandığı kelime ve tamlamalarda bariz bir şekilde görüyoruz. H. Cavid,

Sarı gül! Eş şikeste, solgun nur!

Niçin alude-yi hayal oldun

Çeşm-i nazinde başka remzz okunur,

Söyle, bir söyle, sen niçin soldun?

Diyerek içli melankolik, hassas Servet-i Fünun döneminde işlenme marazi 

konuları çağrıştırır, Servet-i Fünun atmosferini hissettirir ve bir sevgili tipi 

oluşturur. 

“Bir  resim  karşısında”  ve  “Küçük  bir  levha”  adlı  şiirlerinde  sevgilinin 

güzelliğini izlenimci bir tarzda tasvir eder. H. Cavid’in özellikle bu iki şiiri 

güzel bir “Tablo şiir” özelliği gösterir.

Servet-i Fünun’dan önce “Tabko şiir” resim altında şiir yazma cereyanı 

başlamıştır. Servet-i Fünun yazarlarından Abdülhak Hamit, Rasizade Ekram, 

Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin’in şiirlerinde bu özellik yoğun bir şekilde 

görülmektedir.

Şiirde kelimelerle resim yapma temayülüne T. Fikret’i ve diğer Servet’-i 

Fünun şairlerini sürükleyen, bu tip şiirin nazariyesini yapan, onun eserlerini 

batılı örneklerden alan Cenap Şehabeddin’dir.

H. Cavid’in şiirlerinde T. Fikret’te ve özellikle Cenap Şehabeddin’in şiir-

lerinde rastladığımız pitoresk sanatının özelliklerine rastlıyoruz. “Bir resim 



878

karşısında”, “Küçük bir levha” şiirleri yazarın tablo şiir özellikleri gösteriyor. 

Bir resim karşısında:

Hazin bir çehre, baygın nazar, suzişli bi menzer

Geniş bir cephe, ulvi bir zekâ, düşkünce bir sima

Evet, düikünce bir sima; fakat pek nazlı, pek dilber,

Benim en sevdiğim bir levha, bir tavsiri pür mâna. 

(geçmiş günler)

H. Cavid’in tablo şiirleri Cenab Şehabettin’in şiirleriyle şekil yönünden 

olmasa bile tasviri anlatım özellikleri yönünden benzerlikler göstermektedir. 

(İ. Parlatır, 1992).

H. Cavid’in üslubu genellikle tasvir ağırlıktadır. O, sıfatları sık sık kul-

lanarak tablo şiir özelliklerine uygun şiirler yazar. H. Cavid’in şiirlerinin en 

önemli konularından biri de tabiattır. Yazar için tabiat gizli bir hazinedir. Ona 

göre kâinat ezeli bir kitap hükmündedir. Bunu okuyabilmek için tabiatla ha-

şir neşir olmak gerekir. Tabiatı cennet kadar güzel ve mucizeli bulan yazar, 

tabiatın güzelliği ile ferahlamakta, edebi bir sefa bulmaktadır. “Her yer sefalı 

neşeli” başlıklı şiirinde önce doğanın böyle özelliklerinden bahseden şair, ta-

biatın güzelliklerini belirttikten sonra; asıl cennetinin “Vüsal-i Yar”, “Didar-i 

Yar” olduğunu ifade eder.

Seyr ettikçe ben bu güzel kâinatı hep

Ruhum uçar uçar ebedi bir sefa duyar

Cennet kadar bu manzara möciznüma. Fakat

Hep bisemer, değilse nasibim vüsal-i yâr

Didar-i yar, işte odur cennetim benim.

Tabiattaki değişmeler insan ruhuna tesir eder; hele hassas mizaca sahip 

olan şairler bunu çok çabuk yansıtırlar. Baharın getirdiği güzellikler şairi na-

sıl olumlu yönde etkiliyor, mutlu tablolar çizdiriyorsa, sonbaharın getirdiği 

atmosferde onu olumsuz yönde etkileyip kederlendirmektedir.

Tefik Fikret’in (1962) “Hazan Yadigarları”ndan ikinci şiir olan “Krizan-

tem” adlı şiirinde şair, bu çiçeği anlatırken aynı zamanda sevgilisini de katır-

lar.


Krızantem bu nâmı pek severim,

Önce duydum onun lisanından



19.Yüzyılın Sonu 20.Yüzyılın Başlarında Azerbaycan ve Türk Edebiyatı, 

 Hüseyin Cavit ve Türk Edebiyatı ile Etkileşimler.


Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   299   300   301   302   303   304   305   306   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə