462 Pîr-i Türkistan Ahmed Yesevî’nin Hayatı, Eseri ve Etkileri
ile tanınıp “Dîvân-ı Hikmet” adı verilen kitaplarda bir araya getirilecektir. Ta-
rihî süreç içerisinde Yesevî yolunun ebediyet kazanmasında etkili olan mür-
şîd-i kâmil kadrosu kadar önem kazanan ve Ahmed Yesevî’nin ismini ölüm-
süzleştiren miras, hikmetlerini bir araya getiren Dîvân-ı Hikmet külliyatıdır.
Ülkemizde Yesevîlik ile ilgili akademik çalışmalar, -neredeyse tamamen-,
Dîvân-ı Hikmet araştırmalarına inhisar ettirilmiştir. Ahmed Yesevî hikmetle-
rinde birçok kez dalgıç gibi mânâ denizlerine dalarak hakikat incileri derle-
mekten söz eder. Bu değerlendirmeyi Dîvân-ı Hikmet için de yapmak ve bir
mânâ denizi olarak vasıflandırmak mümkündür. Her bir hikmette yer alan,
her bir mısra insanı bazen uçsuz-bucaksız bir okyanusun kenarına kadar gö-
türür ve hattâ okur bir anda sırlar okyanusuna dalar, gider. Dîvân-ı Hikmet, bu
özelliği ile, sayfalara basılan satırlar yanında yüzyıllardır dilden dile; gönül-
den gönüle aktarılıp -sözlü bir gelenek teşkil ederek- Türkistan bozkırlarında
asırlardır yaşatılmış ve -bugün de- yaşatılmaktadır.
Hazret Sultan Yesevî’nin hikmetleri yakın dairedeki mürîdler tarafından
kaydedildikten sonra, zaman içerisinde bu hikmetleri bir kitab haline ge-
tirmek düşünülmüş olmalıdır. Bu şekilde ilk elyazması ürünü Dîvân-ı Hik-
met’ler ortaya çıkmıştır. Teorik olan bu düşünceyi kanıtlayacak veriler, elyaz-
ması Dîvân-ı Hikmet nüshalarının bulunup istinsah tarihlerinin belirlenmesi
ile ortaya konulabilir. Dîvân-ı Hikmet’in en eski elyazması nüshası, Macar
Akademisi elyazmalar koleksiyonunda bulunan 1712 tarihli bir nüshadır.
Daha sonra istinsah edilen Dîvân-ı Hikmet nüshaları değişik kütübhane en-
varterlerinde mevcut olup genellikle 19. yüzyıl ürünüdürler. Yapılacak ayrın-
tılı araştırmalar ile elyazması koleksiyonu bulunan dünya kütübhanelerinin
taranarak Dîvân-ı Hikmet’in daha 1712’den daha erken tarihlerde yazılmış
elyazması nüshalarının ortaya çıkması ihtimal dâhilindedir.
‘Dîvân-ı Hikmet’ Baskıları
Yesevî dergâhındaki zikir meclislerinde seslendirilen hikmetleri ezberine
alan Yesevî dervişlerinin dili ile bu manevî hazine, en uzak Türk obalarına
kadar ulaştırılmıştır. Türkistan’da bugün bile, adına Yesevî-Han denilen ve
Yesevî menkıbeleri ile hikmetlerini ezberinden okuyabilen insanların etrafın-
da icra edilen zikir meclislerinden söz edilmektedir.
Şifahî kaynaklardan yararlanılarak kâğıda dökülen hikmetlerin yazıldığı
risâleler zaman içerisinde bir araya getirilerek “Dîvân-ı Hikmet” adı ile bili-
nen nüshalar ortaya çıkmıştır. Hikmet ismi ile bilinen Yesevî şiirleri, önceleri
küçük hacimli el yazması risâleler şeklinde elle çoğaltılırken, ancak 19. Yüz-
yıla ulaşıldığında matbaa baskısına kavuşacaktır.
463
Hayati BİCE
19. yüzyıla kadar yazılan ve Yesevî hikmetlerini içeren elyazmaları, -işin
tabiatı gereği zorunlu bir şekilde sınırlı sayıda kaldıkları için- hikmetlerin
halk arasında yayılmasında sözlü gelenek kadar etkili olamamıştır. Hikmetler
19. asır sonlarına kadar dar bir çevrede, dergâhlarda Yesevî mürîdleri tara-
fından okunsa da, halk hikmetlerden uzak kalmaktaydı. Dîvân-ı Hikmet adı
ile kitab halinde basılan hikmetlerin çoğalması ile Yesevî düşüncesinin halk
içerisinde daha da yaygınlaştığı tahmin edilebilir.
Dîvân-ı Hikmet, ilk kez 1878 yılında Tataristan’ın Kazan şehrinde, 1880’de
Taşkend’de, 1881’de İstanbul’da matbaalarda basılmıştır. Üç yıl içerisinde
Türk dünyasının üç önemli kültür merkezinde Dîvân-ı Hikmet’in seri olarak
basılışı sayesinde hikmetleri kâğıt üzerinden okuyanların sayısı çoğalmıştır.
Bilindiği kadarıyla geçen iki yüz yıl içinde onyedi kez Taşkend’de, dokuz kez
İstanbul’da, beş kez Kazan’da ve birer kere de Buhara ve Kagan’da matbu
olarak değişik sayıda hikmet içeren Dîvân-ı Hikmet baskıları yapılmıştır. 19.
asır sonlarında Dîvân-ı Hikmet’in bütün Türk dünyasında, basılan nüshaları-
nın sayısının onbine yaklaştığı tahmin edilmektedir. 20. yüzyıl başından itiba-
ren yayınlanan hikmetlerin sayısı da, basılan Dîvân-ı Hikmet tirajları da artış
kaydetmiştir. Bir örnek olarak, 1905 yılı Kazan baskısında 159 hikmet içeren
bir Dîvân-ı Hikmet baskısının 10.000 tiraja ulaşması gösterilebilir.
11
Türklük âleminin en kuzeyindeki kültür merkezi Kazan’da komünizmin
egemen olduğu dönemdeki katı yasak günlerinden önceki yüzyılda defalarca
basılmış olan Dîvân-ı Hikmet’in ilk matbaa basımının 1878 yılında Kazan’da
1200 tirajla 65 hikmetten oluşan bir derleme olarak yapılması, Türkistan’nın
kuzeyinde yer alan Kıpçak sahasında Hazret Sultan Yesevî’nin manevî etkin-
liğinin somut bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. 1887 yılındaki ikinci
Dîvân-ı Hikmet baskısının 71, üçüncü baskının 134, 1896 yılında 147, 1901
yılında 147, 1904 yılında 149 ve 1905 yılında 159 hikmetten oluşturularak
basıldığı kaydedilmiştir. Komünizm öncesinde, son olarak 1912’de Dîvân-ı
Hikmet matbaa baskısı olarak yayınlanmıştır. 1887–1912 yıllarındaki bas-
kılarının 3600–6000 arasında değişen tirajlarla -1905 baskısının ise 10.000
tirajla- yapılmış olması yapılması Dîvân-ı Hikmet’in bölgedeki popülaritesi
hakkında bir fikir vermektedir.
Kazan’daki bu yağın basım faaliyetine karşılık, aynı dönemde Yesevîlik
tarîkatının merkezinde yer alan bölgede yapılan Taşkent baskısının 1902 yı-
lında 2000 tirajla olduğu düşünülürse Kıpçak bölgesinin Yesevî’ye verdiği
11 Zakiev, Mir Fatih, Gibadullaviç, Ebrar Kerimullin, “Hoca Ahmed Yesevî Bolğar-Tatar
Dünyasında”, Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri, Kayseri,1993,
s.421–426.